Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Bölgedeki can kaybı derin endişe yaratıyor

Brende: Bu yılki yıllık toplantıya ‘Filistinli, Arap, İsrailli, ABD’li ve Avrupalılar da dahil olmak üzere kilit paydaşlar’ katılacak

WEF Başkanı Borge Brende (EPA)
WEF Başkanı Borge Brende (EPA)
TT

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Bölgedeki can kaybı derin endişe yaratıyor

WEF Başkanı Borge Brende (EPA)
WEF Başkanı Borge Brende (EPA)

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende, forumun 54. oturumunun, son yıllarda yaşanan en karmaşık jeopolitik ve ekonomik süreç ışığında düzenlendiğini bildirdi.

Bu süreç, İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen foruma ‘Güvenin Yeniden İnşası’ sloganı verilmesine engel olmasa da Gazze ve Ukrayna’daki savaşlar, dünya çapında 2 bin 500 yetkilinin katıldığı görüşmelere ağır gölge düşürdü.

Şarku’l Avsat’a özel röportaj veren WEF Başkanı Brende, bazılarının aşırı iyimser bulduğu bir sloganı savunarak, ‘güvenin yeniden inşasını’ uluslararası işbirliğini güçlendirmenin vazgeçilmez bir koşulu olarak değerlendirdi.

İsrail’in Gazze’deki savaşında kurbanların sayısı 3 ayda 23 bini aşarken ve bölge son yılların en kötü askeri gerilimlerine tanık olurken, forum yıllık toplantısını gerçekleştiriyor.

2013-2017 yılları arasında Norveç Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Brende, “Bölgedeki can kaybı derin endişe verici” dedi.

Rusya işgalinin üçüncü yılına yaklaştığı bir dönemde, forum oturumlarının büyük bir kısmı Ukrayna’daki savaşı sonlandırmanın yollarını tartışmaya ayrılacak.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, son iki yıldır Davos toplantılarına video konferans aracılığıyla katılırken, bu yıl ilk kez şahsen forumun faaliyetlerinde yer alacak.

Brende, forumun Rusya’nın katılımını reddetme yönündeki tutumunu yineledi.

Ancak, Rusya uluslararası hukuka, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve Birleşmiş Milletler Şartı’na uygun hale geldiğinde, Moskova delegasyonunun geri dönüşünü memnuniyetle karşılayacaklarını söyledi.

Brende’nin Şarku’l Avsat’a verdiği özel röportajda öne çıkan kısımlar şunlar:

Aşırı iyimserlik mi?

Bugün dünyadaki jeopolitik durumun zorluğunu kabul etmesine rağmen Brende, bu yılki foruma ‘Güveni Yeniden İnşa Etme’ sloganı verilmesini şu ifadelerle değerlendirdi:

“Zayıf bir ekonomi, kötüleşen küresel güvenlik, siber saldırılar ve gelecekteki salgınlar da dahil olmak üzere günümüzün en acil sorunları. Bu sorunlar ancak küresel işbirliğiyle çözülebilir. Güvenin yeniden inşası, bu işbirliğini güçlendirmek için hayati bir unsur.”

Temkinli bir iyimserlikle devam eden Brende, “Neyse ki, bugün yaşadığımız karmaşık ve çoğu zaman çekişmeli jeopolitik bağlamda bile işbirliğinin mümkün olduğunu biliyoruz” dedi.

WEF Başkanı, forumun yakın zamanda başlattığı ve küresel işbirliğini değerlendiren küresel işbirliği ölçeğine dikkat çekti.

İşbirliğinin, olumsuz rüzgarlara rağmen öncelikle iklim ve doğa sorunlarının yanı sıra ticaret ve sermaye akışı üzerinde gerçekleştiğinin tespit edildiğini söyledi.

Brende, “Bunun anlamı, başka yerlerde uyum olmamasına rağmen liderlerin belirli alanlarda ortak çıkarları ilerletmek için işbirliği ve rekabeti dengeleyebilmeleridir” diye ekledi.

Ortadoğu’da çatışma

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş, Gazze nüfusunun yüzde 85’inin yerinden edilmesine, en az 23 binden fazla insanın ölümüne ve büyük yıkıma neden oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) ve Arap ülkelerinin Gazze’de derhal ateşkes sağlanması yönündeki çağrıları artarken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ise ‘Hamas hareketini ortadan kaldırmayı’ amaçladığı savaşı sürdürmeye kararlı.

Brende, bölgenin onlarca yıldır tanık olduğu en kötü gerilime ilişkin şu yorumu yaptı:

“Bölgedeki can kaybı son derece endişe verici. Forumun uzun süredir her iki taraftaki paydaşların barışa ve iki devletli çözüme giden yollar üzerinde müzakere yapması için bir platform görevi gördüğünü söyleyerek başlayacağım. Güvenilir ve yapıcı bir rol oynamayı arzuladığımız için bu, ciddiye aldığımız bir tarihtir.”

Brende, bu yılki yıllık toplantıya ‘Filistinli, Arap, İsrailli, ABD’li ve Avrupalılar da dahil olmak üzere kilit paydaşların’ katılacağını belirtti.

WEF Başkanı, “Acil ve uzun vadede güvenlik, siyasi ve insani çözümlere ulaşmak için neler yapılması gerektiği konusunda kapsamlı tartışmaların yapılmasını bekliyoruz” dedi.

Ukrayna’da savaş

Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgaline yanıt olarak Forum, Rusya’yı Davos davetlileri listesinden çıkardı.

Brende, ‘Forum, savaşı sona erdirmenin yollarını arama çabalarına rağmen Rusya konusundaki kararına bağlı kalıyor mu?’ sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“İki hafta önce, yılın başında, savaşın başlangıcından bu yana Kiev ve Harkov’a yönelik en ağır füze saldırıları da dahil, yeni bir Rus hava bombardımanına tanık olduk. Savaş, başlangıcından bu yana 6 milyondan fazla mülteciye neden olurken, Ukrayna’daki birçok topluluk da derin fiziksel ve psikolojik hasarla karşı karşıya kaldı. Forum, Rusya bir kez daha uluslararası hukuka, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve Birleşmiş Milletler Şartı’na uygun hale geldiğinde, Moskova delegasyonunun geri dönüşünü memnuniyetle karşılayacaktır.”

İsviçre hükümeti, 70’ten fazla üst düzey ulusal güvenlik danışmanının barış formülünü tartışmak üzere katıldığı WEF’in başlamasının arifesinde, Davos’ta görüşmelere ev sahipliği yaptı.

Brende, söz konusu görüşmelere ilişkin şunları söyledi:

“Bu toplantı, Devlet Başkanı Zelenskiy’nin ilk kez 2022’de Bali’deki G20 zirvesinde ana hatlarını çizdiği, Ukrayna’nın 10 maddelik barış formülünü ilerletmeye yönelik bir dizi tartışmanın dördüncüsüydü. Forumun yıllık toplantısı aynı zamanda, ülkenin uzun vadeli yeniden inşasında küresel kamu ve özel sektör liderlerinin etkili bir rolünü belirlemek amacıyla, Ukrayna Devlet Başkanı ile 70’den fazla yönetici ve çok taraflı kalkınma topluluğu arasında bir diyaloğa da ev sahipliği yapacak.”

Kutuplaşma ve yapay zekanın zorlukları

Bu yıl dünya nüfusunun neredeyse yarısı yerel ve yasama seçimlerine katılacak.

Toplumların içi ve arasında siyasi kutuplaşma yoğunlaşırken, dezenformasyonun hızlı ve benzeri görülmemiş bir şekilde yayılması da körükleniyor.

Brende, “Milyarlarca insan sandık başına giderken, kurumlara olan güven tüm zamanların en düşük seviyesinde. Aynı şekilde dezenformasyon ve yanlış bilgilendirme riski de tüm zamanların en yüksek seviyesinde” dedi.

Forum tarafından geçen hafta yayınlanan Küresel Riskler Raporu, yanlış bilgi ve dezenformasyonu kısa vadede dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük risk olarak sıraladı.

Brende konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Teknolojideki ve özellikle yapay zekadaki hızlı ilerleme, demokratik sürece olan güveni baltalamak ve yeni seçilmiş hükümetleri istikrarsızlaştırmak için kullanılabileceğinden bu endişeleri daha da artırıyor. Bu nedenle yıllık toplantı, paydaşların dezenformasyonu ele almak ve yeni teknolojilerin risklerini azaltmak için nasıl işbirliği yapabileceğine dair tartışmalar içeriyor.”

Aşırı sağın yükselişi

Avrupa ülkeleri, aşırı sağın yükselişinde bir hızlanmaya tanık oluyor ve bu, bazı ülkelerdeki yerel ve yasama seçimleriyle daha da güçlendirilebilir.

Bu bağlamda Brende, kutuplaşma ve aşırılığın endişe kaynağı oluşturduğunu vurgulayarak, şu ifadelerle devam etti:

“Dünya çapındaki liderlerin, ortak küresel zorlukların üstesinden gelmek için birlikte çalışması gerekiyor. Küresel ekonomi kırılgan. Büyümenin de bu yıl yüzde 2,9’a kadar yavaşlaması bekleniyor. Daha da endişe verici olan ise şiddetli çatışmaların İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviyelere ulaşması. Bu sorunları çözebilmemizin tek yolu, her konuda fikir birliğine varmasalar bile liderlerin bir araya gelmesidir.”

Yoksulluğun artması

Birleşmiş Milletler (BM), 110 ülkede yaşayan 1,1 milyar insanın aşırı yoksullukla karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.

Dünyadaki her altı yoksul insandan yaklaşık beşi, Sahra Altı Afrika ve Güney Asya’da yaşıyor.

Ancak Brende, son otuz yılda küresel yoksulluk oranının dikkate değer düzeylerde azaldığını söyleyerek, şöyle devam etti:

“1990’da yaklaşık yüzde 37 iken bugün yüzde 10’un altına indi. Hindistan önemli bir düşüş yaşadı. Ülkede sadece 15 yıl içinde 400 milyondan fazla insan yoksulluktan kurtulmayı başardı. Çin ve Endonezya da muazzam bir gelişme kaydetti.”

Mevcut jeopolitik gerilimlerin kazanımları tehdit ettiğine vurgu yapan Brende, açıklamasına şöyle devam etti:

“Açlıkla karşı karşıya kalan insan sayısı 2022’de hızla artarak 735 milyonun üzerine çıktı. Neyse ki gıda fiyatları 2022’deki yükselişinden bu yana düşmeye başladı, ancak hala tarihi standartlara göre yüksek.”

Brende, liderlerin istihdam yaratmak, sağlık sorunlarını ele almak ve jeopolitik şokların yürütülen çabaları sekteye uğratmasını önlemek gibi, çok boyutlu yoksulluğu azaltma adımlarına öncelik vermeye devam etmesi gerektiğini belirtti.

WEF Başkanı, “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin ilk hedefine, yani 2030 yılına kadar her yerde aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ulaşabilmemizin tek yolu bu” diye ekledi.

İklim değişikliğiyle mücadele

Forum, oturumların önemli bir bölümünü iklim değişikliğiyle mücadele çabalarına ayırıyor.

Yıllık toplantının, COP28 konferansının ivmesine ve sonuçlarına bağlı olacağını söyleyen Brende, şöyle devam etti:

“Örneğin, İklim Eylemi İçin Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu, net sıfır karbona ulaşmaya kendini adamıştır. İlk Hareket Edenler Koalisyonu ise hafifletilmesi zor olan sekiz sektördeki emisyonların azaltılmasına odaklanıyor. Endüstriyel Grupları Dönüştürme girişimimiz, karbon nötrlüğü elde etmek için sektöre özel yolları hedefliyor.”

Bölgeyle işbirliğinin derinleştirilmesi

Ekonomik Forum, bölgesel toplantılar ve Dördüncü Sanayi Devrimi merkezleri aracılığıyla Ortadoğu bölgesindeki varlığını güçlendirmek için yıllardır çalışıyor.

Brende, Davos’un bölgedeki geleceğine ilişkin bir soruya ise şu yanıtı verdi:

“Forum, girişimler geliştirerek ve aktörleri bir araya getirerek Ortadoğu bölgesiyle derinden ilgileniyor. Üst düzey yöneticileri bir araya getiren MENA Sürdürülebilirlik Liderleri İttifakı, bölgedeki karbondan arındırma ve kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarına odaklanıyor.”

Forum bunlara ek olarak, teknoloji yönetişimi ve ekonomik çeşitlendirme konularında kamu ve özel sektöre yönelik çözümler geliştiren Dördüncü Sanayi Devrimi için merkezler açmak amacıyla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar da dahil olmak üzere bölgedeki hükümetlerle birlikte çalışıyor.



Mega liman atılımı: Çin'in Peru çıkarması ticareti nasıl şekillendirecek?

Çin, Peru'da finanse ettiği mega limanla Güney Amerika'daki nüfuzunu artırmayı hedefliyor (AFP)
Çin, Peru'da finanse ettiği mega limanla Güney Amerika'daki nüfuzunu artırmayı hedefliyor (AFP)
TT

Mega liman atılımı: Çin'in Peru çıkarması ticareti nasıl şekillendirecek?

Çin, Peru'da finanse ettiği mega limanla Güney Amerika'daki nüfuzunu artırmayı hedefliyor (AFP)
Çin, Peru'da finanse ettiği mega limanla Güney Amerika'daki nüfuzunu artırmayı hedefliyor (AFP)

Donald Trump'ın başkanlık seçimlerini kazanmasıyla ABD-Çin ilişkilerinin nasıl şekilleneceği belirsizliğini korurken Pekin, Washington'ın "arka bahçesi" Güney Amerika'daki yatırımlarına devam ediyor. Çin'in finansmanıyla Peru'da inşa edilen mega liman da Washington'ın radarında. 

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte, Chancay Limanı'nın açılışını 14 Kasım'da gerçekleştirdi. 

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin analizinde, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında inşa edilen mega limanın "Kuzey Amerika'yı devre dışı bırakacak yeni ticaret rotaları oluşturabileceği" ifade ediliyor. 

Şi'nin açılışa katılmasının, Pekin'in bu limana ne kadar değer verdiğinin göstergesi olduğu yorumu da yapılıyor. Boluarte ve Şi, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi kapsamında bir araya gelmişti. Chancay Limanı'nın açılışı da zirveye damga vurdu. 

Şi, Çin ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki ekonomik bağları güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtirken, Boluarte de limanın açılışını "Peruluların gurur duyduğu tarihi bir an" diye niteledi.

BBC'nin analizinde, ABD'nin Güney Amerika'daki "komşularına ve onların ihtiyaçlarına kayıtsız kalmasının bedelini ödediği" değerlendirmesi paylaşılıyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nden Monica de Bolle, Pekin'in hamlesine ilişkin şu yorumu yapıyor: 

ABD, Latin Amerika'da uzun süredir etkin değil, Çin de çok hızlı adımlar attı, son 10 yılda bölgedeki durumu gerçekten yeniden şekillendirdi. Amerika'nın arka bahçesinde doğrudan Çin'le ilişki kuruluyor. Bu sorun yaratacak bir durum.

Çin devletine ait Cosco Shipping'in yürüttüğü 3,5 milyar dolarlık proje, Peru'nun Pasifik kıyısındaki balıkçı kasabası Chancay'ı devasa bir lojistik merkezine dönüştürdü. Peru'nun başkenti Lima'nın yaklaşık 70 kilometre kuzeyindeki mega liman, iki ülke arasındaki tek yönlü nakliye süresini 35 günden 23 güne indirdiği gibi, lojistik maliyetlerinde de yüzde 20'den fazla tasarruf sağlayacak. 

Ayrıca Peru'da her yıl 8 binden fazla kişinin doğrudan istihdama katılmasına ek olarak yıllık 4,5 milyar dolar gelir yaratması öngörülüyor. 

"Şanghay'dan Chancay'a" sloganıyla inşa edilen mega liman, 15 güvertesiyle Latin Amerika'nın en büyük derin deniz limanı olacak. Tüm aşamaları tamamlandığında bu mega liman sadece Peru'nun değil Şili, Ekvador, Kolombiya ve Brezilya'nın ürünlerinin de Asya'ya ulaşmasını sağlayacak.

ABD'li yetkililer, bu limanın askeri amaçlarla kullanılabileceğini de öne sürüyor. Britanya gazetesi Financial Times'ın (FT) görüştüğü ABD Güney Komutanlığı'ndan emekli General Laura Richardson, Çin donanmasının buraya gemi konuşlandırarak limanı "çift fonksiyonlu" şekilde kullanabileceğini savunuyor. 

Amerikan gazetesi Wall Street Journal, Çin'in Arjantin'den lityum, Venezuela'dan ham petrol ve Brezilya'dan demir cevheriyle soya satın aldığını hatırlatarak, Pekin'in Güney Amerika'daki projelerinin toplam değerinin 286 milyar doları bulduğuna işaret ediyor. 

ABD'nin Güney Amerika ülkelerini "ikinci plana atması" sebebiyle Pekin yönetiminden birçok diplomat ve bürokratın bölgede yoğun faaliyet gösterdiğine dikkat çekiliyor. WSJ'ye konuşan Washington'ın eski Panama Büyükelçisi John Feeley, ABD'nin bölgeye yönelik politikasını değiştirmesi gerektiğini belirterek şunları söylüyor: 

ABD, Latin Amerika'ya bir fırsat gözüyle değil bir sorun olarak bakıyor.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, Financial Times, RT