Asir bölgesi, küresel bir turizm destinasyonu olmak için yatırım çekmeye devam ediyor

Suudi Arabistan’ın Asir bölgesini 2023’te 6,5 milyon kişi ziyaret etti ve 2,4 milyar dolar harcadı

Asir Kalkınma Otoritesi’nin sağlık, eğitim, altyapı, yollar, iletişim ve bilgi teknolojisi alanlarında geliştirme projeleri bulunuyor (Otoritenin web sitesi)
Asir Kalkınma Otoritesi’nin sağlık, eğitim, altyapı, yollar, iletişim ve bilgi teknolojisi alanlarında geliştirme projeleri bulunuyor (Otoritenin web sitesi)
TT

Asir bölgesi, küresel bir turizm destinasyonu olmak için yatırım çekmeye devam ediyor

Asir Kalkınma Otoritesi’nin sağlık, eğitim, altyapı, yollar, iletişim ve bilgi teknolojisi alanlarında geliştirme projeleri bulunuyor (Otoritenin web sitesi)
Asir Kalkınma Otoritesi’nin sağlık, eğitim, altyapı, yollar, iletişim ve bilgi teknolojisi alanlarında geliştirme projeleri bulunuyor (Otoritenin web sitesi)

Suudi Arabistan’ın güneyinde bulunan Asir bölgesini 2023’te 6,5 milyon kişi ziyaret etti. Ziyaretçiler bölgede, yaklaşık 9 milyar riyal (2,4 milyar dolar) harcadı.

2022’de Asir’i ziyaret eden yaklaşık 2,6 milyon kişi, 4,5 milyar riyal (yaklaşık 1,2 milyar dolar) harcama yapmıştı.

Bu veriler, yetkililerin farklı coğrafya ve doğaya sahip olan Asir’in, yıl boyunca küresel bir turizm destinasyonu olma yönündeki çabalarının bir sonucu.

Asir’in ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYİH) katkısını artırmayı amaçlayan yetkililer, altyapıyı ve turizm tesislerini geliştirmek için yatırımlar çekme yönündeki çalışmalarını sürdürüyor.

Asir’deki turizmin, 2030 yılında sektörün toplam payına yüzde 35 katkı sağlaması bekleniyor.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın 2021 yılında bölgeye yönelik başlattığı kalkınma stratejisiyle, hayati projeleri finanse etmek ve turistik destinasyonları geliştirmek amacıyla çeşitli yatırımlar şeklinde 50 milyar riyal kullanıldı.

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), kalkınma stratejisi çalışmalarını hızlandırmak, uluslararası yatırımcılar, kamu ve özel sektörle stratejik ortaklıklar kurmak amacıyla, 2022 yılında bölgedeki yatırım kolu olarak Asir (Aseer) Yatırım Şirketi’ni kurdu.

Şarku’l Avsat’a özel açıklama yapan Asir Kalkınma Otoritesi Strateji Yönetim Ofisi Genel Müdürü Saed el-Ghamdi, şunları söyledi:

“Stratejik hedeflerimiz, bölgeye sürdürülebilir yatırımları çekmek, ziyaretçiler için programlar ve eğlence etkinlikleri oluşturmak, orta ve küçük ölçekli şirketlerin Asir’in yerli ürününün artırılmasına katkıda bulunmasını desteklemektir. Strateji, bölgedeki mevcut insan kaynaklarının yeteneklerini geliştirmeyi de amaçlıyor.”

Asir’de yaklaşık 2,35 milyon insan yaşarken, bölge nüfusunun yüzde 41’i, hedeflerine uygun fırsatlara sahip olmadıkları takdirde ülkedeki diğer şehirlere taşınmak istediklerini ifade etti.

Asir, turizm sektörüne yaptığı yatırımlar ve bu sektörün doğal potansiyelinden yararlanarak yaklaşık 632 bin kişiye istihdam sağlanmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Söz konusu stratejinin, bölgenin kültürel ve tarihi yönünü geliştirmeyi amaçladığını da dile getiren Ghamdi, bölgede 500 yıllık yaklaşık 4 bin 275 tarihi köy ve İslam öncesi dönemden kalma 561 arkeolojik alan bulunduğunu vurguladı.

Ghamdi, ülkedeki ormanların yaklaşık yüzde 80’ini içerdiği için Asir topraklarını ‘rekabet avantajı’ olarak nitelendirerek, Asir Kalkınma Otoritesi’nin sağlık, eğitim, altyapı, yollar, iletişim ve bilgi teknolojisi alanlarında geliştirme projeleri olduğunu da açıkladı.

Ayrıca, araştırmada ortaklığı geliştirmek, strateji oluşturma konusunda deneyim alışverişinde bulunmak ve üzerinde çalıştığı program ve uygulamalardan yararlanmak amacıyla Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zeka Kurumu (SDAIA) ile bir anlaşma imzaladıkları bilgisini de verdi.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe