Panama ve Süveyş'teki aksaklıklar küresel LNG ticaretinin yüzde 10'unundan fazlasını etkiliyor

Panama ve Süveyş kanallarında gemi geçişlerindeki kısıtlama ve aksaklıklar, küresel sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin yüzde 10'unundan fazlasını etkiliyor

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Panama ve Süveyş'teki aksaklıklar küresel LNG ticaretinin yüzde 10'unundan fazlasını etkiliyor

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü'nün son yayımladığı rapora göre, Panama Kanalı'nda gemi geçişlerine getirilen kısıtlamalar ve kuraklık nedeniyle, kanal üzerinden sevk edilen LNG hacmi Ağustos 2023-Ocak 2024 döneminde üçte iki düşüş gösterdi. Söz konusu ticaret hacminin şubatta sıfıra düşebileceği öngörülüyor.

Kızıldeniz'de Husilerin gemilere yönelik saldırıları sonucunda 12 Ocak'tan bu yana Kızıldeniz'den LNG kargosu geçmediğine işaret edilen raporda, "2023'te küresel LNG ihracatının yüzde 8'i Süveyş Kanalı, yüzde 2,5'i ise Panama Kanalı üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu noktalardaki kesinti, küresel LNG ticaretinin yüzde 10'undan biraz fazlasını etkilemektedir." ifadeleri kullanıldı.

Kanallarda yaşanan aksaklılar Atlantik ve Pasifik Havzaları arasındaki nakliyeyi engellemiyor, ancak LNG kargolarının daha uzun rotalar üzerinden yeniden yönlendirilmesi sevkiyat kapasitesini azaltıyor.

Raporda bunun sonucu olarak geçen yıl 400 milyon ton olan küresel LNG arzının 5,4 milyon ton azalabileceği kaydedilerek, "Küresel arzdaki bu küçük azalma, küresel LNG talebindeki dalgalanmalara kıyasla nispeten sınırlıdır ve Avrupa ile Asya gösterge LNG fiyatlarındaki sınırlı tepkiyi açıklayabilir." öngörüsü paylaşıldı.

Kesintinin öncelikle Katar'dan Avrupa'ya ve ABD, Rusya, Cezayir ve Mısır'dan Asya'ya yapılan teslimatları etkilediğine dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi:

Sonuç olarak kargolar Ümit Burnu (Güney Afrika) üzerinden yeniden yönlendiriliyor ya da başka pazarlara yönlendiriliyor. Daha uzun rotalar, daha yüksek nakliye maliyetleri ve belirli bir süre içinde her bir gemi tarafından teslim edilebilecek daha küçük bir LNG hacmi anlamına gelir. Bu ek maliyetler ancak kesintinin Avrupa ve Asya'daki LNG ithalat fiyatlarının yükselmesine neden olması halinde daha yüksek satış fiyatları yoluyla telafi edilecektir.



Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
TT

Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), üretim ve ihracatı artıran Çin'in yeni bir "ticaret savaşı" başlattığını yazıyor. 

Analizde, Çin'in zayıflayan ekonomisini canlandırmak için "fabrikalara steroid bastığı" ve yabancı ülkelerdeki işletmeleri sıkıştırarak yeni bir küresel ticaret savaşı başlattığı savunuluyor. 

Avrupa Birliği, Çin'de üretilen elektrikli otomobillere sağlanan sübvansiyonlar nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, ülkeden ithal edilen elektrikli araçlara yüzde 38,1'e varan ilave vergi uygulama kararını temmuzda yürürlüğe koymuştu. 

ABD de Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillerin yanı sıra alüminyum ve güneş panellerine ek vergi uygulama kararı almıştı. 

WSJ, Pekin'in stratejisinin yalnızca Batı ülkelerini değil, Türkiye ve Pakistan'ı da tedbir almaya ittiğini hatırlatıyor. Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere uygulanan ek vergileri yüzde 40'a yükseltmişti. 

Analizde, Çin'in "üretime yatırımı artırarak ekonomiyi canlandırıp, uluslararası alanda fazla tepki çekmeden endüstriyel direncini artırmayı hedeflediği" yorumu yapılıyor.

Haberde, Pekin yönetimine danışmanlık yapan bazı kişilerin, ülkenin üretim ve inşaat sektörüne yatırımından ziyade iç tüketimi öncelendirmesi gerektiğini söylediği aktarılıyor. 

Bunun yerinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in "Eskiyi yıkmadan önce yeniyi kurun" anlayışıyla hareket ederek sübvansiyonlu üretime yatırımların artırılması talimatını verdiği bildiriliyor.

Şi'nin bu politikayı izlemesinin iki nedeni olduğuna dikkat çekiliyor. Analize göre bunlardan ilki, Çin'in ABD ve diğer Batılı ülkelerin ağır yaptırımları karşısında ülke ekonomisini ayakta tutabilecek endüstriyel tedarik zinciri oluşturulmasıyla ilgili. İkinci sebepse Pekin'in "savurganlık" diye nitelediği ABD tarzı tüketime kökten itiraz etmesi.

Diğer yandan analizde, Şi'nin bu stratejisinin Pekin'in kapasite fazlasını azaltmaya çalıştığı eski politikalarına kıyasla bir değişime işaret ettiğine dikkat çekiliyor. 

2015'te Şi'nin, Çin Komünist Partisi'nin eski Merkezi Mali ve Ekonomik İşler Komisyonu Direktörü Liu He'ye, özel sektördeki birçok küçük çelik fabrikasını ve diğer işletmeleri kapatma talimatı verdiği hatırlatılıyor. 

Ancak Çin'in "ABD ve AB'ye ek vergi hamlelerini gerekçelendirme fırsatı vermek istemediği" için üretim fazlasını düşürmeye yönelik bu tür politikaları etkili şekilde uygulamadığı savunuluyor.

Pekin Üniversitesi'nden finans uzmanı Michael Pettis, Çin'in halihazırda küresel üretimin üçte birine sahip olduğuna dikkat çekerek, böyle bir durumda üretimi tekrar iki katına çıkararak yabancı ülkelerin üretimdeki payını azaltmayı istediğini savunuyor ve ekliyor: 

Dünyanın geri kalanı bunun tam tersini istiyor. Kimse buna uyum sağlayamaz.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC