Yüksek enflasyon ve ekonomik krize maruz kalan İranlılar seçimlere ilgisiz

İranlı bir öğrenci Tahran Üniversitesi’nin girişinde seçim posterlerinin yanından geçiyor (EPA)
İranlı bir öğrenci Tahran Üniversitesi’nin girişinde seçim posterlerinin yanından geçiyor (EPA)
TT

Yüksek enflasyon ve ekonomik krize maruz kalan İranlılar seçimlere ilgisiz

İranlı bir öğrenci Tahran Üniversitesi’nin girişinde seçim posterlerinin yanından geçiyor (EPA)
İranlı bir öğrenci Tahran Üniversitesi’nin girişinde seçim posterlerinin yanından geçiyor (EPA)

Parlamento ve Uzmanlar Meclisi seçimleri için 1 Mart’ta sandığa gidecek olan İranlılar, iyi bir aday seçmekten çok, zorlu yaşam koşullarıyla ilgileniyor.

İranlılar yüksek enflasyondan endişe ederken, yetkililerin ısrarına rağmen, seçim konusunda kamuoyunun dikkatini çekmede zorluk yaşanıyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, adayların seçim kampanyası posterlerindeki vaatleri ‘yolsuzlukla mücadeleden, ekonomik durumu iyileştirmeye’ kadar çeşitlilik gösteriyor.

Ancak pek çok seçmenin zihnindeki ekonomik zorluklar, ülkenin uluslararası yaptırımlar ve hızla artan enflasyon nedeniyle sıkıntı çektiği bir dönemde, gerçekten de en can yakıcı konu.

Güven krizi

Pek çok kişi, hızlı bir çözümün ufukta göründüğünden şüphe ediyor.

Bunlardan biri olan emekli Ali Asgari (62), politikacıların ‘boş sloganlara son vermesini’ istedi.

Asgari, AFP muhabirine yaptığı açıklamada şunları söyledi;

Ekonomik durum son derece sıkıntılı. Vatandaşlar çok fazla yalan duyuyor ve seçimlere olan güvenlerini kaybetti. Ailemde hiç kimse seçimlere katılmaya istekli değil.

Nevruz’dan haftalar önce, çarşı ve pazarlar kalabalık.

Ancak Asghari’ye göre, ekonomik durum büyük endişe yarattığı için İranlılar bir şey satın almadan, sadece fiyatlara bakıp geçiyor.

Giyim mağazasının önünde duran Mehdi ise, “Bir şey satın almak isteyenlere ürünün fiyatını söylediğimde şikayet edip, hükümete hakaret ediyorlar” dedi.

58 yaşındaki mağaza sahibi, oy vermek için sandık başına gitmeyeceğini söyledi.

dcefver
26 Şubat’ta Tahran’da bir metro trenindeki yolcular (AFP)

Uzmanlar, seçime ‘katılmama’ oranının 45 yıl önce İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana en yüksek seviyeye ulaşacağı ihtimalini göz ardı etmiyor.

Ülke genelindeki resmi rakamlara göre, 2020 yılındaki parlamento seçimlerinde katılım oranı yüzde 42,57 olarak kaydedildi.

İran parlamentosundaki 290 sandalyenin 30’unu elinde bulunduran, ülkenin en büyük seçim bölgesi olan Tahran’da bu oy yaklaşık yüzde 23’e kadar geriledi.

İran genelinde gergin ekonomik durum, siyasi huzursuzluğu artırdı.

Devlet televizyonunun anketi

İranlı yetkililerin ‘seçime katılma çağrısına’ rağmen, İran devlet televizyonunun yakın zamanda gerçekleştirdiği bir kamuoyu yoklaması, ankete katılanların yarısından fazlasının seçimlere kayıtsız kaldığını ortaya çıkardı.

85 milyonun üzerinde nüfusa sahip İran’daki birçok kişi için en büyük sorun, yüzde 50’ye yakın yıllık enflasyon, yüksek tüketici fiyatları ve değeri hızla düşen para birimi.

Pek çok insanın artık yeni kıyafet almaya parasının yetmediğini söyleyen 21 yaşındaki tekstilci Fatma, “İranlılar yeni bir parlamento seçti diye her şey ucuzlamayacak” dedi.

fdevnufd
İranlı bir kız, Tahran’daki bir seçim mitinginde ‘Bu sefer farklı’ yazan bir döviz tutuyor (EPA)

Durumun tam tersine kötüleşeceğinden korktuğunu söyleyen Fatma, “Halkın ekonomik durumu berbat” diyerek, anlamlı bir değişime dair çok az umut beslemesine rağmen yine de oy vereceğini ekledi.

Ülkenin devasa petrol ve gaz rezervlerine rağmen, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden uyguladığı yaptırımlar nedeniyle hala zayıf olan ekonominin büyümesine ilişkin belirsizlik sürüyor.

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi hükümetinin ekonomik durumun iyileşmesine ilişkin rakamlar sunmasına ve petrol satışına olanak sağlamasına rağmen, İranlıların yaşam durumu kötüleşiyor.

Durumu daha da kötüleştiren ise, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili gerginlikler ve ardından Gazze Şeridi’nde İsrail ile Hamas arasında yaşanan savaş oldu.

Özel sektörde çalışan 40 yaşındaki Muhsin Omidbakş da, “Fiyatlar dramatik bir şekilde arttı. İnsanların cepleri boş, istediklerini alamıyorlar” şeklinde sitemde bulundu.

Boş sloganlar

Duvarlarda asılı olan, adayların seçim afişlerinde ‘ekonomide reform ve yolsuzlukla mücadele’ sözleri yer alıyor.

40 yaşındaki ev hanımı Masume, “Geçtiğimiz yıllar, seçim sloganlarının boş olduğu bize kanıtladı. Bunlar sadece söylemdi ve hiçbir eylem yoktu. Seçtiklerimizin de ekonomik durumu iyileştireceğini düşünmüyorum” diye konuştu.

1 Mart’ta yapılacak seçimler, Kürt genç kız Mahsa Amini’nin, Eylül 2022’de başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle alındığı gözaltında ölmesinin ardından İran’ı sarsan yaygın protesto hareketinden bu yana ilk seçim olacak.

Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin grubu olan Ilımlılık ve Kalkınma Partisi’nden aday olan Muhammed Bagher Nobakht, seçim öncesinde İran için koşulların ‘elverişli olmadığını’ söyledi.

Nobakht, protestolara atıfta bulunarak, “Geçen sene tanık olduğumuz gibi bazen sokağa taşan bir memnuniyetsizlik var” dedi.

dsvefv
İranlı bir adam Tahran’daki bir sokakta seçim propagandası yapan bir arabanın yanında yürüyor (EPA)

Yerel basında çıkan haberlere göre, adayları incelemekle görevli hukukçular, 15 bin 200 kişinin (başvuran 49 bin adayın üçte birinden azı) parlamentoya aday olmasını onayladı.

Reformist politikacılar, başvuruda bulunan reformistlerden yalnızca 20 ila 30’unun adaylığının onaylandığını bildirdi.

Nobakht geçen ay düzenlediği basın toplantısında, bunun seçmen coşkusunu daha da azalttığını iddia etti.

Birçok reformist ve ılımlı adayın dışlanmasının ardından, yeni parlamentonun katı muhafazakarların kontrolünde kalmasından duyduğu üzüntüyü de dile getirdi.

Nobakht, mevcut parlamentonun ülkenin çeşitli meşru çıkarlarının tümünü temsil etmediğini belirterek, halk arasında artık önemli bir yere sahip olmadığını da sözlerine ekledi.

Tekstilci Fatma da, yeni parlamentonun farklı olacağına dair pek umudu olmadığını dile getirerek, “Parlamento yoksulları değil, yalnızca güçlü ve zengin sınıfı temsil ediyor” dedi.

78 yaşındaki emekli Ali Muhammed Abşari, biraz daha iyimser bakarak, “Belki de nitelikli ve düzgün insanlar parlamentoya girerse durum daha iyi olur. Oy vereceğim çünkü bunu yapmak İslami görevimizdir” diye konuştu.



Nufüz edici bombalar Hizbullah'ın dolarlarını yok mu etti?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla
TT

Nufüz edici bombalar Hizbullah'ın dolarlarını yok mu etti?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla

Tevfik Şenbur

İsrail ve Hizbullah arasında başlayan savaş, iki taraf arasında var olan angajman kurallarını alt üst etti. Askeri operasyonlar Hizbullah'ın Lübnan’ın güneyde ve Bekaa Vadisi'ndeki çoğu köy ve beldedeki ve başkent Beyrut’un güney banliyölerindeki karargahlarına ve liderlerine kadar uzandı. Hizbullah’ın çok sayıda birinci ve ikinci dereceden üst düzey komutanına suikast düzenlendi. Tüm bunların Hizbullah’ın mali olanaklarını kısıtlamayı amaçladığı anlaşılıyordu. Başını ABD'nin çektiği bazı ülkeler de Hizbullah'ın küresel finans sistemine erişimini engellemeyi amaçlayan çeşitli yasalar çıkararak Hizbullah’ın mali olanaklarını kısıtlamaya çalışmışlardı.

Basında yer alan haberler, Hizbullah'ın Beyrut’un güney banliyölerindeki merkezine düzenlenen yoğun bombardımanların Hizbullah'ın sığınaklarında ve karargâhlarında paranın saklandığı çelik kasaları imha ettiğini gösterdi.

İsrail her biri 2000 libre (bir ton ağırlığında) olan 80 adet Mark 84 (MK-84) nüfuz edici bomba (NEB) kullandı. Askeri uzmanlara göre bu nüfuz edici bombalar, tahkimatları delecek ve yerin 50 ila 70 metre altına kadar inerek burada patlayacak şekilde tasarlanandı. Bu bilgi, Hizbullah'a ve tesislerinin, özellikle de Hizbullah'a bağlı el-Karz el-Hasen Vakfı'na ait fonların büyük bir kısmının tutulduğu çelik kasalarla birlikte yok edildiği ya da yakıldığı inancını doğuruyor.

Uzmanlar Hizbullah'ın 2006 Lübnan Savaşı deneyiminden sonra birçok mevzisinin ve karargahının yok edilmesinin ardından savaşa hazırlandığını ve şimdi Lübnan'ın doğu dağlarındaki müstahkem sığınaklarda stratejik bir miktarda nakit rezervi bulundurduğunu belirtiyorlar.

Bu binlerce ölü, yaralı ve engelli ailesiyle birlikte aylık maaşlarını ve sosyal yardımları almayı bekleyen Hizbullah kurumlarındaki binlerce unsur, çalışan, yönetici ve destekçinin yanı sıra kendilerine özel bütçe ayrılan Hizbullah’a bağlı onlarca sağlık, eğitim, sosyal ve medya kurumu için kötü bir haber. Hizbullah'ın fonlarının bir kısmı halen kullanılabilir olsa da yerinden edilmelerin ve savaşın maliyetleri, özellikle savaşın uzaması halinde, Hizbullah'ın periyodik mali yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edip edemeyeceği konusunda soru işaretlerini gündeme getirdi.

cdfgrbhty
Hizbullah'a bağlı el-Karz el-Hasen Vakfı'na ait bir ATM (el-Karz el-Hasen Vakfı internet sitesi)

Öte yandan uzmanlar, 2006 Lübnan Savaşı deneyiminden sonra birçok mevzisinin ve karargahının yok edilmesinin ardından savaşa hazırlandığını ve şimdi Lübnan'ın doğu dağlarındaki müstahkem sığınaklarda stratejik bir miktarda nakit rezervi bulundurduğunu belirtiyorlar. ABD’li yolsuzluk vakaları araştırmacısı Stuart W. Bowen'ın 12 Ekim 2014 tarihinde New York Times tarafından yayınlanan soruşturmasına göre Hizbullah’ın gizli yollardan elde ettiği milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen Irak’ta da fonları bulunuyor.

Hizbullah mali ağı

Hizbullah'ın fonlarının ölen Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın bir açıklamasına göre İran'dan ve başta Venezuela ve Irak olmak üzere diğer ülkelerden geldiği iyi biliniyor. Hizbullah Afrika, ABD ve başka yerlerde faaliyet gösteren gruplar, bireyler ve iş insanları tarafından da destekleniyor. Bazıları Paraguay, Arjantin ve Brezilya'nın kesiştiği sınır üçgeninde, Venezuela, Meksika ve hatta ABD ve Avrupa Birliği (AB) üyelerinde uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve diğer yasadışı faaliyetler de dahil olmak üzere yasadışı faaliyetlere karıştılar.

Lübnan'daki finans ve bankacılık sisteminin çöküşünden faydalanan Hizbullah, faaliyet alanını ve müşteri kitlesini genişletti. Hizbullah ile olan bağlantıları nedeniyle bankaların kapılarını kapatmasının ardından el-Karz el-Hasen Vakfı'nın kapılarını açtığı bu kişilere teminat olarak altın karşılığında tüketici kredisi sağladı. 

Nasrallah, Hizbullah’a yöneltilen suçlamaları reddederek bunları ‘Hizbullah’ın imajını ve mücadelesini lekelemeye yönelik bir girişim’ olarak nitelendirmişti. Pek çok ülke ve uluslararası örgüt Nasrallah'ın savunmasını kabul etmedi ve Hizbullah’ı organize suç işleyen örgütler listesine alarak fonlarının yanı sıra kendisi ve kurumlarıyla olan ilişkilere yasaklar getirdi.

Altın teminatlı fonlara ne olacak?

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre Lübnan'daki finans ve bankacılık sisteminin çöküşünden faydalanan Hizbullah, faaliyet alanını ve müşteri kitlesini genişletti. Hizbullah ile olan bağlantıları nedeniyle bankaların kapılarını kapattığı kişilere Karz-i Hasen Vakfı'nın kapılarını açtı. Bu kişilere teminat olarak altın karşılığında tüketici kredisi sağladı. Hizbullah çevresi dışında da yaygınlaşmaya başlayan el-Karz el-Hasen Vakfı şubelerine ATM'ler koyuldu.

Çeşitli bölgelerdeki birkaç döviz bürosuyla temasa geçen Hizbullah, bu sayede onlarla büyük miktarlarda döviz ticareti yapabildi. Ayrıca Lübnan Merkez Bankası’ndan arabulucular aracılığıyla döviz alım satımı yapmak için onay aldı.

Hizbullah, İsrail ile mevcut savaşın patlak vermesinden önce de mali sıkıntı içindeydi. Hizbullah reklam panolarında, afişlerde ve internette ‘Mücahitleri Donatma Kampanyası’ adı altında bir bağış toplama kampanyası başlatarak Hizbullah üyelerini donatmak için nakit bağış çağrısında bulunuyordu. Ayrıca, geçmişte Rusya ve Türkiye'de zorunlu askerliğe alternatif olarak uygulanan bedelli askerlik hizmetine benzer şekilde, cihat edebilecek durumda olanların Hizbullah’a bin dolar bağışlayarak bundan muaf tutulabileceklerini öne süren reklamlar da yapıldı. 

Para için

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin 8 Haziran 2017 tarihinde Hizbullah ile mali işlemlerin kısıtlanması ve önlenmesine ilişkin gerçekleştirdiği toplantının çıktılarına göre Hizbullah’ın çevresindeki her dört erkekten biri örgütten maaş alıyor. Hizbullah saflarında savaşmak üzere örgüte katılanların çoğu işsiz kişiler ve örgüte para için katılıyorlar.

Sahadaki son gelişmelerin bankacılık sistemindeki sorumlu olduğu kişilere karşı taahhütlerini yerine getirmemesi beklenen Hizbullah'ın mali imkanlarının ve kurumlarının planlarını ve bütçelerini alt üst edeceğine şüphe yok.

Sahadaki son gelişmelerin, İsrail tarafından Hizbullah’ın ana merkezinin, finans ofislerinin ve döviz bürolarının kasıtlı olarak hedef alınmasından dolayı sorumlu olduğu kişilere karşı yükümlülüklerini 2006 savaşındakinden çok daha derin bir kriz nedeniyle yerine getirememesi beklenen Hizbullah'ın mali imkanlarının ve kurumlarının planlarını ve bütçelerini alt üst edeceğine şüphe yok.

Hizbullah’ın mali kanalları suikastlar ve bombardımanlarla hedef alındı

2006 Lübnan Savaşı sırasında sahada olan ekipler bu kez neredeyse hiç bulunmadığından, yerinden edilenlere yönelik mali hizmetlerin köreldiği gözlemlenebilir. 2006’daki savaş sırasında yerlerinden edilenlerin barınaklarını ziyaret eden ekipler, onlara çeşitli mali yardım ve hizmetler sunuyordu. Hizbullah’ın İsrail ordusunun finans merkezlerine yönelik saldırıları sonucunda kaybettikleri altın teminatlarını iade edememesi halinde sorumlu olduğu kişilerin öfkesi daha da artacak. Bu kişilerden bazıları daha önce, bankaların tüketici kredilerinin geri ödenmesine ilişkin tutumunun aksine, kendilerine verilen kredileri düşük resmi döviz kuru yerine gerçek dolar kuru üzerinden geri ödemekte ısrar ettiğinde el-Karz el-Hasen Vakfı aleyhine sloganlar atmışlardı.

cdvfgtr
Fonları Lübnan bankalarında tutulan mevduat sahiplerinin çığlıkları beş yıldır dinmek bilmiyor (AFP)

Columbia Üniversitesi Avrupa Enstitüsü Direktörü Adam Tooze, geçtiğimiz ay Foreign Policy dergisinde yayınlanan “Why Hezbollah is Rich, and Lebanon is Poor” (Neden Hizbullah Zengin de Lübnan Fakir?) başlıklı makalesinde İran'ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) 400 milyar dolardan fazla olduğunun tahmin edildiğini ve 2018 yılı itibariyle Hizbullah'a doğrudan ya da paravan şirketler aracılığıyla yılda yaklaşık 700 milyon dolar sağlandığını, dolayısıyla İsrail'le mevcut savaşı sırasında Hizbullah'ı desteklemeye gücünün yettiğini yazdı.

Hizbullah’a yönelik mali kısıtlamaların, Lübnan'da halihazırda geçerli olan ‘nakit ekonomisi’ piyasalarında işlem gören yabancı para birimlerinin hacmi üzerinde olumsuz bir etki yaratması ve bunun da para otoriteleri üzerinde açığı kapatmak ve alternatif bir para birimi sağlamak için baskı oluşturması kaçınılmaz.

İran, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından terörizmi desteklediği gerekçesiyle kara listeye alındı ve bu yüzden mali sistem üzerinden faaliyetlerini yürütemiyor. İsrail savaş uçakları birkaç gün önce, İran'dan Hizbullah'a askeri mühimmat ve çeşitli yardım malzemeleri taşıdığı iddia edilen ve Beyrut Havaalanı’na inmek üzere olan bir İran uçağını bombalamakla tehdit etti. Uçak rotasını değiştirdi ve Tahran'a geri döndü. Bu olayı Beyrut'un güneyindeki el-Cenah bölgesinde ez-Zehra Hastanesi yakınlarındaki bir binada bir dairenin bombalanması ve buradaki bir ofisin hedef alınması izledi. Saldırıda İran ve Suriye'den Hizbullah'a para aktarımından sorumlu olan Muhammed Cafer Kasir öldürüldü. Hizbullah'ın İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurt dışı operasyonlarından sorumlu kolu Kudüs Gücü tarafından finanse edilmesinde kilit bir isim olan Kasir, özellikle petrol satışı ve diğer yasadışı faaliyetler için kullanılan birkaç paravan şirketi yönetiyordu.

Hizbullah’a yönelik mali kısıtlamaların, Lübnan'da halihazırda geçerli olan ‘nakit ekonomisi’ piyasalarında işlem gören yabancı para birimlerinin hacmi üzerinde olumsuz bir etki yaratması ve bunun da para otoriteleri üzerinde açığı kapatmak ve alternatif bir para birimi sağlamak için baskı oluşturması kaçınılmaz. Diğer seçenek ise Lübnanlı yetkililerin, ailelere ihtiyaçlarını karşılamaları için döviz cinsinden olan birikimlerini kullanmaları yönünde baskı yapan bir politika benimsemeleri olacaktır. CADABRA adıyla bilinen bu politikanın ismi sihirbazlar tarafından birisinin isteği dışında elindekini çalmak için söylenen söze atıfla kullanılıyor.