Bakan Bolat: Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesi müzakerelerine başlandı

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "STA müzakereleri, 21. yüzyıl standartlarını karşılayan ve Türkiye ile Birleşik Krallık'ın modern ekonomilerine daha uygun çağdaş bir anlaşma için bir fırsat olacaktır." dedi.

AA
AA
TT

Bakan Bolat: Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesi müzakerelerine başlandı

AA
AA

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Birleşik Krallık ile serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesine ilişkin müzakerelere başlandığını açıkladı.

Bolat, başkent Londra'da İngiltere İş ve Ticaret Bakanı Kemi Badenoch ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin ele alındığı ikili görüşme gerçekleştirdi.

Bolat, görüşme sonrası yaptığı konuşmada, iki ülke arasındaki mevcut Serbest Ticaret Anlaşması'nın (STA) güncellenmesine yönelik müzakerelerin başlatılması dolayısıyla Londra'da bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Müzakerelerin her iki tarafın da ilişkileri güçlendirme konusundaki güçlü kararlılığını gösteren bir kilometre taşı olduğunu belirten Bolat, "2021'den bu yana yürürlükteki mevcut STA'mız, Brexit öncesinde var olan Gümrük Birliği kapsamındaki imtiyazları koruyarak, geçtiğimiz yıl yaklaşık 19 milyar dolara ulaşan ikili mal ticaretimize katkı sağladı." dedi.

Bolat, iki ülke arasındaki STA'nın yaklaşık 30 yıl önce kurulan Gümrük Birliğine dayandığını anımsatarak, anlaşmanın kapsamının sınırlı kaldığını ve ağırlıklı olarak sanayi mallarını kapsadığını dile getirdi.

Turizm hariç toplam ikili hizmet ticaretinin 2022'de 5 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini kaydeden Bolat, "2023'te Türkiye'nin İngiltere'deki yatırımlarının toplam değeri 4,9 milyar dolar, İngiltere'nin Türkiye'deki yatırımlarının toplam değeri ise 8,6 milyar dolar oldu. Ancak mal, hizmet ve yatırım rakamlarının potansiyelinin çok altında olduğuna inanıyorum." diye konuştu.

Bolat, bu kapsamda modern bir STA için güncellenmesi gereken alanların değerlendirildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"18 Temmuz 2023'te Ankara'da gerçekleştirilen STA Ortak Komitesi 3. toplantısında teknik ekiplerimiz inceleme sonuçlarını paylaşmış ve bu süreci nihai hale getirmişlerdi. Bu toplantının ardından yayımladığımız ortak bildiriyle STA güncelleme görüşmelerine başlama konusunda karşılıklı istekliliğimizi beyan ettik. Birleşik Krallık'ın müzakerelerin başlatılması için tamamlanması gereken iç sürecini kısa bir süre önce tamamladığını öğrenmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. STA müzakereleri, 21. yüzyıl standartlarını karşılayan ve Türkiye ile Birleşik Krallık'ın modern ekonomilerine daha uygun çağdaş bir anlaşma için bir fırsat olacaktır.

Güncelleme müzakerelerinin ilk turunu bu yıl 10 Haziran haftasında Londra'da gerçekleştirmeye hazırız. STA'mızın güncellenmesi ve farklı alanlara genişletilmesinin ikili ticaretimizin artırılmasına ve çeşitlendirilmesine yardımcı olacağına ve ülkelerimiz arasındaki güçlü işbirliği ve bağlara daha fazla katkıda bulunacağına inanıyorum."

Ticaret Bakanlığının açıklamasına göre, 2023'te Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 19 milyar dolara ulaştı. Birleşik Krallık, 12,4 milyar dolarlık ihracat hacmiyle Türkiye'nin en büyük dördüncü ihracat pazarı konumunda bulunurken, 2023 itibarıyla Türkiye'ye 8,6 milyar dolar doğrudan yatırım yaparak Türkiye'deki en büyük on yatırımcı ülke arasında yer aldı.

Türkiye'den Birleşik Krallık'a yapılan yatırımlar ise 4,9 milyar dolar seviyesine ulaştı.

İki ülke arasındaki mevcut anlaşma, Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliğinden ayrılışı sonrasında Gümrük Birliği kapsamındaki mevcut tavizlerin korunmasını sağlamış, bu sayede iki ülke arasındaki ticaret hacmine de katkıda bulunmuştu.

STA'nın güncellenmesi ve daha kapsamlı bir anlaşma haline gelmesi için tarafların yürüttüğü gözden geçirme çalışmaları sonrasında güncelleme müzakerelerine başlamaya yönelik alınan karar 18 Temmuz 2023'te alınmıştı.

STA güncelleme müzakereleri neticesinde, anlaşmanın hizmet ticareti, yatırımlar ve ilave tarım tavizleri gibi alanları içerecek şekilde genişletilmesi, ayrıca yatay kurallar bakımdan kapsamlı hükümler içermesi hedefleniyor. Böylece Türkiye ve Birleşik Krallık'ın modern ekonomilerine hitap eden ve 21. yüzyıla uygun, güncel bir anlaşma modeline yönelik çalışma fırsatı oluşturulması planlanıyor.

Güncellenmiş STA ile her iki ülkedeki iş dünyası için daha güçlü ve kapsamlı bir hukuki zemin tesis edilmesi hedeflenirken, STA'nın güncellenmesiyle iki ülke arasında devam eden diyalog ve iş birliği imkanları genişletilmesi de bekleniyor.

Ticaret Bakanı Bolat, Londra'da Türk ve İngiliz iş insanlarıyla bir araya geldi

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ekonomik ilişkilerin artırılması için önemli potansiyel bulunduğunu ve bu kapsamda iş dünyasının büyük rol oynayabileceğini söyledi.

Bolat, Londra merkezli Yönetim Enstitüsünün ev sahipliğinde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun düzenlediği Türk-İngiliz İş İnsanları ve Yatırımcılarla Yuvarlak Masa Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2023'te küresel üretim ve ticaretin zayıf olduğunu ancak Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini belirtti.

Türkiye ekonomisinin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden olduğuna dikkati çeken Bolat, "Türkiye ekonomisi 2023'te yüzde 4,5 büyüyerek G20 ülkeleri arasında dördüncü, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer aldı. Ekonomimiz üst üste 14 çeyrektir sürekli büyüyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 1 trilyon dolar sınırını aştı. Türkiye, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümesinin yanı sıra mal ve hizmet ihracatını da artırmaya devam ediyor." dedi.

Bolat, Türkiye'nin toplam ihracatının geçen yıl Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat hacmi olan 255,8 milyar dolara ulaştığını anımsattı.

Türkiye'nin dengeli ve istikrarlı büyümesini gelecek yıllarda da sürdürmeye kararlı olduğunun altını çizen Bolat, şöyle konuştu:

"Mal ihracatımızın 2024'te 267 milyar dolara, 2026 yılında ise 302 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Hizmet ihracatındaki performansımız da ekonomimiz için son derece önemli. Ocak-Kasım 2023 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,6 artışla 92 milyar dolar değerinde hizmet ihracatı gerçekleştirdik. 2024'te 110 milyar doların üzerinde hizmet ihracatına ulaşmak için çalışıyoruz."

Geçen yıl Birleşik Krallık ile ikili ticaret hacminin 18,9 milyar dolar olarak gerçekleştiği bilgisini paylaşan Bolat, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"2024'ün ikinci ayındaki ticaret hacmimiz 1,8 milyar dolar oldu. Bu başarı, kamu ve özel sektör arasındaki işbirliğinin bir sonucu. Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim. Bu umut verici rakamlara rağmen, stratejik ortaklar olarak hala önemli miktarda kullanılmamış potansiyele sahip olduğumuza inanıyoruz. STA'mızın güncellenmesi ve yeni işbirliği alanlarına genişletilmesi, ekonomik ilişkilerimizin tüm potansiyelinden faydalanmak için önemli bir fırsat olacak. Bugün İngiltere İş ve Ticaret Bakanı Kemi Badenoch ile birlikte STA güncelleme müzakerelerine başladığımızı duyurarak ikili ekonomik ilişkilerimizde önemli bir adım attık. Bunun, her iki tarafın da ikili ilişkilerin güçlendirilmesi yönündeki güçlü kararlılığını ortaya koyan bir adım olduğu açık."

"İngiliz muhataplarımız Türk ekonomisine ve potansiyeline güveniyor"

Bolat, Türkiye'nin yatırımcılara iyi korunan bir iş ortamı ve dünyanın en geniş serbest ticaret anlaşma ağlarından birini sunduğunu dile getirerek, "Bu avantajlar sayesinde Türkiye, küresel bağlantıları olan çok uluslu şirketler için bölgesel bir merkez haline geldi. Birleşik Krallık bu konuda önde gelen ortaklarımızdan biri. Birleşik Krallık'ın 2023'te 8,6 milyar dolarlık yatırımıyla Türkiye'deki ilk on yatırımcı ülkeden biri olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu, İngiliz muhataplarımızın Türk ekonomisinin büyümesine ve potansiyeline duydukları güvenin açık bir göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Türk şirketlerinin İngiltere'deki toplam yatırımının 2023'te 4,9 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Bolat, "Bu yatırımlar arasında en büyük sektörlerden biri müteahhitlik. Türk müteahhitleri Birleşik Krallık'ta toplam değeri bir milyar doları aşan 46 proje üstlendi. İki güçlü müttefik ve ortak olarak Türkiye ve Birleşik Krallık çeşitli alanlarda ortaklıklarını derinleştirmeye devam ediyor ve bu alanlar arasında yapay zeka ve teknolojinin de yer aldığını görmekten mutluyum." şeklinde konuştu.

Bolat, bu yılın başında Birleşik Krallık ile üçüncü ülkelerle işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandığını kaydetti. Yeni mutabakat zaptının üçüncü ülkelerde başta müteahhitlik hizmetleri olmak üzere karşılıklı önceliğe sahip alanlarda işbirliğini güçlendireceğini vurgulayan Bolat, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu bağlamda yeni anlaşmamız, Türkiye ve Birleşik Krallık'ın daha stratejik bir işbirliğini birlikte taahhüt edecekleri önemli bir adımı işaret ediyor. Anlaşmamızı hayata geçirmek üzere haziranda bu amaçla bir toplantı düzenlemeyi hedefliyoruz. Tüm dünyada tanık olduğumuz ekonomik yavaşlama, stratejik ortaklığımızı pekiştirmek için ekonomik işbirliğimizi güçlendirmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Bugün burada iş dünyamızla bir araya gelerek ticaret ve yatırım alanındaki yakın işbirliğimizi taçlandırıyoruz. Özel sektör temsilcileri arasındaki diyalog ve işbirliğine son derece önem veriyoruz. Şimdi ekonomik işbirliğimize yeni bir ivme kazandırma zamanı."

Toplantıya, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ve DEİK Başkanı Nail Olpak da katıldı.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?