Boru hattı diplomasisi Rusya'nın Batı Balkanlar'daki etkisini azaltabilir mi?

Rusya'nın Bosna Hersek ve Balkanlar üzerindeki nüfuzu öncelikle enerji kaynaklarını bir silah gibi kullanmasından değil, Kosova'nın bağımsızlığını engelleme politikasından kaynaklanıyor

Fotoğraf/AA - Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur
Fotoğraf/AA - Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur
TT

Boru hattı diplomasisi Rusya'nın Batı Balkanlar'daki etkisini azaltabilir mi?

Fotoğraf/AA - Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur
Fotoğraf/AA - Görsel yapay zeka ile oluşturulmuştur

İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi Dr. Öğretim Üyesi İdlir Lika, Hırvatistan-Bosna Hersek arasında inşa edilecek Güney Ara Bağlantı Doğal Gaz Boru Hattı'na dair tartışmaları AA Analiz için kaleme aldı.

***

Hırvatistan ve Bosna Hersek arasındaki Güney Ara Bağlantı Doğal Gaz Boru Hattı'nın inşasına ilişkin tartışmalar, 2024 yılının başında Bosna Hersek'te yeni siyasi gündem maddesi haline geldi. Söz konusu proje, hem Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hem de Avrupa Birliği (AB) tarafından güçlü bir şekilde destekleniyor ve inşa fikri Rusya'nın Ukrayna üzerinden Balkanlar'a gaz sevkiyatını kestiği en az 2009 yılından bu yana gündemde. Ancak Kremlin'in Şubat 2022'de Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı saldırısı projeye büyük bir aciliyet kazandırdı. Batılı güçler, Güney Ara Bağlantı Boru Hattı'nı destekleyerek Bosna Hersek'in Rus gazına olan mevcut toplam bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Moskova bölgedeki varlığını, kırılgan ve derin bir şekilde bölünmüş bu Balkan ülkesini istikrarsızlaştırmak ve dikkatleri bir şekilde Ukrayna'ya yönelik acımasız saldırısından başka yöne çekmek için kullanabilir. Bununla birlikte boru hattının inşası yerel ve bölgesel engellerle karşı karşıya ve oyunbozanlar geçen iki ay boyunca özellikle ABD'nin öfkesini çekerek manşetlere çıktılar.

- Oyunbozan olarak Hırvatistan ve Bosnalı Hırvatlar

Ülke içinde oyunbozan, Bosna Hersek'teki ana etnik Hırvat partisi Hırvat Demokrat Birliği (HDZ BiH) ve lideri Dragan Covic'tir. Parti, Aralık 2021'de Bosna Hersek'in iki kurucu özerk biriminden biri olan Boşnak-Hırvat Federasyonu parlamentosunun alt kanadında boru hattı inşasına ilişkin mevzuatı onaylamasına rağmen, aynı şeyi parlamentonun üst kanadında yapmayı reddederek projenin tamamını bugüne kadar bloke etti. Bölgesel olarak ise asıl oyun bozucu, Bosnalı Hırvatların hamisi Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic'in iktidardaki HDZ Partisi. Hırvatistan gibi hem NATO hem de AB üyesi bir ülkenin, ABD ve AB'nin güçlü bir şekilde desteklediği bir doğal gaz boru hattı projesini fiilen engellemesi aslında şaşırtıcı değil. Zagreb ve Belgrad, Bosna Hersek'in toprak bütünlüğüne devlet düzeyinde bağlı değiller ve bu nedenle enerji arzının çeşitlendirilmesi sürecinin, ülkenin devletine gerçekten bağlı tek etnik grubu olan Bosnalı Müslümanlar tarafından yönetilmesini istemiyorlar.

Doğal gaz boru hattının, büyük ölçüde Bosnalı Müslümanlar tarafından kontrol edilen ve personel istihdam eden Federasyona ait mevcut BH Gas şirketi tarafından işletilmesi planlanıyor. HDZ BiH'in mevzuatın önündeki engeli kaldırmak için öne sürdüğü koşul, hattın etnik olarak karışık Hersek Neretva kantonunun idari merkezi olan güneydeki Mostar kentinde Bosnalı Hırvatlar tarafından yönetilen yeni bir iletim sistemi operatörü şirketi tarafından işletilmesidir.

Bu durum kısa bir süre önce üst düzey ABD'li yetkililerin tepkisini çekti ve yetkililer Covic'i sert bir dille kınayarak ABD'nin boru hattı projesine verdiği önemin altını çizdiler. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ocak 2024'te Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Elmedin Konakovic ve Hırvatistan Dışişleri Bakanı Gordan Grlic Radman'a gönderdiği mektupta, Covic'in gerekçelerini "bariz yolsuzluk ve kendi kendine pazarlık" olarak nitelendirerek [1] kendisine ve dolaylı olarak Hırvatistan'a bu konudaki engellemelere son vermeleri için baskı yaptı. Aynı şekilde, 2 Şubat 2024'te Saraybosna Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada [2], 1995 Dayton Anlaşması'nın hazırlanmasında yer alan önde gelen ABD'li hukukçulardan biri olan ve kısa süre önce atanan ABD Dışişleri Bakanı'nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Yardımcısı James O'Brien, Dragan Covic'in boru hattını işletmek için yeni bir şirket kurma şartının yalnızca "kendi siyasi ve mali çıkarı için" olduğunu savundu. O'Brien bu şartı "kamu yararına aykırı bir şüphecilik" olarak nitelendirerek şu sonuca vardı: "Sorun Dayton değil; sorun ülkenin siyasi liderleridir."

- Doğal gaz boru hattı amacına hizmet edecek mi?

Her ne olursa olsun, Bosna Hersek'in etnik seçkinleri arasında boru hattı projesi gibi ekonomik ve jeopolitik açıdan yüklü bir konuda son zamanlarda yaşanan siyasi çekişme, günlük yaşamın en temel hizmetlerinin bile -hastaneler, okullar, itfaiye, çöp toplama hizmetleri ve benzeri- etnik hatlar boyunca derin bir şekilde bölündüğü bir ülkede [3] hiç de şaşırtıcı olmamalıdır. Batı'nın Hırvatistan ve Bosnalı Hırvatlara uyguladığı baskı ve verdiği güvenceler muhtemelen engellemelerine son vermelerini sağlayacaktır. Ancak tüm bunlar yine de şu soruyu akıllara getiriyor: Güney Ara Bağlantı Doğal Gaz Boru Hattı'nın önündeki engel kaldırılsa ve nihayetinde inşa edilse bile, bu gerçekten Moskova'nın Bosna Hersek'teki ve daha geniş anlamda Batı Balkanlar'daki etkisini azaltmaya hizmet edecek mi?

Bu kesinlikle olumlu bir adım olacaktır ancak bunun yine de meselenin özünü ele almadığına inanıyorum. Rusya'nın Bosna Hersek ve Batı Balkanlar üzerindeki etkisi ve buralarda sorun yaratma potansiyeli, Moskova'nın enerji kaynaklarını bir silah gibi kullanmasından ya da bölgedeki Rus müşteri varlığına [4] muhtemelen en yakın şeyi oluşturan Sırp Cumhuriyeti ile olan özel ilişkisinden kaynaklanmıyor. Moskova'nın bölge üzerindeki etkisi daha ziyade Kosova'nın bağımsızlığının tanınmasını engellemesinden kaynaklanıyor. Bu aynı zamanda bölgedeki Sırp ve Rus çıkarlarını birleştiren ve Belgrad'ın Kosova, Bosna Hersek, Karadağ ve hatta Kuzey Makedonya'da istikrarsızlığı sürdürmesine olanak sağlayan en önemli bağdır. Bu nedenle, bölgesel istikrarsızlığı tetikleyecek herhangi bir açılımın önünü kesmek için, burada tartışılan Güney Ara Bağlantı Boru Hattı gibi bölgenin Rus gazına olan enerji bağımlılığını azaltma planlarının yanı sıra, bence daha önemlisi Kosova'yı NATO üyesi bir ülke haline getirmek gerekiyor. Bunun için NATO'nun, Kosova'yı tanımayan dört ülkesi olan Yunanistan, Romanya, Slovakya ve İspanya'ya bu konudaki engellemelerine son vermeleri için baskı yapması gerekiyor. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı geniş çaplı savaşın ortasında, bu pratik eylem tarzını görmezden gelmek pahalıya mal olabilir.

[1] https://www.reuters.com/world/us/blinken-urges-bosnia-mps-push-through-law-build-gas-pipeline-with-croatia-media-2024-01-18/

[2] https://ba.usembassy.gov/challenges-and-opportunity-assistant-secretary-james-obrien-speech-at-university-of-sarajevo/

[3] https://www.nytimes.com/2018/11/19/world/europe/mostar-bosnia-ethnic-divisions-nationalism.html

[4] https://yalebooks.yale.edu/book/9780300219135/rival-power/

[Dr. İdlir Lika, İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.



Er-Rumeyyan: Geleceğe Yatırım Girişimi 7 yılda 125 milyar dolarlık anlaşmaya tanık oldu

Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı Başkanı Yasir er-Rumeyyan açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)
Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı Başkanı Yasir er-Rumeyyan açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)
TT

Er-Rumeyyan: Geleceğe Yatırım Girişimi 7 yılda 125 milyar dolarlık anlaşmaya tanık oldu

Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı Başkanı Yasir er-Rumeyyan açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)
Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı Başkanı Yasir er-Rumeyyan açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)

Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nın sekizincisi, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in himayesinde bugün Riyad'da başladı. Dünya liderlerinin, CEO'ların ve karar alıcıların bir araya geldiği konferansta, sınırların olmadığı ve bağlantılı bir dünyada gezegenin en büyük sorunlarını ele almaya yönelik stratejiler üzerine konuşuluyor.

Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı Başkanı Yasir er-Rumeyyan, “Geleceğe Yatırım Girişimi, 2017'deki lansmanından bu yana 125 milyar dolardan fazla değere sahip anlaşmanın imzalanmasına vesile olarak, yatırım dünyasında dönüştürücü bir güç haline geldi” dedi.

Er-Rumeyyan, bu yıl sekizincisi düzenlenen konferansın 7 binden fazla katılımcıyı ve 600 uluslararası konuşmacıyı bir araya getirerek en önemli küresel zorluklara ve yatırım fırsatlarına ışık tutacağını belirtti.

Er-Rumeyyan, “Bugün, yenilikçi çözümler gerektiren birbirine bağlı küresel zorluklarla karşı karşıyayız. Bu yılki konferansta, yükselen hayat pahalılığı ve sağlık alanındaki eşitsizlikler gibi sınırların ötesine yayılan acil sorunlar vurgulanıyor. Bununla birlikte, bu zorluklar ilerleme için çeşitli yollar açıyor. Bu yılki konferansın teması da (Sonsuz ufuk: Yarını şekillendirmek için bugüne yatırım yapmak) bununla ilgili” ifadelerini kullandı.

Er-Rumeyyan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün olasılıklarla dolu yeni bir çağın eşiğinde bulunuyoruz. Bu çağ sadece ekonomilerimize değil, tüm insanlığın geleceğine yatırım yapmamızı gerektiriyor. Bu da amaçlı yatırımın, küresel zorlukları ele alan, yeniliği teşvik eden, olumlu ve kalıcı bir etki yaratan sürdürülebilir, uzun vadeli yatırımların özüdür.”

Gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin 2030 yılında gelişmiş piyasaları geride bırakacağı öngörüsünde bulunan er-Rumeyyan, küresel ekonomiyi yönlendirecek alanlarda stratejik yatırımlara duyulan ihtiyacı vurguladı.

Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nda konuşan er-Rumeyyan'ı gösteren bir ekran (Şarku’l Avsat)Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nda konuşan er-Rumeyyan'ı gösteren bir ekran (Şarku’l Avsat)

Finansal getirilerin önemi ne kadar yüksek olsa da toplum ve çevre üzerinde olumlu etkisi olan yatırımların en sürdürülebilir yatırımlar olduğunu belirten er-Rumeyyan, gelişmekte olan piyasaların bunun en iyi örneği olduğunu söyledi. “Uzun vadeli yatırımlar, kazançlı getiriler sağlama ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme kabiliyetlerini kanıtlamıştır” diyen er-Rumeyyan, dünyanın halen kullanılmamış potansiyel bakımından zengin olduğunu ifade etti.

Suudi Arabistan'ın, eşsiz kaynakları ve stratejik konumu sayesinde amaca yönelik yatırımların yönlendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğuna dikkat çeken er-Rumeyyan, bu faktörün hayati önem taşıyan alanlara yatırım yapılmasını mümkün kıldığını kaydetti.

Enerji sektörünün amaca yönelik yatırım gerektiren en önemli sektörlerden biri olduğunu belirten er-Rumeyyan, enerji sektörünün düşük karbon ekonomisine geçişi, uzun vadeli yatırımları ve kamu ile özel sektör arasında yakın iş birliğini gerektirdiğini belirtti. Er-Rumeyyan'a göre Suudi Arabistan, mevcut enerji ihtiyaçları ile gelecek nesiller için sürdürülebilir gelecek inşa etmek arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Örneğin, büyük enerji şirketleri 2017'den bu yana düşük karbon teknolojilerine 65 milyar dolardan fazla yatırım yaptı.

Er-Rumeyyan, “Enerjinin ekonominin motoru rolünün ötesine geçerek gelecek nesiller için ilerleme ve refahın itici gücü haline gelmesini arzu ediyoruz” ifadesini kullandı.

Er-Rumeyyan, Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nın sekizincisinin, zorlukları fırsatlara dönüştürmek, küresel ekonomi ve tüm insanlık adına parlak bir gelecek inşa etmek için bulunmaz fırsat olduğunu belirtti. Amaca yönelik yatırım ve uluslararası iş birliği yoluyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabileceğini dile getiren er-Rumeyyan, böylece gelecek nesiller için daha iyi bir dünya inşa edilebileceğini söyledi.

Diğer yandan Geleceğe Yatırım Girişimi CEO'su Richard Attias konuşmasında, “Bir dönüm noktasındayız ve seçimlerimiz çağı belirleyecek. Ortak çabalarımız daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya yaratacak” ifadelerini kullandı.

Geleceğe Yatırım Girişimi CEO'su Richard Attias, Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nın açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)Geleceğe Yatırım Girişimi CEO'su Richard Attias, Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’nın açılış oturumunda konuştu. (Şarku’l Avsat)

Attias, “Gelecek, ufkun ötesini hayal etmeye cesaret edenlere ait olacaktır. Hepinizi, dünyayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi gören değişim liderleri olmaya çağırıyorum. Gelecek vizyonunun özü budur: Sınırlara meydan okumak ve bilinmeyene doğru sıçramak” şeklinde konuştu.

Attias ayrıca, Geleceğe Yatırım Girişimi Vakfı CEO'luğundan ayrıldığını açıkladı.

Üç gün sürecek Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı, ‘Sonsuz ufuk: Yarını şekillendirmek için bugüne yatırım yapmak’ temasıyla düzenleniyor.

Attias, “Sonsuz Ufuk sadece bir slogan değil, kolektif vizyonumuzu genişletmek ve geleceğin sınırsızlığını kucaklamak için bir çağrıdır. Bu tema, yatırımın sınır tanımadığı bir geleceğe götüren konuşmalara öncülük etme ve herkes için daha iyi bir yarın konusunda çalışma taahhüdümüzü somutlaştırıyor” ifadelerini kullandı.

Konferans salonlarından biri (Şarku’l Avsat)Konferans salonlarından biri (Şarku’l Avsat)

Bu yıl sekizincisi düzenlenen konferansta küresel zorluklarla yüzleşmek ve bunları ele almak için yeni stratejiler, Afrika'nın küresel ekonomideki rolü, kadınların liderlik pozisyonlarındaki rolü, iç yapılar ve yatırımların pratik yönleri üzerinde duruluyor.

Konferans katılımcıları (Şarku’l Avsat)Konferans katılımcıları (Şarku’l Avsat)

Bu yıl sekizincisi düzenlenen konferansa 6 binden fazla konuğun katılması ve 500 konuşmacının içinde bulunduğumuz döneme ilişkin çeşitli konularda 200'den fazla oturum gerçekleştirmesi bekleniyor. Bu oturumlarda yapay zekâ, inovasyon, sağlık ve jeopolitik gibi konuların yanı sıra ekonomik istikrar, adil kalkınma ve iklim değişikliği ile mücadele konularının ele alınacak.

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu

Aynı zamanda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu yöneticisi olan er-Rumeyyan, ‘Jeopolitik Ekonomi’ başlıklı ilk oturumda yaptığı konuşmada, Suudi ekonomisinin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduğunu ve fonun öncelikli odağının yerel olmaya devam ettiğini söyledi.

Konferans salonlarından biri (Şarku’l Avsat) Konferans salonlarından biri (Şarku’l Avsat)

Er-Rumeyyan, “Küresel yatırımlar eskiden tüm yatırımların yüzde 2'sini oluşturuyordu. Daha sonra bu oran yüzde 30'a çıktı. Biz Suudi Arabistan’a yatırım yapmaya odaklanarak bu oranı yüzde 18-20'ye düşürmeyi hedefliyoruz. Şu anda yönetimimiz altında 930 milyar dolarlık varlık var ve yabancı varlıkların payı yüzde 30” dedi.

Fonun ‘büyük şirketlerle birçok cesur yatırım ortaklığı kurduğunu ve yatırımlarının kullanımında bir paradigma değişikliği olduğunu’ vurgulayan er-Rumeyyan sözlerini şöyle sürdürdü:

“2015'ten bu yana 92 yeni şirket kurduğumuz yerel ekonomiye odaklandık ve o zamandan bu yana önemli başarılar elde ettik. Suudi Arabistan sadece bölgesel değil, küresel bir yapay zekâ merkezi olmak için iyi bir konuma sahip. Sadece fosil değil, yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere düşük enerji maliyetinden büyük fayda var.”

Er-Rumeyyan, büyük enerji oyuncularının 2017'den beri düşük karbon teknolojilerine 65 milyar dolardan fazla yatırım yaptığını ve bunun sadece bir başlangıç olduğunu söyledi.

BlackRock

BlackRock Yönetim Kurulu Başkanı Larry Fink, yükselen faiz oranlarının toplumun birçok yaşlı kesimini desteklemeye yardımcı olduğunu, dünya genelinde yaşlı tasarruf sahiplerinin yükselen faiz oranlarından güçlü bir şekilde faydalandığını söyledi.

“Faiz oranlarının pek çok kişinin umduğu seviyelere düştüğünü görmeyeceğiz” diyen Fink, ‘daha fazla sermayenin altyapı ve teknolojiye yönlendirilmesi gerektiğini’ vurguladı.

Fink, “Doğru fırsatları bekleyen 9 trilyon dolarlık özel sermaye parası var” dedi.