İsrail, Türkiye’den yapılan 5 milyar dolarlık ithalata alternatif arayışında

Almanya, İngiltere ve Yunanistan'dan yapılan ithalata gözünü çeviren İsrail, Ankara'nın Filistin Yönetimi ile ticaretini ablukaya almaya çalışıyor

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

İsrail, Türkiye’den yapılan 5 milyar dolarlık ithalata alternatif arayışında

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Emel Şehade

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkileri askıya alma ve gemilerin İsrail'e ulaşmasını engelleme kararına yönelik tedbirleri kararlaştırırken İsrailli yetkililer, Türkiye'nin Ceyhan Limanı üzerinden İsrail'e petrol sevkiyatının halen devam ettiğini açıkladılar.

İsrail'in başlıca petrol tedarikçisi olan Azerbaycan petrolü, Türkiye-İsrail ilişkilerinin askıya alınması kararına rağmen Türkiye üzerinden bir boru hattıyla İsrail'e taşınmaya devam ediyor.

Boykotun sonlandırılmasının şartı

İsrailli yetkililer İsrail merkezli ekonomi gazetesi Globes’e yaptıkları açıklamada Türkiye’den geçen petrol tankerlerinin Hayfa Limanı’na petrol taşımaya devam ettiklerini ve ekonomik açıdan en kazançlı olan bu faaliyetin kesilememesinin nedeninin sadece Türkiye ile Azerbaycan arasındaki çıkar ilişkilerinden kaynaklandığını belirttiler.

Türkiye’nin boykotu sona erdirmek için öne sürdüğü şart, Gazze’ye sınırsız insani yardım akışının sağlanmasıydı. Tel Aviv, Gazze Şeridi’ne her gün yardım ulaştığı gerekçesiyle bu şartı ‘temelsiz bir bahane’ olarak değerlendirdi.

İsrailli analist Itamar Eichner’in İsrail Maliye Bakanlığı yetkililerinden aktardığına göre Bakan Bezalel Smotrich, Türkiye ile tüm ilişkilerle ilgili bakanlarla anlaşmazlık yaşıyor. Smotrich, toplantılardan birinde Ankara'nın esir takası anlaşması müzakerelerinde arabuluculuk rolü oynadığını vurguladı.

Eichner, Smotrich'in Başbakan Netanyahu’ya gönderdiği bir mektupta Türkiye'nin arabulucu olmasına izin verilmesini ‘ulusa bir hakaret’ olarak değerlendirdiğini ifade etti.

İsrailliler Türkiye’nin kararını Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bu yana iki ülke arasında gerilen ilişkilerin devamı olarak görürlerken, Dışişleri Bakanı Katz'a göre Türkiye’ye bu kez kararlı bir siyasi yanıt verilmesi gerekiyor.

Türkiye ekibi

Katz, Dışişleri Bakanlığı’nda acil bir toplantı yaparak bakanlıklar arası bir koordinasyonla uluslararası faaliyetler yürütecek ‘Türkiye Ekibi’ adlı bir takım kurmaya karar verdi. Özel ekip, Ankara’ya yönelik yaptırımları araştırmak üzere uluslararası ekonomik forumlara katılacak.

Bakanlık Ankara’nın kararlarına misilleme olarak Türkiye’nin Filistin Yönetimi ve Gazze Şeridi ile ekonomik ilişkilerini kısıtlama kararı aldı. Türkiye, Filistin Yönetimi’nin en büyük tedarikçisi konumunda ve Filistin Yönetimi’nin toplam ithalatının yaklaşık yüzde 18'ini gerçekleştiriyor.

Türkiye'nin kararının yol açtığı ciddi ekonomik zararın ardından İsrail, bu karardan etkilenen ihracat sektörlerini desteklemek üzere harekete geçti. Dışişleri Bakanı Katz, Maliye Bakanı Smotrich’ten Türkiye’nin kararından etkilenecek olan İsrail'in ihracat sektörleri için bir yardım paketi hazırlamasını istedi.

sdfbt
İsrail’den Türkiye'nin Filistin'e ihracatını ablukaya alma kararı (AFP)

Katz, Bakanlığın ekonomi departmanına İsrail'in Türkiye'den ithalatını yasaklayacağı ürünlerin bir listesini hazırlaması talimatını verdi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye'nin İsrail ile ticaret anlaşmalarını tek taraflı olarak ihlal ettiği ve Tel Aviv'in buna karşı İsrail'i destekleyen ABD’ye ve kuruluşlarına Ankara'daki yatırımlarını durdurmaları ve ürünlerinin ithalatını engellemeleri için baskı yapmak da dahil olmak üzere gerekli tüm önlemleri alacağı belirtildi.

Katz, Bakanlığının İsrail'in ABD Kongresi'ndeki dostlarını Türkiye'nin İsrail'in boykot yasalarını ihlalini incelemeye ve buna göre Ankara'ya yaptırım uygulamaya çağırdığını söyledi. İsrailli bakan, “ABD'yi Türkiye'deki yatırımları durdurmaya ve Türkiye'den ürün ithalatını önlemeye, ABD Kongresi'ndeki arkadaşlarımızı da boykot yasalarının ihlallerini incelemeye ve buna göre Türkiye'ye yaptırım uygulamaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Türkiye Ekibi tarafından alınan kararlar arasında, Türkiye ile Filistin Yönetimi ve Gazze Şeridi arasındaki ekonomik ilişkilerin en aza indirilmesi için çalışılması, ticaret anlaşmalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye'ye uygulanabilecek yaptırımların araştırılması için uluslararası ekonomik forumlara katılım gösterilmesi ve yakın gelecekte İsrail ekonomisi için çeşitli alanlarda ve ürünlerde alternatifler bulmanın yanı sıra Türkiye’nin kararından etkilenen İsrail’in ihracat sektörlerine destek olmak amacıyla Ekonomi Bakanlığı ile iş birliği yaparak alternatiflerin çoğaltılması yer alıyor.

54 ticari ürüne yasak

Türkiye, özellikle çimento ürünlerine büyük ihtiyaç duyan İsrail’in en büyük beşinci ithalatçısı konumunda. İsrail kaynaklı bir rapora göre Tel Aviv'den Ankara'ya yapılan ticari mal ihracatı, bu kalemdeki ithalatın yüzde 2,5’ini ve yüzde 5,8'ini oluşturuyor. Bu durum, söz konusu kararın İsrail'e verebileceği ciddi zararı da ortaya koyuyor.

İsrail Üreticiler Sendikası tarafından yapılan bir inceleme, İsrail'in özellikle çimento ürünlerinde dışa bağımlı olduğunu ve Türkiye’den bu kalemde yapılan ithalatın geçtiğimiz yıl tüm ithalatın yüzde 29’unu oluşturduğunu gösteriyor.

Türkiye'nin İsrail’e ithal edilen plastik ve kauçuk ürünlerindeki ithalat payı yaklaşık yüzde 11’ken tekstil ürünlerinde ise bu oran yaklaşık yüzde 10’u buluyor.

Dünyanın en büyük yatırım bankası JP Morgan’ın Türkiye’nin İsrail ile ticareti dondurma kararının ardından müşterilerine gönderdiği bir raporda, Ankara'nın birkaç hafta önce 54 ayrı emtiaya ticaret yasağı getirdiği ve böylece ticaret akışındaki ayarlamaların daha kademeli ve daha az yıkıcı olmasının amaçlandığı ortaya çıktı.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli JP Morgan’dan aktardığı rapora göre Türkiye'den yapılan ithalatın çelik (yüzde 17), çimento (yüzde 10) ve diğer inşaat malzemeleri gibi düşük katma değerli ürünlere yönelmiş ve bu ürünler için daha yüksek maliyetli de olsa alternatif bir tedarik kaynağı bulmanın nispeten kolay olması, Türkiye'nin kararının etkisini azaltabilecek bir diğer faktör.

İsrail Ticaret Bakanlığı'na göre Türkiye'den yapılan hammadde ve ticari ürün ithalatının hacmi yıllık yaklaşık beş milyar dolar.

İthalat ve ihracat kombinasyonu

Türkiye'den inşaat malzemeleri ihracatının yasaklandığının duyurulmasının yanı sıra şimdi de metal, makine, otomobil, enerji ürünleri, kauçuk, plastik, sağlık ve tarım ürünleri ithalatının durdurulması söz konusu. Aynı zamanda İsrail’deki onlarca fabrikanın Türkiye'ye toplam 1,5 milyar dolarlık ihracatını durdurması bekleniyor.

xsdv
Gazze’deki savaş, İsrail’in ve Gazze Şeridi'nin ekonomisine darbe indirdi (AFP)

Eichner’in aktardığına göre İsrail hükümetinden bir ekonomi kaynağı, Türkiye’nin İsrail'in en büyük ticari ortaklarından biri olduğunu söyledi. Kaynağa göre Türkiye’nin kararı sonrası İsrail'e gerekli ticari malları ve hammaddeleri ihraç edecek şirketlerin ve fabrikaların bir an önce bulunması gerekiyor.

İsrailliler, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bir raporuna dayandırarak, iki ülke arasındaki ticaretin 2023 yılında 6,8 milyar dolara ulaştığını ve bunun yüzde 76'sını Türkiye'den yapılan ithalatın oluşturduğunu belirttiler.

İsrail Ticaret Odaları Federasyonu Ekonomi Departmanı verilerine göre Türkiye’den İsrail’e yapılan ithalatın yüzde 27'sini metaller, yüzde 13'ünü elektrikli makineler ve ekipmanlar, yüzde 9'unu plastik ve kauçuk, yüzde 8'ini taş, alçı, cam ve çimento ve yüzde 7’sini çalışma aletleri ve otomobil parçaları oluşturdu.

Buna karşın yapılan ihracatın yüzde 44’ünü kimyasal ürünler, yüzde 14’ünü metaller, yüzde 13’ünü plastik ve kauçuk malzemeler ve yüzde 10’unu elektrikli makine ve ekipmanlar oluşturdu.

İsrail, bir yandan da Türkiye’nin boykotu kapsamındaki bazı ürünlerin ithalatı için Almanya ve İngiltere'nin yanı sıra Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Yunanistan gibi alternatif ülkeler arıyor.



Fas ve Cezayir, Nijerya'nın Avrupa'ya uzanan doğalgaz boru hattı için birbiriyle yarışıyor

Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
TT

Fas ve Cezayir, Nijerya'nın Avrupa'ya uzanan doğalgaz boru hattı için birbiriyle yarışıyor

Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)

İntisar Antar

Doğalgaz, Nijerya'nın bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 75'ini ve ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 95'ini oluşturan en önemli kaynak. Bu durum rekabete yol açarken, Nijerya’dan Avrupa'ya doğalgaz ihraç etme yöntemleri kritik jeostratejik konular haline geldi.

Cezayir ve Fas birkaç yıldır bu konudaki mega projeler için birbiriyle rekabet ediyor. Nijerya hükümetinin üst düzey yetkilileri, yıllık 30 milyar metreküp kapasiteye sahip olması beklenen ünlü doğalgaz boru hattına ilişkin çelişkili açıklamalar yapıyor.

Nijerya hem Cezayir hem de Fas ile mutabakatlar imzalayarak güçlü iş birlikleri kurma isteğinin sinyallerini verdi.

Nijerya'dan başlayıp Avrupa'ya uzanan iki proje söz konusu. Bunlardan ilki, Batı Afrika kıyısı boyunca uzanan Fas-Nijerya Doğal Gaz Boru Hattı (NMGP). İkincisi ise Nijerya, Nijer ve Cezayir'i birbirine bağlayan ve ‘Trans-Sahra’ olarak da bilinen NIGAL Doğal Gaz boru hattı. Fas ile olan gaz boru hattının su altından, Cezayir ile olan gaz boru hattının ise toprak altından geçmesi planlanıyor.

Bu iki rakip proje, özellikle doğalgaz piyasasında ve Rabat ile Cezayir arasındaki rekabet çerçevesinde enerji piyasasının yeniden düzenlenmesi bağlamında stratejik ekonomik öneme sahip. Bu projeler, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle ortaya çıkan enerji krizinden faydalanmayı başardı. Fas, Cezayir ve Nijerya, Avrupa kıtasının ana tedarikçisi Rusya'dan kopması nedeniyle Avrupa'ya doğalgaz tedariki için en iyi alternatifler olarak öne çıkmakta gecikmediler.

Tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi

İddialı bir şekilde doğan her iki proje de ilgili ülkelerin ekonomik umutlarını ve isteklerini taşıyor. Büyük doğal gaz rezervlerine sahip her iki ülke de Avrupa'ya ve diğer küresel pazarlara gaz tedariki için altyapıyı geliştirerek konumlarını güçlendirmeye çalışıyor.

Her ikisi de bölgesel ekonomik hakimiyetlerinin yanı sıra jeopolitik nüfuzlarını güçlendirmeye ve stratejik ittifaklarını pekiştirmeye çabalıyor. Bunun yanında gaz boru hatlarının geliştirilmesi, artan enerji talebinin karşılanması ve arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerekiyor. Bunlar arasında Avrupa ve Afrika enerji pazarlarına erişim için rekabetin yanı sıra her iki ülkenin ekonomik ve jeostratejik konumlarını güçlendirme arzuları da yer alıyor.

Jeo-ekonomik düzeyde, gaz boru hatları, projenin kesiştiği ülkelerin ekonomisini canlandırabilecek ve yeni iş fırsatları yaratabilecek büyük yatırımlar anlamına geliyor.

Ancak bu projeler aynı zamanda egemenlik, güvenlik ve çevresel sürdürülebilirlik konularını da gündeme getirirken, dikkatli ve şeffaf bir yönetim gerektiriyor.

Bu projeler Fas ve Cezayir'in yanı sıra, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’na (ECOWAS), Nijerya’ya ve Avrupalı iş ortaklarına da fayda sağlıyor. Gaz boru hattı projelerinde yer alan ulusal şirketlerin yanı sıra Sahel bölgesi, gaz boru hatlarının geçtiği ülkelerdeki diğer oyuncuları, uluslararası yatırımcıları ve çevre örgütlerini de unutmamak gerekiyor.

Cezayir'den geçen gaz boru hattının bin 37 kilometresi Nijerya topraklarında, 841 kilometresi Nijer topraklarında ve 2 bin 310 kilometresi Cezayir topraklarında olmak üzere 4 bin 128 kilometre uzunluğunda olması bekleniyor.

Merkezi Paris'te bulunan Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) tarafından yapılan bir araştırmaya göre 3 Temmuz 2009 tarihinde imzalanan mutabakat zaptı sırasında maliyetin 10 ila 11 milyar dolar arasında olacağı tahmin edilirken, 2024 yılında bu rakamın 19 ila 20 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor.

Nijerya'nın Warri şehrinden başlayıp, Nijer üzerinden Cezayir'in Hassi R'Mel şehrinde sona erecek olan mevcut en büyük gaz boru hattı Trans-Akdeniz Boru Hattı’na (TransMed) bağlanabilecek gaz boru hattının Cezayir üzerinden geçmesinin maliyeti yaklaşık 10 milyar dolar.

Gaz kapasitesinde yıllık 7 milyar metreküplük bir artışa olanak tanıyan bu proje, yıllık 26,5 milyar metreküplük kapasiteye eklendiğinde bu rakamın yıllık 33,5 milyar metreküpe ulaşılmasını sağlayacak. TransMed'in 550 kilometrelik bir bölümü, Cezayir toprakları üzerinden ve 370 kilometrelik bölümü ise Tunus toprakları üzerinden geçerek İtalya'ya uzanıyor.

Proje, 2023 yılında Avrupa'ya toplam tedarikin yüzde 19'unu sağlayan ve bunu yüzde 20 ila 25'e çıkarmayı hedefleyen Cezayir için stratejik bir önem taşıyor.

Enerji Bakanlığı'nın çeşitli raporlarına göre bu gaz hattı ihracat kapasitesini artıracak. Cezayir'in konvansiyonel gaz rezervlerinin 2 bin 400 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre genelleştirilmiş sübvansiyon politikası nedeniyle yüksek iç tüketim mevcut ihracata yakın seyrediyor. Yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi 2023 yılında iç tüketimin yüzde ikisinden daha azını oluştururken, 2030-2035 yıllarında bu oranın yüzde 40'a çıkarılması hedefleniyor.

Maliyetinin 25-30 milyar dolar arasında olacağı ve tamamlanmasının sekiz ila 10 yıl süreceği tahmin edilen Fas-Nijerya gaz boru hattı, yaklaşık 6 bin kilometre uzunluğunda ve büyük bir kısmı denizden geçiyor.

Afrika'nın batı kıyısı boyunca Nijerya'dan Benin, Togo, Gana, Fildişi Sahili, Liberya, Sierra Leone, Gine, Gine-Bissau, Gambiya, Senegal, Moritanya, Togo ve Batı Sahra üzerinden Fas'a uzanması planlanan boru hattı, Fas'ı Avrupa'ya bağlayacak. Aynı zamanda Nijer, Burkina Faso ve Mali gibi denize kıyısı olmayan ülkeleri besleyecek ve uzun vadede Fas-Avrupa gaz boru hattına ve Avrupa gaz şebekesine bağlanmalarını sağlayacak.

Mutabakat zaptı ECOWAS üyelerinin ve gaz hattının geçtiği tüm ülkelerin fizibilite ve teknik çalışmalara, kaynak seferberliğine ve uygulamaya katkıda bulunma taahhüdünde bulunduklarını vurguluyor. Söz konusu ülkeler mevcut aşamada hattın inşasıyla ilgili anlaşmaları imzalamanın yanı sıra Avrupa'ya ulaşabilecek gaz miktarını teyit etme ve 2018 yılının aralık ayında Senegal ile Moritanya'nın ortaklaşa yürüttüğü ‘Greater Tortue Ahmeyim LNG’ isimli sıvılaştırılmış doğal gaz projesinin geliştiricileriyle görüşmelere başlama niyetlerini ifade ettiler.

Bu projeyle Nijerya'nın gaz kaynaklarının çeşitli Afrika ülkelerine bağlanması hedefleniyor. Kuzey Batı Afrika bölgesinde Nijerya'yı Benin ve Togo üzerinden Gana'ya bağlayan Batı Afrika Gaz Boru Hattı (WAGP) ve ‘Pere Duran Farrell’ olarak da adlandırılan Mağrip-Avrupa Gaz Boru Hattı (MEG) olmak üzere halihazırda iki gaz boru hattı bulunuyor.

Maliyet hesapları ve bölgesel bloklar arasındaki tartışmalar

Cezayirli yetkililer pazarlama stratejilerini, başlangıçta 2027 yılında teslim edilmesi planlanan boru hattının tamamlanma tarihine odaklarken, Fas'ın teslim tarihi ise 2046 olarak planlanıyor.

Cezayir ayrıca boru hattındaki enerji kaynaklarının hibridizasyonunu planlayarak projesi için çevresel bir argüman da ortaya koyuyor. Güneş enerjisi ve doğalgazın bir arada olduğu hibrid enerji santralleri kurmayı planlayan Cezayir, bölgesindeki metrekare başına 2 bin kilowatt saate denk gelen yılda 3 bin 500 saat güneş ışığından elde edilecek olağanüstü enerji kaynağına dikkati çekiyor. Cezayir kendi projesinin 13 milyar dolar olarak tahmin ettiği maliyetinin şu an 19 milyar dolara yükselmiş olsa da Fas'ın projesinin ise 25 milyar dolar olduğunu belirtiyor. Ayrıca kendi projelerinin sadece üç ülkeden geçtiği için teknik ve diplomatik açıdan daha uygulanabilir olduğunu savunuyor.

Fas ise projenin jeo-ekonomik potansiyeline, Atlantik kıyısında yer alan ve ekonomik faydalarından yararlanacak 13 ülkeyi kapsadığı için ekonomik açıdan daha etkili olduğunu vurgulayarak, Cezayir’in argümanlarına karşılık veriyor. Rabat, ECOWAS yetkililerinin 2022 yılının aralık ayında projenin önce bölgenin ardından ECOWAS'ın enerji ve ekonomik uyumunu sağlayacağını vurgulayarak verdikleri desteğe güveniyor. Buna karşın Cezayir, projesinin boru hattı projesinde yer alan 13 ülkeden dokuzu tarafından imzalandığını da ekliyor.

Cezayir ile petrol devi Total Energies ve Fas ile dev enerji şirketi Shell Energy arasında imzalanan bazı prensip anlaşmaları, boru hattıyla ilgili rekabetin Avrupa ve Sahra altı ülkelerini de kapsayacak şekilde genişleyebileceği riski oluşturuyor.