Trump'ın gümrük vergileri yürürlüğe girerken küresel piyasalarda panik yaşanıyor

Pekin'de bir borsa aracılık ofisinin camından içerideki hisse senedi panosu gözüküyor. (Reuters)
Pekin'de bir borsa aracılık ofisinin camından içerideki hisse senedi panosu gözüküyor. (Reuters)
TT

Trump'ın gümrük vergileri yürürlüğe girerken küresel piyasalarda panik yaşanıyor

Pekin'de bir borsa aracılık ofisinin camından içerideki hisse senedi panosu gözüküyor. (Reuters)
Pekin'de bir borsa aracılık ofisinin camından içerideki hisse senedi panosu gözüküyor. (Reuters)

Küresel piyasalar, ABD'nin Çin'den ithal edilen mallara uyguladığı yüzde 104'lük vergi başta olmak üzere yeni gümrük vergileri paketinin yürürlüğe girmesiyle bugün kayıplarını derinleştirerek piyasalarda büyük bir satış dalgasına yol açtı ve küresel resesyon korkularını arttırdı. Japonya'nın Nikkei 225 Endeksi, ABD Başkanı Donald Trump liderliğindeki ticaret savaşında artan gerilimden büyük ölçüde etkilenerek yüzde 3,9 düşüşle 31.714,03 puandan kapandı.

Asya piyasalarının çoğundaki önemli düşüşe rağmen, Çin piyasaları, piyasayı desteklemek için kamu iktisadi teşebbüslerini hisse senedi almaya çağıran düzenleyici otoritelerin açık müdahalesinin ardından bu eğilimi tersine çevirdi. Şarku’l Avsat’ın AP'den aktardığına göre bunun sonucunda Şanghay Bileşik Endeksi yüzde 1,3 artışla 3.186,81 puana, Hong Kong Hang Seng Endeksi ise yüzde 0,4 artışla 20.205,04 puana yükseldi.

Avrupa piyasaları düşüyor... Tayvan Asya'daki kayıplara öncülük ediyor

Diğer taraftan Avrupa piyasaları keskin bir düşüş yaşadı. Alman DAX Endeksi yüzde 2,1 kayıpla 19.857,36 puana, Fransız CAC 40 Endeksi benzer bir oranda düşüşle 6.949,92 puana, İngiliz FTSE 100 Endeksi ise yüzde 2 düşüşle 7.753,42 puana geriledi.

Asya'da Tayvan, ana endeksi Taiex'in yüzde 5,8 düşmesiyle en kötü etkilenen ülke oldu. Başta yüzde 3,8 düşen TSMC ve hisseleri Tayvan piyasasında izin verilen maksimum günlük limit olan yüzde 10 düşen Hon Hai Precision Industry (Foxconn) olmak üzere büyük teknoloji şirketleri ağır kayıplar yaşadı.

Güney Kore'de KOSPI yüzde 1,7 düşerken, hükümet etkilenen otomobil sektörüne destek sağlayacağını açıkladı. Avustralya'da S&P/ASX 200 yüzde 1,8 düşüşle 7.375,00 puana gerilerken, Yeni Zelanda, Tayland ve Hindistan piyasaları da benzer düşüşler kaydetti; Hindistan'da Sensex, merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesinin ardından yüzde 0,5 değer kaybetti.

Wall Street endişe sinyalleri veriyor

ABD göstergeleri de bundan nasibini aldı. S&P 500 ve Dow Jones vadeli endeksleri dün ABD piyasalarının keskin kayıplara tanık olduğu şiddetli bir seansın ardından sırasıyla yüzde 0,7 ve yüzde 0,5 düştü; özellikle S&P 500 endeksi sabahki yüzde 4,1'e varan büyük kazançlarını sildikten sonra yüzde 1,6 düştü. Nasdaq Endeksi yüzde 2,1 değer kaybetti ve endeksler resmi olarak ayı piyasası bölgesine girmeye yaklaştı.

Yatırımcılar ABD yönetiminin hamlelerini beklerken, müzakere edilmiş bir çözüme ulaşılabileceğine dair umutlar devam ediyor. Trump, Güney Kore Geçici Devlet Başkanı’yla yaptığı ve ‘her iki ülke için de harika bir anlaşmaya’ kapı açtığını söylediği telefon görüşmesinin ardından ilerleme kaydedildiği sinyali verdi. Japonya Başbakanı Şigeru İşiba, Washington ile doğrudan görüşmelere hazırlık amacıyla bir ticaret müzakerecisinin atandığını duyurdu.

Çin'in tehditleri ise devam ediyor. Pekin ‘sonuna kadar savaşmaya’ hazır olduğunu ilan etti ve Trump'ın gümrük vergilerini arttırmasının ardından misilleme önlemleri almakla tehdit etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt yeni gümrük vergilerinin istisnasız olarak gece yarısı yürürlüğe girdiğini doğruladı. ABD Ticaret Temsilcisi Jameson Greer, 50'den fazla ülkenin ticaret açığını azaltmak için alternatif çözümleri görüşmek üzere Washington ile iletişime geçtiğini kaydetti.

Bu gelişmeler emtia ve döviz piyasalarında keskin dalgalanmalarla aynı zamana denk geldi. ABD petrolünün varil fiyatı 1,82 dolar düşerek 57,76 dolara, Brent ham petrolü ise 1,81 dolar düşerek 61,01 dolara geriledi. Dolar 145,09 yen seviyesine gerilerken, euro 1,1060 dolar seviyesine yükseldi.

Altın güçlü bir şekilde yükselerek fiyatını 71 dolar artırdı ve ons başına 3 bin 61 dolara ulaştı. Kuşkusuz bu, küresel kaygıların ortasında yatırımcıların güvenli limanlara olan talebinin arttığının açık bir işareti.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe