Tarife korkuları geri dönerken petrol yeniden düştü

Lukoil şirketinin Rusya'nın Volgograd şehrindeki petrol rafinerisi (Reuters)
Lukoil şirketinin Rusya'nın Volgograd şehrindeki petrol rafinerisi (Reuters)
TT

Tarife korkuları geri dönerken petrol yeniden düştü

Lukoil şirketinin Rusya'nın Volgograd şehrindeki petrol rafinerisi (Reuters)
Lukoil şirketinin Rusya'nın Volgograd şehrindeki petrol rafinerisi (Reuters)

Petrol fiyatları bugün, yatırımcıların ABD'nin ticaret ortaklarına yönelik gümrük vergilerinin ekonomik rüzgarlar yaratacağı ve yakıt talebini azaltacağı korkusuna odaklanmasıyla yüzde 1,5'ten fazla düştü.

Brent ham petrolü, Paskalya Bayramı’nın denk geldiği cuma günün tatil olması nedeniyle geçtiğimiz haftanın son işlem günü olan perşembe günü yüzde 3,2 artışla kapandıktan sonra yüzde 1,6 (1,10 dolar) düşüşle dünya saatiyle (GMT) 02:55'te varil başına 66,86 dolara geriledi. ABD Batı Teksas Intermediate (WTI) ham petrolü bir önceki seansı yüzde 3,54 artışla kapattıktan sonra yüzde 1,7 (1,11 dolar) düşüşle varil başına 63,57 dolar oldu.

IG Asia Pte. Ltd.'de piyasa stratejisti olan Jun Rong Yeap, genel eğilimin düşüş yönünde olmaya devam ettiğini belirtti. Jun Rong Yeap’a göre yatırımcılar, özellikle ABD’nin gümrük tarifelerinin küresel büyüme üzerinde baskı oluşturduğu ve OPEC+ arzının arttığı bir ortamda, arz ve talep görünümünün iyileştiğine kendilerini ikna etmekte zorlanabilir.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya gibi müttefiklerinin de dahil olduğu OPEC plusın (OPEC+) mayıs ayından itibaren üretimini günlük 411 bin varil arttırması bekleniyor. Ancak bu artışın bir kısmı kotalarını aşan ülkelerin kesintileriyle dengelenebilir.

ABD ile İran arasında cumartesi günü yapılan nükleer anlaşmaya ilişkin görüşmelerde ilerleme kaydedildiğine dair sinyallerin ardından bazı arz endişelerinin azalmasıyla fiyatlar da düştü.

ABD'li bir yetkilinin ‘çok iyi ilerleme’ kaydedildiğini belirttiği görüşmelerin ardından İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, görüşmeler sırasında ABD ve İran'ın nükleer bir anlaşmaya varma olasılığına dair bir çerçeve geliştirmeye başlamayı kabul ettiğini açıkladı.

ABD’li yetkilinin bahsettiği ilerleme, ABD'nin geçtiğimiz hafta İran ham petrolünü işlediği iddia edilen Çin’deki bağımsız bir petrol rafinerisine ek yaptırımlar uygulamasının ve görüşmeler sırasında Tahran üzerindeki baskıyı arttırmasının ardından kaydedildi.

İran’ın petrol arzının kısıtlanmasına ilişkin endişeler ve ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasında bir ticaret anlaşması yapılmasına yönelik umutlar Brent ve WTI ham petrollerini geçtiğimiz hafta yüzde 5 civarında yükselterek son üç haftanın ilk haftalık kazancını kaydetti.

Piyasalar, ABD'nin agresif gümrük vergisi politikasının ve Çin ile ticaret savaşının etkilerinden endişe duymaya devam ederken, dolar kurunda ve Asya borsalarında düşüş yaşandı.

Reuters'in 17 Nisan'da yaptığı bir anket, yatırımcıların gümrük vergisi politikasının bu yıl ve gelecek yıl dünyanın en büyük petrol tüketicisi olan ABD’nin ekonomisinde önemli bir yavaşlamaya yol açacağına inandığını ve önümüzdeki 12 ay içinde bir resesyon olasılığının ortalama yüzde 50'ye yaklaştığını gösterdi.

Yatırımcılar, ekonominin nereye gittiğini görmek için bu hafta nisan ayı Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI)ön verileri de dahil olmak üzere ABD'de açıklanacak birkaç veriyi bekliyor. Jun Rong Yeap, “Bu haftaki PMI veri serisi, büyük ekonomilerde iyileşmesi beklenen imalat ve hizmet sektörü koşulları ile gümrük verilerinin ekonomik etkisini vurgulayabilir” yorumunda bulundu. Yeap, petrol fiyatlarının 70 dolar seviyesinde dirençle karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe