Fransa 1. Futbol Ligi (Ligue 1) ekiplerinden Paris Saint-Germain'in (PSG) genç yıldızı Kylian Mbappe, her geçen gün yükselen performansıyla adından söz ettiriyor.
Henüz 19 yaşındaki Fransız oyuncu, lige 13'te 13 yaparak başlayan ve en yakın rakibi Lille'in 13 puan önünde şampiyonluk yarışında şimdiden açık ara öne geçen PSG'nin başarısında baş rolü oynuyor.
Mbappe, bu sezon forma giydiği 9 lig maçında 11 kez ağları sarsarak 10 golü bulunan takım arkadaşı Brezilyalı yıldız Neymar'ı geride bırakırken, krallık yarışında Nantes'ta forma giyen Emiliano Sala ile zirveyi paylaşıyor.
Ligde ortalama her 64 dakikada bir kez fileleri havalandıran Mbappe, gol paslarıyla da öne çıkıyor. Takımına 4 asistle katkıda bulunan genç yetenek, bu alanda 6 asistle zirvede yer alan Arjantinli takım arkadaşı Angel Di Maria'yı takibini sürdürüyor.
Şampiyonlar Ligi'nde de boş geçmiyor
Mbappe, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde de takımının öne çıkan oyuncuları arasında yer alıyor.
4 maç sonunda C Grubu'nda 5 puanla üçüncü sırada yer alan PSG'de Neymar 3 golle en skorer oyuncu konumundayken, Mbappe ise 2 gol ve 2 asistle takımına katkı sağladı.
16 yaşında ilk maçına çıktı
Kylian Mbappe, genç yaşına rağmen elde ettiği başarılarla da futbolseverlerin dikkatini çekti. Futbola antrenörlük yapan babası Wilfried'in teşviğiyle AS Bondy takımında 7 yaşındayken başlayan Mbappe, Nicolas Anelka, Louis Saha, William Gallas, Blaise Matuidi, Olivier Giroud ve Thierry Henry gibi yıldız futbolcuların yetiştiği dünyaca ünlü Fransa'nın Clairefontaine akademisinde eğitimine devam etti.
Valencia ve Real Madrid'in radarına üstün yetenekleri nedeniyle küçük yaşlarda giren Kylian Mbappe, tercihini Monaco'dan yana kullandı ve kulübünün alt yaş kategorilerindeki takımlarda forma giymesinin ardından 2015 yılında profesyonel sözleşmeye imza attı.
İlk lig maçına Caen karşısında 16 yaş ve 347 günlükken çıkan Fransız oyuncu, Monaco'nun yeni teknik direktörü eski yıldız futbolcu Thierry Henry'nin rekorunu 21 günle geçerek Monaco'nun ligde forma giyen en genç oyuncusu oldu.
Monaco'yu şampiyonluğa taşıdı
Yüksek hızı, estetik çalımları, isabetli pas, orta ve şutları ile komple bir oyuncu görüntüsü sergileyen Kylian Mbappe, ilk çıkışını 2016-17 sezonunda gösterdi.
Monaco, ligin en iddialı ekibi Paris Saint-Germain'i (PSG) geçerek 17 yıl aranın ardından şampiyonluğa uzanırken o dönem henüz 17 yaşındaki Mbappe, çoğu maça sonradan girmesine rağmen 15 gol ve 11 asistlik performansıyla başarıya doğrudan katkı sağladı.
Takımının aynı sezon UEFA Şampiyonlar Ligi'nde son 4 takım arasına kalmasında da büyük pay sahibi olan Mbappe, ilk kez çıktığı organizasyonda 6 kez ağları sarsma başarısı gösterdi.
PSG bonservisine 180 milyon avro ödedi
Bu başarılarının ardından Avrupa'nın büyük kulüplerinin dikkatini çeken Mbappe, 180 milyon avro karşılığında 2017 yılında PSG'nin yolunu tuttu. Aynı sezon 222 milyon avro bonservis bedeli karşılığında Neymar'ı da kadrosuna katan PSG'de Mbappe, futbol tarihinin en pahalı ikinci transferi oldu.
PSG'de ilk yılında şampiyonluk yaşayan Fransız yetenek, sezonu 21 gol ve 15 asistle tamamladı. Geçen sezon Fransa Milli Takımı'nın da vazgeçilmez oyuncuları arasına giren Mbappe, 2018 FIFA Dünya Kupası'nda yıldızını iyice parlattı.
Dünya Kupası'nda tarihe geçti
Fransa'nın kupaya uzandığı şampiyonada Atletico Madrid'de forma giyen Antoine Griezmann ile 4'er kez ağları sarsarak takımının en golcü oyuncusu unvanını paylaşan Kylian Mbappe, turnuvanın en iyi genç oyuncusu seçildi.
Barcelona'nın Arjantinli yıldızı Lionel Messi ve Juventus'un Portekizli golcüsü Cristiano Ronaldo'nun kazanamadığı "Dünya Kupası apoletini" henüz 19 yaşındayken elde eden Mbappe, turnuvada kırdığı rekorlarla da gündeme geldi.
Takımının son 16 turunda Arjantin'i 4-3 yendiği karşılaşmada 2 gol ve yaptırdığı penaltı ile maçın kahramanı olan Kylian Mbappe, 1958'de 17 yaşındayken hat-trick yapan Pele'den sonra bir Dünya Kupası maçında 2 gol atan en genç oyuncu unvanını da aldı.
Fransa'nın Hırvatistan'ı 4-2 mağlup ettiği final maçında takımının son golünü ağlara yollayan Mbappe, 19 yıl 207 gün ile Dünya Kupası tarihinde Pele'nin ardından bir final maçında gol atan en genç ikinci oyuncu da oldu.
Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?https://turkish.aawsat.com/spor/5168593-d%C3%BCnyan%C4%B1n-en-prestijli-bisiklet-yar%C4%B1%C5%9F%C4%B1-fransa-bisiklet-turu-nedir
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT
TT
Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.
Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.
Yol bisikleti yarışı
Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları.
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP)
Tour de France
Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor.
Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.
İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.
Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar.
1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.
Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu.
1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.
Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti.
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters)
Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.
Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.
Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.
1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.
LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.
Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.
Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor.
Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.
Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)
Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.
Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.
Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu.
Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.
Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.
Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti.
Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)
Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.
2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.
Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters