Suriye’ye dönen gençler affa güvenmiyor

Suriye’ye dönen gençler affa güvenmiyor
TT

Suriye’ye dönen gençler affa güvenmiyor

Suriye’ye dönen gençler affa güvenmiyor

Suriye’de asker kaçaklarına yönelik af çıkarılsa da gençler, bu konuya daha önceki tecrübelerden dolayı şüpheyle yaklaşıyor.

Suriye’deki savaşın ikinci yılında Hukuk Fakültesi’nden diplomasını alan 26 yaşındaki Hamid, okulunu bitirince rejim ordusunda askerlik yapmak zorunda kaldı. Ancak benzer pozisyonlarda olan Ahmed ve bir grup genç, askerlik yapmamak için komşu ya da Avrupa ülkelerine sığındılar.

Ahmed, pek çok arkadaşı gibi ülkesine dönüp burada hayatını kazanmak istediğini açıkladı ancak bu rejim onun için güvenli değil. Pek çok sayıda kararname çıkarıldı. Bu kararnamelerin amacı gelenleri tutuklamak ya da ordunun ön saflarında savaşın ortasına atmayı amaçlıyordu. Ahmet “sadece ben değil bütün arkadaşlarım için geri dönüşü mümkün kılan tek yol zorunlu askerliğin kaldırılması ve rejimin değişmesidir” dedi.

2011 yılının Mart ayından beri, milyonlarca Suriyeli ölümden kaçmak ve onurlu bir yaşam için iş bulma umuduyla komşu ülkelere ya da Avrupa’ya kaçtı. BM, yurt dışına kaçan mülteci sayısının 5.6 milyon civarında olduğunu tahmin ediyor. Ayrıca ülke içinde de 7 milyon Suriyeli’nin yer değiştirdiğini belirtiyor.

Bu mültecilerin çoğu iç savaşa katılmamak için zorunlu askerlik yapmaktan kaçan gençlerden oluşuyor. Göç etme imkanı bulamayanlar ise ülke içinde saklanıyorlar. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin tahminlerine göre, savaş başladığından beri en az 150 bin kişi askerlik hizmetine gelmedi.

Savaş başlamadan önce Suriye’de 18 yaşını doldurmuş gençlerin askerlik süresi 2 yıldı. Ancak savaş başladıktan sonra bu süre belirsiz. Rejim genellikle, askerlikten kaçan gençleri orduya gelmeleri için teşvik ediyor ancak sadece Suveyde şehrinde askere gelmeyen gençlerin sayısı 40 bini bulmuş durumda.

Geçtiğimiz Ekim ayında Esed, ordu ve asker firarileri için af kararnamesine imza atmıştı.

2014 yılında askerlik nedeniyle ülkeden Türkiye’ye kaçan 30 yaşlarında İngilizce öğretmeni Samir Şark’ul Avsat’a şunları söyledi: “ Daha önceki af kararları nedeniyle geri dönen pek çok kişi tutuklandı. Bazılarının ismi ise kayıp listesinde. Diyelim ki çok sayıda kişi ülkesine döndü, rejim bu insanlara karşı nasıl davranacak? Onları güllerle mi karşılayacaklar yoksa onları hain mi görecek?”

Rejim yanlısı haber kaynaklarının bildirdiğine göre hükümetin açıkladığı genelgeye göre, af kapsamına girse bile asker kaçaklarının resmi kurumlarda memur olmasına yasak getirilmiş durumda.

Şarku’l Avsat’ın sınır kapısındaki görevlilerden edindiği bilgiye göre af sonrası askerlik başvurusu yapan kişilerin sayısı son derece sınırlı. Söz konusu genelgede asker firarilerine de af gelmiş durumda.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın aktardığına göre, teslim olmaları için ülke içindekilere 4, ülke dışındakilerin ise 6 ay süre verildi. Bu süre içinde teslim olmayan firariler ve askere kayıt yaptırmayanlar af kapsamının dışında tutulacaklar. Kararnamede rejime karşı silah yöneltenlerin af kapsamında olup olmadığı konusunda bir açıklama yapılmıyor.

Savaş süresince binlerce ordu mensubu ya muhaliflerin safına katıldı ya da ülkeyi terk etti. Rejim ordusundan kaçan ve şu an Türkiye’de bulunan subay, “rejim bu icraatlarıyla kimseyi kandıramayacak. Ordudan kaçanlar geri döndüklerinde idam edilebilir. Rejim, onların muhalifler tarafında yer almalarını asla unutmayacak” dedi.

Suriye ordusunun askeri kanunlarına göre ordudan düşman bir ülkeye kaçmanın cezası idam. Rejim, terörist diye nitelendirdiği ülkeden kaçan insanları sınırlarında misafir eden ülkelere düşman gözüyle bakıyor.

Raporlara göre savaşın başlamasından önce Suriye ordusu 325 bin kişiden oluşuyorken savaşla birlikte bu sayı giderek geriledi. 2014 yılında 124 bin civarında olan asker sayısı şu an 70 bini geçmiyor.

Bu çöküşü telafi etmek için rejim yerel milisler oluşturmanın yanı sıra dış ülkelerden de asker getirdi.

Muhaberat Suriye'ye dönen 342 genci tutukladı

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), yerleşimci gençlerden 342’sinin tutuklandığını duyurdu.

SOHR, Esed rejimine bağlı istihbarat servislerinin, Rusların garantisi altında olan alanlarda, Şam ile yerleşim ve uzlaşma anlaşması imzalayan 342 mültecinin tutukladığını açıkladı.

SOHR açıklamasında, "Rusya tarafından verilen vaatlerden dolayı ülkelerine dönerek rejimle uzlaşma imzalayan mülteciler, Esed güçleri tarafından gerçekleştirilen askeri operasyonlarla tutuklanıyor. Rusya tarafından verilen vaatler ve garantiler sadece sözde kalmış vaatler olarak görülüyor. Güvenlik güçleri ve Muhaberat çatısındaki istihbarat servisleri, Dera’nın ve Humus’un köylerinde, Şam'ın batısında ve doğusunda tutuklama operasyonları yapıyor. Muhaberat bu bölgelerde sadece operasyon yürütmekle kalmadı, ayrıca Mahin ve Tedmur gibi, Rusların kontrolü altındaki bölgelerde el-Rikban kampından dönenlere karşı baskın ve tutuklama da gerçekleştirdi, açıklamasında bulundu.

Gözlemevi, Muhaberat'ın Pazartesi günü, Şam'ın Harasta banliyösünde yaşayan Suriyelilerin Şam'ın kuzeyindeki Rukneddin mahallesinde akrabalarıyla iletişim kurmaları dolayısıyla suçlanarak tutuklandıklarını belirtti.

Ülkelerine dönen mültecilerin cep telefonlarının incelenmesinden sonra, tüm Rus güvencesine, uzlaşma ve yerleşim anlaşmasına rağmen tutuklandıkları açıklandı.

Suriye'ye dönenler önce tutuklanıyor sonra idam ediliyor

Suriye’nin orta kesiminde bulunan Hama Hapishanesi’ndeki mahkum ve tutuklular, aralarından onlarca kişinin idama mahkum edilmesi dolayısıyla açlık grevine başlamıştı.

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre mahkumlardan 40’ının infaz kararının uygulanması için Şam’ın kırsalındaki Sednaya Hapishanesi’ne nakledilmesine karar verildi. Aralarından 11 kişi “2011 yılında başlayan muhalif gösterilere katılmak” suçuyla tutuklanmıştı.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), 7 Şubat 2017’de “insan mezbahası” başlıklı bir rapor yayınlamıştı. Sednaya Hapishanesi’nde Esed güçlerinin çoğunluğu rejim karşıtı sivillerden oluşan 13 bin kişiyi idam ettiğini açıkladı.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.