Brexit’in akıbetine dair muhtemel senaryolar

Brexit’in akıbetine dair muhtemel senaryolar
TT

Brexit’in akıbetine dair muhtemel senaryolar

Brexit’in akıbetine dair muhtemel senaryolar

Haber kanalları, kapısı kilitli olan Downing Street 10 Numara’yı yani Başbakanlık konutunu ekranlara getirdiğinde İngiltereliler, ülkelerinin siyasi bir krizle karşı karşıya olduğunu anlar. Önceki akşamdan bu yana gazeteciler, konutun önünde kameralarıyla birlikte dizilmiş bir halde Theresa May’in ya da istifa etmek ile tehdit eden bakanlarından birinin sürpriz çıkışını bekliyor. Basın mensupları birkaç saatlik bekleyişin ardından peşine düştükleri fırsatı yakaladılar. Nitekim May, iyimser bir tonla hükümetinin Brexit planını desteklediğini duyurdu. Bununla birlikte birkaç bakan, dün sabah istifa dalgasını başlatarak tatsız bir sürpriz yaşattı. İlk istifa Brexit Bakanı Dominic Raab’dan geldi ve bunu, İş ve Emeklilik Bakanı Esther McVey, Kuzey İrlanda İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Shailesh Vara, Brexit İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Suella Braverman ve başkalarının istifası izledi. Sterlinin değerinden kaybettiği bir durumda İngiltereli vatandaşlar ve Avrupalı politikacılar, AB’den çıkış müzakerelerinin nasıl bir noktaya evirileceğini bekliyor ve bu bekleyiş, May’in planına hükümet ve meclisin bir kısmı tarafından karşı çıkılmasından sonra gerçekleşiyor. Süregelen değişikliklerin yaşandığı esnada ortaya atılan birtakım senaryolar mevcut: Başbakan’ın planına destek İngiltere Başbakanı, AB ile vardıkları plana hükümetinin ve meclis çoğunluğunun destek olmasını ümit ediyor ki bu, şu anda pek mümkün görünmüyor. Çarşamba akşamı hükümet üyeleri ile gerçekleştirdiği uzun görüşmelerin ardından, ‘hükümetin toplu kararının, çekilme anlaşmasının taslağını onaylaması gerektiği yönünde’ olduğunu açıkladı. May, hükümetinin üyeleri ile beş saat süren ‘hummalı bir tartışmaya’ girdiğini söyledikten sonra bu adımın, ‘anlaşmayı ilerletme ve gelecek günlerde sonlandırma fırsatı verecek bir gelişme’ olduğundan bahsetti. Anlaşmasız bir şekilde çıkış Başbakan, hükümetinin ve meclisin desteğini kazanmaya yönelik çabalarının sonuçsuz kalacağını anlayabilir ve bu durumda en tartışmalı noktaları yeniden görüşmek üzere AB’den yeni bir süre talebinde bulunabilir. Ancak Başbakan’ın dünkü açıklamalarından hareketle bu seçenek pek olası gözükmüyor. Bölünmüş bir hükümet ve May’in anlaşmasını büyük oranda reddeden bir meclis karşısında Başbakan, ülkeye iki seçenek sundu: Ya Brexit anlaşması ya da en kötü senaryo yani anlaşmasız çıkış. May, planını desteklemesi için meclisi ikna etmeye çalışıyor. Zira diğer seçenekler pazarların istikrarsızlaşmasına yol açabilir. May dün sabah milletvekillerine hitaben şu açıklamada bulundu: “Anlaşmayı desteklersek ülkemizin birliğini yeniden sağlayabilir ve önümüzdeki fırsatlardan faydalanabiliriz. İngiltereliler, bunu yapmamızı istiyorlar. Yol belli: Herhangi bir anlaşma olmaksızın çıkışı tercih edebiliriz; Birlikten kesin olarak çıkmayarak risk alabiliriz ya da birleşme ve müzakere edilebilir en iyi anlaşmayı destekleme seçeneğini tercih edebiliriz”. Muhafazakâr birkaç milletvekili ve bakan, May’in bu önerisini destekliyor. Meclis, oyunu anlaşma aleyhine kullanıyor Bu, en olası senaryo gibi görünüyor. Nitekim hükümette May’in ortağı olan İşçi Partisi ve İrlanda Demokratik Birliği Partisi'nin yanı sıra İskoçya Ulusal Partisi ve en az 48 muhafazakâr milletvekili, bu anlaşmayı kararlı bir şekilde reddettiklerini ifade etti. May, AB’nin anlaşmayı onaylamasının ardından Avam Kamarası’nın desteğine erişemezse 21 günü aşmayacak bir süre içerisinde yeni bir plan sunması gerekecek. İkinci bir referandum May, AB’den çıkışın oylanacağı ikinci bir halk oylaması düzenlenmesine yönelik itirazını demokratik olmadığı gerekçesiyle yineledi. Bununla beraber mevcut koşullar altında meclise yeni bir referandum düzenlemesi için oylama fırsatı sunabilir. Başbakanı koltuğundan etme uygulamalarının başlatılması Birkaç milletvekili, meclis içerisindeki muhafazakârları etkilemeye hizmet eden bir siyasi ofis olarak görülen Komisyon 1922’ye, Başbakan’dan güvenoyunu çekme mesajları iletti. Komisyonun meclis içerisindeki tüm muhafazakâr vekillerin katılacağı bir güvenoyu yoklaması başlatmak için 48 mektup alması bekleniyor. May, bu oylamada barajı aşamazsa muhafazakâr adaylara karşı koltuk yarışına girmek zorunda kalacak. Erken seçimler İki yolla erken seçimlere gidilebilir. İlki, planını uygulamak için ‘halk yetkilendirmesine’ ulaşmak üzere bizzat Theresa May’in çağrısı ile. Ki bu, mevcut durumda uzak bir ihtimal gibi duruyor. Özellikle de May’in risk alarak 2017 yılında erken seçim çağrısı yapıp meclisin çoğunluğunu kaybetmesinden sonra. İkinci yol ise May’in istifa etmesi için muhafazakârların basit bir şekilde çokluk oyu almasıdır.



Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.