Çin Devlet Başkanı, uluslararası alandaki korumacı politikaları eleştirdi

Çin Devlet Başkanı, uluslararası alandaki korumacı politikaları eleştirdi
TT

Çin Devlet Başkanı, uluslararası alandaki korumacı politikaları eleştirdi

Çin Devlet Başkanı, uluslararası alandaki korumacı politikaları eleştirdi

Çin Devlet Başkanı Şin Cinping bugün Papua Yeni Gine’nin başkenti Port Moresby’de düzenlenen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde yaptığı konuşmada korumacı uygulamaların başarısızlığa mahkûm kısa vadeli bir yaklaşım olduğunu söyledi. Cinping, APEC zirvesi öncesinde firma liderleri ile düzenlenen forumda, engeller koymaya çalışmanın ve güvenilir ekonomik ilişkilerin kesilmesinin ekonomik yasalara ve tarihi gerçeklere aykırı olduğunu belirtti. Bunun kısa vadeli ve başarısızlığa mahkûm bir yöntem olduğunu kaydetti. Çin Devlet Başkanı adı sıcak, soğuk, ticari savaş ya da ne olursa olsun herhangi bir çatışma durumunda kimsenin galip gelmeyeceğini vurguladı. Cinping, şirket liderlerine yaptığı konuşmayı ‘İpek Yolu’ programını savunmak ve ülkesinin reklamı için bir fırsat olarak değerlendirerek “Bu proje, herhangi bir gizli jeopolitik gündeme hizmet etmeyi amaçlamıyor. Kimseyi hedef almıyor ve kimseyi dışlamıyor. Bazılarının iddia ettiği gibi bu bir tuzak değil” ifadelerini kullandı. Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği'nin yıllık zirvesinde ABD Başkanı Donald Trump’ı Mike Pence temsil etti. Pence, APEC’teki konuşmasında Pekin’in politikalarını değiştirmediği sürece ABD’nin Çin’e uyguladığı gümrük vergilerini kaldırmayacağını söyledi. Pence konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Çin ile karşılaştığımız dengesizliğe yönelik kararlı adımlar attık. Çin mallarına 250 milyar dolar değerinde gümrük vergisi uyguladık. Bu meblağı aynı ölçüde artırabiliriz. Çin, üslubunu değiştirmedikçe ABD’nin yaklaşımını da değiştiremeyecek.”



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe