​ Japonya'nın Osaka kenti EXPO 2025'e ev sahipliği yapacak

​ Japonya'nın Osaka kenti EXPO 2025'e ev sahipliği yapacak
TT

​ Japonya'nın Osaka kenti EXPO 2025'e ev sahipliği yapacak

​ Japonya'nın Osaka kenti EXPO 2025'e ev sahipliği yapacak

Osaka, Uluslararası Sergiler Bürosunun Paris'teki genel kurulunda yapılan oylamada, Azerbaycan'ın başkenti Bakü ve Rusya'nın Yekaterinburg şehirlerini geride bırakarak EXPO 2025 organizasyonunu düzenlemeye hak kazandıANKARA (AA) - Japonya'nın Osaka şehri, 2025 yılında düzenlenecek EXPO Dünya Fuarı'nın ev sahibi seçildi.
Japon haber ajansı Kyodo'da yer alan habere göre, Uluslararası Sergiler Bürosunun Paris'teki genel kurulunda yapılan oylamada Osaka, Azerbaycan'ın başkenti Bakü ve Rusya'nın Yekaterinburg şehirlerini geride bırakarak EXPO 2025 organizasyonunu düzenlemeye hak kazandı.
Osaka, ev sahipliği adaylığı önerisini "Hayatlarımız için Geleceğin Toplumlarını Tasarlamak" teması etrafında kurmuştu. EXPO'nun, 3 Mayıs-3 Kasım 2025'te Osaka Limanı içindeki yapay ada Yumemişa'da kurulacak fuar alanında düzenlenmesi planlanıyor.
Teknolojinin sağlık ve tıp alanına katkılarına odaklanacak olan fuarın 28 milyon ziyaretçiyi ağırlaması bekleniyor.
Kent yetkilileri, Birleşmiş Milletlerin Sürdürebilir Kalkınma Hedeflerinin odağa alınacağı fuarın bu konudaki farklı fikirlerin tartışılacağı bir platform olmasını umuyor.
Osaka daha önce 1970 yılında EXPO'ya ev sahipliği yapmıştı. 64 milyon ziyaretçi çeken Osaka'daki EXPO, 2010'daki Şanghay EXPO'sunun ardından en çok ziyaret edilen EXPO organizasyonu olmuştu.
Ne Azerbaycan ne de Rusya bugüne kadar EXPO'ya ev sahipliği yapabildi.
Fransa'nın Paris kenti EXPO 2025 için talip olmuş ancak bu yılın başında mali sebeplerle adaylıktan çekildiğini açıklamıştı.
5 yılda bir gerçekleştirilen organizasyon 2020 yılında Dubai'de düzenlenecek.



Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)
TT

Yüzü dövmeli mumya bulan arkeologlar şaşkına döndü

(Temsili/Unsplash)
(Temsili/Unsplash)

Arkeologlar 800 yıllık bir And mumyasının yanaklarında ve kollarında daha önce hiç görülmemiş dövmeler bularak Güney Amerika'daki eski kültürel uygulamalara daha fazla ışık tuttu.

Tarih boyunca insanlar hakim güzellik standartlarına uymak, sosyal statü, grup aidiyeti ve hatta ritüel gibi nedenlerle vücutlarında değişiklikler yaptıkları yöntemleri benimsedi. Bu tür vücut modifikasyonları arasında dövme, hâlâ geniş çapta uygulanan bir kültürel pratik olarak varlığını sürdürüyor.

Ancak derinin yumuşak yapısı nedeniyle arkeolojik kayıtlarda günümüze ulaşan çok az dövmeli cilt örneği var.

Dövme izleri olan korunmuş ciltleri içeren mevcut kayıtların analizi, dünyadaki korunmuş dövmeli insan kalıntılarının en çok Güney Amerika'nın kıyı çöllerinde yer aldığını gösteriyor.

Bilim insanları bu nedenle Torino Üniversitesi Antropoloji ve Etnografya Müzesi'nde bulunan ve And Dağları'ndaki bir kazı alanında keşfedilen iyi korunmuş bir kadın mumyasını yakından inceledi.

Radyokarbon analizi, mumyanın 800 yıldan daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Kadın MS 1215'le 1382 arasında bir dönemde yaşamış.

Araştırmacılar çıplak gözle görülemeyen dövmeleri tespit etmek için kızılötesi analiz yapan iki yeni teknik kullandı. Kulaktan ağza uzanan üç düz çizgi de dahil, mumyanın yüzünün her iki yanağında dövmeler bulunca şoke oldular.

Ayrıca el bileğinde S şeklinde bir dövme de saptadılar.

Görsel kaldırıldı.
Mumyanın sağ yanağı ve büyütülmüş hali (Journal of Cultural Heritage 2025)​​​​

X ışını floresansı ve Raman spektroskopisi gibi kimyasal analiz tekniklerini kullanarak dövmelerin demir minerali manyetit ve piroksen adlı başka bir mineralden geliştirilen pigmentlerle yapıldığını belirlediler. Analizler, literatürde en yaygın kullanılan dövme malzemesi olan odun kömürünün şaşırtıcı bir şekilde bulunmadığını ortaya koydu.

Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:

Sonuçlar hem nadir şekiller ve anatomik konumlar (yanaklardaki çizgiler ve bilekteki S benzeri işaret) hem de alışılmadık mürekkep bileşimini gösteriyor.

Öte yandan bu basit dövmeleri yorumlayıp belirli bir kültürle özdeşleştirmek zordu.

Güney Amerika dövmeleri genellikle eller, el bilekleri, ön kollar ve ayaklar üzerine yapılan daha karmaşık çizimler içeriyor. Yanak dövmelerine daha nadir rastlanıyor. Hatta bölgede bugüne kadar bulunan başka hiçbir antik dövme, mumyanın kolundaki "S" motifine benzemiyor.

Araştırmacılar dövmelerin genellikle giysilerle örtülmeyen vücut bölgelerinde yer aldığı düşünüldüğünde, bunların "dekoratif veya iletişim amacıyla" yapıldığından şüpheleniyor.

Ancak "şu anda, bunların tıbbi veya terapötik bir amacı ya da kültürel kökeni olduğunu söylemek mümkün değil" diye ekliyorlar.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuç olarak bu araştırma, özellikle Güney Amerika'da yaklaşık 800 yıl önceki antik dövme uygulamalarının incelenmesine aktif bir katkı sunuyor ve eski kültürlerin analizinde müze koleksiyonlarının rolünü vurguluyor.

Independent Türkçe