Barzani, Bağdat ile ilişkilerin geleceğine yönelik ‘ihtiyatlı bir iyimserlik’ besliyor

Barzani, Bağdat ile ilişkilerin geleceğine yönelik ‘ihtiyatlı bir iyimserlik’ besliyor
TT

Barzani, Bağdat ile ilişkilerin geleceğine yönelik ‘ihtiyatlı bir iyimserlik’ besliyor

Barzani, Bağdat ile ilişkilerin geleceğine yönelik ‘ihtiyatlı bir iyimserlik’ besliyor

Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) eski Başkanı Mesut Barzani, Bağdat, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt ziyaretleri dönüşünde yaptığı değerlendirmede IKBY ile Bağdat’taki federal yetkililer arasındaki ilişkilerin gelişmesi konusunda “ihtiyatlı bir iyimserlik beslediğini” kaydetti.
KDP lideri, açıklamasında şunları söyledi:
“Bağdat ziyaretimizin amacı iyi niyetimizi yeniden ortaya koymak ve barışçıl tutumlarımızı göstermekti. Daha önce de vurguladığımız gibi; Bağdat ile olan tüm sorunlarımızın çözümü diyalog ve karşılıklı saygı temelinde anlayıştır. Farklı bir yol seçen biz değildik. Geçmişte bütün kapıları kapatan Bağdat oldu.”
Barzani dün Erbil’de düzenlediği basın toplantısında Adil Abdulmehdi hükümetinin yıllardır kronikleşen sorunları çözülebileceğine dair iyimser olduğunu söyledi. Irak Başbakanı Abdulmehdi’nin önceki başbakanlar gibi IKBY’nin mali payını kesmek ve havaalanlarını kapatmak gibi kararlar alacağını düşünmediğini belirtti. Bu gibi kararların çözüm getirmediğini söyleyen Barzani konuya dair şu değerlendirmede bulundu:
“Bunların bir daha gerçekleşmeyeceğini umuyorum. Çünkü bu yöntemlerin Erbil ve Bağdat arasındaki yansımaları olumlu olmuyor. Taraflar arasındaki ilişkiyi zor duruma sokuyor. Herkes diyalogun en etkili yol olduğuna inanıyor. Sayın Abdulmehdi'nin IKBY halkı için mutlu bir yaşam garanti etmesini bekliyorum.”
Barzani, Bağdat ziyareti sırasında başta IKBY dışındaki bölgelerle ilgili olmak üzere tüm olağanüstü sorunları ele aldığını söyledi:
“Bu sorunların çözümü için Irak anayasasının 140’ıncı maddesine dayalı olmlu uzlaşılara ulaştık. Bu biraz zaman alacak. Biz de bu uzlaşılara bağlı kalacağız. Tüm imkanlarımızla çözümleri destekleyeceğiz. Bağdat'taki tüm tarafların bu büyük deneyimlerin ardından diyalogun, sorunları çözmenin tek yolu olduğunu tam olarak anladığına inanıyoruz. Bu beni biraz daha iyimser olmaya itiyor. Ancak kesin konuşmamayı tercih ediyorum. Yine de ekonomik, politik, askeri ve güvenlik alanlarındaki sorunları çözmek için ciddi ve özenli bir şekilde çaba göstereceğiz.”
Barzani'nin gündeminde Bağdat ile Erbil arasındaki tartışmalı bölgelerin durumu da vardı:
“Bu bölgelerdeki sorunların çözümünün anayasanın 140’ıncı maddesi ışığında yapılması gerektiğini birçok kez söyledik. Örneğin Kerkük yalnızca Kürtlere ait bir şehir değil. Böyle anılmasına asla izin vermeyiz. Aksine Kerkük’ün tüm milletlerden, dinlerden ve mezheplerden insanın barış içinde birlikte yaşadığı bir şehir olması gerektiğini vurguluyoruz. Kerkük, herkesin hakkının olduğu bir şehir. Ancak Kerkük'ün Kürdistanlı kimliğinin yanı sıra söz konusu madde altında koşulların normalleştirilmesi gereken diğer bölgeler konusunda sa ödün vermeyeceğiz.”
İyi niyetin devasa sorunların çözümü için ön koşul olduğunu düşünen ve bu niyetler koyulduğunda sorunların çözümünün kolaylaşacağını belirten Mesut Barzani “2003'ten sonra iyi niyetlerin olduğunu sandık. Ancak her şey tersine gitti. Bunun için en güvenli çözüm diyalog. Fakat ülkedeki tablo karmaşık. Birçok sorun birikti. Bu yüzden çözüm için daha fazla zaman gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Iraklı bazı güçleri “ülke genelinde ulusal barışa ulaşmak için bir girişim” başlatmaya davet ettiğini de aktaran Barzani, “İstenen sonuçlara ulaşabileceğimizden emin olduğumuzda girişimi başlatacağız. Ama girişimin başarılı olacağından emin olmadıkça kesinlikle bu yönde bir adım atmayacağız” dedi.
Barzani, DEAŞ’ın Irak topraklarında yeniden ortaya çıkma ihtimaline ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
“Ne yazık ki DEAŞ henüz bitmedi ve kolay kolay da bitmeyecek. Militanlar birçok bölgeye geri döndü ve durum öncekinden daha kötü. Onlara karşı verilen mücadele eskisinden daha da zorlaştı. Çünkü eskiden savunma hatları ve siperleri açıktaydı ve iyi biliniyordu. Saldırı için askeri planlar geliştirilebilirdi. Ancak şimdi oradalar ancak artık görünmüyorlar. Çünkü yeraltındalar. Daha çok Selahaddin, Ninova ve Diyala bölgelerindeler. Çünkü önceden yaşananların sebepleri göz ardı ediliyor. Eğer bu duruma bir çare bulunmazsa DEAŞ’ın militanlarından çok daha kötüleri ortaya çıkacak.”



Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

TT

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)
Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi bugün yaptığı açıklamada, şiddet eylemlerine karışan 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ve bin 426 Alevinin ölümüyle sonuçlanan ‘ağır ihlalleri’ doğruladığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre, Komite Sözcüsü Yaser el-Ferhan bugün düzenlediği basın toplantısında, komitenin öldürülen bin 426 kişinin isimlerini doğruladığını, bunlardan 90'ının kadın olduğunu, geri kalanların ise siviller ve yerleşim yerleri kuran eski askeri personel olduğunu bildirdi.

Ferhan, komitenin açık kaynaklardan, mezar kayıtlarında veya görgü tanıklarının ifadelerinde yer almadığı için doğrulamadığı ek ölü sayıları öğrendiğini söyledi. Komite ayrıca, bazıları sivil, bazıları da hükümet güçleri mensubu olan 20 kayıp kişi hakkında da bilgi aldı.

Ferhan, komitenin, dijital delillerin incelenmesi, resmi ve sivil makamlarla yapılan görüşmeler ve yazışmalar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla faillerin tespitine odaklandığını ifade etti.

Komitenin ihlallere karıştığından şüphelenilen 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ifade eden Ferhan, Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın sivillerin korunması ve yasalara uyulmasına odaklanan bir dizi tedbir ve talimatına dikkat çektiğini kaydetti.

Ferhan, “Komite, görevini yerine getirirken genel izleme, bilgi toplama ve soruşturma yöntemlerine dayandı. Bu çalışmalar, yetki alanı çerçevesinde mekânsal olarak Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde; zamansal olarak ise mart ayı başında meydana gelen olaylar ve sonrasını kapsayacak şekilde yürütüldü. Ayrıca, olayların meydana gelmesine yol açan koşul ve etkenleri araştırmak, sivillerin maruz kaldığı ihlalleri ve kamu kurumlarına, güvenlik ve ordu mensuplarına yönelik saldırıları soruşturmak, her bir olayın sorumlularını belirlemek ve suçluluğu kanıtlananları yargıya sevk etmek de komitenin çalışma kapsamına dâhildi” ifadelerini kullandı.

dfgthy
Lazkiye'deki bir güvenlik görevlisi (Arşiv – Reuters)

Ferhan, komitenin Suriyelilerle doğrudan ve medya aracılığıyla şeffaf bir şekilde iletişim kurduğunu, çeşitli sivil ve toplumsal taraflarla, meslek birliklerinin temsilcileriyle, elitlerden, eşraftan ve ileri gelenlerden birçok şahsiyetle çok sayıda ve faydalı toplantılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

Komitenin raporunu tamamladığını ve eş-Şera'ya teslim ettiğini belirten Ferhan, güney bölgesindeki olayların raporun tesliminin açıklanmasını geciktirdiğini ifade etti.

Komitenin 33 bölgeyi ziyaret ettiğini, olay yerlerini incelediğini, mezarlıkları ve çoklu defin alanlarını denetlediğini ve gözlemlerini muhtarlar, din adamları ve çok sayıda aile temsilcisinin huzurunda anlattığını belirten Ferhan, komitenin her bir kasabada onlarca şahsiyetle çeşitli toplantılar düzenlediğini de belirtti.

Ferhan, komitenin ayrı oturumlarda aile üyelerinin tanıklıklarını dinlediğini ve 452'si cinayet, 486'sı silahlı soygun, hırsızlık, ev ve dükkanların yakılması veya işkenceyle ilgili olmak üzere 938 ifade aldığını söyledi.

Ferhan, ifadelerin yazıya dökülmesinde komitenin, etkilenen Alevi toplumundan yedi uzman hukuk asistanından ve er-Rusafa'daki duruşmalara katılan kurbanların ailelerinden üç kadından yardım aldığını bildirdi.

Ferhan ayrıca, komitenin resmî kurumlardaki görevlilerden 23 brifing ve açıklama dinlediğini, tutuklanan şüphelilerin sorgulandığını ve yargıya sevk edilmeleri için gerekli tedbirleri aldığını kaydetti.

Komite, Birleşmiş Milletler’deki (BM) ilgili uluslararası taraflarla yoğun istişarelerde bulunduğunu açıkladı. Bu kapsamda, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, BM Suriye Özel Temsilciliği Ofisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü ile üst düzey toplantılar gerçekleştirdi. Komite, bu toplantılarda, soruşturmalarda mümkün olan en iyi yöntem, standart ve prosedürlerin nasıl benimsenebileceğini tartıştı.

Ferhan, “Geçtiğimiz 6 Mart’ta rejim kalıntıları geniş çaplı saldırılar düzenledi. Ağır, orta ve hafif silahlarla ordu ve genel güvenlik merkezlerini, kontrol noktalarını ve devriyeleri hedef aldılar, ana yolları kestiler. Komitenin ulaştığı bilgilere göre, Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde iç güvenlik güçleri ve orduya mensup 238 genç öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Ferhan sözlerine şöyle devam etti: “Bunların bazıları, silahlarını bırakmalarına rağmen öldürüldü; bazıları ise yaralı halde tedavi görürken öldürüldü; diğerleri ise esirken infaz edildi. Rejim kalıntıları, ölenlerin bir kısmını toplu mezara gömdü. Ayrıca kamu yollarını ve hastaneleri hedef aldılar, altı hastaneyi hizmet dışı bıraktılar ve komitenin kaydını tutamadığı bazı Sünni sivilleri öldürdüler.”

Kurbanların ailelerinden, bölge halkından ve kamu çalışanlarından alınan ifadeler, gözaltındaki kişilerin sorgu tutanakları, dijital kanıtların incelenmesi ve diğer delil ve bulgular doğrultusunda komite, yasa dışı silahlı isyancı gruplara (rejim kalıntıları) katıldığı düşünülen 265 potansiyel şüphelinin ismine ulaştı. Bu kişilerin ağır suçlar ve ciddi insan hakları ihlallerine karıştığına dair makul gerekçelerin bulunduğu belirtildi.

Ferhan, “Bu olaylar sırasında ve sonrasında rejim kalıntıları bazı şehir, kasaba, köy ve yolları tamamen ya da kısmen ele geçirdi. Geriye kalan devlet kurumlarını kuşatarak Suriye’nin sahil bölgesini geri kalanından ayırmayı hedeflediler. Amaçları, eğitimli ve birbirine bağlı gruplar tarafından dikey ve yatay örgütsel bir yapıyla planlanan, finanse edilen ve uygulamaya konulan bir Alevi devleti kurmaktı” şeklinde konuştu.

Suriye kıyılarında yer alan Tartus ve Lazkiye, mart ayında devrik lider Beşşar Esed'e bağlı gruplar ile ülkenin yeni yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin saldırılarına sahne oldu. Gruplar yaptıkları açıklamada, Suriye'yi mevcut yönetimden ‘kurtarmak’ istediklerini duyurdu. İki taraf arasında çıkan çatışmalarda her iki taraftan da yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.