Yemen Ali Abdullah Salih’i anıyor

Yemen Ali Abdullah Salih’i anıyor
TT

Yemen Ali Abdullah Salih’i anıyor

Yemen Ali Abdullah Salih’i anıyor

Eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in, Husiler karşısında ayaklanmasından ve öldürülmesinden 1 yıl sonra Yemen Husi darbecilerden kurtulmanın yollarını arıyor.
Analistler, ayaklanmanın hedefine ulaşmadığını belirtti. Öte yandan Salih’e muhalif birçok kişi de Yemen’in, Salih’in meşruiyet karşısında Husi milislerle ittifakı dolayısıyla ‘yansımaları bugüne kadar gelen büyük bir çıkmaza’ girdiğini düşünüyor.
Bu çerçevede birçok gözlemci, Salih’in ölümünün, partisi ve Husiler arasındaki ittifakın ayrılmasına, meşruiyet cephesinin ve destekçisi olan koalisyonun güçlenmesine katkı sağladığına inanıyor. Aynı şekilde milislerin de Sana ve hükümet kontrolündeki birçok alanda kontrol sağladığı kanaatinde. Aktarılana göre eski Cumhurbaşkanı'nın ölümü ayrıca, Husilerin, Salih’in politik, askeri ve partizan mirasını talan etme girişimlerine de kapı açtı.
Bu bağlamda Yemen Enformasyon Bakanı Yardımcısı Necib Gulab, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Salih’in 2 Aralık ayaklanması, çatışmalardaki ayırıcı ses oldu. Ali Abdullah Salih, her ne kadar bu güç bileşimi Husilerin elinde görünse de Husilerin Halk Kongresi ile ittifakını bozdu. Ayaklanma, Husileri gelecekte de aşılmayacak bir tehlikenin kıyısına getirdi” dedi.
Gulab, ayaklanmanın “Husilerin karşısındaki en önemli radikal dönüşüm” olduğunu söyleyerek, çünkü dönüşümün, “kontrolleri içinden gerçekleştiğini, kendi koruma politikalarını deldiğini, Husilerin önüne, kontrol ettikleri alanlarda halk öfkesini koyduğunu ve tüm vatandaşlara Husilerin, saldırgan ve lanetli bir sömürü olduğu mesajını verdiğini” vurguladı.
Gulab’a göre Salih’in ayaklanmasında, kurbanlara önem verilmezken, Başkan Salih’in ve Halk Kongresi Partisi’nin Genel Sekreteri Arif el-Zuka’nın önünde birçok şehit verildi. Bu bağlamda mesaj da netti; Salih hedefleri için malını, canını ve ailesini ortaya koydu. Bu çerçevede Necib Gulab, Yemen halkına “Hiçbir şeyden korkmayın. Her şey kaza ve kaderdir” çağrısında bulundu.
Siyasi araştırmacı Gulab’ın belirttiğine göre “Yemenliler, bugün daha fazla motive olmuş ve istekli bir durumda. Husi milisler tarafından kontrol edilen alanlarda direniş her geçen gün artıyor”.
2 Aralık’tan itibaren sahada önemli başarılar elde ettiklerini ve yeni güçler oluştuğunu söyleyen Yemenli yetkili, “Marib ve diğer bölgelerdeki meşru cephelere katılanlar ve batı kıyısı kesimlerinin meşruiyetine bağlı bağımsız bir cephenin kurulması da dahil, stratejik bir dönüşüm şekli elde edildi” dedi.
Necib Gulab, “Bölünmüş cephe, içeriden patlak verdi. Husiler, ulusal hareket tarafları karşısında tek başlarına kaldı. Aynı şekilde en önemli müttefiklerini kaybettikten sonra her geçen günde biriken başarısızlara tanık oldular” ifadelerini kullandı. Bu ayaklanmadan doğan medyanın, “Husi kontrolündeki bölgelerde oluşan yangının, Husiler karşısında yumuşamayan öfkeli bir kuvvetin odak noktası haline geldiğini” belirtti.
Gulab’a göre en önemli dönüşümler, Salih yanlısı popüler bloğun, ‘patlamayı bekleyen bir öfke havuzuna ve Husilere karşı bir cehennem fırtınasına dönüşmesi’ oldu. Meselenin, zaman meselesi olduğuna dikkati çeken yetkili, “Husilerin kontrolündeki alanlara bağlı olanlar, direnişin artık seçkin taraflara bağlı olmadığına tanık olacak” ifadelerini kullandı. Necib Gulab’a göre söz konusu direniş organize edilmese bile, Husilerin, varlıklarına en büyük tehdit olarak gördüğü gücün de kaynağı.
Öte yandan Halk Kogresi Partisi’nden üst düzey bir yetkili ve aktivist olan Kamil el-Hodani, Şarku’l Avsat’a, Husilerin Sana’daki güç ve darbede yalnız olduklarını söyledi. El-Hodani, “Çünkü halk, onları takip etmedi ve etmeyecek. Halkın Husilerin otoritesine reddi her geçen gün artıyor. Sana bir cezaevine dönüştü” şeklinde konuştu.
El-Hodani, “Husiler, hükümet binalarını silah ve sindirme politikasıyla ele geçirdi. Ancak sokaklar ve Husi otoritesinden acı çeken, hak ve özgürlüklerinden mahrum olan Yemen halkı, bu durumu kabul etmedi” dedi.
Kamil el-Hodani, “Aralık ayaklanması, belki tam olarak hedefine ulaşamadı, ancak Husi’yi toplumdan uzaklaştırmayı ve herkesin sabırsızlıkla beklediği bir düşüş konuma getirmeyi başardı. Bu bekleyiş, uzun sürmeyecek. Husiler, her gün bir bölge kaybediyor ve kaybedilen her bölge, yeniden canlanmalarını imkansızlaştırıyor” ifadelerini kullandı.
El-Hodani, Sana’nın geçtiğimiz Aralık ayındaki ayaklanmanın bir tamamlayıcısı olarak yakın bir tarihte ve bu kez hatasız bir şekilde ayaklanma yaşayacağını belirtti. Husilerin, bir kez alev alan kıvılcımı söndüremeyeceğini ve kontrol edemeyeceğini söyleyen yetkili, suçların, Yemenlilerin artık tahammül edemeyeceği bir aşamaya ulaştığını vurguladı.
Halk Kongresi Partisi lideri Dr. Adil el-Şuca ise söz konusu ayaklanmanın 1962 yılındaki İmam yönetimine karşı gerçekleşen 26 Eylül devriminin bir uzantısını olduğunu düşünüyor. Bu çerçevede el-Şuca, ayaklanmanın devam ettiğini ve kıvılcımının sönmeyeceğini belirtti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Adil el-Şuca, “Husilerin yaptıkları, güçlerini değil zayıflıklarını gösteriyor. Tarih boyunca da zayıf ve yeteneksizler, saldırı ve cinayetlere başvurdu. Firavun, Musa’yı yeryüzünü bozmakla suçlarken de bunu yaptı” dedi.
“Husiler, insanların nefretini ve yabancılaşma hissini miras aldı ve güç kullanarak bunu telafi etmeye çalışıyor” diyen el-Şuca, Salih önderliğindeki Aralık ayaklanmasının, hala “Husileri tarihin çöplüğüne süpürdüğünü” belirtti.
Aynı şekilde Yemenli araştırmacı ve yazar Sabit el-Ahmedi de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “2 Aralık’taki başarısızlık, ne olursa olsun büyük bir Yemen hadisesi olarak kalacak. Yemenliler, o günü unutmayacak” dedi.
El-Ahmedi ayrıca, “Husiler, Salih’in yandaşlarını eğitmeyi başardı ve vatanlarını terk ederek pozisyonlarını ilan eden birkaç kişi dışındakileri kanadının altına aldı. Ancak içeride kalanlar, özellikle de birinci sınıf liderler, herhangi bir pozisyon üstlenmeye cesaret edemedi ve edemeyecekler” dedi. Yemenli araştırmacı, Salih ayaklanmasının yıldönümünü kutlayanların çoğunluğunu, Yemen’den Arap ve diğer ülkelerin başkentlerine yerlerinden edilenlerin oluşturduğunu söyledi. Salih’in işlediği en büyük suçun Husilerle ittifak yapması olduğunu belirten el-Ahmedi, “Bu ittifakın, bedelini canıyla ödemek zorunda kaldı. Darbeci grubun, kendisine karşı olan tüm taraflara yönelik takınacağı tavır da aynı” ifadelerini kullandı. El-Ahmedi, Husilerin ayaklanmadan sonra düşmek üzere olduğu büyük bir sarsıntıya maruz kaldığını da belirtti.



Gece Yarısı Çekici Operasyonu... Askeri bir aldatma ve dezenformasyon operasyonunun ayrıntıları

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon'da düzenlenen basın toplantısında Gece Yarısı Çekici Operasyonu hakkında konuştu. (AP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon'da düzenlenen basın toplantısında Gece Yarısı Çekici Operasyonu hakkında konuştu. (AP)
TT

Gece Yarısı Çekici Operasyonu... Askeri bir aldatma ve dezenformasyon operasyonunun ayrıntıları

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon'da düzenlenen basın toplantısında Gece Yarısı Çekici Operasyonu hakkında konuştu. (AP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon'da düzenlenen basın toplantısında Gece Yarısı Çekici Operasyonu hakkında konuştu. (AP)

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, ABD'nin İran'ın Fordo, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ayrıntılarını açıkladı. Hegseth, ABD'nin Tahran'ın nükleer programını tamamen imha ettiğini, imhanın ‘başarılı’ olduğunu ve operasyonun ‘Amerikan caydırıcılığını gösterdiğini’ belirtti.

Hegseth Pentagon’da düzenlediği basın toplantısında, ABD saldırılarının İran güçlerini ya da İran halkını hedef almadığını ve Başkan Donald Trump'ın İran'ın nükleer programının ABD ulusal çıkarlarına ve ABD güçleri ile İsrail'in ortak savunmasına yönelik oluşturduğu tehditleri ortadan kaldırmak için ilan ettiği hedefe ulaştığını söyledi. Hegseth ayrıca, birçok ABD başkanının İran’ın nükleer programına ölümcül bir darbe vurmayı hayal ettiğini, ancak hiç kimsenin bunu başaramadığını ifade etti.

Hegseth, cumartesi günü erken saatlerde bir dizi B-2 bombardıman uçağının Missouri'deki üssünden taşınması kararının İranlıları yanıltmaya yönelik bir aldatma operasyonu olduğunu söyledi.

ABD'nin İran'ın en güçlü nükleer tesisine 14 zırh delici bomba atan B-2 bombardıman uçaklarını korumak için savaş uçakları konuşlandırarak başka aldatma yöntemleri de kullandığını bildirdi.

thy
Pentagon'da düzenlenen bir basın toplantısında ABD Savunma Bakanlığı tarafından sunulan Gece Yarısı Çekici Operasyonu’nun açıklayıcı haritası (AP)

ABD Savunma Bakanı tüm bu yöntemlerin ABD'nin İran savaş uçaklarını ya da hava savunma sistemlerini alarma geçirmeden bombaları atmasına yardımcı olduğunu ve bu saldırıları gerçekleştirme planının aylar ve haftalar süren bir konumlandırma ve hazırlık gerektirdiğini belirtti. Hegseth, ABD savaş uçaklarının İran'a girmesi ve güvenli bir şekilde geri dönmesi ve tahkimat delici bombaların ilk pratik kullanımında B-2 bombardıman uçaklarıyla tarihi bir saldırı gerçekleştirmesi için büyük bir hassasiyet ve en üst düzeyde operasyonel güvenlik gerektirdiğini açıkladı.

Hegseth, Başkan Trump'ın ‘savaş değil barış istediğini ve İran'ın da bu yolu takip etmesi gerektiğini’ sözlerine ekleyerek, İran'ın ABD'ye vereceği herhangi bir yanıtın çok daha büyük bir güçle karşılık bulacağı tehdidinde bulundu.

Hedef rejim değişikliği değil

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hegseth, “Bu operasyon rejim değişikliğini değil, İran'ın nükleer programının yarattığı tehditleri etkisiz hale getirmeyi amaçlıyordu” dedi. Saldırıların temel amacının İran'ın kabiliyetlerini yok etmek olduğunu kaydeden Hegseth, bölgede İran'a bağlı milislerin Irak, Suriye ya da Körfez'de ABD çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırısının ‘çok kötü bir fikir’ olacağını ve ABD'nin tepkisel değil proaktif bir şekilde hareket edeceğini söyledi.

Hegseth, General Michael Erik Kurilla'nın Ortadoğu'daki ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'ndaki (CENTCOM) performansına ve İsrail ile yakın koordinasyonuna dikkat çekti. İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıların yalnızca ABD öncülüğünde gerçekleştirildiğini ancak İsrail'in son bir buçuk hafta içinde gerçekleştirdiği saldırılardan yararlanıldığını vurguladı.

Gece Yarısı Çekici Operasyonu

ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine, İran'ın Fordo, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerine yönelik saldırıların ayrıntılarını “Bu son derece gizli bir görevdi ve Washington'da hiç kimse bunun zamanlamasını ya da niteliğini bilmiyordu” diyerek açıkladı. Caine, Gece Yarısı Çekici Operasyonu olarak adlandırılan görevde Missouri'deki üslerinden İran'a giden yedi B-2 bombardıman uçağının yer aldığını söyledi. Caine, 18 saatlik uçuşun birden fazla havada yakıt ikmali gerektirdiğini ve bombardıman uçaklarının ‘karmaşık ve hassas bir şekilde zamanlanmış bir manevra’ ile Ortadoğu'da kara üzerinde uçarken ABD savaş ve destek uçaklarıyla buluştuğunu ifade etti.

sdfergty
ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Caine, cumartesi günü saat 17:00 sularında, uçaklar İran hava sahasına girmeden hemen önce, bir ABD denizaltısının İsfahan'daki hedeflere iki düzineden fazla Tomahawk seyir füzesi ateşlediğini açıkladı. Uçaklar hedeflerine yaklaşırken, ABD çeşitli aldatma taktikleri uyguladı; uçakların bir kısmı aldatma amacıyla Pasifik Okyanusu'na yönelirken, savaş uçakları bombardıman uçaklarının önündeki hava sahasında uçarak düşman uçakları ve karadan havaya füzeleri aradı.

Savaş uçakları Fordo ve Natanz nükleer tesislerine yaklaşırken, B-2 bombardıman uçakları Fordo'daki birkaç noktadan ilkine iki GBU-57 bombası bıraktı, diğer bombardıman uçakları toplam 14 bombayla hedeflerini vurdu, tüm nükleer altyapı hedefleri vuruldu ve İsfahan’daki nükleer tesis Tomahawk füzeleriyle hedef alındı.

125 ABD uçağı

Caine şunları söyledi: “ABD savaş uçakları İran hava sahasını güvenli bir şekilde terk etti ve İran karadan havaya füze sistemleri, ABD kuvvetlerinin yaklaşık 75 hassas güdümlü silah kullandığı görev boyunca bizi tespit etmedi. Bu göreve B-2 hayalet bombardıman uçakları, dördüncü ve beşinci nesil avcı uçakları, onlarca havada yakıt ikmal tankeri, bir güdümlü füze denizaltısı ve tam teçhizatlı gözetleme ve istihbarat keşif uçakları dahil olmak üzere toplam 125 ABD uçağı katıldı.”

frgthyu
İran'da bombalanan Fordo Nükleer Tesisi’nin uydu görüntüsü (AP)

Saldırıların ayrıntılı bir tanımını yapan Caine, İran saatiyle 02:10'da B-2 ana bombardıman uçağının iki ‘sığınak delici’ bomba attığını ve sonraki 25 dakika boyunca iki hedef bölgeye toplam 14 ‘sığınak delici’ bomba atıldığını söyledi.

Caine, İran hava sahasını terk ederken uçaklara herhangi bir ateş açılmadığını vurguladı. Caine, “İran savaş uçakları üzerimizden uçmadı ve İran'ın karadan havaya füze sistemleri de bizi fark etmiş gibi görünmüyordu” dedi.