Pakistan'dan Hindistan'a zeytin dalı: Sih Barışı

Pakistan'daki ayinlerini tamamladıktan sonra Hindistan'a dönen bir grup Sih
Pakistan'daki ayinlerini tamamladıktan sonra Hindistan'a dönen bir grup Sih
TT

Pakistan'dan Hindistan'a zeytin dalı: Sih Barışı

Pakistan'daki ayinlerini tamamladıktan sonra Hindistan'a dönen bir grup Sih
Pakistan'daki ayinlerini tamamladıktan sonra Hindistan'a dönen bir grup Sih

İki nükleer komşu olan Pakistan ve Hindistan arasındaki kanlı sınır çatışmalarına rağmen, Sih ziyaretçilerin Pakistan'ın doğusunda bulunan Pencap bölgesindeki Kartarpur Sahip tapınağına ulaşmasını sağlayan geçişin açılması, barış için bir zafer olarak değerlendiriliyor.
Pakistan Başbakanı İmran Han, 28 Kasım'da Sihlerin ikamet ettiği ve Pencap’ın iki yakasını birbirine bağlayan geçişin temel atma törenine katıldı. Hindistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Venkaiah Naidu ise projenin sınırın diğer tarafında kalan kısmının temel taşını koydu. Geçiş, 1947 yılında iki ülkenin İngiltere'den bağımsızlıklarını elde etmelerinin ardından ikiye bölünmüştü.
"Sih Peygamberi"nin türbesi burada
Sih dininin kurucusu Guru Nanak, hayatının son 18 yılını burada geçirdi ve şu anda Pakistan'da bulunan Kartarpur Sahip bölgesinde vefat etti.
Pakistan Başbakanı İmran Han, partisinin ve ülkede nüfuz sahibi olmak isteyen ordunun, Pakistan'ın dişli rakibi olan Hindistan ile ilişkilerin onarılmasını istedikleri açıklamasında bulunduğu sırada, iki ülke arasındaki kötüleşen ilişkileri geliştirmek adına başka bir gün yüzüne çıktı. İmran Han, Pencap eyaletinde Hindistan ile yeni bir sınır kapısı açılışı sırasında yaptığı konuşmada, “Başbakan olarak ben, siyasi partim, diğer siyasi partiler, ordumuz ve bütün kurumlarımızla ilişkilerimizi ilerletmek istiyoruz. Hindistan bir adım öne geçerse, dostluk adına iki adım atacağız” ifadelerini kullandı.
Sınır koridorunun açılması, 2016 yılından bu yana Pakistan'da bulunan terörist gruplar tarafından gerçekleştirilen bir dizi terör saldırısının ardından iki taraf arasındaki bütün ikili temasların ertelendiği ve Hindistan-Pakistan ilişkilerinin düşük seviyelere gerilediği bir zamanda gerçekleşti.
The Hindu gazetesinin Diplomasi Haberleri Editörü Suhasini Haidar konuya ilişkin şu yorumda bulundu:
“Mesele sadece bölünmeden bu yana kapalı olan bir yolun yeniden açılmasından ibaret değil. Bilakis iki ülke arasındaki benzeri görülmemiş bir diplomasi için de yeni bir başlangıç olacak. Bu, Yeni Delhi ve İslamabad arasında neredeyse hiç diyaloğun ve iletişimin olmadığı bir zamanda ortaya çıkan eşsiz bir fırsat.”
Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj ise sınır koridorunun yeniden açılması hususuna dini değerlerin dikkate alınmasının ötesinde bir anlam yüklenmemesi gerektiğini söyleyerek, ülkeler arasındaki ikili görüşmelerin sadece bu konu ile sınırlı olacağını ve görüşmeler ile terörizmin asla paralel bir şekilde ilerlemeyeceğini belirtti.
"Berlin Duvarı'nın yıkılışı gibi"
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, söz konusu projeyi, Almanya'yı İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana Batı ve Doğu olarak iki kısma ayıran Berlin Duvarı'nın yıkılışı ile kıyasladı. Modi’nin projeye ilişkin bu coşkusu herkes için sürpriz oldu.
Modi, Jammu ve Keşmir'deki üç Hintli polisin öldürülmesinin ardından Eylül sonlarında Pakistanlı mevkidaşıyla gerçekleştireceği bir toplantıyı iptal etmişti. Hindistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, yaşanan hadisenin doğrudan Pakistanlı taraflar tarafından koordine edildiği belirtilmişti.
Modi bir maceraya atılıyor
İki ülke arasındaki zaten çok gergin olan ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda, Modi’nin Pakistan ile böyle bir barış yanlısı gündemi sürdürmesi kolay olmayabilir.
Eski Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee, iki taraf arasında barış arama çabaları kapsamında Wagah sınır kapısından Pakistan’ın Lahor şehrine doğru tarihi bir yolculuğa çıktı. Modi, 2014 yılında Hindistan federal hükümetinin sorumluluğunu üstlendi ve daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde komşu ülkelerin başkanlarına açılış töreninde hazır bulunmaları için çağrıda bulundu. Bu, daha önceki aksaklıklara rağmen, Modi’nin komşusuyla daimi bir ateşkese ulaşmak istemesine dair açık bir işaretti.
Indian Express gazetesinin editörlerinden Raja Mohan'a göre Modi, Pakistan ile tekrar bir ateşkes girişiminde bulunarak kaybedecek çok az şeyi olduğunu ve Pakistan ile bazı politik risklere girilmesi hususunda Hindistan’ın yeterince güçlü olduğunu düşünüyor olabilir. Kartarpor geçişinin tatmin edici sonuçlar vermesi halinde, dini diplomasinin diğer kutsal yerleri de kapsayacak şekilde genişletilebileceğini ve sonrasında ise iki taraf arasındaki diğer alanlara kaydırılabileceğini düşünen Raja Mohan, yine de her şeye rağmen beklemek dışında yapabileceğimiz bir şey yok diyor.
Pakistan’ın mecburiyeti
Pakistan’nın önündeki seçenekler, Beyaz Saray'la daha önce benzeri görülmemiş bir çatışma durumuna girmesinin ardından hızlı bir şekilde azalmaya başladı.
Hintli analist Şankar Kumar, İmran Han yönetimi altındaki Pakistan'ın yeni siyasi liderliğinin önünde dünya sahnesindeki yerini kanıtlaması için birçok zorluk bulunduğunu düşünüyor. Özellikle Hindistan'ın Eylül ayında iki ülkenin dışişleri bakanları düzeyinde ikili müzakereleri iptal etmesi sonrasında durum daha da kötüleşti.
Kumar, Pakistan’ın “Kartarpur geçişi kapsamında attığı adımın kendisine uluslararası arenada puan kazandıracağını” umduğunu düşünüyor.
Bu adım, Hindistan-Pakistan ilişkilerindeki buzun erimesine yol açabilir mi? Ya da sonunda her iki ülke liderinin yerel olarak güç gösterisi girişimlerine mi dönüşecek?
Kumar, “Her iki tarafın da kendilerini razı etmeye çalışan birçok seçmene sahip politikacıları ve liderleri var. Yeni Pakistan hükümeti, uluslararası topluma yeni mesajlar göndermek için hevesli. Bundan dolayı binlerce Sih hacının inançları ve diğer büyük güvenlik kaygıları riskli bir dönemeç oluşturuyor.” diyerek sözlerini sürdürdü.
Güvenlik endişeleri
Sınır koridoru, Hint ordusu tarafından birtakım muhalefetle karşı karşıya kaldı. Ordu Ağustos ayı içerisinde birçok kez, önerilen koridora ilişkin dikkate alınması gereken birtakım endişenin bulunduğunu söyledi.
Sınır koridorunun Pakistan tarafından, Hint ayrılıkçı hareketlerinin gündemine revaç verilmesinde kullanılacağına dair birtakım korkular var. Çünkü koridor Pakistan altyapısının doğrudan Hindistan sınırına ulaşmasına yol açacak. Pakistan'ın ayrılıkçı Sih Khalistan Özgürlük Cephesi’ni kışkırtmak için kendi bölgelerindeki Sih tapınaklarını kullandığı iyi biliniyor. Bu hareketin bayraklarının yakın zamanda Pakistan'daki Sih tapınaklarında dalgalandığı ve Pakistan’ın Sih ayrılıkçılarını Hint karşıtı propagandaların yayılması ve yaygınlaştırılması için kullandığı görülüyor.
1982’de Akali Dal Partisi ve yandaşları Pencab eyaleti için daha fazla özerklik isteğinde bulunmuştu. Çoğu Hindistan dışında yerleşmiş olan bazı Sih liderleri ise Khalistan isimli tamamen bağımsız bir devlet kurulmasını istediler ve Khalistan Özgürlük Cephesi isimli örgütleri ile terör eylemlerine giriştiler. Ayrı devlet kurma fikri Hindistan’da yaşayan Sihler tarafından pek fazla benimsenmezken daha fazla özerklik isteği geniş bir destek bulmuştur. Yıllar boyunca terör faaliyetlerini sürdüren bu örgüt, sonuçta dönemin Hindistan başbakanı İndira Gandi’nin öldürülmesine kadar varan eylemler gerçekleştirmiştir. Hindistan hükümeti her zaman bu ayrılıkçı akımların Pakistan tarafından desteklendiğini iddia etmekte.
Emekli Hint diplomat Sibal şu açıklamalarda bulundu:
“Pakistan, 1980'lerin ortalarından beri ayrılıkçı Sih Khalistan Özgürlük Cephesi’ne sempati duymuş ve suç ortağı olmuştu. Her ne kadar belirli sınırlar aşılmamış olsa da, bu durum, İslamabad’ın Belucistan’da Hindistan tarafından gerçekleştirilecek bir misilleme ihtimaline dair bilgisine kadar geri götürülebilir.  Pakistan, Hindistan’ı içeriden zayıflatabilmek için Hindistan'la olan siyasi ve dini fay hatlarından faydalanacağını düşünüyor. Bununla birlikte, Pakistan da bölgesel, etnik ve mezhepçi düzeylerde ülkede bulunan iç fay hatlarından muzdarip. Bu hatlar istenildiği takdirde Hindistan tarafından kullanılabilir.”
Her ne kadar  taraflar arasındaki karşılıklı iletişimi güçlendirmeye yönelik çabalar memnuniyetle karşılansa da, Hindistan'daki politik analistler İslamabad’ın söz konusu adımını sadece taktiksel olarak görüyorlar.
Eski Hint Yabancı İstihbarat Servisi Başkanı Vikram Sowood, Hindistan’ın sadece Pakistan'dan gelen iyi niyet sinyaline dikkati vereceğini düşünmüyor. Hint güvenlik servislerinin terörist sızıntıları önlemek için sınır koridorunda hareket halinde olan insan kalabalığını yakından takip etmesi gerektiğini belirten Sowood, Pakistanlı terörist grupların Sih hacıları arasında dini aşırılıkları yayma fırsatından yararlanmayacaklarından da emin olunması gerektiğini kaydetti. Burada şaşırtıcı olan şey, İslamabad tarafından sınır koridorunun açılmasının sürpriz bir şekilde duyurulması ve açılışın zamanlamasıdır. Çünkü bu durum İslamabad'a karşı ilan edilen hükümet politikasına ters düşüyor.



Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Yunanistan, Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Türkiye ile Libya arasında imzalanan tartışmalı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı onaylamasının beklendiği bu günlerde Libya ile deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda tırmanan anlaşmazlıkları yatıştırmaya çalıştı. Atina, Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis'in Bingazi ve Trablus'ta yaptığı görüşmelerle Libya’daki siyasi ve ekonomik varlığını güçlendirmeyi amaçlarken Türkiye ile imzalanan mutabakat muhtırasının onaylanmasına dair yapılacak oylama öncesinde ülkenin önde gelen aktörlerinin tutumlarını etkilemeye çalışıyor.

hyjuıo
Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis pazar akşamı Hafter ile bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, Yunanistan’ın inşaat ve altyapı alanlarında uzman şirketlerini, Libya'nın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde yürütülen kalkınma projelerine katılmaya çağırdı.

Pazar akşamı ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde Yunan Bakan Gerapetritis ile yaptığı görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bu ilişkilerin güçlendirilmesinin önemini vurgulayan Hafter, ortak çıkarları gözeterek, özellikle ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğini destekleme ve güçlendirme yollarını araştırdıklarını belirtti.

Öte yandan bugün Trablus'a giderek Başkanlık Konseyi ve geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle görüşecek olan Yunanistan Dışişleri Bakanı, Hafter ile düzensiz göç ve deniz yetki alanları konularının yanı sıra ikili iş birliğini de görüştüğünü söyledi.

Bakanlığın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada “Libya ile bizi ortak kökler ve tarih birleştiriyor, ayrıca uluslararası hukuka bağlılığımız ve Akdeniz'in halkları için barış ve refah dolu bir bölge olması konusundaki taahhüdümüz de bizi birbirimize bağlıyor” ifadeleri yer aldı.

gtyu7ı8
TM'nin önceki oturumundan bir kare (TM Başkanlığı)

Bu çerçevede Libya ile olan ‘sakin ilişkilerini’ sürdürme taahhüdünde bulunan Gerapetritis, yakın gelecekte bu ilişkilerin ilerlemesi için somut sonuçlar elde edilmesini umduğunu belirtti.

Deniz yetki alanlarının belirlenmesi

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Libya’ya yaptığı ziyaret, Yunanistan'ın, Libya'nın münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olan Girit adasının güneyindeki ihtilaflı deniz bölgelerinde petrol ve gaz arama ruhsatları vermesine yanıt olarak Akile Salih başkanlığındaki TM'nin Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını onaylamak üzere planlanan resmi oturumdan önce gerçekleşti.

Hafter ve TM tarafından desteklenen Usame Hammad liderliğindeki İstikrar Hükümeti Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan makamlarının bu bölgelerde sondaj ihalesi açtığını duyurması üzerine geçtiğimiz pazar günü Bingazi'deki Yunanistan Konsolosu Agapios Kalognomis'i çağırarak sözlü protestosunu iletmişti.

Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ın bu hamlesini ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi. Bakanlık, önceden yasal bir mutabakat sağlanmadan bu bölgelerdeki herhangi bir keşif ya da arama çalışmasına itiraz ettiğini belirterek ‘yapıcı diyalog ve müzakere yolunun adil ve hakkaniyetli çözümlere ulaşmak için tek seçenek’ olduğunu vurguladı.

Yunan yetkililer geçtiğimiz günlerde, ihtilaflı bölgede petrol ve doğalgaz arama ve sondaj çalışmaları yapmak üzere uluslararası şirketlerle sözleşme imzalamayı planladıklarını açıklamışlardı.

Libya ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklar 2004 yılına kadar uzanıyor. O yıl iki ülke arasında sınırların belirlenmesi için müzakereler başlamış, ancak Girit adasının güneyinde büyük doğalgaz rezervleri keşfedilince müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Anlaşmazlıklar, 2019 yılı sonlarında UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin Türkiye ile Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına izin veren yeni anlaşmalar imzalamasıyla daha da derinleşti. Ankara, bu anlaşmaları önemli deniz bölgelerindeki haklarını genişletme çabaları kapsamında imzaladı.

Askeri düzey

Askeri düzeyde ise LUO Savaş Enformasyon Birimi, askeri birliklerinin güney sınırında, bölgedeki güvenlik operasyonları kapsamında Çadlı muhaliflerin silahlı bir grubunu hedef alan ve ‘başarılı bir askeri operasyon’ olarak nitelendirdiği bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, operasyonun söz konusu silahlı gruba büyük kayıplar verdirdiğini ve grup üyelerinden bazılarının esir aldığını belirtirken kara ve hava keşif birimlerinin ‘grubun geri kalanını takip etmeye devam ettiğini ve bölgedeki şüpheli hareketleri izlediğini’ kaydetti.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, LUO’nun güney sınırlarını güvence altına alma görevini sürdürme ve ülkenin güvenliğini tehdit eden her türlü tehdide ve kaçakçılar, sınır ötesi suç çeteleri ve ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeyi amaçlayan herkese kararlılıkla karşı koyacağını vurguladı.

LUO Savaş Enformasyon Birimi ayrıca güney sınırında güvenliği sağlama, sınırları koruma, kaçakçılıkla mücadele ve şüpheli hareketleri izleme gibi saha görevlerini yürüten kara kuvvetleri birimlerinin çöl devriyelerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir video yayınladı.

Bir diğer gelişmede LUO Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Halid Hafter dün Mısır Askeri Akademisi'nin askeri komuta eğitimlerini bitiren subayları kabul ederken, akademik ve askeri eğitimine devam etmenin yanı sıra ‘yeterlilik ve disipline sahip, performans ve hazırlık düzeyini etkin bir şekilde yükseltebilecek lider kadrolar oluşturmanın’ önemini vurguladı.