Suriyeli ‘çocuk anneler’ ve sorunları

Suriyeli ‘çocuk anneler’ ve sorunları
TT

Suriyeli ‘çocuk anneler’ ve sorunları

Suriyeli ‘çocuk anneler’ ve sorunları

Erbil’de bir uluslararası bir kampta yaşayan 17 yaşındaki Ceylan, kızını büyütmek ve ailesine geçim derdinde yardımci olmak  için küçük yaşına rağmen günde 8 saat çalışıyor ve işten çıktığında yorgun argın annesinin çadırına dönüyor.
Suriye’nin kuzey doğusunaki Rumaillan kasabasından gelen Ceylan, 2012 yılında savaşın, doğduğu yere yaklaşmasıyla birlikte ailesiyle beraber bölgelerine yakın olan Irak Kürdistan’ına kaçtılar. Kısa bir süre sonra babası kalp krizi geçirerek öldü. Ceylan henüz 15 yaşındayken kendisinden bir yaş büyük bir çocukla evlenmeye zorlandı ve annesi bu evliliği engellemek için birşey yapmadı.
Ceylan bir yıl on ay kadar evli kaldı ve bu evlilikten Daylan adını verdiği bir kızı oldu. Ancak kader onu hiç beklemediği bir şeyle karşılaştırdı. Kocası bir gün çalıştığı inşaatta onuncu kattan düşerek öldü. Ceylan bir kız çocuğu annesi olarak dul kaldı. Ardından kocasının ailesi kendisini çadırlarından kovunca annesinin yanına gitti.
Ceylan, şirket sahibinin taziye için çadırlarına geldiği ve babasına tazminat olarak 25 bin dolar verdiğini söylüyor. Ancak bu durum genç kızın karşısında yeni bir trajedi sayfası açtı. Kocasının ailesi paraya tamah ederek torunlarını istiyordu. Çocuğu almak için yaptıkları girişimler başarısız oldu. Ceylan "başlangıçta para işinden haberim yoktu. Tesadüfen öğrendim" diyor.
O zaman, kocasının ailesinin kızını yetiştirmek istemediğini  sadece  para için kızını istediklerini  anladı. Sorun iki aile arasında hala var ancak kızın velayeti şu anda Ceylan'da. O, “Bu yaşta annesinin kucağından bir bebeği nasıl alırlar?" dedi.
Kuştuba kampından  önce Kürdistan’ın başkenti Erbil’e 15 km mesafede kurulmuş diğer bir kamptan gelen 50 yaşlarında ak düşmüş saçlarını beyaz bir örtüyle kapatan Fatma, Ceylan ve annesinin yanına oturdu. Konuşma boyunca göz yaşları döküldü. Sonunda Ceylan’ın annesi “bu çadır altında kalmaktan başka çaremiz yok. Ben, kızım Ceylan, üç küçük kız ve yaralı bir erkek çocuk” dedi.
Suriye’de savaş 5.6 milyon insanın komşu ülkelere doğru göçmesine neden oldu. Birlmeşmiş Milletler  Yüksek Komiserliği’nin raporlarına göre, çeyrek milyon mülteci Kuzey Irak’da yaşıyor. Bunların 70 bini Evin ailesinin de içinde bulunduğu 8 kampta yaşıyor.
Evin, Haseke şehrine bağlı Kamışlı’da 2002 yılında doğmuş. Savaşın yaşam şartlarını giderek zorlaştırmasıyla aile Kürdistan’a göçmeye karar vermiş ve sonunda kendilerini Kuştuba kampında bulmuşlar.
2017 yılında kamptaki bir adam Evin'i görüp evlenmek istemiş. 43 yaşındaki Evin’in babası Muhammed Selim. Kampta yaşanan bir çok sorundan dolayı kızını evlendirerek onun da mutlu olacağını düşünmüş.
Erken evlilik nedeniyle hastalanan Evin, doktora gitmek istediğinde kocası onu dövmüş ve hasta olduğunu ve iyi bir eş olamayacağını söylemiş. Bu durum çadırı terk edip ailesine dönene kadar yaklaşık iki ay sürdü. "Kalkınma için Kadınların Korunması Direktörü" Psikolog Ala Merve, Suriye'deki erken evliliğin kültürün bir parçası olduğunu söylerken savaştan sonra kızların 18 yaşına gelmeden evlendirilme olayının arttığını vurguladı.
Dr. Merve, erken yaşta evlendirilmiş kızların fiziksel ve psikolojik pek çok hastalığa maruz kaldığını söylüyor ve ekliyor: "Bu kızlar şiddete maruz kaldıklarında kendilerini savunamıyorlar, dövse bile kocasına itaat ediyorlar.
Elvin ve Ceylan, savaş sonrası kabaran erken yaşta evlendiirlen kızların listelerinde birer rakam dönüşmüş durumdalar.
BM'ye bağlı UNICEF'in raporlarına göre, civar ülkeler arasında erken yaşta evlendirilen kadınlar arasında Suriye ön plana çıkıyor.Örneğin, Ürdün'de Suriyeli mülteci kadınların toplam evliliğinin yüzde 35'i erken evlilik olarak kaydedilirken, Lübnan'daki Suriyeli mültecilerin evlenmelerinin yüzde 32'si yasal yaşın altında.    Mısır'da, Irak'ın Kürdistan bölgesinde bu oran ise yüzde 25-30 arasında kaldı.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.