Cezayir: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu -2-

Libya'dan Cezayir'e Tunus'tan Fas'a göç sorunu nasıl ortaya çıktı? Şarku'l Avsat'tan Afrika’dan Avrupa'ya göç dalgasına ilişkin araştırma dizimizin 2. bölümü.

Cezayir: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu -2-
TT

Cezayir: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu -2-

Cezayir: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu -2-

Ölüm ticareti her gün Fas, Tunus, Cezayir, Libya ve kara kıtadan her gün binlercesinin canını almakta. Araştırma dizimizin 2. bölümünde ölüm yolunun Cezayir durağını mercek altına alıyoruz.
Şarku’l Avsat’ın ziyaret ettiği başkent Cezayir’in 300 km batısında yer alan Ayn Temuşent vilayeti son yıllarda en çok göç veren bölgelerden biri haline geldi.
Her yıl bölgede yaşayan çok sayıda genç el-Harraka (yasadışı göçmen) olarak göç etmekte.
Anneler uzun yıllar önce bölgeyi terk eden ve o günden beri kendilerinden hiçbir haber alamadıkları çocukları için ağlamakta.
Ölüm tekneleri ile denizi aşarak İspanya ya da Fransa’ya ulaşmayı başaran gençler ise ailelerini arayarak sağ salim ulaştıklarının müjdesini veriyor.
Şarku’l Avsat gazetesi yasadışı Cezayirli göçmenlerin yoğunlukla yaşadığı bölge olarak bilinen Paris’in Barbes Rochshwar mahallesindeki el-Harrakalardan biriyle görüştü. Cezayirli göçmen bizlere şunları anlattı: “Buzcar (Musteğanem) beldesinden tekneye bindim. İspanya’ya varana kadar denizde 24 saat kaldık. Daha sonra İspanya’dan Fransa’ya geçtim. Avrupa’da yoksulluk çektiğimizi söyleyenlere inanmayın. Arada bir çalışabiliyor, gıda ve giyim gibi ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek hatta diğer göçmenlerle ortak daireler kiralayabilmemize yetecek kadar para kazanabiliyoruz. Ne olursa olsun burada durumumuz Cezayir’de olduğundan çok daha iyi.”
Cezayir’in doğusundaki Akdeniz sahil bölgesi Bumerdas’ın en büyük şehirlerinden olan Delles’de ise Keşşaş ailesi ile buluştuk. Keşşaş ailesinin iki çocuğu Kerim ve Abdülcelil, Delles kentinden 5 kişi ile birlikte Avrupa’ya gitmek için “ölüm teknelerine” binmiş. O günden sonra kendilerinden hiçbir haber alamayan anne ve babaları büyük bir endişe içinde yaşıyor.
Ailelerinin anlattıklarına göre yaklaşık bir yıl önce İspanya’dan arayan ve Cezayirli olduğunu söyleyen birisi kendilerine Kerim ve Abdülcelil’in İspanya’da yaşadıklarını ve çalıştıklarını söylemiş. Yine de anne ve babaları şüpheci bir tonda şunu söylüyor: “Ama biz buna inanmadık. Çünkü yaşıyor olsalardı ikisinden birisi bizi mutlaka arardı”.
Birkaç gün önce Cezayir’de, İtalya kıyıları yakınlarında Akdeniz’de boğulan iki cesede ulaşıldığı açıklandı. Cesetlerine ulaşılan iki gencin bu yılın Kasım ayında Avrupa’da daha iyi bir hayat hayaliyle denize açılan ve 10 kişiden oluşan göçmen grubundan olduklarına dair bilgiler kesinleşti. Ama bu trajik son sadece bu iki genç ile sınırlı değil.
Cezayir’in sahil kentleri her gün geleneksel teknelerle denizi aşmaya çalışan ve çoğunlukla denizin ortasında motorları bozulan onlarca kişinin göçüne tanıklık etmekte.
Hedef Sardinya
Anlatıldığına göre başkentin doğu banliyölerinden er-Reys mahallesinde yaşayan bu 10 Cezayirli genç de başkent Cezayir’e göre İtalya’nın Sardinya adasına daha yakın olan Annebe şehrinden (başkentin 600 km doğusunda) denize açılmak için geleneksel bir tekneye sahip olan bir kişiyle anlaşmış.
Gençlerin Şarku’l Avsat’a konuşan aile üyeleri; bindikleri teknenin motorunun Sardinya adası açıklarında bozulduğu bilgisi kendilerine ulaşana kadar günlerce çocuklarının kaderi hakkında hiçbir şey bilmeden endişe içinde yaşadıklarını anlattılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan kayıp göçmenlerden birinin acılı kardeşi göçmenlerin başına gelenleri şu şekilde anlatıyor: “Tekne sahibi motoru onaramayınca gençlerden 5’i geri kalan yolu yüzerek aşmak için denize atlamış. Doğrusu sahile ulaşıp ulaşmadıkları ve teknede kalanların başına ne geldiği konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bunun için İtalyan sahil güvenlik güçlerinin başlattığı arama tarama sonuçlarını bekliyoruz. Onların sağ olarak kurtarılacakları konusunda çok ümitli değilim. Çünkü geçen yıllarda buna benzer birçok kazaya tanıklık ettik. Denizin ortasında motoru bozulan teknelerdeki göçmenler çok nadir hayatta kalabiliyor.”
Kaçak göçmenlerin yaşları 26 ila 35 arasında değişiyor. Ailelerinin verdiği bilgilere göre bu gençlerin hepsi de  kaçak göç etmek istediklerini aile fertlerinden gizlemişler. Sadece Abdülfettah’ın annesinin oğlunun böyle bir yolculuğa çıkacağından haberi varmış. Şarku’l Avsat’ın konuştuğu ve oğlu hakkında çok endişeli olan annesi şunları söyledi: “Bana yasadışı bir şekilde göç etmek için ihtiyacı olan meblağı topladığını söyledi. Onu bu yolculuktan vazgeçirmeye çalıştım ama başaramadım. Cezayir’de ümidinin kalmadığını ve 10 yıldır iş aramasına rağmen bir iş bulamadığını söyledi. Karşı kıyıya ulaşmaya çalışırken daha ömrünün baharında gençlerin denizin ortasında boğularak hayatlarını kaybettiklerini çokça duymama rağmen tek kurtuluş çaresi olarak gördüğü Avrupa’ya göç etmesine gönülsüzce olsa da izin verdim.”
Cezayir Kızılayı’nda çalışan aktivist Muhammed; aynı yolu deneyen ve sağ salim Avrupa’ya ulaştıktan sonra kendileri ile İtalya’dan Skype programı aracılığıyla görüşen aynı mahalleden arkadaşlarının bu 10 genci bu yola çıkmaya teşvik ettiklerini belirtti.
Göçün nedeni Cezayir hayalinin bitmesi
Bu acı deneyimi yaşayan kişilerin tanıklıklarından elde edilen bilgilere göre ölüm teknelerine binebilmek için göçmenlerin 300 bin Cezayir dinarı (yaklaşık 2.700 ABD doları) ödediklerini söyleyen aktivist Muhammed; denizin daha sakin olduğu dolayısıyla  tehlikelerin de daha az olduğu yaz mevsiminde fiyatların daha da yükseldiğini ifade etti. Şarku’l Avsat’ın kendisi ile yaptığı röportajda sosyolog Nasır Cabi, bu gençlerin göç etmelerinin altında yatan nedenleri ve niçin Avrupa hayaline ulaşmak istediklerini şu şekilde açıkladı:
“Gençlerin büyük oranlarda ve tehlikelerle dolu koşullarda göç etmek istemeleri gizlenmesi mümkün olmayan bir gerçeği yansıtmakta. O da gençleri bu ülkede kalmaya teşvik edecek bir Cezayir hayalinin kalmamış olduğudur. Bu aynı zamanda mevcut rejimin politikalarının başarısızlığını ve toplumun tüm sınıflarını göç etmeye teşvik ettiğini kanıtlamakta. Yoksullar teknelerle göç ederken eğitimli kişiler eğitimlerini tamamlamak gerekçesiyle vize başvurusunda bulunmakta. Mal varlıklarını yurt dışındaki bankalara tahvil eden ve yurt dışında gayrimenkul satın alan yüksek rütbeli yetkililer ülkeden kaçmayı tercih etmekte.”
Dizimizin yarınki bölümünde Göç’ün Fas durağını masaya yatırıyoruz...
Libya: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu -1-
Fas: Umut Kurbanlarının Ölüm Yolu-3-



Trump'ın Eğitim Bakanlığı adayı ‘çocukların cinsel istismarına olanak sağlamakla’ suçlanıyor

Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
TT

Trump'ın Eğitim Bakanlığı adayı ‘çocukların cinsel istismarına olanak sağlamakla’ suçlanıyor

Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)
Donald Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon (AP)

ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın bir sonraki yönetimini oluşturmak üzere seçtiği ekiple ilgili suçlamalar devam ediyor. Trump'ın Adalet Bakanlığı'na aday gösterdiği Matt Gaetz, 17 yaşında reşit olmayan bir kıza kendisiyle cinsel ilişkiye girmesi için para ödemekle suçlanmasının ardından Cumhuriyetçi Parti içinde bile yaygın bir muhalefetle karşılaşınca, perşembe günü adaylığını geri çektiğini açıkladı. Şarku’l Avsat’ın CNN'den aktardığı habere göre bir davada, Trump'ın Eğitim Bakanlığı’na aday gösterdiği Linda McMahon'un çocukların cinsel istismarına ‘bilerek’ izin verdiği iddia edildi.

Son dava, McMahon'un 1980'lerin başında World Wrestling Entertainment'ın (WWE) bir çalışanı tarafından ‘bilerek çocukların cinsel istismarına olanak sağladığını’ iddia ediyor. McMahon ise bu iddiaları reddediyor.

McMahon, kocası Vince ile birlikte kurduğu WWE'nin eski CEO'su. Senato'ya aday olmak için 2009'da istifa etti, ancak 2010 ve 2012'de Connecticut'ta kaybetti.

Davada, McMahon ve Vince'in çocukların cinsel istismarına bilerek olanak sağladıkları ve McMahon'un ‘WWE'deki cinsel istismar kültürünü gizlemeye çalışan lider’ olduğu iddia ediliyor. Davada ayrıca, McMahon ve Vince'in, çalışan Melvin Phillips Jr'ın ringde ön sıra spikerliği pozisyonunu çocukları cinsel olarak istismar etmek için kullanmasına bilerek izin verdiği iddia ediliyor. Davaya göre Phillips bunu soyunma odasında güreşçilerin ve yöneticilerin önünde yaptı ve cinsel istismarı sık sık kayda aldı.

Söz konusu dava geçtiğimiz ekim ayında Baltimore County, Maryland'de John Doss'un beş aile üyesi adına açıldı. 2012 yılında ölen Phillips'in kendileriyle görüştüğü sırada 13 ila 15 yaşları arasında olduklarını söyleyen aile üyeleri, Phillips'in kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu iddia etti. Her biri iddia edilen cinsel istismar sonucunda zihinsel ve duygusal zarara uğradıklarını söyledi.

Davada McMahon'ların ‘işveren olarak ihmalkâr davrandıkları ve 30 bin dolardan fazla tazminat talep eden davacıları koruyamadıkları’ iddia edildi.

Davaya göre, hem McMahon hem de Vince, Phillips'in davranışlarından haberdardı. Vince, kendisinin ve Linda'nın 1980'lerin başından ortalarına kadar Phillips'in genç erkek çocuklara karşı ‘tuhaf ve doğal olmayan bir ilgisi’ olduğunu bildiklerini itiraf etti.

McMahon'un avukatı Laura Brevetti ise iddiaların yanlış olduğunu söyledi. WWE, CNN'in yorum talebine yanıt vermedi.

Yıllar önce 17 yaşındaki reşit olmayan bir kıza kendisiyle cinsel ilişkiye girmesi için para ödemekle suçlanan ve bunu şiddetle reddeden Trump'ın Adalet Bakanlığı adayı Matt Gaetz perşembe günü adaylığını geri çekti.

Hakkında uyuşturucu kullanmak, kampanya fonlarını kişisel kullanımına yönlendirmek ve Temsilciler Meclisi'nde uygunsuz fotoğraf ve videolar paylaşmak gibi suçlamalarla soruşturma açıldı.