İngiltere’de anlaşmasız Brexit’ten duyulan endişe artıyor

İngiltere Başbakanı Theresa May (Reuters)
İngiltere Başbakanı Theresa May (Reuters)
TT

İngiltere’de anlaşmasız Brexit’ten duyulan endişe artıyor

İngiltere Başbakanı Theresa May (Reuters)
İngiltere Başbakanı Theresa May (Reuters)

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Avrupa Birliği’nden (AB) bir takım güvenceler sağlandığı takdirde İngiliz Parlamentosu ve Avam Kamarası’nın İngiltere Başbakanı Theresa May’ın Brexit anlaşmasını onaylamasının uzak bir ihtimal olmadığını söyledi. Ancak Hunt, anlaşmasız çıkış seçeneğinin hala mevcut olduğunu ifade etti.
May, İrlanda sınırına ilişkin yaygın endişeler nedeniyle büyük bir farkla reddedileceğine dair bir itirafın ardından geçtiğimiz hafta Avam Kamarası’nın Brüksel ile varılan anlaşma konusunda yapması beklenen oylamayı ertelemişti.  Bu konuda İngiltere’nin süresiz olarak AB kurallarına tabi olacağını iddia edenlerde var.
Hunt, yaptığı bir açıklamada, “Ortam sakinleşince, hükümet tarafından müzakere edilen bu anlaşma, ancak üzerinde değişiklik yapıldığı takdirde Avam Kamarası’ndan geçirilebilir” ifadelerini kullandı.
May, dün Brüksel’de gerçekleştirilen zirvenin ardından yaptığı açıklamada, AB’nin bu anlaşmanın geçici olacağına dair daha fazla güvence verebileceğini söyledi. Öte yandan AB liderleri anlaşma konusunda yeniden müzakere etmeyi reddetti.
Hunt, AB’nin İngiltere’nin anlaşmaya varılmaksızın ayrılmasından kaçınmak için taviz verebileceğini söyledi. Anlaşma varılmadan çıkış meydana geldiği takdirde her iki tarafın çalışma sektörü ve ekonomisi büyük zarar görecek. İngiliz Bakan, müzakereler ışığında anlaşma olmaksızın ayrılma seçeneğini göz ardı etmenin mümkün olmadığını ifade etti.
Öte yandan Times gazetesinin bugünkü sayısında, May’in ekibinde bulunan önemli bakanların AB ile yapılan anlaşmanın başarı şansını kaybettiğini düşündüklerini ve başka seçenekler aramaya başladıkları belirtildi. Bunlar arasında İngiltere’nin AB üyeliği konusunda ikinci bir referandumunda bulunuyor.
İngiltere Çalışma Bakanı Amber Rudd, Daily Mail gazetesinde kaleme aldığı yazısında, “AB'den ayrılma süreci, hepimizi endişelendiren bir çıkmaz tehlikesiyle karşı karşıyadır” ifadelerini kullandı. Rudd, Bütün taraflardan milletvekilleri dayanışma çağrısında bulunarak bir tür ‘koalisyon’ kurulması için, ülkeyi AB’den anlaşmasız çıkarma tehlikesini önleyen bir çözüm bulmaya çağırdı.
*Alman uyarısı
Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Eric Schweitzer, bugün İngiltere’nin AB’den çıkışının Alman ekonomisinde büyük etkileri olacağı konusunda uyarıda bulundu. İş kaybına neden olabileceğini ifade etti.
Schweitzer, “Durumun ne getireceğinin açık olması gerekiyor. İngiltere Almanya’nın beşinci büyük ihracat pazarı. Almanya’da 750 binden fazla iş imkanı İngiltere’ye yapılan ihracata bağlı. AB’den ayrılma kararından bu yana ihracatımız yüzde 5’ten fazla oranda azaldı” şeklinde konuştu.
 Alman Endüstrileri Federasyonu başkanı Dieter Kempf, ‘trajik’ durum hakkında bir konuşma yaptı. Kempf, “Herhangi bir erteleme, çok büyük tehlikeler barındırıyor. Sonuçta ekonomi netliğe ihtiyaç duyar” ifadelerinin kullandı. AB’nin anlaşmaya varmaktan vazgeçmemesi gerektiğini söyleyen Kempf, İngiliz politikacıların durumun ciddiyetinin farkında olmaları gerektiğini söyleyerek, 3 aydan az bir mühletlerinin kaldığını hatırlattı. Kimsenin oyun oynamasına izin vermemelerini tavsiye etti.



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe