Trump, Özel Müfettiş Mueller’ın karşısına çıkmayı reddediyor

Trump, Melania ve Pence Pazar gecesi Beyaz Saray’da Kongre üyeleri için düzenlenen partiden ayrılırken (Reuters)
Trump, Melania ve Pence Pazar gecesi Beyaz Saray’da Kongre üyeleri için düzenlenen partiden ayrılırken (Reuters)
TT

Trump, Özel Müfettiş Mueller’ın karşısına çıkmayı reddediyor

Trump, Melania ve Pence Pazar gecesi Beyaz Saray’da Kongre üyeleri için düzenlenen partiden ayrılırken (Reuters)
Trump, Melania ve Pence Pazar gecesi Beyaz Saray’da Kongre üyeleri için düzenlenen partiden ayrılırken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın avukatı Rudy Giuliani, Trump’ın 2016 yılındaki seçim kampanyası ekibinin Rusya ile bağlantıları olabileceğine dair soruşturmayı yürüten Özel Müfettiş Robert Mueller’in karşısına çıkmayı “tamamen” reddedeceğini açıkladı.
Fox News’e verdiği demeçte Giuliani, Trump'ın Özel Müfettiş’in karşısına çıkmayı kabul edip etmeyeceğine dair bir soruya, “Bu olmayacak. Trump'ın çevresi, Özel Müfettiş Mueller'ın soruşturmasını şiddetle eleştiriyor ve bu soruşturmanın meşruiyetini sorguluyor” şeklinde yanıtladı.
Başkan Trump geçtiğimiz ay Özel Müfettiş Mueller’in ofisinin sorularına yazılı olarak yanıt verdi ve bunu Twitter'da “kişisel” soruları yanıtladığını belirterek duyurdu. Giuliani, geçtiğimiz bahar yaptığı bir açıklamada “hile bulunmaması” halinde müvekkilinin dinlenebileceğini belirtmişti. O tarihten bu yana yargı, Trump’ın eski avukatı Michael Cohen de dahil olmak üzere Başkan’a yakın birkaç kişiyi yargıladı.
Cohen’in, Trump’la ilişkisi olduğu iddia edilen iki kadına başkanlık seçimleri öncesinde sessiz kalmaları için toplam 280 bin dolar ödediği ve yapılan ödemenin seçim kampanyalarının finansmanı yasasını ihlal ettiği belirtiliyor. Cohen, iki kadına yapılan ödemenin kampanya finansmanı yasasını ihlal ettiğini ve bunu Trump’ın yönlendirmesiyle yaptığını doğruladı. Fakat ABD Başkanı bu iki kadınla hiçbir ilişkisi olmadığını vurguluyor.
Trump ile Demokratlar arasında 'Meksika sınırına duvar' tartışması
Öte yandan Başkan, Kongre'de bütçe onaylamaları konusunda büyük engellerle karşı karşıya. Örneğin, Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratlar, Meksika sınırında duvar inşa etmek için gerekli finansmana itiraz ediyorlar. Bununla birlikte ABD kamuoyunda “Obamacare” olarak tanınan “Düşük Maliyetli Sağlık Sigortası” (ACA) sistemiyle ilgili bir başka kriz daha var. Demokratlar Cumartesi günü eski Başkan Barack Obama tarafından hayata geçirilen ACA’nın anayasaya aykırı olduğu hükmü veren ABD’li bir yargıcın kararına, yargı ve Kongre düzeyinde itiraz edeceklerine dair söz verdiler.
Obamacare’yi, Demokratlarla müzakere etmek zorundayız
Başkan Trump ise yargıcın kararından duyduğu memnuniyeti, kararın verilmesinden kısa bir süre sonra Cuma akşamı Twitter hesabından yayınladığı mesajla dile getirdi. Trump mesajında, “Beklediğim gibi Obamacare yürürlükten kaldırıldı. Çünkü anayasal olarak geçersizdi” ifadelerine yer verdi.
Cumartesi günü gazetecilere açıklamalarda bulunan Başkan Trump, “İyi bir sağlık sistemine sahip olacağız” dedi. Demokratların Ocak ayında Temsilciler Meclisi'nde edineceği çoğunluğa atıfta bulunan Trump, “Bunu başarmak için şimdi Demokratlarla müzakere etmek zorundayız. Ama eminim bunu yapmak istiyorlardır” şeklinde konuştu.
ABD Başkanı, Cumhuriyetçi Parti Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell ve Temsilciler Meclisi'nin mevcut azınlık lideri Demokrat Nancy Pelosi’yi “büyük bir sağlık hizmeti veren güçlü bir yasayı onaylamaya” çağırdı. Ancak bununla birlikte Beyaz Saray, Barack Obama'nın sağlık yasasının yerinde kalacağını açıkça ortaya koydu. Çünkü dava kararına Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunulacak. Ancak Yargıtay'daki 9 yargıcın kararının ne olacağı henüz belli değil. Bu 9 yargıçtan 5’i, 2012 yılında Obamacare sisteminin kalmasına karar veren yargıçlar.
“Cumhuriyetçiler, Obamacare’a şiddetle karşı çıkıyor”
Obamacare Sağlık Sigortası Programı 2010 yılında dönemin ABD başkanı Obama tarafından onaylandı ve 20 milyon Amerikalı'ya sağlık sigortası yapıldı. Fakat Cumhuriyetçiler, birçok probleminden dolayı Obamacare’a şiddetle karşı çıkıyorlar.
Trump, başkan olmasından bu yana Obamacare’ı iptal etmek için çalışıyor. Fakat bu girişimleri son olarak 2017'de Cumhuriyetçilerin Kongre’deki egemenliğine rağmen başarısız oldu. Fakat Teksas eyaletinde Bölge Yargıcı Reed O'Connor’ın aldığı son karar, Cumhuriyetçilerin görüşünü destekliyor.
Yargıcı O'Connor kararında, Obamacare yasasının anayasaya aykırı olduğunu, çünkü ABD'de geçen yıl yapılan vergi kesintisi yasasının, sigorta teminatı cezasını iptal ederek Obamacare’ın anayasal dayanağını sarstığını ve bu yüzden ACA’yı geçersiz kıldığını açıkladı.
Karar ACA’nın 2019 için son tescil tarihinden önce yayınlandı. Bu durumun geç kalan Amerikalıları isimlerini kaydettirmekten kaçınmasına neden olacağından korkuluyor. Demokratlar bu yüzden isimlerini henüz kaydettirmeyenleri hızlı hareket etmeye çağırıyorlar.  
Trump tarafından atanan Sigorta Direktörü Seema Verma yaptığı açıklamada şu anda kararın herhangi bir “etkisi” olmadığını söyledi. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin “sağlık sigortası sistemi üzerindeki” saldırılarını kınayarak “derhal temyize” gideceklerini duyurdular. Yakında Temsilciler Meclisi başkanlığını üstlenecek olan Nancy Pelosi, Cumhuriyetçilerin bu karardan tamamen sorumlu olduklarını belirtti.
Temsilciler Meclisi'ndeki Demokratlar, Kasım ayında yapılan seçim kampanyasını büyük ölçüde ACA’nın korunması üzerine inşa etmiş ve böylece başarılı olmuşlardı. Cumhuriyetçiler ise seçimlerden sonra Senato'da çoğunluklarını artırdılar. Pelosi, “Temsilciler Meclisi'nin kararın temyiz sürecinde resmi olarak müdahale edeceğine” dair söz verdi.
Senato’daki Demokrat Parti Azınlık Lideri Chuck Schumer, yaptığı açıklamada, bu kararın Yargıtay kararı olarak kalmasının, on milyonlarca Amerikalı aile için bir felakete dönüşeceğini söyledi.
“Obamacare’ı kurtarmak için verdiğimiz mücadele henüz bitmedi”
Kaliforniya Başsavcısı Xavier Becerra liderliğinde 17 eyaletin demokrat başsavcıları, karara karşı sigorta cezası düzenlemelerinin ACA’yı anayasaya aykırı hale getirip getirmediğini tartışıyorlar. Başsavcı Becerra yaptığı açıklamada, “Obamacare’ı kurtarmak için verdiğimiz mücadele henüz bitmedi” şeklinde konuştu.
Demokrat Senatör Sheldon Whitehouse Cumartesi günü Twitter’da yazdığı mesajda, “Amerikalılar sağlık sistemlerini korumak istiyorlar” ifadelerini kullandı.



Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
TT

Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)

Refik Huri

ABD, “uluslar inşa etme” başlıklı savaş döneminden Ukrayna, Gazze ve İran nükleer dosyasında acil uzlaşılar dönemine geçişi tamamlıyor. Her iki durumda da ABD dünyadaki komplikasyonları anlamaktan aciz gibi görünüyor.

Savaşlar döneminde, Başkan George W. Bush başkanlığında neo-muhafazakarlar, el-Kaide’nin New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırısını Afganistan'ı, ardından Irak’ı istila etme, Taliban ile Başkan Saddam Hüseyin rejimlerini devirme, dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Yeni Ortadoğu” olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmeye çalışarak dünyayı zorla değiştirme hırsları için kullandılar.

Başkan Donald Trump'ın varmaya çalıştığı uzlaşılar döneminde ise itici güç anlaşmalar politikasıdır. Dünya Trump'ın ve etrafındaki oligarşinin gözünde savaş alanı değil, bir borsadır. Ukrayna, Gazze ve nükleer dosyada zor uzlaşılar için müzakereleri yürüten kişi ise krizler, savaşlar, jeopolitik ve stratejik çatışmalar dünyasında deneyimsiz olan gayrimenkul geliştiricisi Steve Witkoff'tur.

Beyaz Saray'daki karar alıcıya gelince, temsilcisinden daha deneyimli değil ve kararlarında içgüdü ile basit algıya güveniyor, bu şekilde ABD'yi değiştirmek istedi ve karmaşık bir dünyaya tosladı. Kendilerine hizmet eden anlaşmalara açık olsalar bile, ideoloji tarafından yönlendirilen üç oyuncu ile canlı yayında dilediği iyi dilekler ve iyi niyetli çağrılarla başa çıkmaya çalıştı. Bunlardan ilki, yorumcu Nahum Barnea tarafından “iki ayak üzerinde yürüyen bir yanlış anlama” olarak tanımlanan Binyamin Netanyahu’dur. İkincisi, İmam Humeyni'nin dediği gibi, ABD'ye düşmanlığı devrimin temellerinden biri saymaya bağlı kalan, İslam Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet ve Devrim Muhafızları’nın anayasaya göre ihraç etme görevini üstlendiği bir devrim olduğunda ısrar eden İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney’dir. Sonuncusu, istihbarattan Kremlin liderliğine yükselen, ABD, Avrupa ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinden sonra “tarihin sonu” olduğunu hayal ederek muzaffer gibi davranan herkesten Rusya’nın intikamını almaya başlayan tecrübeli Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’dir.

ABD Taliban’ı devirdikten sonra en uzun Amerikan savaşı haline gelen Afganistan'da 18 yıl boyunca savaştı ve “uluslar inşa etme” planını uygulamaya çalıştı.  General Stanley Allen McChrystal’ın dediği gibi, ABD, “geleneksel yollarla devrimci hedeflere ulaşmak istedi.” Yine ABD’nin en önemli komutanlarından olan McChrystal’a göre “başarı ölçeği öldürdüğümüz Taliban unsurlarının sayısı değil, aksine koruduğumuz nüfus sayısıdır.” Bir görgü tanığına göre, ABD’den yardımlar alanlar ve gündüz polikliniklerinde tedavi edilenler, geceleri ona karşı savaşıyorlardı. ABD, eski istihbarat direktörü Richard Helms'in şu sözlerini okumadı: “Ortadoğu politikaları ile ilgili tüm saçmalıkları unutun ve yüzyıllık ömürleri olan hususlara, dini mezhepler, aşiretler, kabileler ve etnik kökenlere dikkat edin.” Yine ABD, “Bir Afgan'ı kiralayabilirsiniz ama satın alamazsınız” diyen kişinin tavsiyesini dikkate almadı ve savaş Taliban’ın iktidara dönmesi ve kendisinin Kabil'den aşağılayıcı bir biçimde çekilmesiyle sona erdi.

ABD Irak'ı da kısa bir fırtınalı savaşın ardından işgal etti, Saddam Hüseyin rejimini devirdi ama çok geçmeden sokaklarında boğuldu. Terör diye adlandırdığı eylemlerle şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. Demokrasinin Irak'tan bölgeye yayılarak onu kaplayacağını hayal etti. Richard Perle'in dediği gibi saf bir şekilde “Saddam'ın devrilmesinin İranlıları Mollalar diktatörlüğünden kurtulmaya motive edeceğine” inandı. Ama bunun yerine Irak'ı “şer ekseni” içinde yer alan İslam Cumhuriyeti'ne altın bir tabakta sundu.

ABD anayasa uzmanı Noah Feldman'ın “hızlı seçimler yapmak demokrasiye hizmet etmeye kendisini adamamış, yanlış kişileri iktidara getirir” sözünü görmezden geldi. Irak'ın mutlak yöneticisi olarak atanan, ordunun ve Baas Partisi'nin dağıtılmasını emreden bilgisiz Paul Bremer da en azından şu itirafta bulundu: “Zaferden sonra Irak'taki güvenlik tehditlerine karşı koymaya hazır değildik.” Irak hükümetinin Amerikan güçlerinin yardımına ihtiyacı olmasına rağmen, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden sonra İran’ın taraftarlarının bu güçlerin ülkeden hızla çekilmesi talebinin gerileyeceğini gösteren hiçbir şey yok. Artık Ahmet eş-Şara’nın başkanlığı konusunda rahatlamış olan Amerikan güçleri de kendisine karşı eylemlerde bulunan İran ve Suriye rejimleri arasında sıkışmış değil.

Steve Coll, “Aşil Tuzağı: Saddam Hüseyin, CIA ve ABD’nin Irak İşgalinin Kökenleri” kitabında: “Saddam'ın dayısı, eğitimcisi ve öğretmeni Hayrullah Kifah’ın, ailenin felsefesini ‘Allah üç şeyi yaratmamalıydı; Persler, Yahudiler ve sinekler’ şeklinde özetlediğini” anlatır.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline gelince, Başkan Vladimir Putin bunu NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına ve neo-Nazilerin Kiev’i kontrol etmesine karşı kendini savunmak olarak tasvir ediyor. Ukraynalı gazeteci Illia Ponomarenko ise “Sana nasıl olduğunu göstereceğim” kitabında böyle olmadığına inanıyor ve şöyle diyor: “Ukrayna savaşının NATO ve hayali Batı tehditleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine, bu işgal, devleti Rus halkının çıkarlarına değil, kendi çıkarlarının hizmetine sunan bir diktatörün deliliğiyle ilgilidir.” Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre buna ilave olarak, Putin Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldı, oğul Bush ve Obama ile bağları iyi olduğunda da Kırım'ı ilhak etti.

Kimse Trump'ın üç karmaşık sorunu çözecek anlaşmalarda nasıl başarılı olabileceğini bilmiyor. Bu sorunların ilki, İran'ın uranyum zenginleştirmesini ve yaptırımlara katlandıktan, nükleer eşikteki devlet olmak için milyarlarca dolar harcadıktan sonra nükleer silah sahibi olmasını önlemektir. İkincisi, Putin’in üçüncü yılında olmasına rağmen halen “özel operasyon” olarak adlandırdığı kapsamlı savaşı durdurmayı kabul etmesi için Cumhurbaşkanı Zelenskiy’yi, Kırım ve çoğu şu anda Rusya tarafından işgal edilmiş dört bölgenin kaybını kabul etmeye zorlamaktır. Üçüncüsü, Netanyahu’yu, savaşı bitirmeye ve Hamas hareketi ile İsrail'deki aşırı radikal hükümet arasındaki bir anlaşmayla rehineleri geri getirmenin bedeli olarak yıktığı Gazze'den çekilmeye zorlamaktır. Ama İsrail’in aşırı radikal hükümeti, Filistin devletini reddediyor ve Batı Şeria'yı ilhak etmekte diretiyor, eski rejimin silahlarının yok edilmesinden, onunla imzalanan güçleri ayırma anlaşması bölgesinin işgalinden sonra Suriye'deki yeni durumdan memnun, ayrıca Lübnan'daki Hizbullah'a şiddetli darbeler indirmeye de devam ediyor.

İronik olan, bu anlaşmalarda varsayılan başarının sadece statükoyu kabul etme ve “hakkın gücünden güç ile dayatılan hakka geçiş”ten ibaret olmasıdır.

Pascal De Sutter “Bizi Yönetenler” kitabında şöyle der: “En çılgın insanlara, kibirli ve yalancılara oy veriyoruz, çünkü hataları bize kendimiz hakkında güven veriyor. Bu yüzden bizim gibi olanlara oy veriyoruz.” ABD de bu konuda ilk değil, aksine listenin sonunda.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.