'booking.com'un ruhsat almasına gerek yok'

 Bilirkişi raporunda, "davalı booking.com'un seyahat acentası ruhsatı almasına gerek olmadığı ve Türkiye'de gelir elde ettiği için vergi vermesi gerektiği" değerlendirmesi yapıldı.
Bilirkişi raporunda, "davalı booking.com'un seyahat acentası ruhsatı almasına gerek olmadığı ve Türkiye'de gelir elde ettiği için vergi vermesi gerektiği" değerlendirmesi yapıldı.
TT

'booking.com'un ruhsat almasına gerek yok'

 Bilirkişi raporunda, "davalı booking.com'un seyahat acentası ruhsatı almasına gerek olmadığı ve Türkiye'de gelir elde ettiği için vergi vermesi gerektiği" değerlendirmesi yapıldı.
Bilirkişi raporunda, "davalı booking.com'un seyahat acentası ruhsatı almasına gerek olmadığı ve Türkiye'de gelir elde ettiği için vergi vermesi gerektiği" değerlendirmesi yapıldı.

Türkiye'deki faaliyetleri tedbiren durdurulan online otel rezervasyon portalı booking.com ile ilgili "haksız rekabet" davasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, "booking.com'un seyahat acentası değil simsar olduğu, bunun için seyahat acentası ruhsatı almasına gerek olmadığı ve Türkiye'de gelir elde ettiği için vergi vermesi gerektiği" değerlendirmesi yapıldı.
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki duruşmaya, Türkiye'deki faaliyetleri tedbiren durdurulan davalı online otel rezervasyon portalı booking.com ile davacı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) avukatları katıldı.
Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği dosyayı incelemesi istenen bilirkişi heyetinin 63 sayfalık raporunu hazırladığı ve mahkemeye sunduğu bildirildi.
Söz konusu raporun sonuç bölümünde, şu değerlendirme yapıldı:
"Davalılardan booking.com Destek Hizmetleri Limited Şirketi'nin sorumluluğunun bulunmadığı, seyahat acentası olmadığı, otel rezervasyonlarından aracılık etmediği ve haksız rekabetle ilgisinin bulunmadığı, davalılardan booking.com BV'nin yabancı bir şirket olduğu, yaptığı işin simsarlık olduğu, bunun için seyahat acentası ruhsatı almasının gerekli olmadığı (bilirkişilerden biri bu ilişkiyi acenta olarak değenlendirmektedir), booking.com BV'nin Türkiye'deki otellerde aracılık ederek gerçekleşen otel rezervasyonlarından elde ittiği komisyonun Türkiye'de elde edilen gelir olması hasebiyle Türkiye'de vergi vermesi gerektiği, vergi ödemesinin diğer rakiplerle haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği ve Türk Ticaret Kanunu'nun 55/1. maddesine göre iş şartlarına uymama haline girip girmeyeceği Türk doktrininde tartışmalı olduğu, bu konuda değerlendirmenin ve takdirin sayın mahkemeye ait olduğu sonucuna varılmıştır."
Bilirkişi raporunun sunulmasının ve okunmasının ardından söz alan davacı avukatı, raporda birçok çelişkinin mevcut olduğunu belirterek, ayrıntılı beyan için süre istedi.
Davalı booking.com avukatı ise raporun sonuç kısmında çelişki olmadığını savundu. Yaklaşık ispat şartının ortadan kalktığı aktaran avukat, "Tedbir kararının bilirkişi raporu gözetilerek değişen şartlar nedeniyle kaldırılmasını talep ederiz." dedi.
Taraflara rapora karşı beyanlarını sunmaları için süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Nisan 2019'a erteledi.
Davanın geçmişi
TÜRSAB avukatları, seyahat acentelerine karşı haksız rekabet gerçekleştirdiği iddiasıyla online rezervasyon portalı booking.com aleyhine faaliyetlerinin durdurulması talebiyle dava açmıştı.
Davayı 29 Mart 2017'de kabul eden mahkeme, booking.com şirketinin, internet adresi üzerinden ve oluşturulacak başka bir adres üzerinden, Türkiye'deki otel, konaklama tesislerinin pazarlanması ve pazarlanmasına aracılık edilmesi yönündeki faaliyetinin durdurulmasına, bu konuda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) yazı yazılmasına karar vermişti.
Davalı booking.com'un avukatları, Türkiye'deki faaliyetlerin tedbiren durdurulması kararına itiraz etmiş, itirazı değerlendiren mahkeme, 26 Mayıs 2017'de verdiği kararla, bu itirazları reddetmişti.
Mahkeme ayrıca bir önceki celse, İstanbul, Marmara ve Boğaziçi üniversitelerinin vergi ve ticaret hukuku konularında uzman öğretim üyeleri arasında belirlenecek bilirkişi heyeti tarafından rapor düzenlenmesine karar vermişti.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.