Fransa’da Benalla krizi ve Macron’un çizilen imajı

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Fransa’da büyük bir tartışmaya neden olan Alexandre Benalla (arşiv)
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Fransa’da büyük bir tartışmaya neden olan Alexandre Benalla (arşiv)
TT

Fransa’da Benalla krizi ve Macron’un çizilen imajı

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Fransa’da büyük bir tartışmaya neden olan Alexandre Benalla (arşiv)
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Fransa’da büyük bir tartışmaya neden olan Alexandre Benalla (arşiv)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yeni bir skandala hiç ihtiyacı yoktu. Çünkü devlet hazinesine 10 milyar Euro’dan fazlaya mal olacak ve taleplerine karşılık olarak hediye şeklinde takdim edilecek tedbirlere rağmen Sarı Yelekliler krizi henüz sonlanmadı. Tüm bunlara paralel olarak Emmanuel Macron ve hükümetinin popülerliği dibe vurdu. Öte yandan önümüzdeki Mart ayında yapılması kararlaştırılan Avrupa seçimleri, Cumhuriyet Yürüyüş Hareketi (REM) için muhtemelen bir hayal kırıklığı oluşturacak. Buna karşılık anketler, eski cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen’in liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi’nin (önceki adı Ulusal Cephe) bundan karlı çıkacağını söylerken, klasik sağın ve sosyalist solun daha fazla gerileme kaydedeceğini dile getiriyor.
Benalla krizi tekrar hortladı
Bu gergin ortamda Macron’un eski Güvenlik Sorumlusu Alexandre Benalla, Elysee Sarayı’nda yeniden gündeme geliyor. Bu, geçen yaz gündeme gelen skandala ek olarak yeni bir skandal gibi görünüyor.
30 yaşındaki Benalla, emniyet görevlilerin kaskını takıp polis kılığına girerek geçen yıl 1 Mayıs’ta göstericilere karşı aşırı şiddet kullanmasından dolayı geniş çaplı tartışmalara neden oldu. Elysee ve güvenlik servislerinin Benalla’yı kamufle etmelerinden dolayı büyük bir skandal yaşandı. Fakat meselenin iç yüzü ortaya çıktığında muhalefet, var gücüyle Macron’a saldırdı. Meselenin araştırılması için parlamentoda iki komisyon oluşturuldu ve konu yargıya taşındı. Yargı, cumhurbaşkanının eski güvenlik sorumlusunu şiddete başvurmak ve resmi sıfatları kullanmakla suçladı. Sonuç olarak Elysee, Macron’la ilişkisi ve rolü hakkında söylentilerin çıktığı Benalla’yı görevden uzaklaştırdı.
Macron’un imajı çizildi
Böylece Benalla krizi, ilk defa Macron’un imajını çizdi. Krizin ardından Çevre Bakanı Nicolas Hulot ve İçişleri Bakanı Gerard Collomb’un istifa etmesi üzerine Macron’un sorunları daha da artarak yönetimdeki kırılganlık ortaya çıktı. Bu meseleler, Fransa basınında gündemden düşmeye başlarken Sarı Yelekliler krizi patlak verdi. Cumhurbaşkanlığı ve hükümet, bu krizler karşında şaşkına döndü. Hükümet, uluslararası medya organlarının gündeme getirdiği yangın fotoğraflarını ve soygun operasyonlarını engellemek için yılsonu kutlamalarının yaklaşmasına ve yakıta getirilen zamların iptal edilmesi, asgari ücretin artırılması ve düşük emeklilik maaşlarındaki vergi artışından vazgeçilmesi gibi önlemlere güvendi.
Olayların nispeten yatıştığı bir ortamda Alexandre Benalla’nın ismi yeniden gündeme gelerek Elysee’yi ve hükümeti yeni bir girdabın içine soktu. Bu mesele, Cumhurbaşkanı Macron’un 22 Aralık’ta Çad’a yaptığı ziyaret sırasında gündeme gelmeye başladı. Mevcut bilgilere göre N’Djamena Havalimanı’nda Cumhurbaşkanı İdris Debi’yle buluşan Macron, Debi’ye bu ayın başında Alexandre Benalla’yla yaptığı iki saatlik görüşmesi ve Benalla’nın Çad Kuvvetleri’ne savunma araç-gereçlerinin alımından sorumlu Stratejik Rezerv Müdürü Ömer Debi’yle bir araya geldiği buluşma hakkında sorular sormaya başladı. Ayrıca Benalla, Kamerun ve Kongo gibi diğer Afrika ülkelerine de seyahatler yaptı.
Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı endişeye kapıldı
Benalla, karar merkezine yakın ya da cumhurbaşkanının gayri resmi temsilcisi olduğunu iddia ederek Elysee’deki eski konumundan yararlanmış olabileceğinden dolayı Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı endişeye kapıldı. Bunun için Elysee, Londra’ya yerleşen Benalla’nın faaliyetlerinin cumhurbaşkanlığıyla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığı ve cumhurbaşkanlığı adına sadece cumhurbaşkanının danışmanının ve Dışişleri Bakanı’nın konuşabileceği yönünde ivedi bir açıklama yaptı.
Dolaylı açıklamalar ve tehditler aracılığıyla saray çevreleri ve Benalla arasındaki tartışmanın arka planında yavaş yavaş yeni bağlantılar ortaya çıktı. Benalla, sarayda görevliyken Dışişleri Bakanlığı’nın temin ettiği ve 1 Ağustos’ta Elysee’den uzaklaştırılmasının ardından iade etmediği iki diplomatik pasaportu halen kullanıyor olabilir. Senato komisyonunun soruları karşısında Benalla, pasaportları cumhurbaşkanlığı ofisinde bıraktığını dile getirdi. Daha sonra bunun doğru olmadığı saptandı. Önceki gün Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Temmuz ayının sonunda Benalla’dan diplomatik pasaportları iade etmesi istediğini, ancak Benalla’nın pasaportları teslim etmediğini söyledi. Bundan dolayı Dışişleri Bakanlığı, Benalla’yı meseleyi yargıya taşımakla tehdit etti. Ayrıca yetkilileri endişelendiren başka önemli sorular bulunuyor. Benalla, özel amaçları için resmi sıfatını kullanmış olabilir.
Soruşturma başlatma kararı
Benalla’nın geçmiş ve şu anki faaliyetleriyle ilgili bu karışıklık ve belirsizlik ortamında cumhurbaşkanlığına zarar verebilecek herhangi bir açıklamaya engel olmak için saray çevreleri, hakikati araştırmak amacıyla idari bir soruşturma başlatmaya karar verdi. Bu kapsamda Macron’un ofis müdürü, Benalla’ya resmi bir mektup göndererek kendisinden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda görevliyken yapmış olduğu tüm kişisel ve özel görevleri açıklamasını istedi. Nitekim cumhurbaşkanlığı, saraydaki görevinden uzaklaştırılmadan önce Benalla’nın açıklamadığı özel çıkarlarına göz yumması mümkün değildir. Ayrıca cumhurbaşkanlığı yetkilisi, Benalla’yı meseleyi yargıya taşımakla tehdit ederek Benalla’dan yerine getirdiği görevler karşılığında aldığı tüm mali ödülleri açıklamasını istedi.
Bu bilgiler ışığında muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ve hükümeti yeniden eleştirerek Benalla’nın Elysee Sarayı’ndan uzaklaştırılmasına rağmen halen korunduğuna işaret etti. Klasik sağ Cumhuriyetçiler Partisi Sözcüsü Lydia Gyros, Benalla’yla ilgili sırların ve sahip olduğu diplomatik pasaportun sebebini ve seyahatlerinde Fransa’yı temsil edip etmediğini sordu. Aynı zamanda hem sağ hem de sol kesimden eleştiriler geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve hükümet, kritik bir anda böyle bir meselenin gündeme gelmesini beklemiyordu. Zira tartışmalı dosyalar kapatılıp anlaşmazlıklar giderilmeye ve reform programına geri dönülmeye başlanmıştı.



İsrail, ABD’yi dinlemeden İran’ı vurabilir

 İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 18 Nisan’da Tahran’da düzenlenen Ulusal Ordu Günü törenlerine katılmıştı (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 18 Nisan’da Tahran’da düzenlenen Ulusal Ordu Günü törenlerine katılmıştı (Reuters)
TT

İsrail, ABD’yi dinlemeden İran’ı vurabilir

 İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 18 Nisan’da Tahran’da düzenlenen Ulusal Ordu Günü törenlerine katılmıştı (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 18 Nisan’da Tahran’da düzenlenen Ulusal Ordu Günü törenlerine katılmıştı (Reuters)

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın desteği olmasa bile İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenleyebilir.

Adlarının paylaşılmaması şartıyla Reuters’a konuşan kaynaklar, İsrail’in “gelecek aylarda” İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenleme planının hâlâ masada olduğunu söylüyor.

New York Times’ın (NYT) 16 Nisan’da yayımladığı haberde, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini mayısta vurmak için bir plan hazırladığı ve bunu Washington’la paylaştığı yazılmıştı. Ancak Trump’ın İsrail'in saldırı planını desteklememe kararı alarak müzakere yolunu tercih ettiği aktarılmıştı. Cumhuriyetçi liderse planı “ertelemediğini fakat acelesinin olmadığını” belirtmişti.

Reuters’a konuşan İsrailli yetkililer, Tel Aviv’in saldırı için Trump yönetimine birden fazla plan sunduğunu söylüyor. Bahar sonu ve yaz ayları için yapılan bu planlarda komando birlikleriyle düzenlenecek kara operasyonları ve hava saldırılarının yer aldığı ifade ediliyor.

Diğer yandan ABD’nin onaylamayacağı bir operasyonun, İsrail’in planladığından daha sınırlı kalacağı ve Tahran’ın nükleer silah geliştirme sürecini sadece bir yıllığına geciktirebileceği aktarılıyor.

NYT’nin bugün yayımladığı analizde de İsrail ordusunun saldırı için ABD’den istihbarata ihtiyaç duyacağı belirtiliyor. Ayrıca İran’ın misilleme yapması durumunda Amerikan ordusunun İsrail’e koruma sağlaması gerekeceği ifade ediliyor.

Analizde, ABD-İran arasında nükleer anlaşma görüşmeleri sürerken İsrail’in böyle bir saldırı düzenlemesinin Tel Aviv-Washington hattında gerilim yaratacağı belirtiliyor. Trump’ın Gazze savaşında İsrail’e verdiği desteğin tehlikeye girebileceği yorumu da yapılıyor.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dünkü açıklamasında Tahran'a saldırı tehdidini yineleyerek "neye mal olursa olsun İran'ın nükleer silah elde etmesini engelleyeceklerini" söylemişti.

Öte yandan ABD-İran müzakerelerini yürüten Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Mossad Direktörü David Barnea’yla dün gizli görüşme yaptığı aktarılıyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla Axios’a konuşan İsrailli yetkililer, Dermer ve Barnea’nın İran’ın nükleer programının durdurulmasını istediğini söylüyor. Witkoff’unsa “nükleer krizin diplomatik yoldan çözümüne” ve İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin durdurulmasına odaklanıldığını söylediği belirtiliyor.

ABD ve İran’dan heyetler, Umman’da 12 Nisan’da yapılan görüşmenin ardından müzakerelerin “olumlu ve yapıcı” geçtiğini bildirmişti. Görüşmelerin ikinci turu İtalya’nın başkenti Roma’da bugün gerçekleştirilecek.

Independent Türkçe, Reuters, Axios, New York Times