‘Libyalı kadınlar Kaddafi döneminde bile bu kadar baskı altında değildi’

Gassan Salame ve Stephanie Williams, İtalya’daki Palermo Konferansı’nda Libyalı kadın liderlerle görüştü (BM Misyonu)
Gassan Salame ve Stephanie Williams, İtalya’daki Palermo Konferansı’nda Libyalı kadın liderlerle görüştü (BM Misyonu)
TT

‘Libyalı kadınlar Kaddafi döneminde bile bu kadar baskı altında değildi’

Gassan Salame ve Stephanie Williams, İtalya’daki Palermo Konferansı’nda Libyalı kadın liderlerle görüştü (BM Misyonu)
Gassan Salame ve Stephanie Williams, İtalya’daki Palermo Konferansı’nda Libyalı kadın liderlerle görüştü (BM Misyonu)

Libyalı kadınlar, özgürlüklerini kazanmak ve haklarını savunmak için iki katı bedel ödedi. Ancak 17 Şubat ayaklanmasından yaklaşık 7 yıl sonra “ortadan kaybolmalar ve hedef alınmalar” hala devam ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan birçok Libyalı kadın, şu ana kadar elde ettiklerinin “haklarının karşılanmasından başka bir şey olmadığını” söyleyerek, kadınların hak ve konumlarda erkeklerle eşit olarak tutulmadığını vurguladı.
Muammer Kaddafi’nin 2011 yılında devrilmesinden bu yana 25 Haziran 2014 tarihinde Havari bölgesindeki (ülkenin doğusunda) evinde kimliği bilinmeyen silahlı kişiler tarafından öldürülen Ulusal Geçiş Konseyi’nin kurumlarından birinde avukat olan Salva Bughaighis olmak üzere birçok Libyalı kadın, kamusal sektörde ve toplumsal faaliyetlerde mağdur oldu. Aynı şekilde olaydan yaklaşık 3 hafta sonra Derne şehri Ulusal Konferansı üyesi olan Ferahi el-Barkavi de Bughaighis’in öldürülmesini kınaması dolayısıyla herkesin gözü önünde öldürüldü.
Her ne kadar Libyalı kadınlar Şubat ayaklanmasından sonra bazı haklarını elde etmiş, yasama organlarında ve siyasi kuruluşlarda yüzde 16’lık bir varlık göstermiş olsa da toplumsal alanlardaki birçok aktivist, Libyalı kadınların “haklarına yönelik ihlallere maruz kaldığını” ifade etmeyi sürdürüyor. Trablus Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Profesör olan Dr. Hatice el-Buayşi, “Diğer alanlardaki ilerlemelere kıyasla bazı haklarda bir düşüş var” dedi.
El-Buayşi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Yasal olarak 17 Şubat devriminden önce kadınların sahip oldukları yasal güvencelerin bir kısmında bir düşüş oldu. Ancak diğer taraftan kadınlar sivil faaliyetlere katıldı ve buralardaki varlıklarında ısrarlarını sürdürdü” ifadelerini kullandı.
‘Ülkeyi terk etmeye zorlandılar’
Libya Kadın Hakları Örgütü Genel Kurul Başkanı el-Buayşi, 17 Şubat devrimi sonrasında kadınların maruz kaldığı durumları hatırlatarak, “Kadınların kamusal hayata katılımına karşı dini metinler kullanıldı. Salva Bughaighis gibi siyasi ve sivil aktivistler hedef alındı, başkaları tehdit edildi ve hayatlarından endişe duymamaları için ülkeyi terk etmeye zorlandı” ifadelerini kullandı.
Profesör, “Ancak bu olumsuz atmosfer, kadın haklarının ve siyasi hareketlerin sürekliliğini engellemedi. Sonuç olarak anayasa taslağına katılımlarını ve devlet kurumlarında yetkilendirilmelerini sağlamak için güçlü bir hareketlilik bulunuyor” diyerek, bakanlıklardaki kadınları güçlendirmek üzere ofisler açıldığını vurguladı.
Libyalı kadınlar, ülkenin doğusunda bulunan 200 sandalyeli Libya Temsilciler Meclisi’nde 30 sandalye kazandı. Aynı şekilde 60 üyeli Anayasa Hazırlık Komitesi’nde de 6 kadın tarafından temsil ediliyorlar.
Ancak bu zaferlerin ve sınırlı kazanımların karşılığında son yıllarda siyasi çalışmalarda cinsiyet eşitliğini paylaşmayı reddeden gelenekçilerden kurtulamadılar. Bu çerçevede Dr. Hatice el-Buayşi, “Kadınların siyasi hayata ya da sivil topluma katılmasının arka planında bu baskılar var. Ancak parlamentoda erkek milletvekillerinin erkek kültürüyle ilgili başka baskılar da var. Bu nedenle kadın haklarını güvence altına alan yasaların yürürlüğe geçmesi için yeterli düzey sağlanamıyor” dedi.
Temsilciler Meclisi’ne üye olan Seham Sergiva da Al-Hurra kanalına yaptığı açıklamada, söz konusu ihlallere yönelik şikâyetlerini dile getirdi. Sergiva, Libyalı kadınların farklı kültür, sosyal ve eğitim alanlarından gelen kadınları içeren bir konsey kubbesi altında büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Meclis üyesi, kadınların partilerin desteğiyle değil kabilelerin desteğiyle seçilerek meclise girdiğini vurguladı.
Sergiva, “Kadın adaylar, seçimlerin başından itibaren fotoğraflarının ilan panolarına yerleştirilmesi ile ilgili olarak sorun yaşadı. Çünkü toplum bunu kabul etmiyor ve kadın rakibi, erkeklerin karşısında bir kusur olarak görüyor” ifadelerini kullandı.
13 bakanlık ve 5 devlet bakanlığından oluşan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Kadın İşleri ve Sosyal Kalkınma Devlet Bakanı Esma el-Asta, Kurumsal İlişkiler Devlet Bakanı İman Muhammed Yunus ve Sosyal İşler Bakanı Fadi Mansur olmak üzere 3 kadın barındırıyor.
‘Kaddafi döneminde durum biraz daha iyiydi’
Ancak Libya Eserleri Medya Ofisi Direktörü Seyyide el-Saravi, “Libyalı kadınlar, 17 Şubat devriminden sonra herhangi bir kazanç elde etmedi. Aksine gerçekten de durumları Kaddafi döneminde biraz daha iyiydi” dedi. Yetkili, “Şubat ayıyla birlikte kadınlar görülmeye başlandı. Onlar için Kaddafi’nin uygulamaya çalıştığıyla başka bir yüz ortaya koyuldu. Güçlü kadınlar dönemi, uzun sürmedi. Güvenlik durumunun ve ülkenin yaşadığı zayıflığın etkisiyle zaman zaman tecavüze veya saldırıya maruz kaldılar” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Seyyide el-Saravi, “Kadınlar siyasi hayata katılmaya çalıştıklarında çok zayıf göründüler ve bu, önlerine engeller koydu. Bugün bile pozisyonlarında sadece fotoğrafları var, olayların ana yöneticisi erkekler. Bu durum, Kaddafi dönemindeki statülerinin çok daha iyi olduğunu kanıtlıyor, hatta o dönemde erkeklerle neredeyse eşit düzeydeydiler” dedi.
Kadınlara yönelik endişeler giderek artarken, Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya misyonunun, kadınların ülkedeki siyasi diyaloğa katılımı konusunda istekli olduğu belirtildi. Zira durum, başta BM’nin Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame ve Yardımcısı Stephanie Williams’ın “Birlikte İnşa Ediyoruz” girişimiyle ortaya koyduğu ve başta Feyruz Naim, Rıza Tubuli, Ravan Halifullah ve Zubeyde el-Buruni olmak üzere kadınlarla gerçekleştirdiği çok sayıda toplantıya da yansıdı.
Diğer taraftan Libyalı bir aktivist ve Ülkeyi Kurtarmak için Libyalı Kadınlar girişiminin resmi sözcüsü Amine el-Haseya, Libyalı kadınların Kaddafi rejimini devirmede önemli bir rol oynadığını vurguladı.
El-Haseya, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Kadınlar, siyasi katılım ve görev alma hakkı talep ederek Şubat devrimini mümkün kılmak için önemli bir destek sağladı” dedi. Amine el-Haseya, kadınların bakanlıklarda, yasama kurumlarında ve Anayasa Hazırlama Komitesinde sandalye kazandığını ifade etti.
Silahlı gurupların etkisi
Aktivist, kadınların siyasi hareketliliğe ve barışçıl gösterilere katılımının silahlı grupların ortaya çıkmasının ardından azaldığını, bunun da haklarını talep etmelerini, siyasi kriz ve devam eden çatışmalar hakkındaki görüşlerini açıklamalarını engellediğini belirtti. Tüm bu etkenlerin, Suheyrat Anlaşması, Paris Konferansı ve İtalya’daki Palermo görüşmesinden bu yana siyasi krizi çözmek için sürmekte olan müzakerelerde kadınların oynadığı rolde düşüşe neden olduğunu vurguladı.
Diğer taraftan Libya Kadınlar Barış Forumu’nun Başkanı Zehra Lanki, “Toplumun militarizasyonu, hukukun yokluğu ve cezasızlık kültürü, bunların hepsi toplumda, özellikle de kadınlar arasında dışlanma kültürünü güçlendirdi” dedi.
Öte yandan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, ülkede Kadınları Destekleme ve Güçlendirme Birimi’ni kurdu. Serrac, birimin başkanlığına Leyla el-Lafi'yi, Başkan Yardımcısı olarak da Hanan el-Fahiri'yi atadı. BM Libya misyonu, söz konusu hareketi memnuniyetle karşılarken, girişimin Libya’daki kadınlar için “önemli bir adım” olduğunu vurguladı.



Kuşatma altındaki el-Faşir, savaş ve açlıkla mücadele ediyor

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

Kuşatma altındaki el-Faşir, savaş ve açlıkla mücadele ediyor

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)

Sudan'ın batısında bulunan Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki sivillerin durumu, gıda, su ve tıbbi tedaviye erişimin giderek zorlaşmasıyla daha da kötüleşiyor. Açlık ve devam eden çatışmalar, Nisan 2024'ten bu yana şehirde mahsur kalan on binlerce insanın kaderini tehdit ediyor. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) her geçen gün kötüleşen insani durumun ortasında, gıda maddelerinin şehre girdiği tüm geçitleri ve yolları kapatıyor; temel gıda maddeleri ve yakıt tedarik etme girişimlerini engelliyor.

El-Faşir'deki kaynaklar, HDK’nin her gün pazarları ve hayati tesisleri ağır topçu ateşine tutması nedeniyle büyük marketlerin kapılarını kapatmasının ardından sivillerin büyük zorluklarla gıda temin ettiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Siviller, mısır unu, şeker, yağ ve sabun gibi temel gıda maddelerini satın almak için meskûn mahallelerdeki küçük marketlere güveniyor” dedi.

Devam eden kuşatmanın bir sonucu olarak, bölge sakinlerinin alım gücü azaldı ve yüksek fiyatlar nedeniyle az miktarda yiyecek bile alamaz hale geldiler.

Bir bölge sakini, banka yoluyla ödeme yapıldığında fiyatların iki katına çıktığını, nakit ödeme yapıldığında ise fiyatların düştüğünü ve çok sayıda bölge sakininin yüksek fiyatlar nedeniyle el-Faşir'den kaçtığını belirtti. Birçok sebze ve meyve türü bir yılı aşkın süredir şehrin pazarlarında bulunmuyor.

Gıda kaçakçılığı

Bazı kent sakinlerine göre, el-Faşir'e mal ve eşya sokmanın tek yolu eşek ve deve gibi hayvanları kullanarak kaçakçılık yapmak, ancak bu da riskli. Çünkü HDK militanları tarafından durduruluyorlar ve çoğu zaman mallara el konuluyor.

VFGHY
Sudanlılar savaştan kaçmak için Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’in eteklerinde bulunan Ebu Şuk Mülteci Kampı’na sığınıyor. (AP)

Şehir sakinlerinin çoğunluğu, günde darı unu ve mısırdan yapılan tek bir ana öğünle yetiniyor ve ellerinde başka bir şey olmayabiliyor.

Geleneksel yeraltı kuyularından yeterli miktarda içme suyu temin edilse de, bir varilin fiyatının 8 bin Sudan cüneyhini aşması vatandaşların sıkıntılarını artırıyor.

Günde bir öğün ücretsiz yemek sağlayan aşevlerine bağımlı hale gelen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor; bazen bu yemekler ihtiyaç sahibi ailelerin sayısına yetmiyor. El-Faşir'deki bazı vatandaşlar, kuşatma altında bulunan kentteki insani durumun özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar için ciddi bir zorluk derecesine ulaştığını, yetersiz beslenme nedeniyle zayıf vücutlarının bunu kanıtladığını bildirdi.

Yerlerinden edilen insanlar HDK ve müttefikleri tarafından öldürmeye varan ciddi ihlallere maruz kaldıkları için el-Faşir'den kaçmak da güvenli değil. Bölge sakinleri, kuşatmanın devam etmesi ve el-Faşir'e insani erişimin açılmaması halinde, sonbahar mevsimine girilmesi ve vatandaşların tarım yapamaması nedeniyle durumun daha da kötüleşeceğinden korkuyor.

Saha durumu

El-Faşir'deki geniş alanlar, son birkaç gün içinde siviller arasında onlarca ölüm ve yaralanmaya neden olan, bazıları konutları hedef alan yoğun topçu bombardımanına ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarına tanık oluyor.

Yerel kaynaklar, ordunun geçtiğimiz aylarda HDK tarafından el-Faşir'e düzenlenen onlarca saldırıyı püskürtmeyi başardığını bildirdi. El-Faşir sakinleri, Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşlarının insani yardımın ihtiyaç sahibi sivillere ulaşmasına izin vermesi için HDK üzerinde daha fazla baskı kurmasını bekliyor.

Yerel bir gönüllü grubu olan el-Faşir Direniş Komiteleri Koordinasyonu, çatışmaların ortasında kalan on binlerce masum insanın çektiği acılara son vermek için orduyu şehir üzerindeki kuşatmayı kaldırmaya çağırıyor.

CDFG
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki Hızlı Destek Kuvvetleri mensupları (Arşiv - Telegram)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan kısa bir süre önce BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in talebi üzerine kentte bir hafta süreyle insani ateşkes yapılmasını kabul etti, ancak HDK bu konuda kendileriyle herhangi bir temas kurulmadığını belirtti.

HDK'ye göre el-Faşir kentinde şu anda siviller bulunmuyor; kentte bulunanlar ordu ve müttefik silahlı gruplara mensup savaşçılar.

Geçtiğimiz haziran ayında BM Güvenlik Konseyi, bir yıldan uzun bir süredir HDK tarafından kuşatma altında tutulan ve ordunun geniş ve yoğun nüfuslu Darfur bölgesindeki son kalesi olan el-Faşir üzerindeki kuşatmanın kaldırılması için bir karar almıştı.