Yüksek lifli gıdalar kansere yakalanma riskini azaltıyor

Yüksek lifli gıdalar kansere yakalanma riskini azaltıyor
TT

Yüksek lifli gıdalar kansere yakalanma riskini azaltıyor

Yüksek lifli gıdalar kansere yakalanma riskini azaltıyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) adına gerçekleştirilen kapsamlı incelemeye göre insanların çoğu, ölüm riski olan hastalıklardan korunmalarını sağlayacak kadar lifli gıda tüketmiyor.
Beslenmeyle ilgili son 40 yılda yapılan 185 çalışma ile 58 klinik deneyi içeren WHO’nun incelemesi, Otago Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından kaleme alındıktan sonra tıp dergisi The Lancet’te yayımlandı.
Araştırma yeme içme alışkanlıklarının sağlık üzerindeki etkisine dair oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmadan derlenen bilgilere göre, günde 25-29 gram arası lifli gıda tüketmek, kanser, felç ve kalp rahatsızlıkları gibi yaşamı tehdit eden hastalıklara yakalanma oranını yüzde 15 ila 30 arasında azaltıyor.  
Araştırma, daha çok lifli gıda alan insanlar arasında ölüm vakasının ve koroner kalp hastalığına yakalanma oranının daha düşük olduğunu gösteriyor.
Bununla birlikte dünya genelinde insanların çoğu, günde 20 gramın altında lifli gıda tüketiyor.
İngiltere’de 2015 yılından bu yana yürürlükte olan yönergeler, insanlara günde 30 gram lifli gıda almaları tavsiyesinde bulunuyor. Ancak ülkede yetişkinlerin yalnızca yüzde 9’u bu hedefe ulaşabildi.
Amerikalılar günde 15 gram lifli gıda yiyor
ABD’deki oranlar ise çok daha vahim. Amerikalı yetişkinler, günde yalnızca 15 gram lifli gıda tüketiyor.
Uzmanlar, günlük lif tüketimindeki her 8 gramlık artışın, koroner kalp hastalığı, Tip 2 diyabet ve kalın bağırsak kanserinden ölümleri yüzde 5 ila 27 arasında düşürdüğünü belirtti.
Lif tüketmenin insanlar için herhangi bir risk taşımadığını ifade eden araştırmacılar, ancak beslenme incelemesinin yazarları, çok fazla lifli gıda almanın, demir ya da mineral seviyesi düşük insanlar için olumsuz etkileri olabileceğine dikkat çekti.
Lif zengini tam tahıllar, vücutta demir oranının düşmesine yol açabiliyor.
Çalışmayı kaleme alan yazarlar, araştırmanın lif bakımından zengin gıdaları baz aldığını, çalışmaların yemeklere atılan tozlar gibi yapay liflerle ilgili olmadığını vurguladı.
Cambridge Üniversitesi MRC Epidemiyoloji Birimi’nden Prof. Dr. Nita Forouhi, “Bu çalışma, İngiliz hükümetinin günde 30 gram lifli gıda tüketilmesi yönündeki tavsiyesinin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor” dedi. 
Bu konuda kamu kurumlarına olduğu kadar bireylere de görevler düştüğünü ifade eden Forouhi, “Yapılan araştırma, toplam karbonhidrat tüketimiyle ilgili değildi. Fakat toplumda giderek yaygınlaşan düşük karbonhidrat tüketimine dayalı diyetler, insanları tam tahıllı gıdalardan alınacak liflerden mahrum bırakıyor” ifadelerini kullandı.



Deniz kabuğuna üflemenin uyku apnesine iyi geldiği tespit edildi

Spiral şeklindeki bir deniz kabuğuna üflemek, uyku apnesine çare olabilir (Eduardo Verdugo/AP)
Spiral şeklindeki bir deniz kabuğuna üflemek, uyku apnesine çare olabilir (Eduardo Verdugo/AP)
TT

Deniz kabuğuna üflemenin uyku apnesine iyi geldiği tespit edildi

Spiral şeklindeki bir deniz kabuğuna üflemek, uyku apnesine çare olabilir (Eduardo Verdugo/AP)
Spiral şeklindeki bir deniz kabuğuna üflemek, uyku apnesine çare olabilir (Eduardo Verdugo/AP)

Deniz kabuğuna üflemenin uyku apnesine iyi geldiği ortaya çıktı. 

Yaygın bir uyku rahatsızlığı olan obstrüktif uyku apnesi (OUA), hastanın solumunun gece boyunca sık sık durmasına yol açıyor. Yeterli uyku alamamaya veya horlamaya yol açan bu rahatsızlık, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve felç riskini de artırıyor. 

En yaygın tedavi yöntemi hastanın uykusunda, sürekli pozitif hava yolu basıncı (CPAP) cihazını takmasını içeriyor. Ancak burun ve boğaza basınçlı hava üfleyen bu cihaz, hem rahatsız edici olabiliyor hem de herkesin karşılayabileceği bir maliyete sahip değil.

Hindistan'dan bir araştırma ekibi, buna alternatif olarak deniz kabuğuna üflemenin OUA semptomlarını azaltabileceğini tespit etti. 

Binlerce yıldır Hint kültürünün parçası olan bu ritüel, derin nefes alındıktan sonra spiral biçimli bir deniz kabuğuna üflenerek yapılıyor.

Bulguları hakemli dergi ERJ Open Research'te yayımlanan araştırmada 19 ila 65 yaşındaki 30 OUA hastasının uyku kalitesi bir gece boyunca takip edildi. Hastalara ayrıca gün içinde ne kadar uykulu hissettikleri hakkında sorular soruldu.

Daha sonra katılımcılar rasgele bir şekilde deniz kabuğuna üfleme veya derin nefes alma egzersizi yapma grubuna atandı. Eğitim alan katılımcılar haftada 5 gün, en az 15 dakika boyunca bu tedavi yöntemlerini uyguladı. 6 ayın ardından tekrar değerlendirmeye alındılar.

Deniz kabuğuna üfleyenlerin, diğer gruba kıyasla gündüzleri yüzde 34 daha az uykulu hissettiği saptandı. 

Araştırmacılar ayrıca bu kişilerin saatte ortalama 4-5 daha az apne (uyku sırasında solunumun durması) yaşadığını ortaya koydu. Gece boyunca kandaki oksijen seviyeleri de daha yüksek çıktı. 

Çalışmaya liderlik eden Dr. Krishna K. Sharma, "Deniz kabuğuna üfleme, makinelere veya ilaçlara ihtiyaç duymadan uykuyu iyileştirmeyi ve semptomları azaltmayı sağlayabilecek basit ve düşük maliyetli bir nefes alma tekniği" diyerek ekliyor:

Deniz kabuğuna üfleme şekli epey farklı. Bu eylem güçlü titreşimler ve hava akımı direnci yaratıyor, bu da muhtemelen boğaz ve yumuşak damak da dahil, üst hava yolundaki kasları güçlendiriyor. Bunlar OUA hastalarında uyku sırasında sıklıkla çöken bölgeler.

Yeni araştırma CPAP cihazına alternatif sunması nedeniyle önem taşısa da çalışmanın az katılımcıyla yapılmış olması gibi sınırlılıkları var. Ekip birkaç hastaneyi kapsayan daha büyük bir çalışma yürütmeyi planlıyor.

Bu sayede deniz kabuğuna üflemenin neden uyku apnesine iyi geldiği de daha net bir şekilde anlaşılabilir. 

Astım gibi solunum hastalıkları alanında çalışan, Birleşik Krallık merkezli yardım kuruluşu Asthma + Lung UK'den Dr. Erika Kennington "Deniz kabuğu üfleme yaklaşımının daha büyük ölçekte test edilmesi ve alkolü azaltma, egzersiz yapma ve düzgün uyku alışkanlıklarını sürdürme gibi kanıtlanmış diğer stratejilerle karşılaştırılması iyi olur" diyerek ekliyor:

OUA uzun vadeli bir rahatsızlık ancak doğru tedaviler ve yaşam tarzı değişiklikleriyle semptomlarda gerçek bir fark yaratılabilir.

Independent Türkçe, Guardian, MedicalXpress, ERJ Open Research