Tuzdan arındırma tesisleri çevreye zarar veriyor

Atık tuzlu su bir tuzdan arındırma tesisinden Akdeniz’e akıyor (Reuters-Arşiv)
Atık tuzlu su bir tuzdan arındırma tesisinden Akdeniz’e akıyor (Reuters-Arşiv)
TT

Tuzdan arındırma tesisleri çevreye zarar veriyor

Atık tuzlu su bir tuzdan arındırma tesisinden Akdeniz’e akıyor (Reuters-Arşiv)
Atık tuzlu su bir tuzdan arındırma tesisinden Akdeniz’e akıyor (Reuters-Arşiv)

Birleşmiş Milletler (BM) Üniversitesi Su, Çevre ve Sağlık Enstitüsü (UNU-INWEH) tarafından hazırlanan son rapora göre dünya çapındaki yaklaşık 16 bin tuzdan arındırma tesisi, beklenenden daha yüksek miktarda tuzlu atık ve toksik kimyasallar üreterek çevreye zarar veriyor.
Raporda, tuzdan arındırma tesislerinin, 95 milyon metreküp tatlı su üretmek için her gün 142 milyon metreküp tuzlu su pompaladığı, bunun da önceki tahminlere göre yüzde 50 daha fazla olduğu kaydedildi.
Birçok kurak bölgeye fayda sağlayan su arıtma teknolojisinin giderek daha fazla talep edildiği aktarılan raporda, çok tuzlu olan bu atık suyun, genellikle denize pompalandığı belirtilerek, bunun bir yıldan fazla bir süre sonra ABD’nin Florida eyaletinin 30 santim tuzlu su ile kaplanmasına yeterli olabileceğini vurgulandı.
Raporda ifade edildiğine göre, yüzde 5 tuz oranı içeren atık su, genellikle suyu tuzdan arındırmada kullanılan klor ve bakır gibi toksik maddeleri içeriyor. Buna karşılık, dünya çapında deniz suyundaki tuz oranı ise yüzde 3.5 civarında.
Hollanda'daki Wageningen Üniversitesi’nde görevli ve aynı zamanda söz konusu araştırmanın danışmanı olan Edward Jones, “Kimyasal atıklar çevrede birikir ve balıklarda toksik etki yaratabilir” dedi.
Suyu tuzdan arındırma tesislerinin, yakında deniz suyundaki oksijen seviyelerini azaltabileceğini söyleyen Jones, bunun kabuklu deniz hayvanları, yengeçler ve deniz dibindeki diğer canlılar üzerinde derin etkiler yaratabileceğine ve besin zinciri boyunca gözlenen ekolojik etkilere yol açabileceğine dikkat çekti.
UNU-INWEH Direktörü Vladimir Smakhtin, söz konusu rapora sonuçları aktarılan çalışmanın, artan popülasyon için temiz içme suyunun çevreye zarar vermeden en iyi şekilde elde edilmesine yönelik bir araştırmanın parçası olduğu bilgisini verdi.



İsrailliler için yeni ‘vaat edilmiş toprak’: Kıbrıs

Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki  Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
TT

İsrailliler için yeni ‘vaat edilmiş toprak’: Kıbrıs

Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki  Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)

Bugün Kıbrıs'ta yaklaşık 15 bin İsrailli yaşıyor ve bu kişilerin varlığı medya ve siyaset çevrelerinde hararetli tartışmalara yol açıyor. Bu çevreler, olanların küçük adada ‘İsrail yerleşim yerleri’ kurulmasına yakın olduğunu düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kıbrıs’a yerleşen İsraillilerin büyük bir kısmı emlak, tıp, teknoloji ve ticaret alanlarında başarılı kişiler olup, Kıbrıs'ta yaşamayı İsrail'de yaşamaktan daha iyi buluyorlar ve yakın zamanda ülkelerine dönmeyi düşünmüyorlar. Bu göç, okulları, sinagogları, koşer restoranları, yüksek binaları ve ana şehirlerde çoğunluğu İsraillilerden oluşan mahalleleri olan bir topluluk oluşturdu ve artık bir Yahudi mezarlığı da var.

Bazı Kıbrıslılar bu durumdan rahatsızlık duyuyor ve ‘İsrailliler için İsrail dışında istikrarlı bir yer bulma yönünde organize bir eğilim’ olduğunu düşünüyorlar. İsrailliler ise bunu şaşkınlıkla karşılıyor ve ‘antisemitizm’ olarak değerlendiriyor.

Ancak dikkat çekici olan, eleştirilerin refah ve güvenlik arayışıyla adada yaşamayı seçen kişilere odaklanması, İsrail'in güvenlik ve askeri varlığı ile son İran savaşında açıkça ortaya çıkan stratejik iş birliğine odaklanmamasıdır.