'Gelişmiş ülkeler dünyayı korumak için kırmızı et tüketimini yüzde 80 azaltmalı'

'Gelişmiş ülkeler dünyayı korumak için kırmızı et tüketimini yüzde 80 azaltmalı'
TT

'Gelişmiş ülkeler dünyayı korumak için kırmızı et tüketimini yüzde 80 azaltmalı'

'Gelişmiş ülkeler dünyayı korumak için kırmızı et tüketimini yüzde 80 azaltmalı'

Eat-Lancet Komisyonu, gezegeni çevre felaketlerinden korumak ve artan nüfusun sağlıklı beslenmesine yetecek kadar gıdayı garanti altına almak için “dünya sağlık diyeti” belirledi.
16 ülkeden, sağlık, beslenme, çevresel sürdürülebilirlik, ekonomi ve siyaset alanlarında 37 uzmanın hazırladığı rapora göre, dünya genelinde kırmızı et tüketiminin yarıya indirilmesi, ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeler içinse bu oranın yüzde 80 azaltılması gerekiyor.
Komisyon ayrıca, süt ve şeker tüketiminin düşürülmesini isterken, fındık, meyve ve sebzenin yanı sıra mercimek ve nohut gibi baklagillerin porsiyonunun ise iki katına çıkarılmasını öneriyor.
Uzmanlara göre bu uyarılar dikkate alınırsa iklim değişikliği, orman tahribatı, hayvan ve bitki türlerinin yok olması gibi sorunlar en aza inecek ve yılda 11 milyon erken doğum vakasının da önüne geçilebilecek.
Lancet tıp dergisinde yayımlanan çalışma hakkında bilgi veren Londra Şehir Üniversitesi’nden Profesör Tim Lang, “Bu meseleyi gerçekten yanlış anlıyoruz. Her ülkenin koşullarına uygun olarak, küresel gıda sistemini daha önce görülmemiş bir ölçekte değiştirebilecek bir revizyona ihtiyacımız var” dedi.
Raporun yazarlarından olan Lang, altını çizdiği konunun siyasetçiler için “alışılmadık bir durum” olduğunu ancak yine de imkansız olmadığını vurguladı.
Dünya nüfusunun 2050 itibarıyla 10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Ancak insanların sağlığı ve dünyadaki kıt kaynaklar batı tarzı yüksek kalorili beslenme şeklinden ötürü artan bir baskı altında.
“Küresel tarım devriminden farksız”
Komisyonun üç yıllık istatistiksel modellemeye dayanan çözüm önerisi, tam tahıllardan ve yumru köklerden elde edilen kalorilerin yaklaşık yüzde 35'ini ve çoğunlukla bitkilerden elde edilen protein tüketimini içeriyor.
Yerel kültürlere ve ihtiyaçlara göre şekillenebilen diyet, günlük değil haftalık ya da iki haftada bir et tüketimini öneriyor.
Sürdürülebilir gıda tüketimine geçişin, yiyecek israfını yarıya düşürebileceği ve bu sayede daha fazla alanın tarıma devredilmesine gerek kalmayacağı belirtiliyor. Söz konusu sorun şu an sığır çiftliği ve palm yağı üretimi için yağmur ormanlarının yok edilmesinde yaşanıyor.
Komisyonun ortak yöneticilerinden biri olan, Almanya’daki Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’nden (PIK) Profesör Johan Rockstrom, beklenen tablonun, “Yeni bir küresel tarım devriminden farksız” olduğunu söyledi. Rockstrom, çalışmayla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Zararlı gıda üretimi uygulamalarıyla mücadele etmek için elimizde sihirli bir değnek yok. Bununla birlikte gıda sistemleri için güvenilir bir faaliyet alanı belirleyerek insanları sağlıklı besleyecek ve bir yandan da çevresel sürdürülebilirliği destekleyecek diyetler tanımlanabilir.”
Komisyonun önerdiği beslenme şekline tepki gösteren serbest piyasa grupları ile et ve süt endüstrisi temsilcileri ise çalışmanın yazarlarını “dadı devlet” istemekle suçladı. Temsilciler, et ve süt ürünlerinin, sağlıklı bir beslenmenin vazgeçilmezi olduğunu da belirttiler.
Avrupa Süt Ürünleri Birliği (EDA) Genel Sekreteri Alexander Anton ise çalışmayla ilgili açıklamasında, “(Bu rapor), azami ölçüde dikkat uyandırmak için uç bir nokta” ifadelerini kullandı.
‘Dünya sağlık diyeti’ nasıl bir şey?
Günlük ortalama 2500 kalori içeren diyette şunlar yer alabilir:

7 gram kırmızı et (iki kokteyl sosisinden daha az)
29 gram kümes hayvanı eti (bir buçuk nugget’a eşit)
28 gram balık (ortalama bir filetonun çeyreği kadar)
250 gram süt ürünü (yaklaşık bir bardak)
Yumurta (haftada 1.5 tane)
500 gram sebze ve meyve (patates gibi nişastalı gıdaları azaltarak)
125 gram bitkisel protein kaynakları olan baklagil, yer fıstığı, fındık ya da soya
52 gram özellikle bitkilerden edinilmiş yağ



Yeni romantik komedi üç günde izlenme listelerini altüst etti

Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
TT

Yeni romantik komedi üç günde izlenme listelerini altüst etti

Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)
Oxford Aşkım'ın yönetmenliğini Arada Kalanlar (The Inbetweeners), Skor Sıfır (The Inbetweeners Movie) ve Atan Kazanır (Next Goal Wins) gibi yapımlarla tanınan Iain Morris üstleniyor (Netflix)

Başrolünde Sofia Carson'ın yer aldığı Oxford Aşkım (My Oxford Year), eleştirmenleri pek etkileyemese de Netflix'in küresel listelerinde zirveye oturdu.

Amerikalı oyuncu ve yazar Julia Whelan'ın aynı adlı romanından uyarlanan romantik komedi, 1 Ağustos'taki prömiyerinden birkaç gün sonra birçok ülkede listeleri altüst etmeyi başardı. Film, 3 Ağustos itibarıyla platformun Küresel En Popüler 10 Film listesinde zirvedeki yerini koruyor.

40'tan fazla ülkede zirveye yerleşti

FlixPatrol verilerine göre Oxford Aşkım; Türkiye, Kanada, Fransa, Yunanistan, Arjantin, Avustralya gibi 40'tan fazla ülkede yayın devinin en çok izlenen yapımı oldu. 

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da sinema yazarlarının incelemelerine göre yalnızca yüzde 28'lik bir onay puanı almasına rağmen film, neredeyse her ülkede ilk 10'a adını yazdırdı.

Oxford Aşkım, edebiyat eğitimi almak üzere Oxford Üniversitesi'ne gelen Amerikalı hırslı öğrenci Anna'nın hikayesini anlatıyor. Anna'nın hayatı, gizemli Jamie Davenport'a aşık olmasıyla altüst oluyor. Film, geçen yıl eylülde Britanya'daki Oxford Üniversitesi kampüslerinde ve Windsor çevresinde çekildi.

Hollywood Reporter'a verdiği röportajda Carson, filmin bugünün gençlerine hitap eden "klasik ve ebedi bir aşk hikayesi" olduğunu söyledi. Aynı zamanda filmin yapımcılarından biri olan Carson, senaryoyu okuduğu anda Anna ve Jamie'nin hikayesine aşık olduğunu belirtti: 

İnsanı değiştiren türden, çok güzel bir aşk hikayesiydi.

Eski Disney yıldızı Carson, çekimlerden önce Oxford'u özellikle ziyaret etmediğini de açıkladı. Carson, ikonik üniversiteye ilk kez kameralar önünde adım atarak, Anna'nın deneyimini daha gerçek kılmak istemiş. Oyuncu, üniversitenin gerçekten filmde yansıtıldığı kadar büyülü olduğunu söylüyor.

"Hayat aşksız ve neşesiz geçemeyecek kadar kısa"

32 yaşındaki Carson ayrıca, böylesine prestijli bir akademik ortamda güçlü ve kendinden emin Latin bir karakteri canlandırmanın kendisi için çok anlamlı olduğunu da vurguladı. 

Carson, bu filmin izleyicilere "hayatın aşksız ve neşesiz geçemeyecek kadar kısa" olduğunu hatırlatmasını umduğunu söylüyor.

Heyecan verici projeler üzerinde çalıştığını belirten oyuncu, Kalplerimiz Bir (Purple Hearts), Kabin Bagajı (Carry-On) ve Aşk Peşinde Bir Yıl (Life List) gibi yapımlarla yakaladığı başarının yarattığı baskıyı zaman zaman hissettiğini de itiraf etti. Önceliğinin, izleyicilerde karşılık bulan anlamlı hikayeler anlatmak olduğunu vurguladı.

Oxford Aşkım, halen Netflix'te izlenebilir.

Independent Türkçe, Collider, CBR.com, Hollywood Reporter