"Ahlak standartları yüksek kişiler daha az eğlenceli

Bir araştırmaya göre mizah anlayışı düşük olan kişiler daha az sempatik bulunuyor
Bir araştırmaya göre mizah anlayışı düşük olan kişiler daha az sempatik bulunuyor
TT

"Ahlak standartları yüksek kişiler daha az eğlenceli

Bir araştırmaya göre mizah anlayışı düşük olan kişiler daha az sempatik bulunuyor
Bir araştırmaya göre mizah anlayışı düşük olan kişiler daha az sempatik bulunuyor

Singapur Ulusal Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı şaka anlayışı, şaka yapma ve ahlak anlayışı konuları arasındaki bağı inceledi. 
Buna göre, yüksek ahlaki standartlara sahip insanlar daha az şaka yapıyor ya da yapılan şakalara daha az gülüyor ve bu durum da onları daha az sevimli kişiler haline getiriyor.
Araştırmayı yöneten bilim insanları Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi’ne konuyla ilgili olarak şunları yazdı: “Yüksek ahlaklı insanların genelde beğenilen karakter özellikleri sergilediği gözlemlense de, bu insanlar tepeden bakan, aşırı ahlaklı geçinen ya da ilişki kurulamayan kişiler olarak görüldüklerinden pek sevilmezler.”
Araştırma, ahlakın sadece mizahı etkilemekle kalmadığını aynı zamanda sevimlilik ve popülariteyle de bağlantılı olduğunu gösteriyor.   
Çalışma süresince araştırmacılar insanların reaksiyonlarını test etmek için pek çok şaka denemesi yaptı. Araştırmacılar, toplumsal sınırları aşan mizahın, bu sınırlara son derece bağlı olan insanlar üzerinde gerginlik yarattığı teorisini test etti. 
Dergide şu ifadeler yer aldı: “Ahlak standartları yüksek olan kişilerin ahlaki normları zorlayan uygunsuz şakalardan kaçınmaları bu kişilerin genel olarak daha az mizahi görünmelerine neden olabilir.”   
Öte yandan araştırma, yüksek ahlaklı insanların daha az mizahi olarak algılanmalarına karşın daha güvenilir olarak görüldüklerini ortaya koydu. 
 
 



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe