​Gizemli anlaşmalar Kudüs halkının endişelerini artırıyor

Kudüs’teki Eski Şehir’deki Joudeh el- Hüseyni’nin evinin önünden geçen Filistinli bir kadın (AFP)
Kudüs’teki Eski Şehir’deki Joudeh el- Hüseyni’nin evinin önünden geçen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

​Gizemli anlaşmalar Kudüs halkının endişelerini artırıyor

Kudüs’teki Eski Şehir’deki Joudeh el- Hüseyni’nin evinin önünden geçen Filistinli bir kadın (AFP)
Kudüs’teki Eski Şehir’deki Joudeh el- Hüseyni’nin evinin önünden geçen Filistinli bir kadın (AFP)

Mülkiyeti İsrailli yerleşimcilere geçen işgal altında bulunan Doğu Kudüs’teki Cevde el-Hüseyni ailesinin evi, Filistinlilerin Eski/tarihi Şehir’deki varlıklarını tehdit eden gizli anlaşmalara dair endişelerinin bir sembolü oldu.
Kıyamet Kilisesi’nin anahtarını korumakla sorumlu olan Müslüman ailenin üyesi 55 yaşındaki Adeeb Joudeh (Edib Cevde) el-Hüseyni, Memlükler zamanında yapılan ve 3 kattan oluşan evini 2016 yılının sonlarında başka bir Filistinliye satmakla ‘yanlış yapmadığının’ altını çizdi. Anca bu, onu Doğu Kudüs’teki İsraillilere satmayı ‘ihanet’ olarak niteleyen Filistinlilerin öfkesinden koruyamadı. Eski şehirdeki İslam mahallesinde yer alan evin yerleşimcilere satılmasından Edib Cevde sorumlu tutuldu.
Kudüs’ün köklü ailelerinden birine mensup olan Edib Cevde, “İki yıl önce bir başka kişiye satılan bir şeyden beni sorumlu tutabilir misiniz?” dedi. Mülkü 2016 yılında Halid el- Attari isimli birine 2.5 milyon dolara sattığını ve 2018 yılının sonlarında söz konusu evin yerleşimcilere satılmasından sorumlu olamayacağını ifade etti.
Asırlardır Kıyamet Kilisesi’nin anahtarlarını koruyan Müslüman aileye mensup Edib Cevde el- Hüseyni’ye bu görevi bırakma çağrılarında bulunuldu. Cevde AFP’ye yaptığı açıklamada, Filistin yönetimine evini el- Attari’ye sattığını kanıtladığını, elinde buna ispatlayan belgeler bulunduğunu söyledi. Cevde, Attari’nin ona, yönetime ve Filistin’e ihanet ettiğini ifade etti. Attari ise bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Filistin yönetimi tarafından takibine devam eden bir soruşturma olduğuna işarette bulundu.
Cevde ailesinin evi, bir kısmının şehirde kalmak için mücadele verdiği yaklaşık 320 bin Kudüslüyü endişelendiren tek yapı değil. Yerleşimcilere satılan her binanın, davalarına indirilen ağır bir darbe olduğunu düşünüyorlar.
Kudüslüler, alım-satımların gizli ve dolaylı yapılması nedeniyle kendilerini gayrı menkullerin gizlice yerleşimcilere satıldığı bir dolandırıcılığın içinde bulmaktan endişe ediyor. Yerleşimciler, bu mekanla Tevrat yoluyla kurdukları bağı haklı çıkarmak için Kudüs’ü Yahudileştirmeye çalışıyor.
Cevde ailesine ait binanın yerleşimcilere satılmasının ardından Attari ve Edib Cevde sosyal medya üzerinden karşılıklı suçlamada bulundu. Kaos yaratmak ve güvenlik güçlerinin Kudüs’te tanınan aile ve şahıslardan şüphelenmesini sağlamak için başka ailelerin de bölgedeki gayrı menkulleri yerleşimcilere sattığına dair kaynağı belirsiz videolar yayınlandı.
İsrail Doğu Kudüs’ü 1967 yılında işgal ederek 1980 yılına Batı Kudüs’ü İsrail’in tek ve ebedi başkenti olarak ilan etti. 1967 yılında gerçekleştirilen işgalin ardından Doğu Kudüs’te inşa edilen yerleşim bölgelerinde yaklaşık 210 bin Yahudi yaşıyor.
İsrail hükümeti, Filistinlilerin Doğu Kudüs’te çalışmasına engel oluyor. Ancak Filistin yönetimi sınırlı düzeyde de olsa şehirdeki etkisini korumaya çalışıyor. Filistin yönetiminin yasalarına göre Doğu Kudüs’teki gayrı menkullerin yerleşimcilere satılması idam cezası gerektiriyor.
Son haftalardaki en önemli davalardan birinde Batı Şeria’daki Filistinli bir mahkeme, aynı zamanda ABD vatandaşı olan Kudüslü Asım Akl’ı Eski Şehir’deki gayrı menkulünü bir yerleşimciye satması nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırdı. Akl’ın avukatı Adi Nevfel, müvekkilinin ‘basitçe başka bir Filistinli ailenin üyeleri arasındaki miras sorunlarını çözmesine yardım etmeye çalıştığını’ söyledi.
Akl davası, yerleşim yanlısı olan ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman tarafından eleştirildi. Friedman, Akl’ın serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Bu İsrail’de başka yetkililerin de hükümete harekete geçme çağrısında bulunmasına yol açtı.
Akl’ın tutuklanmasının ardından İsrail, aynı sebeplerden şüphelenerek birkaç kez gözaltına alındı. Ancak medyada yer alan haberlere göre Akl, ABD’ye gitmesi şartıyla serbest bırakıldı. Ancak bu bilgi, avukatları veya ABD büyükelçiliği tarafından doğrulanmadı.
Öte yandan geçtiğimiz Kasım ayında, Kudüs Müftüsü Muhammed Ahmed Hüseyin, Eski Şehir’deki bir gayrı menkulü yerleşimciler satmakla suçlanması nedeniyle ölen bir Kudüslünün Müslüman mezarlığına defnedilmesine izin vermedi.
Yerleşim karşıtı aktivistler, İsrailli yerleşimci grupların Doğu Kudüs'teki Yahudi nüfusunu artırmak için bu tür anlaşmalar yapmak için baskı yaptıklarını söylüyor. Gayrı menkul sahiplerini cezbetmek için büyük miktarlarda meblağlar sunduklarını ifade ediyor. Yerleşimci grupların, Doğu Kudüs'teki Yahudi nüfusunu artırma çabalarının bir parçası olarak, aracı kurumlar, yabancı şirketler veya hayali şirketler gibi çeşitli araçlar kullanarak olarak anlaşmalar yapmak için baskı kurduğunu belirtiyor.
İşgal Karşıtı Şehir Halkları Örgütü Müdürü Judith Oppenheimer, alım- satım işlemlerinin açık ve şeffaf olmadığını söyledi. Ancak şiddetli bir şekilde yerleşim yanlısı olan Ateret Cohanim Derneği üyesi Daniel Luria, eylemlerini savunarak, “İsrail egemenliği altındaki bölgelerde herkes alım satım yapabilmeli” dedi.



İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalına girdi

Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalına girdi

Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)

İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera vilayeti kırsalında yer alan Yermuk Havzası'ndaki çeşitli noktaları işgal etti.

Suriye devlet televizyonu, ‘İsrail güçlerine ait altı aracın Dera'nın batısındaki Yermuk Havzası'nda bulunan Saysun köyüne girdiğini’ duyurdu.

Ahrar Horan Topluluğu internet sitesi, ‘üç araçtan oluşan bir İsrail kuvvetinin Yermuk Havzası'ndaki Ayn Zikr köyünün eteklerinde bulunan devrik rejim güçlerinin 112. Tugayı’na ait eski bir askeri alana girdiğini’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, İsrail güçlerinin söz konusu bölgeye girmesi, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından gerçekleşen ikinci ihlal. Zira daha önce de askeri bölgeye girmişler ve içinde sabotaj ve buldozer operasyonları gerçekleştirmişlerdi.

Suriye devlet televizyonunun haberine göre İsrail güçleri, 2 Temmuz'da Kuneytra'nın güneyindeki Mezraa el-Basali'de gözaltına aldıkları üç Suriye vatandaşını birkaç saat sonra serbest bıraktı.

İsrail ordu güçleri çarşamba günü güney Kuneytra kırsalındaki bir çiftliğe saldırı düzenleyerek üç vatandaşı gözaltına aldı; Tel Aviv bu kişilerin İran'la bağlantılı olduğunu iddia etti.

28 Haziran'da bir İsrail ordu gücü güney Kuneytra kırsalındaki Ruveyhine köyünü işgal ederek evlerde arama yaptı ve evlerin içini tahrip etti.

Dera 24 televizyon kanalı, iki tank ve iki araçtan oluşan bir İsrail gücünün köye girdiğini ve bazı evlerde arama yaptığını bildirdi.

İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları Esed rejiminin devrilmesinden sonra önemli ölçüde arttı. İsrail ordusu Suriye ordusuna ait askeri mevzileri hedef alarak buraları imha etti. İsrail ayrıca, Şam, Kuneytra ve Dera kırsalında kara saldırılarıyla eş zamanlı olarak tampon bölgeyi kontrol altına aldı, ardından sınır bölgelerinde operasyonlar düzenlemeye başladı.