ABD’de hükümet kapatmanın ekonomiye etkisi aylar sonra ortaya çıkabilir

ABD’de hükümet kapatmanın ekonomiye etkisi aylar sonra ortaya çıkabilir
TT

ABD’de hükümet kapatmanın ekonomiye etkisi aylar sonra ortaya çıkabilir

ABD’de hükümet kapatmanın ekonomiye etkisi aylar sonra ortaya çıkabilir

ABD’de hükümet kapatmak ne kadara mal olacak? Soru ne kadar basitse cevabı da bir o kadar zor. Hadi bakalım.
Bir hükümetin işlerini yerine getirirken neye ihtiyacı olduğuyla ilgili birkaç şey öğrendik. New York’taki La Guardia Havalimanı’nda Donald Trump’ın anlaşmayı kabul etmesine neden olan bir aksaklık yaşanmış gibi görünüyor. Hava trafik kontrolü meselesi önemlidir. Zaten pek çok şeye katlanan insanların bir de planlandıkları gibi uçamamaları onları gerçekten sinirlendirir. Temel hizmetleri yerine getiren çalışanlar, maaşlarını almadan işlerine devam etti. Ancak görüldüğü üzere ihtiyaç duyulan tek şey, birbirlerine kenetlenmeleri için işten hastalık izni alan personel sayısının artması.
Bu, bizi hasar tespiti için kilit noktaya götürür. Ekonomik faaliyetlerin kesintiye uğraması sonsuza dek ne kaybettirdi? Meseleye bir de bu açıdan bakın. Bir otomobil tesisinde greve gidilirse, imalatçılar stokları azaltabilir ve daha sonra da üretimi artırarak istediği seviyeyi yakalayabilir. Ancak stok yapamayacağınız pek çok hizmet var. Bir havayolu şirketinin koltukları ya da bir otelin yataklarının dolu olmaları gerekirken boş kalmışlarsa hizmet de heba olmuş demektir.
Hükümetlerin en çok yaptığı iş hizmet sunmaktır. Bunlardan bazıları, o hizmetleri sağlayanların hedefleri yakalayabileceği türden işlerdir. Örneğin, ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC), hisse satarak sermayelerini artırmaya çalışan şirketlerin yeni halka arz işlemlerini gerçekleştiremedi. Fakat bu durum, söz konusu anlaşmaları bir ay ya da 6 hafta kadar erteleme melesi ise ortada büyük bir zarar olmaz. SEC personeli, resmi onaylar için bazen gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kalacak. Bununla birlikte, şimdi pek çok teklif olacak ve hesapta olmayan bir aksilik çıkmadığı sürece her şeyin normale dönmesi gerekiyor.
Diğer taraftan, kapalı kalan bir ulusal park yakınlarındaki bir otel, beklediği müşteriler planlarını bozup evlerinde kalmaya ya da akrabalarını ziyaret etmeye karar verirse, yeni yıl işlerinin büyük bir kısmını kaybedebilir. Öyleyse ortada çok yönlü bir hasar söz konusu. Bu örnekte görüldüğü gibi, sadece gerçek bir hükümet hizmeti değil, park işletilmesi de kaybetti. Özel sektör işletmeleri de kaybetti.
Elbette bazı devlet hizmetlerine gerçekten ihtiyaç olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. ABD Başkanı, her yıl İsviçre’de düzenlenen Davos Zirvesi’ne bu yıl katılmadı. Bunun bir artı olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak sonuç olarak, birkaç yıldır tatil beldesinde otel odaları boş. Tabi otel işletmecileri de bu durumdan hoşnut değil. 
Tüm bunlar size karmaşık geliyorsa sebebi, zarar tahminlerinin çılgınca değişiyor olmasıdır. Fox News kanalına göre yaşanan zarar, günlük 52 milyon dolardan (39 milyon sterlin) 360 milyon dolara kadar geniş bir yelpazede değişiklik gösteriyor. Buna göre yapılan hesaplamalar, 35 gün süren hükümet kapatmanın maliyetinin, 1.8-12.6 milyar dolar arasında olduğuna işaret ediyor.
Rakamlar çok yüksek gelebilir ancak ABD muazzam büyüklükte ekonomiye sahip bir ülke. Amerikan Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYİH), 80 trilyon dolar olan dünya GSYİH’sinin çeyreği, yani 20 trilyon dolar. Bir bütün olarak ekonomiyle ilişkisine bakıldığında üst sınırın bile bu kadar yüksek olamayacağını söyleyebilirsiniz. Şöyle ifade edeyim. Eğer Ocak ayı boyunca ABD’nin 700 milyar dolarlık ek üretim yapmış olacağını söylerseniz, bunun 10 milyar dolarını indirim olarak çıkarmak kulağa çok da kötü gelmeyebilir.
Uzun bir zamanımızı alacak olsa da hükümet istatistikçilerinin tüm bu verilerle ne yapacağını bekleyip görmek zorundayız. Neredeyse hepsinin hükümet kapatmanın başlangıcından bu yana görevlerinin başında olmamasının ve ne kadar istenirse istensin net rakamları ortaya koymanın aylar sürmesinin bu durum üzerinde etkisi var.
En nihayetinde beni endişelendiren, rakamların matematiksel rolü değil, ABD toplumundaki aşındırıcı etkisi ve dolayısıyla orta vadede büyüme beklentileridir.
ABD’yi Atlantik’in diğer yakasından gözlemleyen (ve seven), Amerikan siyasetinin Amerikan siyaseti olduğunu ve hükümet işlerinin de böyle yürüdüğünü bilen bizler için bu siyasi bir mesele değil, daha çok uygulamayla ilgili bir konu. Bu durum ekonomiyi somut olarak nasıl daha az etkileyecek?
Burada gözüme çarpan iki olumsuzluk var.
Birincisi; hükümet çalışanlarının genel performansı bu işten zarar görecek. Bu, maaş almadan askerlik yapan ya da istemedikleri halde işlerine ara vermek zorunda kalan iyi insanlarla ilgili değil, aksine Sam Amca için çalışmanın uzun vadeli cazibesiyle ilgili bir yorum. Kovulmayı göze alamayacak durumdaki insanlar yapacak başka iş bulmak zorunda kalırken, personel değişimi de artacak. Bu durum, hükümet için doğrudan bir maliyet demek. (Gelişmiş ülke standartlarına göre oldukça iyi olan) hizmet kalitesinin düşmesinden endişe duyuyorum. Bu gerçekten rahatsız edici olurdu. En çok zarar görmesi muhtemel bölümlerden biri ABD Milli Gelirler Dairesi. Böyle bir durum hükümetin vergi gelirlerinin altını oyar.
İkincisi; mevcut durumun, toplumun geneliyle siyasi düzen arasındaki uçurumu daha da açmasından korkuyorum. Siyasetçiler ile seçmenler arasında biraz gerginlik olması gerekir. Ancak görünen o ki birçok insanın başına gelen şey, onların uçaklarını yakalamak ya da vergi iadelerini vaktinde almasını engelleyen siyasi düzenin iki kısmı arasındaki ağız kavgasının ortasında kalmak. Bu iyi bir şey değil. İnsanlar soracak: Neden böyle davranan elitleri desteklemek için vergi ödemem ve çok çalışmam gerekiyor? Erken emekliye ayrılmak ve bir parça tasarruf yapmak daha iyi olabilir mi? Başka bir deyişle söz konusu uçurum, ekonomideki canlılığı tümden zayıflatmaya başlayabilir.
Çok kasvetli mi geldi? Öyle olmasını umuyorum. Ancak hükümet kapatmanın aylar sonra ortaya çıkacak zararları olmasından dolayı tedirginim. Ayrıca dünyanın en büyük ekonomisinin altını oymanın sırası değil şimdi.



İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
TT

İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin savunma konularıyla ilgilenecek bir alt komite kurulmasına ilişkin kararını onaylamasının ardından, güvenlik ve askeri kurumların kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi çerçevesinde gerçekleşen bu gelişmeye ilişkin iç tepkiler farklılık gösterdi. İranlı bir milletvekili, ülkenin en üst düzey güvenlik kurumunda yapılan değişikliklerin ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söylerken, eski bir yetkili ise bunun ‘Batı'ya yönelik bir mesaj’ olduğunu belirtti.

Değişiklikler, kamuoyunun artan baskısı altında bekleniyordu. Zira haziran ayında İsrail ile yaşanan kısa süreli savaşın sonuçları, İran için 1980'lerde Irak ile savaşından bu yana en büyük askeri zorluktu.

Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği, yeni savunma organının ‘savunma planlarını gözden geçireceğini ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesini merkezi bir şekilde güçlendireceğini’ bildirdi. İran devlet televizyonu, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyelerinin komitenin oluşumunu onayladığını duyurdu.

Komitenin yapısı Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nden çok farklı olmayacak. Komite, sembolik olarak İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından yönetilecek ve Meclis Başkanı, yargı yetkilileri, silahlı kuvvetlerin üst düzey komutanları, savunma, istihbarat ve dışişleri bakanları da komiteye dahil olacak.

Komite, mevcut Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan tarafından savunma planlarının hazırlanması ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesinin güçlendirilmesi için yönetilecek. Komitenin üyeleri arasında Meclis Başkanı, Yargı Erki Başkanı, silahlı kuvvetlerin komutanları ve ilgili bakanlıklar yer alacak.

Birçok haberde, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin, komite genel sekreterliği görevine getirileceği, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) üst düzey generali olan Ahmediyan'ın rolünün ise savunma konularıyla sınırlı kalacağı belirtildi.

Laricani geçen yıl, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı olarak aktif bir rol oynadı ve Beşşar Esed'in devrilmesinden önce Lübnan ve Suriye'ye gitti. Son olarak Hamaney'den Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bir mesaj iletti. Daha önce Pezeşkiyan'ın Laricani'yi eski görevine geri getirmeye çalıştığına dair haberler çıkmıştı. İkili, Pezeşkiyan'ın 3 yıl boyunca Meclis Başkan Yardımcısı olduğu dönemde parlamentoda birlikte çalışmıştı.

t5y67u8
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin internet sitesinde yayınlanan arşiv fotoğrafı

Yetkililer, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nur News Ajansı ve Tesnim ve Fars gibi DMO’ya yakın önde gelen medya kuruluşları tarafından sızdırılan haberlere rağmen, Laricani'nin atanmasını henüz resmi olarak açıklamadı. Resmî açıklamanın bu ayın ilerleyen günlerinde yapılması bekleniyor.

Laricani, iki yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği görevini yürüttükten sonra 12 yıl boyunca Meclis Başkanı olarak görev yaptı. Şarku’l Avsat’ın reformist çizgide yayın yapan Ham Mihan gazetesinden aktardığına göre Laricani, toplamda 25 yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyesi olarak görev yaptı.

İran, 1980'lerde İran-Irak savaşı sırasında benzer bir komite kurmuştu. O dönemde komiteye, savaş sırasında Meclis Başkanı olan eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani başkanlık etmişti.

İran Meclisi İçişleri Komisyonu üyesi milletvekili Kamran Gazanferi, komitenin kurulmasının ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söyledi. Değişikliği temel olarak ‘Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ve genel sekreterliğinin zayıflığına’ bağladı.

Parlamento çevrelerine yakın olan Iran Observer haber sitesine konuşan Gazanferi, Ali Laricani'nin ‘özel yeteneklere sahip olduğunu, ancak zayıf yönleri de bulunduğunu’ vurguladı. Gazanferi, “Yetkililer, onun Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği’nde bulunmasından yararlanmaya karar verirlerse, bazı yönlerden faydalı olabilir, ancak konseyin tüm zayıflıklarını ortadan kaldırmayacaktır” dedi.

2015 yılındaki nükleer müzakereler sırasında Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu'nun başkanlığını yürüten eski milletvekili Haşmetullah Felahatpişe, “Saha gerçekleri, savaşın yeniden başlaması ihtimalinin yüzde 90 olduğunu gösteriyor. Çünkü Siyonist varlık savaştan başka bir şey istemiyor” ifadelerini kullandı.

İran iç politikası konusunda uzmanlaşmış Fararu internet sitesine konuşan Felahatpişe, “Laricani'nin atanmasının İranlıların gerilimi azaltma çabalarının bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu, ülkenin siyasi yönetim sistemindeki pahalı bir hatanın düzeltilmesi olarak görülebilir” dedi. Felahatpişe, son yıllarda askerlerin bu pozisyondaki hakimiyetini ve politikacıların geri çekilmesini eleştirdi.

Felahatpişe sözlerini şöyle sürdürdü: “Pezeşkiyan hükümetinin dışişleri bakanı bile parlamentonun güvenini kazanmak için mecliste askeri sicilini sergiledi. İran'ın bazı diplomatik seçeneklerini kaybetmesine neden olan boşluklardan biri, savaş öncesinde Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin diplomasi alanında hiçbir rol oynamamış olmasıdır. Ne yazık ki, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği mevcut gelişmeler ve tehditler hakkında siyasi analiz yapmaktan yoksundu.”

Laricani'nin atanmasının ilk sonucunun ‘İran'ın ulusal güvenliğini diplomasi çerçevesinde gördüğü mesajını Batı'ya vermek’ olacağını öngören Felahatpişe şu ifadeleri kullandı: “Geçmişteki savaş önlenebilirdi, olası bir savaş da önlenebilir. Diplomatlar müzakere masasının mimarlarıdır. Dostlar ve düşmanlar dahil tüm tarafların ulusal çıkarlarını ortaya koymakla yükümlüdürler ve buna dayanarak müzakere masasını düzenlerler.”

Felahatpişe, Trump'ın ‘Kongre'deki çoğunluğunu kaybetmeden önce 4 trilyon dolarlık anlaşmayı gerçekleştirme şansının sınırlı olduğunu’ ve ‘şirketlerin bölgedeki güvensizlikten endişe duyduğunu’ belirtti. Felahatpişe, İran'ın ‘istikrar peşinde olduğunu’ ve Netanyahu'nun ‘kendi siyasi çıkarları için savaşı uzatmaya çalıştığını’ iddia etti.