Hindistan siyasetinde 5. Nesil Gandi ailesi

Priyanka Gandi ailesinin beşinci nesli- 1947 yılında İngiltere’den bağımsız olunmasından bu yana çoğunlukla Hindistan siyasetini yöneten Ulusal Kongre Partisi’nin liderlerinden olan ağabeyi Rahul ile (AP)
Priyanka Gandi ailesinin beşinci nesli- 1947 yılında İngiltere’den bağımsız olunmasından bu yana çoğunlukla Hindistan siyasetini yöneten Ulusal Kongre Partisi’nin liderlerinden olan ağabeyi Rahul ile (AP)
TT

Hindistan siyasetinde 5. Nesil Gandi ailesi

Priyanka Gandi ailesinin beşinci nesli- 1947 yılında İngiltere’den bağımsız olunmasından bu yana çoğunlukla Hindistan siyasetini yöneten Ulusal Kongre Partisi’nin liderlerinden olan ağabeyi Rahul ile (AP)
Priyanka Gandi ailesinin beşinci nesli- 1947 yılında İngiltere’den bağımsız olunmasından bu yana çoğunlukla Hindistan siyasetini yöneten Ulusal Kongre Partisi’nin liderlerinden olan ağabeyi Rahul ile (AP)

1947 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasından bu yana genellikle iktidarda olan Nehru-Gandi ailesinin beşinci neslini temsil eden Priyanka Gandi Vadra, seçim yarışına girdi. Muhalefetteki Ulusal Kongre Partisi (INC), onu ülkenin en kalabalık eyaleti olan Uttar Pradeş’te seçim kampanyasının sorumlusu olarak seçti. Genellikle yalnızca adıyla işaret edilen Priyanka’nın seçim meydanına girmesi, Hint basınının çoğunluğu tarafından coşkulu tepkilerle karşılandı. Kanallar, Priyanka’nın destekçilerinin sevinçle dans ettiği fotoğraflar yayınlarken eski başbakan olan büyükannesi İndira Gandi ile arasındaki benzerlikler konuşuldu. Aynı şekilde onun bir konuşmacı olarak seçmenleri ile iletişim kurma becerisine dair yorumlar da yapıldı. Bu yönüyle bu özellikten yoksun olması sebebiyle eleştirilere maruz kalan INC’nin lideri olan kardeşi Rahul Gandi’den ayrılıyor.
Gandi ailesine yakın olan ve önde gelen parti üyelerinden biri, Başbakan Narendra Modi’nin iktidardaki partisi Bharatiya Janata (BJP), Kongre Partisi lideri Rahul’un karşısında hayat-memat sahnesine girmeye hazırlanırken Priyanka’nın kadınları, gençleri ve seçmenleri çekebileceğini söyledi.
Nehru-Gandi ailesinin varisi Priyanka
Priyanka, bu sülalenin resmi olarak siyaset koridorlarına giren son üyesi oldu. İki çocuk annesi 47 yaşındaki Priyanka, Kongre Partisi’nin seçim açısından oldukça önemli olan Uttar Pradeş eyaletinin doğu bölgesinden sorumlu genel sekreterlik görevini üstlendi. Hindistan’ın bu kuzey eyaleti, parlamentodaki 80 koltuktan 73’ünü çıkararak BJP’nin 2014 genel seçimlerini kazanmasına yardımcı olmuştu.
Priyanka, Nehru-Gandi sülalesinin beşinci neslinin on birinci üyesi. 2019 Hindistan meclis seçimlerine yalnızca 3 ay kalmışken seçim yarışına dahil oldu. Ulusal Kongre Partisi bu seçimlerde parti yönetimi arasındaki konumunu sağlamlaştıran ağabeyi Rahul üzerinden yitik mirası canlandırmayı umut ediyor. Rahul, çok geçmeden Hindistan’ın 3 ulusal eyaletini kazanarak partiyi yönetti. Partide geçirdiği yıl boyunca konumunu pekiştirmek ve dizginleri eline almak için çabaladı.
Gazeteci Amitabh Tiwari, konuya ilişkin şu ifadeleri dile getirdi: “2019 seçimleri Ulusal Kongre Partisi için sıradan bir seçim turu olarak görülmemeli. Bu seçimler, partinin orijinal yapısını korumak ve kendi içindeki bölünmeyi engelleyerek parti ile aile arasındaki ilişkiyi sürdürmek için son şans olarak görülüyor. Parti, bugün tarihinin hiçbir vaktinde olmadığı kadar zayıflamışken bu geri dönüşü olmayan bir süreç olabilir. Parti, sadece iktidar partisi BJP tarafından değil demokrasinin gerçek gücünden nasıl faydalanılacağını oldukça yavaş bir şekilde öğrenen destekçi seçmen kitlesi tarafından da ciddi meydan okumalarla karşı karşıya”.
Priyanka, parti içinde ilk kez resmi olarak görev alıyor. Buna rağmen siyaset işlerine yabancı değil. Kendisi siyaset bilimi fakültesinden mezun ve yaklaşık yirmi yıldır annesi Sonia Gandi ve ağabeyi Rahul yararına olmak üzere meclis seçim çevrelerinde tanınan ve önde gelen bir figür. Onun en yakın tanıdıklarından biri, daha önce NDTV kanalı ile yaptığı bir görüşmede onu yarı münzevi bir kişilik olarak tarif etmiş ve siyasi işlere bulaşmak istemediğini, şimdiki hayatından memnun olduğunu ve siyasetin belirli yönlerinin kendi mizacı ile hiçbir şekilde uyuşmadığını düşündüğünü söylemişti.
Ancak Gazeteci-Yazar Sheela Bhatt, Priyanka figürünün ani bir şekilde sahneye sürülmesinin sorgulanmayı hak ettiğini ve bir strateji barındırdığını düşünüyor. Ulusal Kongre Partisi’nin farklı kadroları uzun bir süredir Priyanka’nın dahil edilmesini ve onun siyasetteki aktif rolünden yararlanılmasını istiyordu. Bhatt’a göre Priyanka’nın siyaset sahnesine çıkması önümüzdeki meclis seçimlerine özel bir parlaklık kazandırarak seçimlerin seyrinde özel bir etki sahibi olacak. O, cinsiyet ve yaş bakımından elde ettiği büyük kitlesel çekiciliğinin yanı sıra kitleleri harekete geçirme konusunda da üstün bir yeteneğe sahip. Bu haliyle büyük bir siyasi öneme sahip eyaletteki iktidar dengesini partisinin lehine çevirebilir. Priyanka’nın partinin etkin kadrolarına katılmasının BJP üzerinde şok etkisi yaratmasının sebebi belki de budur. BJP, bu adımı Rahul’un Ulusal Kongre Partisi’nin Uttar Pradeş eyaletindeki seçmen payında kayda değer bir farklılık yaratamadığının bir işareti olarak yorumladı.
Priyanka’nın sihirli dokunuşu
Priyanka’nın ağabeyi Rahul’dan daha doğaçlama konuştuğu her zaman bilinir. O, Hint dilini akıcı bir şekilde kullanması ve seçmenlerle iletişim kurma konusundaki becerisi ile ön plana çıkıyor. Onun sahip olduğu bu yetenek, büyükannesi ve eski Başbakan İndira Gandi ile arasında büyük bir benzerlik teşkil etmesinin yanı sıra Uttar Pradeş gibi ağırlıklı olarak kırsal eğilimli bir eyaletin seçimlerinde Ulusal Kongre Partisi’nin odaklandığı nokta olabilir.
Priyanka’nın yakınlarından birinin konuya ilişkin ifadeleri şu şekilde: “O, başkaları ile çok kolay bir şekilde iletişime geçebiliyor; partinin elemanlarına malzeme dağıtımında bizzat kendisi de çalışıyor ve onlara isimleri ile hitap ediyor. Elemanlar ise ağabeyi Rahul’dan ziyade onunla çalışmaktan çok keyif alıyor. Bu yüzden uzun bir süredir onun gibi bir lider kişilik arıyorduk”.
Parti içinde pek çokları şu an hastalıkla mücadele eden Sonia Gandi’nin siyasi hayattan çekilmeye hazırlandığını ve kızı Priyanka’nın ailesinin siyasi yolculuğunu tamamlamaya ve partinin genç ve kadın üyeleri ile iletişim kurmaya yalnızca bir adım mesafede olduğunu düşünüyor.
Lucknow Ar-Ge Merkezi Müdürü Asar Hüseyin, “Onun liderlik yeteneği partiye bir dereceye kadar fayda sağlar. Ancak o, meclis koltuklarının çoğunu garanti edemez” ifadelerini kullandı.
Bununla beraber Ulusal Kongre Partisi yöneticileri, Priyanka’nın varlığının ağabeyi Rahul’un eksiklerini tamamlayacağı ve partinin seçimlerdeki dayanaklarını güçlendireceği konusunda ısrarcı. Partinin önde gelen üyelerinden birinin konuya ilişkin yorumu şöyle: “Rahul, Mahatma Gandi ve ülkenin ilk başbakanı Cevahirlal Nehru başta olmak üzere seleflerinin benimsediği sadelik ilkelerini izlerken Priyanka, pratik meselelerle daha fazla ilgileniyor ve tıpkı büyükannesi İndira gibi belirleyici kararlar almada hızlı hareket ediyor”.
Priyanka Modi ile karşı karşıya
Priyanka’nın Ulusal Kongre Partisi’nin Doğu Uttar Pradeş eyaletinden sorumlu genel sekreteri olarak atanması oradaki siyasi süreç açısından büyük önem arz ediyor. Nitekim söz konusu eyalet, mevcut Başbakan Narendra Modi’nin ilk seçim noktası olarak görülüyor. Ulusal Kongre Partisi, Priyanka’nın 2019 seçimlerine katılıp katılmayacağına dair bir açıklama yapmadı. Öte yandan Priyanka’nın Modi ile doğrudan karşılaşması adına Varanasi’de aday gösterilmesi için parti koridorları arasındaki gürültü ve karmaşa artıyor. Uttar Pradeş eyaletinin doğu bölgesi Ulusal Kongre Partisi’nin oradaki varlığının tam olarak bitmesinden sonra iktidardaki BJP için merkez üs olarak kabul ediliyor. 
Priyanka’nın karşılaştığı zorluklar
Basın ve Ulusal Kongre Partisi’nin pek çok üyesi, tarihi üne ve büyük siyasi kararlılığa sahip büyükannesi İndira Gandi dönemindeki ihtişamı geri kazandırabileceğini iddia ederek Priyanka’nın seçimlerde aday gösterilmesi için çabalıyor. Ancak Priyanka, Uttar Pradeş eyaletinde siyasi anlamda ölmek üzere olan parti teşkilatını diriltme konusunda oldukça zorlu bir görev karşısında. Hele de parti geçtiğimiz on yıllarda halk desteğini ciddi anlamda kaybetmişken. Ulusal Kongre Partisi, 2014 meclis seçimlerinde bu eyaletten yalnızca iki milletvekili çıkarabildi. Priyanka’nın başını aynı zamanda eşi Robert Vadra’nın karıştığı söylenen yolsuzluk meseleleri de ağrıtıyor.
Gazeteci Pankaj Vohra’ya göre Priyanka’nın siyasi dalgayı yükseltmesi ile birlikte Vadra, bir kez daha gündeme gelecek. Önceden Rahul’u köşeye sıkıştırmak için kullanılan Vadra’nın küçük kız kardeş Priyanka’ya karşı da kullanılması mümkün. Bazı analistler, Priyanka’nın parti içinde yükselmesinin seçim beklentilerine ters sonuçlar vermesinin muhtemel olduğunu düşünüyor.
Hindistan Dışişleri Bakanı Nirmala Sitharaman, Priyanka’yı Uttar Pradeş eyaletinin doğu bölgesinden sorumlu genel sekreter olarak atayan Ulusal Kongre Partisi’ne tepki göstermiş ve bu adımla parti koalisyon politikalarının kullanıldığını söylemişti. Sitharaman, “Priyanka, ailenin denemesine tabi tutulduktan sonra söz konusu göreve getirildi ve bu, parti içindeki koalisyon politikalarının durumunu yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Muhammed Eyüb ise, “Öncelikle onun atanması, BJP’ye potansiyel seçmenler arasında Gandi ailesinin yalnızca ailenin sahip olduğu parti otoritesini korumak için iktidarı sürdürmeyi istediği düşüncesini güçlendirmek için yeterli malzemeyi verecek. Sonra siyasi süreç hakkında kendilerine yansıtılandan çok daha fazlasını bilen Hint seçmenlerin ailenin partinin tüm uzuvlarına egemen olması sebebiyle partiden geri çekilmeleri beklenebilir” ifadelerini dile getirdi.
İktidar partisi BJP’nin liderleri resmi tepkileri üzerinden Kongre Partisi içerisindeki iç koalisyon politikalarını hedefe oturturken bazıları, Priyanka’nın siyasi arenaya girişinin muhalif Kongre Partisi lehine olmak üzere ulusal düzeyde görüş ve hareket alanlarını tamamen değiştirebileceğini gizliden itiraf ediyor.



İran'ın nükleer programı aktif... DMO casusları Avrupa fabrikalarında

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz ay nükleer programla ilgili bir sergide İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a santrifüj maketlerini gösterdi. (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz ay nükleer programla ilgili bir sergide İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a santrifüj maketlerini gösterdi. (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran'ın nükleer programı aktif... DMO casusları Avrupa fabrikalarında

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz ay nükleer programla ilgili bir sergide İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a santrifüj maketlerini gösterdi. (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, geçtiğimiz ay nükleer programla ilgili bir sergide İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a santrifüj maketlerini gösterdi. (İran Cumhurbaşkanlığı)

Avusturya istihbaratı, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) uzmanlık öğrenmek ve yeni teknolojiler transfer etmek amacıyla Avrupalı şirket ve fabrikalara casus yerleştirme girişimlerinin ardından, İran'ın uzun menzilli füzeler fırlatmak için kullanılabilecek nükleer faaliyetlerine ilişkin farklı bir değerlendirme yaptı.

Fox News'e göre, Avusturyalı yetkililer tarafından toplanan endişe verici istihbarat, ABD istihbaratının değerlendirmesiyle çelişiyor.

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, Mart 2025'te Senato İstihbarat Komitesi’ne verdiği brifingde, “ABD istihbaratı İran'ın nükleer silah yapmadığını ve Dini Lider Ali Hamaney'in 2003 yılında durdurduğu nükleer programa yeşil ışık yakmadığını değerlendirmeye devam ediyor” dedi.

Avusturya'nın FBI'sı olan Devlet Koruma ve İstihbarat Servisi, bir istihbarat raporunda, "İran, bölgesel siyasi güç elde etme hırslarını dayatmak ve hayata geçirmek için nükleer silahlar kullanarak kapsamlı bir yeniden silahlanma peşinde, rejimi saldırılara karşı bağışık hale getirmek ve Ortadoğu'da ve ötesinde hegemonyasını genişletmek ve sağlamlaştırmak istiyor" ifadeleri yer aldı.

211 sayfalık rapora göre, İran'ın nükleer silah geliştirme programı son derecede ileri düzeyde ve İran, nükleer savaş başlıklarını uzun mesafelere taşıyabilecek balistik füzelerden oluşan ve giderek büyüyen bir cephaneliğe sahip.

Raporda, İran'ın kendisini saldırılara karşı savunmasız bırakmamak için sistematik olarak nükleer silahlanma peşinde olduğu kaydedildi.

 İran Atom Enerjisi Kurumu'na ait bir tesiste bulunan gelişmiş santrifüj örnekleri, Kasım 2019 (AFP)İran Atom Enerjisi Kurumu'na ait bir tesiste bulunan gelişmiş santrifüj örnekleri, Kasım 2019 (AFP)

Sahte şirketler ağı

Rapora göre İran istihbarat servisleri, kriz bölgelerindeki bağlantılarını kullanarak, İsrail ve ABD'nin ele geçirilen ya da yönlendirilen insansız hava araçları (İHA) gibi Batılı askeri teknolojileri elde ediyor. Bu yüksek teknolojili silahlar sökülüp analiz edildikten sonra yeniden üretiliyor ve bunun için genellikle Batı yaptırımlarına tabi olmayan ülkelerdeki ön şirketlerden satın alınan bileşenler gerekiyor.

Avrupalı enstitü ve şirketlerin sahip olduğu bilgi ve teknolojiler, İran'ın askeri sanayisinin gelişmesinde büyük önem taşıyor. Raporda, “İran rejiminin emirleri doğrultusunda istihbarat servisi, İslam Cumhuriyeti'nin emellerini desteklemek amacıyla, kitle imha silahları ve bunların dağıtım sistemlerini inşa etmek için gereken uzmanlığın yanı sıra, çift kullanımlı mallar da dahil olmak üzere teknoloji ve malzeme edinmeye çalışıyor” denildi.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Ekim 2022'de İran yapımı Muhacir-6 İHA’yı düşürdükten ve enkazını Karadeniz'den çıkardıktan sonra, İHA’nın motorunun Rotax adlı tanınmış bir Avusturya şirketi tarafından üretildiğini keşfettiklerini ve bunun İran'a yönelik Avrupa Birliği (AB) silah yaptırımlarının ihlal edildiğini gösterdiğini duyurdu.

Ekim 2020'de ABD'nin, DMO ve İran Ulusal Tanker Şirketi de dahil olmak üzere bir dizi İranlı kişi ve kuruluşa yönelik yeni yaptırımlar açıklamasının ardından Avusturyalı İHA motoru tedarikçisi Rotax, DMO’ya motor satışını durdurduğunu açıkladı. Bu hamle, şirketin ABD'nin yeni yaptırımlarına uyumunun bir parçası.

Avusturya Terörle Mücadele Kurumu'nun raporunda, “Nükleer silahların yayılması alanında, İranlıların İran'ın silahlanma programlarını desteklemek üzere hassas bilgiler edinmek amacıyla metalürji ve elektrik mühendisliği sektörlerindeki Avusturyalı şirketlere, giderek artan sayıda iş başvurusunda bulundukları gözlemlenmiştir” ifadesi yer aldı.

Avusturya Yayın Kurumu tarafından yayınlanan bir rapora göre casusluk faaliyetlerinde de bir artış söz konusu. Raporda, “Özellikle Avusturya'daki ekonomi ve araştırma kurumları, ekonomik ve bilimsel bilgi arayan yabancı aktörler için önemli bir hedef haline geldi” denildi.

Daha önce Avrupa ülkeleri İranlı öğrencilerin havacılık ve uzay, nükleer fizik gibi disiplinlerde eğitim almalarına ciddi kısıtlamalar getirmişti.

İran'ın bölgesel çatışmalara müdahalelerine de değinilen raporda, 21. yüzyılın ikinci on yılından bu yana, Suriye ve Filistin'deki savaş ve kriz bölgeleri gibi bir dizi bölgesel çatışmada silah tedariki yoluyla İran'ın etkisinin önemli ölçüde arttığı belirtildi.

İran müzakere ekibi geçtiğimiz hafta cuma günü Umman'ın Roma Büyükelçiliği'nden ayrılırken (Reuters)İran müzakere ekibi geçtiğimiz hafta cuma günü Umman'ın Roma Büyükelçiliği'nden ayrılırken (Reuters)

‘Büyükelçilik istihbarat görevlilerini saklıyor’

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre Avusturya istihbarat raporunun sonuçları, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'la nükleer krizi çözmek için yürüttüğü müzakereleri zorlaştırabilir. Zira raporda yer alan veriler rejimin nükleer silah arayışından vazgeçmeyeceğini gösteriyor.

İran'ın kapasitesini net bir şekilde ortaya koymasının yanı sıra raporun ilginç yanı, Avusturya'nın İran'ın nükleer faaliyetlerini araştıran Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na (UAEA) ev sahipliği yapması.

Rapora göre başkent Viyana aynı zamanda İran'ın Avrupa'daki en büyük büyükelçiliklerinden birine ev sahipliği yapıyor ve bu büyükelçilik ‘istihbarat görevlilerini diplomatik kılıf altında saklıyor’.

Raporda, “İran istihbarat servisleri, askeri teçhizat, yayılmaya duyarlı teknolojiler ve kitle imha silahları malzemeleri elde etmek için engelleme stratejileri geliştirmeye ve uygulamaya alışkındır” ifadesi yer aldı.

2021 yılında bir Belçika mahkemesi, Viyana'da çalışan eski İranlı diplomat Esedullah Esedi'yi, 2018 yılında Paris dışında düzenlenen ve on binlerce muhalifin katıldığı bir İran muhalefet mitingini bombalamayı planlamak suçundan mahkûm etti. Trump'ın o dönemdeki kişisel avukatı olan eski New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani de katılımcılar arasındaydı.

Avusturya'nın raporu, Alman ve İngiliz değerlendirmeleriyle büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. İki hükümet (Almanya ve Birleşik Krallık) 2007 yılında ABD istihbaratına, İran'ın nükleer programının 2003 yılında sona erdiği yönündeki değerlendirmesinin yanlış olduğuna inandıklarını açıkça belirtti.

Alman değerlendirmesi, o dönemde Washington'da bulunan Almanya Federal Haber Alma Servisi Başkanı’ndan geldi. Birleşik Krallık'tan gelen bilgi ise 2007 istihbarat değerlendirmesinin yayınlandığı gün, üst düzey bir nükleer silahların yayılmasını önleme yetkilisinden geldi. Almanlar, ABD'nin ellerindeki verileri yanlış yorumladığını iddia etti.

Planet Labs uydusu tarafından çekilen bir fotoğrafta, İran'ın orta kesimindeki Natanz Nükleer Tesisi yakınlarında yapılan kazılar görülüyor, 14 Nisan 2023. (AP)Planet Labs uydusu tarafından çekilen bir fotoğrafta, İran'ın orta kesimindeki Natanz Nükleer Tesisi yakınlarında yapılan kazılar görülüyor, 14 Nisan 2023. (AP)

‘İran karşıtı atmosfer’

Öte yandan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avusturya hükümetinden istihbarat servisinin İran'ın nükleer programıyla ilgili yayınladığı rapora ilişkin resmi bir açıklama talep etti.

Tesnim haber ajansına göre İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi dün yaptığı açıklamada, “İran'ın nükleer programının barışçıl olduğunu sorgulayan rapor, sadece İran'a karşı bir medya atmosferi yaratmak amacıyla üretilmiş, yanlış ve temelsiz bir rapordur. Bu nedenle söz konusu rapor, herhangi bir inandırıcılık ya da güvenilirlikten yoksundur” değerlendirmesinde bulundu.

İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması üyeliğine atıfta bulunan Bekayi, “Avusturya istihbarat teşkilatının bu eylemi UAEA'nın güvenilirliğini zayıflatmıştır” dedi.

Bekayi, İsrail'in çeşitli kitle imha silahlarıyla silahlanmasına kasıtlı olarak sessiz kalan Avusturya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinin aksine İran'ın nükleer silahlara ve diğer kitle imha silahlarına şiddetle karşı olduğunu ve Batı Asya bölgesinin kitle imha silahlarından arındırılması fikrini güçlü bir şekilde desteklediğini açıkladı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise ‘bir anlaşmaya varmanın yolunun medya kampanyalarından değil, müzakere masasından geçtiğini’ ifade etti. ‘İran ve ABD arasındaki diplomasiye ilişkin yanlış söylentiler’ olarak nitelendirdiği haberleri eleştiren Arakçi, “İran'ın ABD politikalarını eleştirenlere saldırmak için bir araç olarak kullanılmasının, İsrail standartlarına göre bile ahlaki bir düşüş olduğunu” vurguladı.