Prens Harry ile evlendikten sonra Meghan Markle'ın aksanı mı değişti?

​Sussex Düşesi Meghan Markle (Reuters-Arşiv)
​Sussex Düşesi Meghan Markle (Reuters-Arşiv)
TT

Prens Harry ile evlendikten sonra Meghan Markle'ın aksanı mı değişti?

​Sussex Düşesi Meghan Markle (Reuters-Arşiv)
​Sussex Düşesi Meghan Markle (Reuters-Arşiv)

İngiliz medyası, Sussex Dükü Prens Harry ile evlenerek Sussex Düşesi ünvanını alan Meghan Markle’ın aksanının değiştiğini iddia etti.
BBC’ye göre, California doğumlu Meghan Markle, Prens Harry ile evlendikten sonra İngiliz aksanını benimsedi. Bazı uzmanlar, Sussex Düşesi’nin aksanının değiştiğini savunurken, bazıları ise değişmediğini düşünüyor.
Fonetik ve telaffuz uzmanı Dr. Geoff Lindsey, “En azından bazı ortamlarda, Megan Markle'ın konuşması çok az değişmiş görünüyor. Bazen, İngiliz aksanına benzeyen hareketli harfler kullanıyor” dedi. Sussex Düşesi’nin, Haziran 2018’de, New Hampshire’da kalabalığı selamladığı esnada, ‘All’ kelimesini İngiliz aksanında telaffuz ettiğine dikkat çeken Dr. Lindsey, Meghan’ın, 2017 yılında Prens Harry ile yaptığı bir röportajda aynı kelimeyi ABD aksanıyla söylediğine dikkat çekti.
Toronto Üniversitesi’nde Dilbilim Profesörü olan Marisa Brook ise, Düşes’in halkla etkileşimde bulunmak için ‘İngiliz-Aristokrat’ bir tarz geliştirdiğini söyledi. Çok sayıda seçkin kişiliğin aksanını inceleyen Brook, "Ben bu değişimin çoğunun kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Düşes, doğrudan İngiliz halkıyla konuşurken kullanılabileceği bir yöntem geliştirdi" yorumunda bulundu.
Reading Üniversitesi'nde Fonetik Profesörü Jane Setter de, İngiltere'ye taşınmasından bu yana, Düşes’in halkla telaffuzunda bazı farklılıklar olduğunu kabul ederek yine de farkın çok büyük olmadığını belirtti. Setter, “Meghan’ın şimdi sosyal bir rolü var. Birçok insanla tanışması gerekiyor, kısa sürede iyi izlenimler bırakmak istiyor ve bunu yapması çok faydalı” dedi.
Essex Üniversitesi'nde Sosyoloji Profesörü olan Dr. Ella Jeffries, “Aksanlar, insanlar hakkında çeşitli şeyleri yansıtabiliyor. Büyüdüğü bölge ile güçlü bir bağlantısı olan ve taşıdığı mirastan büyük gurur duyan bir kişi, ülkenin başka bir yerine gitse bile, konuşma biçimini çok fazla değiştiremez” diyerek, Markle'ı ‘daha fazla İngiliz’ olarak değerlendirmek için yeterli bir şey duymadığını kaydetti.



Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
TT

Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)

Araştırmacılar 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti.

Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden bilim insanları 2011'de, fosilleşmiş çene kemiğini ortaya çıkardıkları bu canlının, artık Kuzey Amerika'da bilinen en eski teruzor türü olduğunu belirledi.

Arizona'daki Taşlaşmış Orman Milli Parkı'ndaki ücra bir kemik yatağında keşfedilen bu canlının çene kemiği 209 milyon yıl önce volkanik kül içinde korunmuş.

Yeni türün, bir insanın omzuna rahatça tüneyebilecek kadar küçük olduğu düşünülüyor.

Bu olağanüstü fosili, müzenin FossiLab bölümünde 18 yıldır gönüllü olarak çalışan Suzanne McIntire keşfetti.

McIntire şöyle diyor:

Bu örneği ortaya çıkarmanın heyecan verici tarafı, dişlerin hâlâ kemiğin içinde olmasıydı, bu yüzden hayvanı tanımlamanın çok daha kolay olacağını biliyordum.

Ekip, diş uçlarının aşınmış olmasından yola çıkarak teruzorun, çoğu zırh benzeri pullarla kaplı balıklarla beslendiği sonucuna vardı.

Ekip yeni teruzor türüne Eotephradactylus mcintireae adını verdi. "Kül kanatlı şafak tanrıçası" anlamına gelen bu isim, fosilin bulunduğu alandaki volkanik küle atıf yapıyor.

Arizona'nın kuzeydoğusundaki bu bölge, 209 milyon yıl önce Pangaea'nın ortasında ve ekvatorun hemen üzerinde yer alıyordu.

Küçük nehir kanallarının kesiştiği bölge muhtemelen mevsimsel sellere maruz kalıyordu; bu seller kanallara tortu ve volkanik kül taşıyarak muhtemelen kemik yatağında muhafaza edilen canlıları gömdü.

Ekip toplamda kemikler, dişler, balık pulları ve koprolitler yani fosilleşmiş dışkılar da dahil 1200'den fazla fosil ortaya çıkardı.

Araştırmacılar ayrıca sivri uçlu zırhı ve ayakkabı kutusuna sığabilecek kabuğuyla, eski bir kaplumbağanın fosillerini de tanımladı. Kara kaplumbağası benzeri bu hayvan, fosilleri daha önce Almanya'da keşfedilen, bilinen en eski kaplumbağayla aynı zamanlarda yaşamıştı.

Kligman, "Bu, kaplumbağaların Pangea genelinde hızla yayıldığını gösteriyor ki bu çok büyük olmayan ve muhtemelen yavaş bir tempoda yürüyen bir hayvan için şaşırtıcı" diyor.

Independent Türkçe