Farklı bir tür olarak nitelendirilen beyaz gelinciğin sırrı ortaya çıktı

Farklı bir tür olarak nitelendirilen beyaz gelinciğin sırrı ortaya çıktı
TT

Farklı bir tür olarak nitelendirilen beyaz gelinciğin sırrı ortaya çıktı

Farklı bir tür olarak nitelendirilen beyaz gelinciğin sırrı ortaya çıktı

Son dönemde Tunceli’de, Gümüşhane'de ve son olarak Hakkari’de görüntülenen beyaz gelinciğin sırrı ortaya çıktı. Beyaz gelinciğin aslında farklı bir tür olmadığı, gelinciklerin kış aylarında beyaz tonlarına, yaz aylarında ise kahverengi rengine büründüğü belirtildi.
Dünyada çok yaygın türlerden biri olan ve hızlı hareket özelliğiyle bilinen ve çoğunlukla kümes hayvanları ile beslenen gelinciğin son dönemde Türkiye'nin çeşitli yerlerinde beyaz renkte görüntülenmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Medyada bahsedildiği gibi dünyada sayıları hızla azalan ‘Beyaz Gelincik' türünde bir canlının olmadığını dile getiren Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, gelinciğin dünyada çok yaygın türlerden bir tanesi olduğunu söyledi.

Gelinciğin kışın bembeyaz, yazın ise kahverengi tonlarda olduğunu kaydeden Başkaya, “İşin gerçeği şu; beyaz gelincik diye bir tür yok bildiğimiz gelincik bu. Ancak gelincik kışın bembeyaz olur yazın ise özellikle başından sırtına kadar kahverengi tonlarda olur. Ülkemizde gelincikler sansargiller familyasına dahil olan sekiz tür vardır gelincik bunların en küçüğüdür. Boyu bir karış kadar olup erkekleri 25-30 santim kadar da olabilir ortalama 100-200 gram kadar ağırlığında bir hayvan küçük de bir kuyruğu vardır. Kışın bembeyaz olması normal bir şey” dedi.
'Kürkünü postunun rengini değiştiren bir çok hayvan türü var
Kürkünü ve postunun rengini değiştiren birçok hayvan türünün olduğunu vurgulayan Başkaya, “Gelincik dünyada çok yaygın türlerden bir tanesidir. Nesli tehlike altındadır diye bahsediliyor aslında hiç de öyle değil. Dünyada Amerika'nın kuzeyinde, Asya'da, Avrupa'da, Kuzey Afrika'da ve Türkiye'de yayılış gösteren bir türdür. Kürkünü postunun rengini değiştiren bir çok hayvan türü vardır. Kurdundan kuşuna kadar hemen hemen hepsi bunu yapar.
Örneğin, belgesellerde seyrettiğimiz kutuplardaki dağ horozu türü olan kar tavukları bembeyaz oluyorlar bazı fotoğraflarda küçücük bir benekten tanınıyor. Gözünün üzerindeki ibiğinin kırmızısını kar içinde görmeye çalışıyorlar, bembeyaz oluyor ancak hayvan diğer mevsimlerde kahverengi tonlarda. Aynı şekilde çengel boynuzu dağ keçisi yazın kahverengi tonlardadır, kışın ise postu simsiyah olur. Krem ya da beyaz rengi olan kısımların haricinde simsiyah olur. Kurdun da kışın postu değişir. Ayısından kurduna kadar hepsi bu şekilde renk değiştirir” şeklinde konuştu.
'Beyaz Gelincik yeni bir tür değil'
Beyaz Gelincik türünün yeni bir tür olmadığını söyleyen Başkaya, “Gelinciğin beyaz olması dikkat çekici zaten ismini de gelinlerin duvağının beyazından alıyor. O yüzden yeni bir tür değil. Gelincik insanımızın eskiden beri tanıdığı adını da o beyazlıktan dolayı takmış olduğu bir hayvan türü. Gelincikler koruma altında avlanan bir tür değil. Gelincik avcı bir tür. Kümes hayvanlarını, tavukları, kazları, ördekleri zorlayan bir hayvan türü. Genelde farelerle, kemirgenlerle besleniyor. Kümes hayvanlarına dadandıkları için köylünün pek fazla haz ettiği bir tür olarak da bilinmez” ifadelerini kullandı.  



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe