Ahmed Ebu Gayt: Zirve, Avrupa ile kalıcı bir Arap diyaloğu sağladı

Ahmed Ebu Gayt: Zirve, Avrupa ile kalıcı bir Arap diyaloğu sağladı
TT

Ahmed Ebu Gayt: Zirve, Avrupa ile kalıcı bir Arap diyaloğu sağladı

Ahmed Ebu Gayt: Zirve, Avrupa ile kalıcı bir Arap diyaloğu sağladı

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Arap- Avrupa zirvesinin barış ve istikrarı destekleme amacı taşıdığını belirtti. Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde Şarku’l Avsat’a özel röportaj veren Gayt, zirvenin, Arap ve Avrupa Birliği arasında yeni köprüler kurmayı hedeflediğini ve iki tarafın bir çok konuda ortak çalışma isteğini yansıttığını vurguladı.
Ebu Gayt, zirve sonunda yayınlanması kararlaştırılan Şarm el-Şeyh belgesinin kısa ancak, Araplar ve Avrupalılar arasında siyasi ve uluslararası meseleler konusunda fikir birliğine vurgu yapacağını söyledi. Arap Birliği Genel Sekreteri, zirvenin bazı Arap siyasi sorunlarını çözeceğine iyimser yaklaşmazken, Fransa ve İtalya arasında da Libya hususunda uzlaşı sağlamanın zor olduğunu belirtti. Ebu Gayt, iki ülkenin de Libya’ya dair farklı çıkarları olduğuna dikkati çekti.
Zirvenin, Arap ve Avrupalı liderler arasındaki ikili diyaloglar için uygun atmosferi sağladığını ifade eden Ahmed Ebu Gayt, her ne kadar mevcut bazı sorunlara siyasi çözümler bulmak zor olsa da bu çözümlere ilişkin çalışmaları destekleyeceklerini vurguladı. Zirve bitse de bu zirveye ilişkin çalışmalara her zaman devam edeceklerini belirten Genel Sekreter, zirveden sonra sürekli koordinasyon sağlayacaklarının da altını çizdi.
İşte Şarku’l Avsat’ın Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;
-Arap ve Avrupalı tarafların zirveye katılım düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zirvenin tanık olduğu üst düzey katılım, Arap- Avrupa fikirlerinin iki taraftan destek ve kabul gördüğü anlamına gelebilir. Zirve, Avrupa Birliği (AB) ile Arap ülkeler arasında işbirliği ve karşılıklı anlayış köprüleri oluşturma konusunda Arap ve Avrupa coğrafyası arasındaki ilgiyi ve arzuyu yansıtmaktadır. Mısır’da düzenleniyor olan zirve, bu noktadan uzak değildir. Zira Mısır’ın Avrupa’da, Afrika Birliği liderleri de dahil diğer siyasi çevre ve alanlarda bir ağırlığı ve değeri bulunuyor. Mısır, Arap ve Avrupa açısından önemli bir alan. Bu nedenle neredeyse 24 başkan ve Avrupalı başbakanın bir defada bir araya gelmesi çok büyük bir olay.
Öte yandan Arapların krallar ve başkanlar düzeyinde bu tür bir katılım göstermiş olması hususunda, bu fikrin köprüler kurmayı hedeflediğini söyleyebiliriz. Aynı şekilde 2022 yılında, yani 3 yıl sonra Brüksel’de bir toplantının düzenlenmesi için sağlanan uzlaşıya istinaden bu zirve yarın sonlanmayacak ve Arap- Avrupa dünyası arasında değişen diğer toplantılar yapılacak.
-Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in zirveye katılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle önemli bir katılım... Kendisi halen Arap Zirvesi mevcut dönem başkanlığını yürütüyor. Mısır da AB ile ortak zirveye başkanlık ediyor. Aralarındaki faaliyet ve işbirliği, Arap ve bölgesel güvenliği ve barışı geliştirmek için hakiki bir güç sayılıyor. Aynı şekilde bu işbirliği, ortak eylem zemininin desteklenmesine katkı sağlıyor.
-Mısır’dan (Arap Birliği’nin merkezi) başka bir Arap ülkesi zirveye ev sahipliği yapabilir mi?
Herhangi bir Arap ülkesi zirveye ev sahipliği için başvuru yapabilir, ancak bu durum 2025’te gerçekleşecek.
-Zirve başlığının “İstikrara yatırım” olması sizin açınızdan ne anlama geliyor?
Zirvenin “İstikrara yatırım” sloganı, dahili, harici ve uluslararası düzeyde büyük bir mesaj içeriyor. Bu, Avrupa’dan Arap ülkelerinde istikrar yaşanması gerektiğine dair bir işarettir. 2011 yılında yaşanan ve birçok Arap ülkesini sarsan olaylar ve meydana gelen kaosun Avrupa ve Arap ülkeleri çıkarına olmadığını ortaya koyuyor. Bu sebeple zirve başlığı, zirve hedeflerinin ve ‘siyasi konular, düzensiz göç, terörle mücadele, kara para aklama ve benzeri konularda’ işbirliği yapma ve birlikte hareket etme fırsatının açık bir mesajını yansıtıyor.
-Arap- Avrupa hareketliliğinin bölgesel ve uluslararası konularda öncelikleri nelerdir?
Uluslararası ve bölgesel aşamadaki tüm meseleler, barış ve istikrarı destekleyen bir pozisyon oluşturmak ve ortak çıkarları korumak üzere Avrupa tarafı ile istişare, diyalog ve koordinasyon çerçevesinde ele alınacak. Yani siyasi meseleler, terörizm ve uzantılarına dair zorlukların nasıl üstesinden gelineceği, bölgede masum insanların kanını döken milisleri temizleme, fon, barınma ve işbirliği kaynaklarını kurutma amacıyla daha iyi sonuçlara nasıl ulaşılacağı masaya yatırılacak.
Örneğin Fransa, iklim ve göç meselesine önem veriyor. Bu sayede belirli bir gündem veya yazılı açıklama olmadan her şeyi tartışmak için açık bir diyalog oturumu oluştu. Ardından Arap ve Avrupalı tarafların ortaya koyduğu diğer 3 oturum düzenlendi.
-Mesela bu zirvede Yemen’e destek payı nedir?
Herkes, İsveç Anlaşması’nın uygulanması, siyasi bir çözüme destek verilmesi, insani yardımın sağlanması ve Arap zirvesinin Yemen konusunda yayınladığı tüm kararlarda temsil edilen meşru hükümeti destekleme çağrısında bulunuyor.
-Uzlaşı sağlanmış bir yol haritası ortaya koyma hususunda anlaşmaya varılacak mı?
Bu sözleşmelerin nasıl uygulanabileceğine dair ayrıntılı bir harita geliştirilemez. Çünkü görüş ayrılıkları mevcut. Örneğin Fransa ve İtalya aynı fikirde değil ve aynı şey Suriye için de geçerli.
-Fransa ve İtalya arasında Libya hususunda uzlaşıya varmak mümkün mü?
Bundan şüpheliyim. Çünkü Fransa’nın istediği çıkarlar İtalya’nınkinden çok farklı. Bu nedenle Arap bölgesindeki sorunlarına siyasi çözümler beklemeyin. Ancak Arap ve Avrupalı gruplar arasında birbirleriyle açık ve ciddi bir diyalog var. Hepsi aynı meydanda. Demek istediğim şey, bir grup arasında da farklı görüşler var. Örneğin göç ve aşırıcılık konusunda Avrupa anlaşmazlığı var. Bazıları Arap pozisyonları ile aynı fikirde.
Dolayısıyla asıl gerçek şu ki zirve, hemen bir çözüm üretmeyen her türlü görüş ve diyaloğa açık Arap-Avrupa alanı sayılıyor. Fakat ulaştığımız şey, liderler ve ülkeler arasında birbirleriyle ciddi yakınlaşma ve verimli işbirliği sağlanması. Zirve, Arap- Arap, Arap- Avrupa düzeyinde ikili görüşmeler yapmak için çok uygun fırsatlar sağlıyor. Birlikte oturmadan önce Financial Times’tan İngiltere Başbakanı'nın Brexit mevzusunu görüşmek üzere Avrupa grubuyla bir araya geldiğini okudum. Yani herkes arasında bir çalışma durumu var.
-Zirve sonunda yayınlanacak belge hakkında ne söylersiniz?
Belge, çok kısa olacak, AB, Arap Birliği ve Mısır arasındaki istişarelere ışık tutacak.
-Zirve, Arap Birliği’ne ne kazandırdı?
2011’den sonra meydana gelen siyasi problemler ışığında nispeten sarsılmış olan Arap Birliği’ne yeniden vurgu yapıldı.
-Zirve sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arap- Avrupa işbirliği kendi yolunda ilerliyor. Arap Birliği ve Avrupa Birliği arasında birçok anlaşma var. Örneğin Arap Birliği personellerine barışı koruma konularında ve bölgesel düzeydeki rolleri hususunda eğitim ve çalışma desteği veriliyor. Aynı şekilde Arap ülkeler ve AB arasında imzalanan anlaşmalar da mevcut. 2008 Malta toplantısından bu yana Arap Birliği’nin Mısır’daki merkezi ve AB’nin Brüksel’deki merkezi arasında çok sayıda kalıcı işbirliği sağlandı. Bana göre zirveye ulaştık. Her üç yılda oturum düzenleme ve her iki yılda bakanlar düzeyinde bir araya gelme konusunda mutabık kalındı. Bu bana göre, işbirliği ve köprü oluşturma fikri için büyük bir başarı.
-Medeniyetler ve kültürlerin diyalogu konusu çözüme kavuştu mu?
Medeniyetler diyalogu ve kültürel işbirliği düzeyinde Araplar ve Avrupalılar arasında uzun bir yol ve birçok anlaşma var.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.