Halife bin Mubarek Al Sani: Katar yönetimi aileyi parçalamaya çalıştı

Halife bin Mubarek bin Halife Al Sani (Şarku’l Avsat)
Halife bin Mubarek bin Halife Al Sani (Şarku’l Avsat)
TT

Halife bin Mubarek Al Sani: Katar yönetimi aileyi parçalamaya çalıştı

Halife bin Mubarek bin Halife Al Sani (Şarku’l Avsat)
Halife bin Mubarek bin Halife Al Sani (Şarku’l Avsat)

Katar’da iktidardaki Al Sani ailesi parçalanma ve bölünme riski ile karşı karşıya. Ailenin bazı üyeleri “yönetimin politikalarına” karşı olmaları nedeniyle sert uygulamalara maruz kalıyor. Bu durum, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu çok sayıda aile üyesinin ülke dışına göç etmesine veya sınır dışı edilmesine neden oldu.
Katar yönetiminin politikalarına karşı çıkmak için ülkeyi terk eden Al Sani ailesinin üyelerinden Halife bin Mubarek bin Halife Al Sani, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları aktardı:
“Katar’ın mevcut yönetimi şu anda, Al Sani ailesinin genç üyelerini, yönetim karşıtı bir tutum sergilemeleri ve birlik olmaları korkusuyla takip etmeye çalışıyor. Olası bir karşı olma beklentisi, içlerinde terör duygusunun uyanmasına yol açtı.”
Katar’ın diğer Körfez ülkelerinden farklı yönleri
Halife bin Mubarek, Katar yönetiminin Körfez ülkelerine olan düşmanlığının Al Sani ailesinin üyeleri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olduğunu ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin muhalefeti ailenin içinde tutmak için bir dizi önlem aldığını söyledi. Halife bin Mubarek, Katar Emiri’nin 2017’nin Ramazan Ayı’nda yaptığı konuşmada başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere 4 ülkenin Katar’ın egemenliğine müdahale ettiklerini öne sürdüğünü ve devlet politikasını ihlal edenlere yönelik yaptırımlar uygulamakla tehdit ettiğini belirtti. Aile üyelerinden söz konusu ülkelerin açıklamalarına inanmamalarını ve kendisinin yanında olmalarını istediğini kaydetti.
Al Sani ailesinin ülke topraklarının yağmalanması ve yasal dayanağı olmayan uygulamalarda bulunulması nedeniyle Katar yönetimiyle anlaşmalık yaşayan birçok üyesi olduğuna dikkati çeken Halife bin Mubarek, çoğunluğunu ileri yaştakilerin oluşturduğu aile fertlerinin, çocuklarının sabrının tükenmesi veya cezalandırılmaları korkusuyla sessiz kaldıklarını belirtti. Nasır bin Hamad’ın bacağından vurulması ve Suheym bin Hamad’ın zehirlenmesi için emir verildiğini kaydeden Mubarek “Bugün durum farklı. Umarım Al Sani ailesinin gençleri bir karar alır ve Katar'ı kurtarmaya çalışırlar” dedi.
Al Sani ailesinin gençleri
Katar yönetiminin Al Sani ailesinin görüş ayrılıkları olan gençlerle iletişim kurmak için kendilerine yakın arabulucular kullandığını, hatta bu durumun ailenin çocuklarına muhalif olmaktan vazgeçmeleri çağrısında bulunmaya teşvik edilmesine kadar vardığını kaydetti. Dört ülkenin Katar’ı boykot etmesinin ardından kendisiyle arabulucu vasıtasıyla görüşüldüğünü aktaran Mubarek şu ifadeleri kullandı:
“Aileden yağmalanan topraklar karşılığında Doha'ya dönmem istendi. Ancak Katar yönetimine güvenmediğim için bunu reddettim. Bu teşvikler, Katar'ın mevcut Emiri Şeyh Temim bin Hamad'ın eylemlerinin kendisinden önceki emir olan babasının eylemlerine benzemesi ve bazı komşu ülkelerin yöneticileri tarafından kötüye kullanılması nedeniyle fazla sürmeyecektir.”
Katar'ın komşu ülkelerin politikalarına müdahalesi
Mubarek, Katar yönetimine yönelik muhalefetin bugün ortaya çıkmadığını, bazı ülkelerin iç işlerine müdahale etmeden önce de var olduğunu belirtti. Söz konusu dönemde muhalefetin devletiyle görüş ayrılığı içinde olanlar ya da eski güvenlik meselelerinden dolayı arananlardan oluştuğunu belirten Mubarek yine de Körfez ülkelerine karşı düşmanlık yapılması ve Katar halkı ile Körfez ülkeleri halklarının arasının açılmaya çalışılması karşısında sessiz kalamadıklarını vurguladı.
Mubarek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Körfez'de ayrılık çağrısı yapan, terörizmi destekleyen ve Türk ordusunu, bizim korumamız gereken vatan topraklarını koruması için Katar’a konuşlandıran bir yönetimi nasıl destekleyebiliriz? Katar yönetiminin korunması karşılığında yabancıların istediklerini yapıyoruz. Devlet bütçesi ve harcamaları, halkın taleplerine veya devlet yapısının ve istikrarının gelişmesine önem verilmeksizin ülkenin korunması karşılığında Batı'ya aktarılıyor.”
Katar ordusunun geri plana itilmesi
Katar'a gelen Türk kuvvetlerinin zırhlılar, askeri araçlar ve ağır silahlarla donatıldığını ve Katar yönetiminin merkezine 500 metre yakınına konuşlandırıldığını ifade eden Halife bin Mubarek, buna karşılık devleti, yönetimi ve halkı koruması gereken Katar ordusunun artık ülke topraklarında herhangi bir rolü kalmadığını belirtti. Ordunun sadece adının olduğunu ve varlığını çok sınırlı bir şekilde sürdürdüğünü vurguladı.
Katar yönetiminin kendi halkından oluşan bir ordu kurmaya çalışmadığını ve halkına güvenmediğini öne süren Mubarek, yönetimin kendini zayıf hissettiğinde Batı’ya yönelerek kendini korumaları için Türklere ve İranlılara yaklaştığını söyledi.
Katarlı gençlerin yurtiçinde ve yurt dışında yaşanan olaylara karşı öfke duyduğunu belirten Mubarek, gençleri en çok da yönetimin halkına olan güvensizliğinin yanı sıra Batılı ve bölge ülkelerinden yardım istemesinin kızdırdığını ifade etti. Bu öfkenin Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki çekişmelerle daha da arttığının altını çizen Mubarek, gençlerin söz konusu görüş ayrılıklarının Körfez dışında değil, içinde çözülmesi gerektiğine inandıklarını kaydetti.
Katar’ın yeni bir yöneticiyle düzelmesi
Halife bin Mubarek, Katar'ın Körfez ülkelerine karşı tutumu ve bunun uzun sürüp sürmeyeceğiyle ilgili olarak ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Katar’ın düzelmesi ve boykotun sona ermesi ancak yönetimin yapısındaki değişiklikle mümkün olabilir. Katar yönetimi içinde bir darbe olduğunun duyulması pek mümkün değildir. Bu durum, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin babası Şeyh Hamad bin Halife’ye yaptığı darbede de görülebilir.”
Mubarek, aile büyüklerinin son dönemlerde Katar yöneticileri hakkında yağmalama ve yolsuzlukla ilgili olaylar anlattıklarını söyledi:
“Artık bu yanlış uygulamalara sabredemeyiz. Bugün mesele eskisinden farklı. Al Sani ailesinin gençlerine verilen sözler farklıydı. Bugün mesele yalnızca ülke topraklarının veya fonlarının yağmalanması değil, komşu ülkelere karşı düşmanca bir tutum da sergilenmesi. Ayrıca Al Sani ailesinin ve gençlerinin sabrının tükenmesidir.”
Şeyh Halife, Katar’ın mevcut durumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün Katar’da korkunç bir durum var. Farklı bölgelerden terör örgütlerinin sembol isimlerine kucak açılması, terör örgütlerine verilen destek, her geçen gün artarak devam eden Türkiye sadakati,  bölgedeki her türlü sabotaj eyleminin kara yüzü olan İran rejimi ile bağlantılar ülkenin geleceğini tehdit ediyor. Katar’ın kasvetli imajı ve terörizmle olan ilişkisi beni korkutuyor. Korkunç boyutlardaki yolsuzluklar dünyanın gözleri önüne seriliyor. Ülkenin zenginlikleri ve geleceği hafife alınıyor. Katar’ın kimliği bozuluyor. Halk her şeyden uzaklaştırılıyor. Çünkü yönetim kendi insanlarına güvenmiyor ve paralı askerler tarafından korunuyor. Bu, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir durum. Bütün servetimiz, Katar ve halkından başka yönlere akarken ne halde olduğumuzu hayal edebiliyor musunuz? Kardeşlerimiz ve aile fertlerimiz farklı görüşlerde olabilecekleri korkusuyla tutuklanıyor veya seyahat etmeleri engelleniyor. Kişisel bir şey istemiyorum. Sadece vatanları için endişelenen, ülkelerinin tecrit edildiğini ve komşularıyla tüm bağlarının koparıldığını gören aile üyelerinin çoğunun içinde bulunduğu durumu aktarıyorum. Katar yönetimi her geçen gün daha fazla sarsılıyor. Bunlar doğum sancıları. Katar’ı kaybetmeyeceğiz. Yakında her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum.”



Suudi Arabistan BRICS zirvesinde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi çağrısı yaptı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, fırsatlarla dolu bir gelecek ve ortak kalkınma için ülkesinin çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir işbirliği kurma arzusunu dile getirdi (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, fırsatlarla dolu bir gelecek ve ortak kalkınma için ülkesinin çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir işbirliği kurma arzusunu dile getirdi (SPA)
TT

Suudi Arabistan BRICS zirvesinde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi çağrısı yaptı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, fırsatlarla dolu bir gelecek ve ortak kalkınma için ülkesinin çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir işbirliği kurma arzusunu dile getirdi (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, fırsatlarla dolu bir gelecek ve ortak kalkınma için ülkesinin çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir işbirliği kurma arzusunu dile getirdi (SPA)

Suudi Arabistan, 17. BRICS 2025 Zirvesi'nin ikinci gününün ilk oturumunda Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herkes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Prens Muhammed bin Selman adına Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Pazartesi günü Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen ve Suudi Arabistan'ın davetli ülke olarak katıldığı zirvenin ikinci gününün ilk oturumuna katıldı. Prens Faysal, BM İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP30) ve Küresel Sağlık konferansı kapsamında gerçekleştirilen toplantıların Çevre oturumunda konuştu.

dsfrgthy
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı iklim ve sağlık alanlarında işbirliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı (SPA)

Oturum sırasında bir konuşma yapan Prens Faysal bin Ferhan, dünyanın tanık olduğu vahim krizlerin herkese ortak sorumlulukları ve güvenliği korumak ve çatışmaların yayılmasını önlemek için gerilimi tırmandırmaktan kaçınma ihtiyacını hatırlattığını vurgulayarak, Gazze'deki feci duruma atıfta bulundu.  İsrail'in sağlık altyapısına yönelik saldırılarının ve sivilleri hedef almasının uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali ve kanun ve normlara dayalı uluslararası sisteme doğrudan bir meydan okuma olduğunu vurgulayan Prens Faysal, uluslararası toplumu insani erişimin sağlanması ve sivillerin korunması için sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı ve insanların çektiği acıların göz ardı edilemeyeceğini belirtti.

Suudi Dışişleri Bakanı konuşmasının başında BRICS zirvesine ev sahipliği yaptığı ve bu yıl grubun başkanlığını üstlendiği için Brezilya'ya ülkesinin memnuniyetini ifade ederek, Suudi Arabistan'ın daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir işbirliği inşa etme arzusunu dile getirdi.

Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması'na olan bağlılığını vurgulayarak iklim ve sağlık alanlarında işbirliğinin geliştirilmesinin önemine vurgu yapan Suudi Diş işleri farklı ülkelerin farklı koşullarını dikkate alan pratik ve dengeli bir yaklaşım çağrısında bulundu.

Bu bağlamda, COP30 ev sahipliği yapacak olan Brezilya'ya Krallığın tebriklerini ileterek, Suudi Arabistan'ın iklim değişikliği sorunlarının ele alınmasında somut sonuçlar elde edilmesinde başarı dileklerini ifade etti.

dfvghty
BRICS 2025 Zirvesi'nin ikinci gününün ilk oturumunun bir bölümü (SPA)

Prens Faysal bin Ferhan, su kıtlığı çeken bir ülke olarak Suudi Arabistan'ın çevresel zorlukları ve su kaynaklarını yönetmek için ileri yöntemler ve teknolojiler geliştirdiğini ve Dünya Su Örgütü'nün kurulmasına yol açan çabalara öncülük ettiğini açıkladı Bu hayati kaynağa eşit erişim sağlamayı amaçlamaktadır.

Sağlık sektörüyle ilgili olarak da Krallığın 2030 Vizyonunun önleme ve entegre bakıma odaklanan kapsamlı reformlar içerdiğini açıklayarak Suudi Arabistan'ın Hac ve Umre gibi büyük organizasyonları yönetme konusundaki deneyimini ve uluslararası standartlara uygun olarak sağlık acil durumlarına hazırlık ve müdahale konusunda bölgesel bir merkez olma konumunu güçlendiren planlama ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesini vurguladı.

Oturuma Suudi Arabistan'ın Brezilya Büyükelçisi Faysal Gulam, Bakanlık Ofisi Genel Müdürü Velid Al- Semail, Bakan Danışmanı Muhammed Al-Yahya ve Uluslararası Örgütler Genel Müdürü Şaher Al-Kahanini katıldı.