Nida Tunus: Nahda ile koalisyon imkansız

​Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kenyalı heyet ile görüşüyor (Şarku’l Avsat)
​Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kenyalı heyet ile görüşüyor (Şarku’l Avsat)
TT

Nida Tunus: Nahda ile koalisyon imkansız

​Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kenyalı heyet ile görüşüyor (Şarku’l Avsat)
​Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kenyalı heyet ile görüşüyor (Şarku’l Avsat)

Nida Tunus Partisi liderliğinden partinin birinci seçim konferansı hazırlık komitesi üyesi Boujemaa Remili, Tunus Devlet Başkanı El-Baci Kaid es-Sibsi tarafından 2012 yılında kurulan parti ve Nahda Hareketi arasında koalisyon sağlamanın “imkansız” olduğunu vurguladı.
Remili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada hazırlık komitesinin gelecek ayın başlarında yapılması planlanan konferansın başarısına bağlı olduğunu belirtirken, komite üyelerinin parti içerisinde rekabet eden tüm siyasi taraflara aynı mesafede olmak için yeterli sorumluluk ve tarafsızlığa sahip olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanının oğlu Hafız Kaid el-Sibsi’nin partisinin siyasi heyet başkanlığına yöneltilen eleştirilere de değinen yetkili, “Partideki sorun, cumhurbaşkanının oğlunun şahsına indirgenemez” dedi. Nida Partisi üyesi, seçim konferansının hazırlığına etkin şekilde katılma çağrısı yaptı. Hafız Kaid el-Sibsi’nin rakibi tarafından kurulan Yaşasın Tunus Hareketi ile ilişkiler hakkında da yorum yapan Boujemaa Remili, “Nida Partisi’nin bir bölümü ve Nahda Hareketi arasındaki koalisyonun temelinden kurulan bu parti, uzun ömürlü olmayacak ve siyasi arenadan geri çekilecek. Çünkü hem Nahda Hareketi’nin hem de Yusuf Şahid’in yatırım yaptığı siyasi koalisyon üzerine kurulu. Ancak sabit sütunlar üzerine inşa edilmedi” dedi. Remili ayrıca, Nahda’nın “hükümetin istikrarı” yönünde teşvik ettiği propagandayı eleştirerek, “siyasi oyunun belirsiz sonuçlar ortaya koyduğunu” ifade etti.
İşadamı Selim el-Riyahi liderliğindeki Özgür Yurtsever Birliği Partisi’nin Nida ile birleşmesinin, Nida’nın parlamento bloğunu güçlendirmek ve dengeyi yeniden canlandırmak için bir fırsat olduğunu söyleyen Boujemaa Remili, hükümet ve başkanının değişmesi için çağrı yapan Hafız el-Sibsi ve Şahid ile temsil edilen iki kardeş parti arasında keskin siyasi farklılıklar olduğunu vurguladı. Remili ancak, el-Riyahi’nin yolsuzluk meselesindeki adli takipten ayrılması sonrasında birleşmenin kaderine “belirsizliğin” hakim olduğunu ve gelecek konferansta belirleyici kararlar alınması gerektiğini vurguladı.
Parti ve cumhurbaşkanı ile siyasi uzlaşı pahasına siyasi istikrar sloganına bağlı kalınması şartıyla Nahda Hareketi’nin, Nida Partisi ile koalisyonunun bozulduğunu belirten Remili, sözleşmelerinin dağılması sonrasında koalisyona geri dönmenin imkansız olduğunu kaydetti. Yetkili, partisinin Nahda Hareketi ile hükümet ortaklığı tecrübesinden pişman olmadığına dikkati çekerken, “Belli bir zamanda meyve veren, ülkeyi birçok zorluk ve çıkmazdan koruyan bir tecrübe yaşandı. Ancak Nahda’nın başbakana bağlılığı, 2014 yılındaki seçimlerin sonuçlarına yapılan bir darbeden farklı değil. Mevcut hükümete verilen siyasi destekten herhangi bir fayda sağlanamadı” dedi.
“Nahda liderleri, fırsatçı ve uyuşmaz bu siyasi pozisyon için pişman olacaklar” diyen Boujemaa Remili, “Arap siyasi sahnesindeki bu İslami akımın varlığı, kolay olmadı. Tunus’taki Nahda Hareketi, 2011 devrimi sonrasında iktidar koalisyona katıldığından bu yana iktidarı ele geçirmeye ve gücü tekelleştirmeye çalışmak hususunda çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Tunus’un içindeki ve dışındaki siyasi sahnede bulunduklarına dair güvence sağlanması gerekiyordu. Bu güvenceler, mevcut başbakan tarafından sağlandı” ifadelerini kullandı.



Lübnan-Körfez krizi yatırımcıları Lübnan’dan kaçırıyor

Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bekdaş
Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bekdaş
TT

Lübnan-Körfez krizi yatırımcıları Lübnan’dan kaçırıyor

Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bekdaş
Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bekdaş

Lübnan devleti, 2019 yılından bu yana ülkeyi kasıp kavuran ekonomik çöküşü durdurmak şöyle dursun genel anlamda ülkenin özelde ise ekonominin tabutuna bir çivi daha çakan siyasi yaklaşımlarını sürdürüyor. Bu sorumsuzca yaklaşımlar, Körfez kapılarının Lübnan halkının geçim kaynağı olmaya kapanmasına ve en büyük ithalat pazarının elinden alınmasına neden oluyor.
Lübnan’ın Körfez ülkeleriyle başta Suudi Arabistan’a uyuşturucu kaçakçılığı yapan kişilerin tutuklanmamasıyla başlayan kriz, Lübnanlı sanayicileri devletlerinin sorumluluklarını yerine getirememesi nedeniyle çok ağır bedeller ödedikleri ülkelerinden kaçmaya itti. Eski Lübnan Dışişleri Bakanı Charbel Wehbe’nin görevdeyken geçen Mayıs ayında Körfez ülkelerini terörizmi finanse etmekle suçlaması ve Enformasyon Bakanı George Kordahi’nin de Yemen'deki terörist Husi milislerine karşı Suudi Arabistan liderliğindeki Arap ülkelerinin oluşturduğu askeri koalisyona yönelik eleştirilerde bulunması krizi daha da derinleştirdi.
Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bekdaş, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Lübnanlı sanayicilerin çoğunun, fabrikalarını taşımak amacıyla Umman, Mısır ve hatta Türkiye ve (Güney) Kıbrıs gibi diğer ülkelerdeki pazarları incelemeye başladıklarını, bazılarının ise fabrikalarını kapatıp makinelerini söküp fiilen harekete geçtiklerini söyledi. Bekdaş, “Bir süre önce sanayicilerden oluşan bir heyet ile Umman’ın başkenti Maskat’a oradaki pazarı incelemek için gittik. Heyetteki bazı sanayiciler fabrika kiralarken bazıları da taşınma imkanlarını araştırıyordu” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık dört ay önce Lübnan’dan Suudi Arabistan’a uyuşturucu kaçakçılığı yapılması olayının patlak vermesinden sonra Suudi Arabistan ve Bahreyn’e büyük miktarlarda ihracat yapan gıda fabrikalarının, ya üretimi azaltmak ya da makinelerini söküp başka ülkelere taşınmak zorunda kaldıklarını belirten Bekdaş, gıda fabrikalarının çoğunun, üretimlerinin yaklaşık yüzde 60 ila 65'inin büyük ölçüde Suudi Arabistan’a yaptıkları ihracata bağlı olduğuna dikkati çekti.
Wehbe ve Kordahi’nin açıklamalarına da değinen Bekdaş, sanayiciler arasında Kuveyt, Bahreyn ve BAE'nin de Lübnan’dan yapılan ithalatı durduran Suudi Arabistan’ı takip edeceğine dair bir korkunun hakim olduğunu vurguladı.
Sektörün 2020 yılında bir milyar 300 milyon doları Arap ülkelerinden olmak üzere yaklaşık 3 buçuk milyar dolar kar elde ettiğini açıklayan Bekdaş, bugün ise tüm Körfez ülkelerinde Lübnan'dan ithalatın kalıcı olarak durdurulabileceği söylentilerinin ortaya çıkmasının ardından bu durumun, sanayicileri fabrikalarını kapatmaya veya taşınmayı düşünmeye ittiğini söyledi.
Suudi Arabistan, Lübnan'dan gelen konteynerlerde nar kutuları arasında gizlenmiş beş milyondan fazla Captagon (Fenetilin) adlı uyuşturucu hapın ele geçirilmesinin ardından geçtiğimiz Mayıs ayında bu ülkeden yapılan meyve ve sebze ithalatını askıya aldı. Yaşanan bu skandal, Lübnan gümrüklerinin böyle yasa dışı ticaretle mücadele konusundaki eksikliğini ortaya çıkardı. Suudi Arabistan’ın ithalatı askıya alma kararı, boğucu bir sosyal ve ekonomik krizle karşı karşıya olan Lübnan’daki çiftçilere ciddi bir darbe oldu.
Lübnan sanayisinin çok büyük bir darbe aldığını ve alternatif bir plan hazırlamanın da zaman alacağını belirten Bekdaş, “Bugün sanayiciler olarak, Arap Körfezi (Basra Körfezi) pazarlarını kaybetmekle sanayilerimizi ve enerjimizi boşa harcayamayız. Bakan Kordahi'nin eleştirilerinden sonra, tüm sanayiciler arasında çalışmalarını nereye taşımaları gerektiğiyle ilgili bir beyin fırtınası yaşanıyor” şeklinde konuştu.
Lübnan’dan Suudi Arabistan'a yapılan ve çoğunluğu gıda maddesi olan ihracatın 2020 yılında 240 milyon dolar olduğunu ifade eden Bekdaş, sanayicilerin, Lübnan sanayisine sterilizatörler, temizlik malzemeleri, tıbbi alet ve malzeme, ayakkabı, giysi gibi yeni üretim hatlarının girmesiyle 2022 yılında ihracat hacminin 500 milyon dolara çıkmasını beklediklerini, ancak Suudi Arabistan’ın yasağıyla Lübnanlı sanayicilerin, sadece Suudi Arabistan'a yapılan ihracattan 500 milyon dolar kar kaybettiklerini belirtti. Bekdaş’a göre Kuveyt ve BAE'ye ihracatın da durması halinde sektörü vuracak olan ek kayıplardan bahsetmeye bile gerek yok.
Lübnan pazarıyla ilgili olarak ise Bekdaş, “Ekonomi açısından istisnai bir durum yaşıyoruz.  Lübnan'daki satın alma gücü çok düştü. Lübnan’a değil, ihracata güveniyoruz” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan Uluslararası Enformasyon Kurumu'nda araştırmacı olan Muhammed Şemseddin de Bekdaş’ın elektrik krizi nedeniyle Mısır başta olmak üzere birçok fabrikanın yurtdışına taşınmasıyla ilgili sözlerini destekleyen açıklamalarda bulundu. Şemseddin “Lübnan’dan Mısır’a onlarca fabrika taşınıyor, Irak'a gitmeyi düşünen fabrikalar da var” dedi.
Lübnan'ın Körfez ülkelerine yaptığı ihracatın gıda sektörüyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ülkede üretilen giysi, ayakkabı, elektrik jeneratörleri ve elektrik kablolarının da ihraç edildiğini belirten Şemseddin, “Suudi Arabistan’a ihracat hacmi 237 milyon dolar. BAE, 400 milyon dolarla Suudi Arabistan’ı geride bırakırken onu Katar, Kuveyt ve Bahreyn takip ediyor” diye konuştu.
Lübnan’daki fabrikaların yurtdışına taşınmasının yansımalarına değinen Şemseddin, bu durumun kaçınılmaz olarak işsizliğin artmasına ve ithalat faturasının yükselmesine neden olacağını ve böylece Lübnan'ın yaşadığı krizlere yeni bir krizin daha ekleneceği söyledi.