Kahire'deki sergide Yunan mitolojisi Antik Mısır'la buluştu

Meryem Abdulvehhab’ın renk dengeleri yaptığı tablosu
Meryem Abdulvehhab’ın renk dengeleri yaptığı tablosu
TT

Kahire'deki sergide Yunan mitolojisi Antik Mısır'la buluştu

Meryem Abdulvehhab’ın renk dengeleri yaptığı tablosu
Meryem Abdulvehhab’ın renk dengeleri yaptığı tablosu

Ressam Meryem Abdulvehhab, eserlerindeki kendine özgü tarzıyla dikkatleri çekiyor. Mısırlı sanatçı Abdulvehhab’ın tabloları, onun sınırsız ufkun yansıması ve hayal gücünün fırçasına dökülen hali olarak karşımıza çıkıyor.
Meryem, son sergisinden 2 yıl sonra Kahire’nin merkezinde bulunan Lamasat Galeri’de ‘Berzah Yolunda’ isimli sergisiyle tablolarını sanatseverlerin ilgisine sundu. Meryem bu ismin kariyer oluşumundaki belirli bir şeyi işaret etmediğini, sadece gelip geçen bir günün verdiği hissi ifade ettiğini söyledi.
Abdulvehhab, 22 farklı tablosunda, Yunan mitolojisindeki Medusa ve Deniz Tanrısı Posedion’un yanı sıra periler, deniz kızları ve İskoç medeniyetine ait Kelt mitolojisinden esintiler olduğunu işaret ederek, bu kez Firavun mitolojisinden uzaklaştığını ifade etti. Şarku’l Avsat’a konuşan Meryem, “Mısırlı ve İskenderiyeli olduğum için farklı medeniyetlerin üzerimde etkisi olduğunu hissediyorum. Dünya medeniyetleri hakkındaki okumalarım diğer medeniyetlerden etkilenmeme neden olurken aynı zamanda Firavun uygarlığı ve Afrika sembollerini de çağrıştırıyor” dedi.
Medusa sembolünü çağrıştıran tablosu hakkında konuşan Meryem Abdulvehhab, “Bu tabloda yaşadığım hüznü resmettim. Parçalandım. İki kişi ve iki parça oldum. Bu nedenle yüzü orantılı bir şekilde ayırmadım ve farklı dalgalanmalarla çevreledim. Tablolarımda hissettiğim güzel ya da kasvetli duygularımı yansıttım. Fırçamla bütünleştim ve tablomda özgürleştim” dedi.
Meryem’in tabloları birçok psikolojik ve duygusal boyutları yansıtır. Alıcı bakış açısına göre farklı duygusal deneyimler yaşar. Tablolara uzaktan baktığınızda sizde farklı hisler ve duyguları ortaya çıkarır. Yaklaşıp özenle yapılan motifleri ve ayrıntıları incelemeye başladığınızda, Meryem’in duygularını bu ince ayrıntıların arasına gizlediğini görürsünüz. Meryem, sergisinde tablolarındaki duyguların daha kolay ziyaretçilerine geçmesi için, Ortaçağ müziklerini andıran İrlanda müziği kullandığını söyledi.
Tablolarındaki çok sayıda detay ve semboller hakkında konuşan Meryem, “Gerçek dünyadan ayrılıp hayal dünyasına giriyorum. Manevi okumalarım ya da yoga yapmamdan kaynaklanıyor olabilir bilmiyorum fakat çocukluğumdan beri olan ayrıntılara olan tutkun tablolarımı yaparken de benimle birlikteydi” diye konuştu.
Sembolizmin ve sürrealizmin harmanlandığı tablolarda, mavi ve tonlarının hakim olduğu renk konfigürasyonları ve incelikle hesaplanmış dairesel kıvrımlar dikkati çekiyor. Meryem tablolarından bazılarının, yaşamın devam ettiğini simgeleyen İrlanda uygarlığından semboller taşıdığını söyledi.
Yapımı yaklaşık 2 yıl süren tablolarda, ‘mix media’ ve kolaj tekniklerine ek olarak, kömür kalemler, akrilik boya, suya dayanıklı kalemler, mürekkepler ve yağlı boya gibi çok sayıda teknik ve araç kullanıldı.
Berzah yolunda sergisi periler, deniz kızları, tarihi ve dini efsaneler içerir ve kadın, sanatsal vicdanında büyük bir yer taşır. Tablolarda hırs, romantizm, kaygı ve gizli güç gibi düşünceler yer alır. Sergiye girdiğinizde tam merkezde sizi doğanın etkisiyle büyülemek için gerçek çiçeklerin kullanıldığı büyük bir tablo karşılar. Sergi, 12 Mart’a kadar devam edecek.



Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
TT

Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)

Bilim insanları savaşın çocuklarda DNA düzeyinde olumsuz etkiler yaratabildiğini ortaya koydu. 

Savaş ve çatışma ortamının çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi, uzun süreli bir yansıması olabileceği biliniyor. 

Diğer yandan biyolojik açıdan nasıl bir hasar aldıkları hakkında daha az araştırma yürütüldü.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nin liderliğindeki araştırma ekibi, Lübnan'daki gayriresmi yerleşimlerde yaşayan Suriyeli mültecilerle bir çalışma yürüttü.

JAMA Psychiatry adlı hakemli dergide dün (20 Kasım) yayımlanan çalışmada, 6-19 yaşındaki 1507 mülteciden tükürük örnekleri alındı. 

Bilim insanları daha sonra bu örneklerdeki DNA metilasyonunu (DNAm) inceledi. DNA'daki biyolojik bir süreç olan metilasyonda DNA kodu değişmeden genler açık veya kapalı duruma geçiyor.

Normal gelişimde önemli bir rol oynayan DNAm, beslenme biçimi, stres ve travmadan etkilenebiliyor.

Araştırmacılar ayrıca çocuklar ve onların bakımını üstlenen kişilerle anketler yaparak savaşla ilgili olaylara ne kadar maruz kaldıklarını belirlemeye çalıştı.

Bulgular, savaşın DNAm'de değişikliklere yol açtığını ve bunun çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde uzun vadeli bir etki bırakabildiğini gösteriyor. 

Değişimlerden bazıları, sinir hücrelerinin iletişim kurması ve hücrelerdeki materyallerin taşınması gibi kritik işlevlerde yer alan genlerle bağlantılıydı.

Sözkonusu değişimler DNA dizilimini değiştirmiyor. Ancak yoksulluk ve zorbalık gibi travmatik olaylarda benzer etkilere bugüne kadar rastlanmadı. Bu da savaşın çocukların biyolojisinde çok daha farklı bir etki yarattığını ortaya koyuyor.

Bilim insanları DNAm değişimlerinin kız ve oğlan çocuklarındaki farklılıklarını da analiz etti. 

İki cinsiyet de durumdan etkilenmesine karşın savaş olaylarına maruz kalan kız çocuklarının, özellikle stres tepkisi ve beyin gelişimiyle bağlantılı genlerde daha ciddi DNA değişiklikleri gösterdiğini saptadılar.

Makalenin başyazarı Michael Pluess "Savaşın çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yarattığı yaygın bir bilgi olsa da çalışmamız, bu etkinin altında yatan biyolojik mekanizmalara dair kanıtlar buldu. Ayrıca savaşın daha yavaş epigenetik yaşlanmayla bağlantılı olduğunu keşfettik; bu da savaşın çocukların gelişimini etkiliyor olabileceği anlamına gelebilir" diyor:

Sonuç olarak çalışmamız, savaşın ortasında kalan milyonlarca çocuk için zihinsel stresin ötesinde, savaşın trajik maliyetinin daha net bir resmini çiziyor.

Independent Türkçe, Science Daily, National News, JAMA Psychiatry