​Fransa, Cezayir’de yaşananlara temkinli yaklaşıyor

​Fransa, Cezayir’de yaşananlara temkinli yaklaşıyor
TT

​Fransa, Cezayir’de yaşananlara temkinli yaklaşıyor

​Fransa, Cezayir’de yaşananlara temkinli yaklaşıyor

130 yıl boyunca Fransa’nın sömürgesi olan Cezayir’i çevreleyen belirsiz gelişmeler göz önüne alındığında her yeni gün Paris yönetiminin aldığı tedbirlerin arttığı görülüyor. Dışişleri ve savunma bakanlıklarının yanı sıra dış güvenlik hizmetlerinin de konuya dair senaryolarının çoğalması Fransa’nın tedbir almasını etkileyen sebeplerin başında oldu. Ancak Fransa’nın sömürge dönemine “yeni maskelerle” geri dönmesi ve Cezayir’in iç işlerine müdahale etmesi gibi suçlamalara karşı yaptığı resmi açıkla Paris yönetiminin ‘baş ağrısını’ mümkün olduğunca dindirdi. Fransa Cumhurbaşkanı ya da Elysee Sarayı’ndan Cezayir’deki gelişmeler konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı. Söz konusu durum düzelmeden herhangi bir açıklama yapılması da beklenmiyor.
Fransa Dışişleri Bakanlığı, Cezayir lideri Buteflika'nın 5’inci dönem adaylığının onaylanması konusunda bir yorumda bulunmadı. Sadece 'bilgilendirildiğini' kaydetti. Fransa, Cezayir halkının kendi kaderini kendi belirlemesi gerektiğini göz önünde bulundurarak seçimlerin normal koşullarda yapılmasını ümit ediyor.
Analistlerden bazılarına göre Akdeniz’in iki tarafındaki ülkeler arasındaki müdahale göz önüne alındığında Fransa’nın bu duruma dair yapabileceği tek açıklama gidişat hakkında ‘endişe’ duyduğudur. Demografik özellikler konusunda uzman olan araştırmacı Michel Tribula'nın istatistiklerine göre Fransa’da yaşayan 2 buçuk milyon Cezayir asıllı vatandaş var. Yaklaşan seçimlerde oy kullanabilecek Cezayirli sayısı da yaklaşık 800 bin.
Paris ve diğer büyük şehirlerde yapılan gösteriler ve mitingler, Cezayirlilerin ifadesiyle insanlara ve demografik yapıya karşı duyulan endişeyi gösteriyor. Le Figaro gazetesi dün yaptığı haberde 1975 yılından, yani dönemin Fransa lideri Valery Giscard d'Estaing’tan Emmanuel Macron’a kadar bir Fransa cumhurbaşkanının ilk kez Cezayir’in başkentini ziyaret ettiğine dikkat çekti.
İç müzakerelere yakın bir kaynağın açıklamasına göre Fransız yetkililer arasında 3 temel endişe kaynağı hakim. Yetkililer durumun kontrolden çıkarak iç istikrarın bozmasından, İslamcıların devletin organlarını zayıflatmak için durumu istismar edilmesinden ve bunun iç ve dış sorunlar doğurmasından endişeli. İç ve dış sorunlardan kasıt, Fransa ile bağı olan aile ilişkilerinden faydalanarak çok sayıda Cezayirli gencin Fransa’ya göç etmesi. Bununla birlikte Paris, Cezayirli göstericilerin kırmızı çizgiyi aşmadığı ve devlet organlarının şiddete başvurmadan göstericilerle başa çıkabildiği görüşünde.
Kuzey Afrika’da stratejik bir konuma sahip olan Cezayir, Paris için ‘çalkantılı bölgedeki’ istikrar köşesi konumunda. Bu, her iki tarafın da iç ve dış istikrarın zarar görmesinden kaçındığı anlamına geliyor.
Kaynak,  Cezayir’in Fransa ekonomisi için önemine de değindi. Cezayir sadece Mağrip’teki büyük bir pazar olarak görülmüyor. Aynı zamanda doğalgaz ihtiyacının yüzde 10’nu karşılaması ve Fransa’nın enerji sektörünün yanı sıra bu ülkede birçok sektörde yatırım yapması da önemli faktörler olarak ön plana çıkıyor.
Tüm bu durum, Paris’i mümkün olduğunca ihtiyatlı davranmaya ve Cezayir’in iç işlerine müdahalede bulunmamaya itiyor. Ancak Paris’in  tutarsız politikaları nedeniyle Fransa’da sesler yükseliyor.
Fransız çevrelerindeki sorun krizin yayılması veya kötüleşmesi durumunda Paris'in tarafsızlığının anlaşılamaz hale geleceği ve hem rejim hem de muhalefet tarafından eleştirilecek olması. Ancak şu ana kadar farklı bir yaklaşımda bulamayan yetkililer, resmi olarak Cezayir iç işlerine müdahale etmemeyi taahhüt eden geleneksel, ihtiyatlı tutumu sürdürüyor.



Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına

Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf’ın cuma ve cumartesi günleri olmak üzere İran'a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret, Cezayir-İran ilişkilerinin istikrara kavuştuğunun bir göstergesiydi. Cezayir-İran ilişkileri 23 yıl önce yeniden başlamış, ancak özellikle Cezayir’in tartışmalı dosyalarda Tahran’ınkilerle uyumlu tutumları nedeniyle birkaç kez ‘Arap ülkelerinin kınamaları’ ile karşı karşıya kaldığı bu süre zarfında birçok darbe almıştı.

Cezayir, 1993 yılında İran'la ilişkilerini kestiğinde, terör örgütleriyle yoğun bir mücadeleye girmiş ve böylece Tahran'ın Cezayir iç krizine müdahalesini kararlı bir şekilde reddetmesi için bir gerekçe sunmuştu... Dönemin Cezayir Başbakanı merhum Rıza Malik'in hükümeti, İran’ı (terörizm suçlamasıyla 1992'de feshedilen) İslami Selamet Cephesi'ne siyasi ve medya desteği sağlamakla suçladı. Ardından Cezayir, İran ile diplomatik ilişkileri kopardı. İran’ın Cezayir Büyükelçisi’nden ülkeyi ‘derhal’ terk etmesini istedi. Daha sonra İran'ın ABD’deki çıkarları için arabuluculuk yapmaktan vazgeçtiğini duyurdu.

fer
Cezayir Dışişleri Bakanı Attar, Tahran’da İranlı mevkidaşı Abdullahiyan tarafından karşılandı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir'in eski cumhurbaşkanları Ali Kafi ve Liamin Zerval dönemlerinden bu yana İran ile Cezayir arasında uzlaşının sinyalleri görülmeye başlandı. Bu sinyaller, 1999 yılında iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika döneminde de sürdü. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 2000 yılının eylül ayında yeniden kuruldu. 2001’in ekim ayında ise iki ülke yeniden büyükelçilerini gönderdiler.

Cezayirli siyasi ilişkiler uzmanı İdris Rubuh, İran’ın demokratik geçişin başlangıcında (1989) Cezayir’deki siyasi durumu yanlış değerlendirdiğini ve Cezayir yönetiminin tepkisini kolaylaştırdığını söylüyor. 26 Aralık 1991 tarihindeki genel seçimleri kazanan İslami Selamet Cephesi'nin feshedilmesinin ardından Cezayir kurtuluş devriminin sembol isimlerinden biri olan Muhammed Budiaf'ın cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Ancak Tahran'daki Anayasa Koruma Konseyi ve Uzmanlar Meclisi'nin başkanı ve Tahran Geçici Cuma İmamı Ahmed Cenneti, yangını daha da körükledi. Cenneti, Cumhurbaşkanı Budiaf'ın öldürülmesinden (29 Haziran 1992) büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bunun üzerine Cezayir, Cenneti’nin sözlerini ‘İslami ve insani değerlerle çelişen aşağılık, medeni olmayan, kaba ve sorumsuz bir açıklama’ olarak nitelendirdi.

Ancak 2003 ekiminde Cezayir eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın İran’a yaptığı ziyaret ve böylece 1979 yılında İran İslam devrimden bu yana Cezayir'i ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı oldu. Bu ziyaret, ikili ilişkilerde dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin 2004 ekiminde Cezayir'e yaptığı ziyaretle pekiştirilen yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüldü. İran, Buteflika'nın ‘ulusal uzlaşı’ politikasına desteğini ilan etti ve teröristlerin kendilerini ve silahlarını teslim etmeleri halinde af ilan ederek ‘kara on yılı’ sonlandırdı.

erg
İran Cumhurbaşkanı ile Cezayir Dışişleri Bakanı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler, iki hükümet üyeleri ile ekonomiyle ilgili çeşitli kurum ve kuruluşların yetkilileri arasında kapsamlı ziyaretlere kapı araladı. Sağlık, finans, yüksek öğrenim, küçük sanayiler, adli iş birliği, sanayi bölgelerinde ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi ve petrokimya sektöründe ortak yatırım alanlarında mutabakat anlaşmalarını kapsayan bir ortak ekonomi komitesi kuruldu.

İki ülkenin yetkilileri tarafından açıklamalarda son 20 yılda yapılan iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin yoğunlaştığı görülürken Suriye’deki ve Yemen'deki savaş durumu gibi Arap dünyası, bölgesel ve uluslararası alandaki birçok konuda, Hizbullah’ın terör örgütü olarak sınıflandırılması konusunda ve aynı şekilde Filistin meselesi konusunda uzlaştılar. Cezayir ile İran’ın bazı konulardaki tutumlarındaki bu uyum, kamuoyuna yansımasa da Cezayir'in Arap ülkeleriyle başını belaya soktu. Ayrıca, Cezayir komşusu Fas’ın kendisini Hizbullah’a topraklarında eğitim için olanak sağlamakla’ suçlaması nedeniyle ağır bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Fas, iki ülke arasındaki bu uyumu, Batı Sahra'nın Fas'tan bağımsızlığını isteyen ve Cezayir'in Fas sınırına yakınlarındaki Tinduf Mülteci Kampı’na sığınan Polisario Cephesi ile yoğun mücadeleyle ilişkilendirdi.

sde
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Cezayir Dışişleri Bakanı Attar’ı kabul etti (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir-İran ilişkilerine ilişkin bir haber, Tahran’ın ekonomik krizinden kurtulmak ve uluslararası yaptırımları atlatmak için daha geniş ticaret alanları açmaya ve kuzeybatı Afrika (Mağrip) bölgesine, özellikle de Cezayir’e açılan kapıdan İsrail'e karşı bir dış cephe oluşturmaya çalıştığına, bunun da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve daha sonra Sudan ile imzaladığı anlaşmaların bir parçası olarak 2020 yılında Rabat ile ilişkiler kurmasına bir yanıt niteliğinde olduğuna işaret etti.

İki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişine değinilen bir başka habere göre öne çıkan iki olayı gözden kaçırmak mümkün değil. Bunlardan ilki, 1975 yılında Cezayir'in İran ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlığını sona erdirmek için arabuluculuk yapması, ikincisi ise 1980 yılında İran-ABD diplomatik ilişkilerinin kesilmesinin ardından Cezayir'in Washington'daki İran çıkarlarını desteklemesi.