Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin El Kaide’nin üçüncü neslini mi oluşturuyor?

Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin El Kaide’nin üçüncü neslini mi oluşturuyor?
TT

Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin El Kaide’nin üçüncü neslini mi oluşturuyor?

Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin El Kaide’nin üçüncü neslini mi oluşturuyor?

El-Kaide, kökenleri ve etkilediği çevre açısından, diğer cihatçı gruplar ve örgütlerde bulunmayan özellikleri bulundurması bakımından benzersiz bir örgüt. El Kaide, düşmanlarının dikkatsizliği yüzünden bu kadar büyüyebildi. Bu düşmanlar, örgütün doğuşu ve güçlenişe katkıda bulundu. El Kaide’nin ilk çıkışı olan Afgan cihadını destekleyen Arap ve İslami örgütlerden başlayıp Sovyet-Afgan savaşında büyük rol oynayan ABD ve bazı Avrupa ülkelerine kadar uzanan bir süreç yaşandı. Bundan ilk faydalanan ise Arap mücahitler oldu. Bugün El Kaide’den en çok zarar görenler yine örgütün kuruluşuna göz yuman düşmanları oldu.
The Independent'tan Said El Cemhi'nin haberine göre, gittikçe büyüyen örgüt, kendine yeni düşmanlar arıyordu. Sovyetlerle yaşanan çatışmaların ardından “dinden çıkmış” olarak nitelendirdiği bazı Arap örgütlerini düşman ilan etti. Bu örgütleri desteklediği gerekçesiyle düşmanlıkları Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı örgütlere kadar uzandı. Daha sonra bu husumet söz konusu örgütlerin halklarını da kapsayacak genişliğe ulaştı. El Kaide literatürüne göre bu halklardan toplanan vergilerle Müslümanların öldürülmesi amaçlanıyordu. 
El Kaide’nin esnek ve fırsatçı bir stratejisi vardı. Öyle ki örgüt 2003’te ABD’nin Irak işgalinden faydalandı. Bundan önce de Irak-Kuveyt savaşını istismar etmeye çalıştı. Arap Baharı furyası başladığında da üstüne oturmaya çalıştı. Daha önce söz konusu rejimleri devirme çağrısı yapan örgütün devrimlerin başını çektiğine yönelik iddialar güçsüz değil.
Dünyanın DEAŞ’a yoğunlaştığı sırada El Kaide stratejisinde değişikliğe gitti. DEAŞ’ın vahşi faaliyetlerini benimsemediğini açıkladı. Masum insanlara merhamet edilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptı. Bu süreçte ayakta kalmak isteyen örgüt sessiz bir şekilde yeni örgütler inşa etti, liderlerini güçlendirdi.
Esneklik stratejisine gelince örgüt, taktiklerini değiştirip savaşın nerede ve nasıl olacağını belirleyebiliyordu. 
Birinci nesil: Terör faaliyetlerinin başlangıcı
Örgütün birinci neslinin uyum ve sağlamlığının ardında, müfredatın titizliği, örgüte katılma şartlarının sertliği, isyan kapılarının kapatılması ve bölünmeleri önlemenin önüne geçme gibi birçok neden sayılabilir. Selefi aşırıcılığı, özellikle ilk kurucu Usame bin Ladin başta olmak üzere birçok liderin “karizmasının” sorgulanmasının ve itaat sorunlarının önüne geçilmesini sağlayan faktörlerden biri. Farklı ortamlara uyum sağlayabilme, iletişim araçlarının ve teknolojik gelişmelerin örgütün hizmetine sunulması da bu faktörlerden sayılabilir.
Örgüt, kurulduğu yer olan Afganistan merkezinde şekillendi. Başka hiçbir örgütte bulunmayan iktidar gücü, El Kaide yöneticilerinin ve komutanlarının örgütün metotlarını uygulamaya koymasını kolaylaştırdı. El Kaide üyelerinin farklı devletlerden olması da örgüte büyük avantaj sağladı. Öyle ki Usame bin Ladin’in başını çektiği birinci nesilde hiçbir geri çekilme gözlemlenmedi.
Afganistan’dan El Kaide’nin terör faaliyetlerinden ilki Yemen’de oldu. 90’lı yıllarda El Kaide’ye ait bir grup Aden şehrinde birçok saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılar 2000 sonrasında da devam etti. Amerikan muhbir gemisi USS Cole’a düzenlenen saldırı, örgütün ABD’ye karşı ilk saldırısı olmakla birlikte, gelecek için alarm zillerinin çalmasına neden oldu. 
El Kaide’nin doğurduğu örgütler
1- Yemen El Kaidesi

Ana örgütten birçok grup doğdu. Bunların ilki ve en önemlisi Usame bin Ladin tarafından bizzat kurulan ve yöneticileri atanan “Arap Yarımadası El Kaidesi” oldu. Yemen El Kaidesi ise hiçbir eski örgütten oluşmadı. El Kaide’nin herhangi bir grubu Yemen’deki örgüte katılmadı.
Resmi olarak bağlantısını reddetmesine rağmen, sonrasında gelişen süreçte Yemen birçok terör olayına ve saha çalışmasına şahit oldu. Bu da Yemen El Kaidesine genişlemesi ve yayılması için geniş bir alan sağladı. Öyle ki örgütün Suudi Arabistan’daki kolu olan “Arap Yarımadası Cihat Karargahı” adlı örgüt, merkezin eleman ve para desteğine rağmen Yemen El Kaidesi'nin bir parçası haline geldi.
Arap Yarımadası'ndaki El Kaide, ABD ve Avrupa’daki çeşitli eylemleriyle adını dünyaya duyurmayı başardı.
IŞİD ise gittikçe genişleyen El Kaide’nin bu dalına nüfuz edemedi medya aracılığıyla kavga başladı. Bu kavga çatışmaya kadar uzandı. 
2- Somali’deki El Şebab Hareketi
2004 yılında kuruldu. Somali’deki İslami mahkemelerden doğup düşünce ve metot olarak El Kaide’ye tabi oldu. DEAŞ’ın ortaya çıkmasıyla birlikte çatışmalar ve anlaşmazlıklar baş gösterdi. El Kaide’nin diğer kollarına nazaran doğası daha fazla şiddet içeren bu hareket DEAŞ’ın etkisi altında kaldı. Mali yetersizlik, cephede kaybedilen savaşlar ve diğer faktörler El Şebab’ı DEAŞ’ın kollarına iten sebepler oldu.
3- İslami Mağrip El Kaidesi
Selefi cemaatin cihat ve davet çağrısı sonrası Silahlı İslam Cemaati örgütü kuruldu. 2006 yılında El Kaide’ye bağlılığını ilan etti. Yerelden bölgeye taşındı. Faaliyetleri Fas ve Tunus’ta yayıldı ve Afrika ülkelerine sızmaya çalışan örgüt Mali’de eylemler yaptı. 
IŞİD ortaya çıktığında Mağrip El Kaidesi biat etmeyi reddetti. Örgütün lideri, El Kaide’ye bağlı kalacaklarını açıkladı. DEAŞ’ın Afrika’daki yayılışını önlemek isteyen Mağrip El Kaidesi DEAŞ’a karşı cephe oluşturmak için Libya, Tunus ve diğer ülkelerdeki aşırıcı grupları etrafında toplamaya çalıştı.
4- DEAŞ
Örgütün ilk tohumu, 2004 yılında Ürdünlü Ebu Musab Zerkavi’nin “Tevhid ve Cihat” örgütünü kurmasıyla atıldı. Bin Ladin’e biat eden örgütün ismi “Mezopotampa Cihat Karargahı” olarak değiştirildi. Zarkavi, Iraklı olmamasından dolayı komutanlar arasında endişeler olduğunu fark edince “Mücahitlerin Şura Meclisi”ni kurarak başına Ebu Abdurrahman Bağdadi’yi getirdi.
2006 yılında Zarkavi’nin öldürülmesinin ardından örgütün başına geçen ve İslami bir emirlik kurmak isteyen Ebu Hamza El Muhacir Bin Ladin’e biat etti. Onun ölümünden sonra ise liderliğe Ebu Bekir El Bağdadi getirildi. Suriye’deki olayların patlak vermesi sonrası Zevahiri’nin önderliğinde örgüt “Nusra Cephesi” adıyla Suriye’ye geçiş yaptı.
Nisan 2013’te Ebu Bekir Bağdadi’ye ait bir ses kaydı yayınlandı. Bağdadi, Nusra Cephesi’nin Irak İslam Devleti’nin bir kolu olduğunu ilan etti. Yine “Nusra Cephesi” ve “Irak İslam Devleti”ni tek bir isim altında toplayacaklarını ilan ederek “Irak Şam İslam Devleti”ni ilan eti. 
Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed El Colani DEAŞ’a biat etmeyi reddetti. Bu sırada El Kaide lideri Eymen Zevahiri örgütün olduğu gibi kalması gerektiğini açıkladı. 
Ancak Bağdadi, Zevahiri’nin Suriye’yi Nusra Cephesi’ne bırakma teklifini reddetti. Bunun üzerine Bağdadi Zevahiri ile ayrı olduklarını ilan etti ve iki taraf arasında kavga başladı. Başlarda sadece medyatik olan bu kavga, sonraları Suriye’de silahlı çatışmalara kadar uzandı.
Hamza bin Ladin
El Kaide’nin kuruluşundan bu yana yaptığı dönüşümlerin ardından yeni arayış içerisine giren örgüt, Usame bin Ladin’in oğlu Hamza bin Ladin’in liderliğinde yeni bir örgütlenmenin peşinde olabilir. 
Hamza bin Ladin kimdir?
Usame bin Ladin’in 15’inci oğlu. Annesi Hayriye Sabir. Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde dünyaya gelen Hamza şu an 30 yaşında. 
Babasının ölümünden önce öldürülen Saad’dan sonra babasına “aşırıcılık” anlamında en yakın isim. 
Babası onu 11 Eylül saldırılarının planlayıcısı olan Muhammed Atta’nın kızıyla evlendirdi. Usame bin Ladin, kendisine en yakın isimlerden biri olan Mısırlı yardımcısı Seyful Adil’i onunla yakından ilgilenmesi için görevlendirdi. 
2015’te Hamza’ya ait yayınlanan görüntülerde ve ses kayıtlarında ABD’yi tehdit etmiş ve intikam çağrısı yapmıştı.
2017’de ABD tarafından terör listesine alınan Hamza’nın başına bir milyon dolar ödül kondu. Suudi Arabistan ise Hamza’yı vatandaşlıktan çıkardığını açıkladı.



Amerikan bakım evlerinde bin 500 çocuk cinsel suçların kurbanı oldu

New Hampshire'da cinsel istismardan dava edilen bir gençlik tesisi (AP)
New Hampshire'da cinsel istismardan dava edilen bir gençlik tesisi (AP)
TT

Amerikan bakım evlerinde bin 500 çocuk cinsel suçların kurbanı oldu

New Hampshire'da cinsel istismardan dava edilen bir gençlik tesisi (AP)
New Hampshire'da cinsel istismardan dava edilen bir gençlik tesisi (AP)

New York Times gazetesi, ABD'nin New Hampshire eyaletindeki çocuk bakım evlerinde cinsel istismara uğrayan yaklaşık 1500 kurbanın, onlarca yıl süren ihlallerden dolayı maddi tazminat almakta zorluk yaşadığını ortaya çıkardı. Bunu, davaların açılmasını önlemek için uzun süren müzakereler izledi ve eyalet, her kurbana 540 bin dolar tazminat ödenmesi için milyonlarca dolarlık bir uzlaşma bedeli ödemeyi taahhüt etti.

Ancak mali zorluklarla karşı karşıya olan eyalet milletvekilleri, haziran ayında fonun bağımsızlığını kısıtlamak ve eyalete tazminatları reddetme yetkisi vermek amacıyla fon kanunlarında değişiklikler kabul etti. Bu değişiklikler, eyalet bütçesinde uzlaşma fonuna herhangi bir ödenek ayrılmaması ile es anlı olarak geldi. Mağdurlar bu önlemlere toplu dava açarak yanıt verdi ve 20 Ağustos'ta duruşma yapılması planlanıyor.

Cinsel suçlar ve tecrit

Toplu davaya katılan kurbanlardan biri olan Corinne Moon, yıllarca devlet memurları tarafından cinsel istismara uğradı ve eyaletin tazminat ödemekten vazgeçmesinden duyduğu öfkeyi şöyle dile getirdi: "Bu durum, suçlunun sanık sandalyesinde oturup ‘Bu hoşuma gitmedi, değiştirelim’ demek gibi bir şey. Bu nasıl adalet olabilir? Neden devletin bize yeniden zarar vermesine izin veriliyor?"

Bakım evine yerleştirildiğinde 14 yaşında olan Moon, hükümet görevlileri tarafından defalarca tecavüze uğradığını ve gece yarısı adamların odasına girip kendisine saldırmasından korktuğunu söyledi. Erken bir aşamada dava açtığını ve yetkilileri değişime zorlamak için kamuoyuna açıklama yaptığını, ancak artık bu sayfayı kapatmak istediğini belirten Moon, davasını hızlı bir şekilde çözmek için uzlaşma fonuna katılmayı seçti.

New Hampshire'daki üç çocuk gözaltı merkezinde mağdurlara uygulanan ihlaller arasında ağır dayak, boğma, cinsel suçlar, çıplak arama ve haftalarca süren hücre hapsi yer alıyor. Kurbanların çoğu yoksul ailelerden geliyordu ve çoğu zaman ya babaları yoktu ya da kötü davranıyordu. Kurbanların suçları, uyuşturucu kullanmak, okulu asmak ve hırsızlık gibi çocukluk suçlarıydı. Raporda, en yaşlı kurbanın 78 yaşında olduğu ve 1968'de maruz kaldıklarını anlattığı belirtildi. En genç kurban ise 19 yaşındaydı.

Bu tesislerdeki yetersiz eğitimi ortaya koyan 1978 tarihli bir hükümet raporuna ve Başsavcının 1980 yılında davalara yol açabilecek sorunlar konusunda yaptığı uyarıya rağmen, mağdurların öne çıkıp dava açmaya başlamasının ardından devlet 2020 yılına kadar tam bir soruşturma başlatmadı.

Yasal değişiklikler

Gazete, Kaliforniya ve Maryland gibi diğer eyaletlerin de aynı krizle karşı karşıya olduğunu ve cinsel saldırı davalarının çözüm maliyetlerinin milyarlarca dolara ulaştığı belirtiliyor. Mali zorlukların ortasında, yasa koyucular mağdurlara yönelik yükümlülükleri, vatandaşlar için temel hizmetler ve vergi indirimleri gibi kamu harcama öncelikleriyle dengelemeye çalışıyor.

Maryland eyaletinde, yeni bir yasa tazminat tavanını yarıdan fazla düşürdü, ancak eyalet, olaylarla ilgili binlerce talepten kaynaklanan 3 milyar doları aşan potansiyel yükümlülüklerle karşı karşıya.

Washington eyaletinde ise mahkemelerin sorumluluk alanını genişletmesi ve bazı davaların zamanaşımı süresini uzatmasıyla maliyetler arttı. 2022 yılından bu yana Çocuk, Gençlik ve Aile İdaresi'ne karşı açılan davalarla ilgili yıllık ödemeler iki katına çıktı ve milletvekilleri bu yıl bu amaçla ayrılan bütçeyi harcamaları karşılamak için tüketti.

Kaliforniya'da, 2019 yılında çocuk istismarı davalarında kurumlara karşı dava açmayı kolaylaştıran bir yasa çıkarıldıktan sonra, belediyelere ve eğitim idarelerine karşı talepler iki katına çıktı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre geçtiğimiz nisan ayında Los Angeles, 1950'lerin sonlarına ait 6 bin 800'den fazla davayı çözmek için 4 milyar dolar ödemeyi kabul etti. Ödemeler 2051 yılına kadar yıllık taksitler halinde yapılacak. Yerel yetkililer, bu mali yükün bütçeleri kısmaya ve personel çıkarmaya zorlayabileceği konusunda uyarıda bulunarak, gelecekteki tazminatları sınırlamak için yasal çözümler önerdi.

Bu bağlamda, 2019 yasasının hazırlanmasına katılan eski Milletvekili Lorena González, yasanın yetkilileri istismar şikayetlerini daha ciddiye almaya teşvik edeceğini umduğunu, bunun da gerçekleştiğini, ancak “büyük finansal kaynaklara sahip uzman avukatların şehirlerin kasalarını boşaltmak ve milyarlarca dolarlık kamu kaynaklarını elde etmek için harekete geçeceğini” beklemediğini söyledi. González, şu andaki zorluğun dengeyi sağlamak olduğunu belirterek, “Tazminatlar o kadar yüksek olursa, örneğin çocuk koruma hizmetlerinden ve sosyal hizmet uzmanlarından vazgeçmek zorunda kalırsak, bugünün çocuklarına haksızlık etmiş oluruz” ifadelerini kullandı.