​Merkel, Macron’un AB'de değişiklik önerilerini memnuniyetle karşıladı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

​Merkel, Macron’un AB'de değişiklik önerilerini memnuniyetle karşıladı

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Almanya Federal Hükümeti, İngiltere’nin AB üyeliğinden çıkmayı oylamasına yol açması gibi tartışmalı birçok konu hakkında devam eden tartışmaların ışığında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AB ülkelerinde yürürlükte olan anlaşmaların değiştirilmesine yönelik yasaklar olmaksızın, AB’de reformların yapılması gerektiği yönündeki önerilerini memnuniyetle karşıladı. Ayrıca, Macron tarafından önerilen ve Federal Hükümet tarafından desteklenen çok çeşitli noktaların olduğunu vurguladı.
Bu bağlamda Federal Hükümet Sözcüsü, bir Avrupa Güvenlik Konseyi’nin kurulması, Avrupa savunma politikasının desteklenmesi, sığınma ve göç politikası konusunda ortak bir anlayışın benimsenmesi ve refahın sağlanmasının bir şartı olan yeniliğe vurgu yapılması konusundaki fikirlerden bahsetti.
Macron, AB ülkelerinin seçimlerini manipülasyondan korumalarına yardımcı olacak yeni bir organın, ortak bir sınır koruma gücünün ve bir mülteci bürosunun kurulmasını ve sınırları açık olan Schengen Bölgesi’nin yeniden düzenlenmesini de önerdi. “Hiçbir çözümü olmayan milliyetçilerin vatandaşların öfkesinden yararlanmalarına izin veremeyiz” ifadelerini kullandı.
Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, dün Berlin’de, Federal Hükümet’in, Macron’un hali hazırda, “gerekli olduğu durumlarda Avrupa anlaşmalarının değiştirilmesi gerektiği” görüşünü benimsemesinden memnun olduğunu söyledi. Almanya Şansölyesi’nin uzun süredir  “anlaşmaların değiştirilmesine yönelik yasakların olmaması gerektiği” düşüncesinde olduğunu belirtti. Seibert ayrıca, Almanya hükümetinin “Fransa Cumhurbaşkanı’nın fikirlerini tartışmaya açmasını” takdir ettiğine işaret etti.
Pazartesi akşamı Macron, AB Parlamentosu seçimlerinin yapılmasına üç ay kala, AB’de reform yapılması için coşkulu bir çağrıda bulunmuştu. Macron, Avrupa’nın önde gelen birçok gazetesinin yayınladığı bir makalede şu ifadelere yer vermişti: “Hiçbir çözümü olmayan milliyetçilerin vatandaşların öfkesinden yararlanmalarına izin veremeyiz.”
Alman Haber Ajansı’nın (DPA) aktardığına göre, Almanya Hükümeti Sözcüsü, “Şansölye Merkel Macron’un konuşmasından haberdar mıydı?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Şansölye, geçen hafta Paris’te Macron ile Avrupa hakkında ayrıntılı olarak konuştu. Bu yüzden Macron’un Mart ayında AB Parlamentosu’nun seçim kampanyasının başlamasıyla birlikte konuşmak istemesi sürpriz değildi.”
Macron, üye devletlerin seçimlerini siber saldırılara ve manipülasyonlara karşı korumak için bir Avrupa Ajansı’nın kurulması, siyasi partilerin yabancı güçler tarafından finanse edilmesinin yasaklanması ve internet üzerinden nefret söyleminin suç haline getirilmesi gibi birçok somut reform önerisi öne sürdü.
Fransa Cumhurbaşkanı, AB’nin rekabet ve ticaret politikasında reform yapılmasını ve bloğun “çevre standartları, verilerin korunması ve vergilerin adil bir şekilde ödenmesi” gibi stratejik çıkarlarını baltalayan şirketlerin cezalandırılmasını veya yasaklanmasını da önerdi. Macaristan ve Polonya Başbakanları da Macron’un AB’de geniş kapsamlı reformların yapılmasına yönelik çağrısını memnuniyetle karşıladılar, ancak bunların bazılarına karşı çıktıklarını da belirttiler. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, hükümetinin Macron önerilerinin yalnızca ülkenin lehine olan kısımlarını destekleyeceğini söyledi. “Polsat News” televizyon kanalı, bu kısımların dijital vergi sistemini ve vergi cennetleri aleyhindeki adımları içermediğini bildirdi, bununla birlikte daha fazla detay vermedi.
Alman Haber Ajansı’nın (DPA) aktardığına göre, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Sözcüsü Zoltan Kovacs Salı günü Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Girişim, ciddi bir Avrupa tartışmasının başladığının bir işareti olabilir. Avrupa’nın geleceği hakkında ciddiyetle konuşmanın zamanı geldi. Elbette, ayrıntılarda görüş farklılıklarımız var.” Kovacs ayrıntı vermedi, ancak Budapeşte AB sınırlarının korunması için daha güçlü ortak çabalara yönelik fikirlere karşı çıkıyor. Orban, bunun yalnızca hükümetin sorumluluğunda olduğu konusunda ısrar ediyor.



800'den fazla Avrupalı ​​finans grubu İsrail yerleşimleriyle bağlantılı şirketlerle çalışıyor

İsrail, yerleşim faaliyetlerini benzeri görülmemiş bir hızla genişletti (Reuters)
İsrail, yerleşim faaliyetlerini benzeri görülmemiş bir hızla genişletti (Reuters)
TT

800'den fazla Avrupalı ​​finans grubu İsrail yerleşimleriyle bağlantılı şirketlerle çalışıyor

İsrail, yerleşim faaliyetlerini benzeri görülmemiş bir hızla genişletti (Reuters)
İsrail, yerleşim faaliyetlerini benzeri görülmemiş bir hızla genişletti (Reuters)

Sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan ve dün açıklanana bir araştırma, 800'den fazla Avrupalı ​​finans kuruluşunun İsrail yerleşimleriyle bağlantılı şirketlerle iş ilişkisi içinde olduğunu gösterdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre İsrail, yerleşim faaliyetlerini benzeri görülmemiş bir hızla genişletti ve bazı yerleşimciler, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın, Filistinlilerin gelecekteki devletlerinin odak noktası olarak gördükleri Batı Şeria'da egemenlik kurma hayallerini gerçekleştirmelerine yardımcı olacağını umuyor.

Artan yerleşimci şiddeti ABD'nin yaptırımlarına yol açtı ve bazı şirketler işgal altındaki Batı Şeria'daki işlerini durduracaklarını açıkladı.

“İşgalden Alışveriş Yapma” koalisyonu tarafından hazırlanan bir rapora göre, 2023 yılında 776 olan toplam 822 finans kuruluşu, bu yıl İsrail yerleşimlerinde ‘aktif olarak yer alan’ 58 şirketle ilişki kurdu.

Sivil toplum kuruluşları, incelemelerin artırılması ve gerekirse tasfiye yapılması çağrısında bulundu.

Araştırmayı yürüten 25 Avrupalı ​​ve Filistinli sivil toplum kuruluşundan biri olan Norveç Halk Yardımı'ndan Andrew Preston, "Göstergeler, işlerin yanlış yönde ilerlediğini gösteriyor" dedi.

Raporun sunulduğu Cenevre Basın Kulübüne verdiği demeçte, “Avrupa finans kurumlarının yasadışı işgalde yer alan şirketlere yaklaşımlarını acilen yeniden değerlendirmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail Maliye Bakanlığı yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Batı Şeria yaklaşık 100 kilometre uzunluğunda ve 50 kilometre genişliğinde ve İsrail'in 1967 savaşında ele geçirmesinden bu yana İsrail-Filistin çatışmasının merkezinde yer alıyor.

Çoğu ülke, Batı Şeria'nın işgal altındaki bölge olduğunu düşünüyor ve yerleşimler uluslararası hukuka göre yasa dışı. Bu görüş BM'nin en yüksek mahkemesi tarafından temmuz ayında onaylandı.

Raporda, BNP Paribas ve HSBC'nin de aralarında bulunduğu büyük bankaların listedeki Avrupalı ​​şirketler arasında yer aldığı belirtildi. Bankalar henüz yorum talebine yanıt vermedi.

Raporda, yerleşimlerde aktif olarak yer alan 58 şirketin arasında "Booking" ve "Expedia" seyahat sitelerinin yanı sıra Caterpillar Heavy Machinery'nin de yer aldığı belirtildi. Bu şirketlerin hiçbiri yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Booking daha önce, müşterilere tartışmalı ve çatışmalardan etkilenen alanlar hakkında bilinçli kararlar verebilmeleri için daha fazla bilgi vermek amacıyla kılavuzunu güncellediğini açıklamıştı. Expedia, konaklama birimlerinin açıkça Filistin topraklarında bulunan İsrail yerleşimleri olarak tanımlandığını belirtti.

Raporda adı geçen şirketlerin hepsi olmasa da çoğu, İsrail yerleşimleriyle iş yapan BM şirketlerinin veri tabanında da yer alıyor.

Raporda, aralarında Norveç Emeklilik Fonu'nun (KLB) da bulunduğu bazı finans kuruluşlarının son birkaç yılda İsrail yerleşimleriyle bağlantılı şirketlerden yatırımlarını geri çektiği ifade edildi.