Hamas'tan ‘Yaşamak İstiyoruz’ hareketine müdahale

İşsizlik ve artan fiyatları protesto etmek için Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda Hamas’a karşı dün düzenlenen gösteriler
İşsizlik ve artan fiyatları protesto etmek için Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda Hamas’a karşı dün düzenlenen gösteriler
TT

Hamas'tan ‘Yaşamak İstiyoruz’ hareketine müdahale

İşsizlik ve artan fiyatları protesto etmek için Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda Hamas’a karşı dün düzenlenen gösteriler
İşsizlik ve artan fiyatları protesto etmek için Gazze Şeridi’ndeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda Hamas’a karşı dün düzenlenen gösteriler

Hamas güvenlik güçleri, Hamas hükümeti tarafından Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere uygulanan vergileri protesto etmek için düzenlenen “Açların Devrimi” adlı bir gösteriyi zor kullanarak dağıttı.
Hamas, göstericileri dağıtmak ve kovuşturmak için aşırı güç kullandığını ve ayrıca Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya’daki gösterinin başlamasından önce bazı aktivistleri tutukladığını doğruladı. Görgü tanıkları, Hamas kuvvetlerinin gösteriye saldırdığını, güç kullandığını, uyarı ateşi açtığını ve olay yerinden fotoğrafların aktarılmasını önlemek için gazetecileri kovalayarak ekipmanlarına el koyduğunu söylediler. “Yaşamak İstiyoruz” hareketi, Gazze’deki hükümete, tüm mal ve hizmetlerden alınan ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinli vatandaşları tüketen ve günlük yaşamlarını zorlaştıran vergileri durdurma çağrısında bulundu.
Söz konusu hareket tarafından yapılan açıklamada,  işçiler ve mezunlar için kalıcı iş fırsatları sağlamaya yönelik çalışmaların yapılması ve maaşların mevcut enflasyonla orantılı olması gerektiği belirtildi. “Gazze Şeridi’ndeki işçilerin haklarını işverenlerin sömürüsünden ve asgari ücret uygulamasından koruyan bir işçi ofisinin kurulması için çalışılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, fiyatların kontrolüne ve malların güçlüler tarafından tekelleştirilmesine son verilmesi ve vatandaşın çıkarı için piyasa ve özel sektöre özgürlük verilmesi çağrısında da bulunuldu. Gösterilerin başlaması maaş eksikliği, kalkınmanın yokluğu, iş fırsatlarının azlığı ve işsizliğin artmasına karşılık geçim maliyetinin yüksek olmasından kaynaklanan baskılara bağlandı.
Açıklamada, “Hareketin fikri, Gazze Şeridi’ndeki vatandaşların yaşadığı zor koşullar, özellikle de yüksek fiyatlar nedeniyle ortaya atıldı. Bu durumdan kurtulmak için her vatandaşın sesini duyurması ve bu zor duruma karşı protestosunu ilan etmesi için gerekir” ifadelerine de yer verildi.
İnsan hakları merkezleri, Hamas’ın söz konusu harekete karşı davranışını eleştirdi. Filistin İnsan Hakları Merkezi (PCHR), Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya’da barışçıl bir gösteri yapılması çağrısını takiben Gazze Şeridi’ndeki güvenlik hizmetlerinin çok sayıda vatandaşı tutuklamasını endişeyle takip ettiğini söyledi. Güvenlik hizmetlerini, siyasi üyelik veya ifade özgürlüğü nedeniyle yapılan tutuklamaları durdurmaya çağırdı.
PCHR tarafından yapılan araştırmalara göre, güvenlik güçleri, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde “Açların Devrimi” ve “Pahalılık Düşüyor” başlıkları altındaki halk hareketini örgütlemeleri ve çağrısını yapmaları nedeniyle 12 vatandaşı tutukladı.
Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu “Divan-ı Mezalim”, Gazze’deki sosyal paylaşım sitelerinde kampanya başlatarak 3 Mart 2019’da Gazze Şeridi’ndeki yaşam koşullarının iyileştirilmesini talep etmek için Cibaliya Mülteci Kampı’nda barışçıl bir gösteri çağrısında bulunmaları nedeniyle 13 vatandaşın güvenlik güçleri tarafından tutuklandığını doğruladı.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.