Ayrılık acısını nasıl atlatırsınız?

Ayrılık acısını nasıl atlatırsınız?
TT

Ayrılık acısını nasıl atlatırsınız?

Ayrılık acısını nasıl atlatırsınız?

Bir ilişkiyi bitirmek hiç kolay değil. Hele de severek ayrıldıysanız, bu süreç daha zor geçebilir. Gönül yarası, dünyanın sonuymuş gibi görünebilir. Ancak iyi haber şu ki bu acı sonsuza dek sürmez ve sizi tekrar aşık olmaktan alıkoyamaz.
“The Journal of Positive Psychology” adlı bilimsel yayında yer alan çalışmaya göre, biten bir ilişkinin ardından tekrar iyi hissetmeniz 11 haftayı buluyor. Başka bir çalışmaya göre, biten bir evliliğin ardından iyileşmekse yaklaşık 18 ay sürüyor.
Aslında kalp kırıklığı herkesin farklı şekillerde deneyimlediği bir yas süreci. Aşk karmakarışık bir duygu olduğundan ve her ilişki kendi hatıra ve duygularını beraberinde getirdiğinden, ilişkinin bitişi de eşsiz bir deneyim.
Ayrıca iyileşmek için belirli bir zaman sınırı yok. İlişkinin uzunluğu, paylaşılan deneyimler ve hatıralar, çocuğunuz olup olmadığı, ihanete uğrayıp uğramadığınız ve duygu derinliği gibi tüm faktörler iyileşme sürecinde rol oynuyor.
Bunların yanında, ilişkinin bitmesini istemiyorsanız, ayrılık daha beter ve daha acı verici olabilir.
Neyse ki, yas döneminizde fark etmeseniz de, milyonlarca insan sizinle benzer duyguları paylaşıyor.
The Independent'tan Chelsea Ritschel'in haberine göre, insanlar ilişki kurmaya ve aşık olmaya meyleder. Çoğu insan yaşamında en az bir kez sevgiyi tattığı gibi, birçoğu da kalp kırıklığının acısını tadar.
Çünkü yaşanan, olumsuz bir ilişki olsa bile, sona erdiğinde üzülmek ve harap olmak doğal ve beklenen bir durum. Ne de olsa, aşkın gözü kör. Bu körlük de sevdiklerimizin kusurlarını görmezden gelmemize neden oluyor. Bu durum, ilişkinin sonunda daha da çoğalıyor; iyi anılar çoğunlukla kötü anıları gölgede bırakıyor ve ayrılma sebebini sorgulamamıza yol açıyor.
Ancak, diğer tüm yaralar gibi kalp kırıklığı da zamanla, kendine yönelmeyle ve olumlu bir bakış açısıyla iyileşiyor. Her ikili ilişki birbirinden farklı olsa da, acı çeken herkesin, yola devam etmek için yapabileceği bir şeyler var.
İlişki uzmanı Ammanda Major, o kişiyi unutmanızı sağlayacak 4 adımı açıklıyor.
Biten ilişkinizin yasını tutmak için vakit ayırın
Ayrılık acısı bazılarına ölüm acısı kadar ızdırap verebilir. Sevdiğiniz kişiyi her gün görememek ya da konuşamamak, onunla hiçbir bağlantınızın kalmaması, gözünüzü korkutabilir. Ancak, yolunuza devam etmeden önce bu gerçeği kabullenmek çok önemli. Ayrılık sürecini atlatmak için başka şeylerle kendimizi meşgul etmeye çalışsak da, bir ilişkinin sonlanması, onun muhasebesini yaptığımız bir yas sürecinden geçmeyi gerektirir. Hislerinizi bastırmak yerine onları rahat bırakmanız, iyileşme sürecinin ayrılmaz bir parçası. Bu süreç, kendinizi yeniden tanımanızı ve gelecekteki ilişkilerinizden beklentilerinizi fark etmenizi sağlayabilir.
Kendinizle yeniden iletişim kurun
Pek çok ilişkide önemli olan, “ben” anlayışından vazgeçip “biz” olabilmek. Ancak ilişkinin sonlanması da size kendiniz için bir şeyler yapmanız ve kendinizi nasıl konumlandırdığınızı belirlemeniz için eşsiz bir fırsat sunar. Kulağınıza klişe gibi gelebilir ama ilişkinin bitişi, size kendinizle yeniden iletişim kurma şansı tanır.
Yeni bir hobi edinmeniz veya arkadaşlarınızla tekrar yakınlaşmanız, kendinizle iletişim kurmak için iyi seçenekler olabilir. İyi hissetmenizi sağlayan aktivitelere zaman ayırmak, ailenizi görmek, yeni bir yeteneğinizi keşfetmek veya tatile gitmek, ayrılık sonrası ruh halinize iyi gelir.  Ayrıca ayrılık acısını dindirmek için yeni bir ilişkiye yelken açmak yerine kendinize ve ilişkilerinize odaklanmak için vakit ayırın.
Yardım istemekten korkmayın
İnsanlar genelde bir ilişkiyi sonlandırma kararını aynı anda vermez. Bu sebeple bir taraf genellikle şaşırır. İşte bu durum, yas tutma sürecini uzatır. Bu şok duygusunun yanı sıra, çiftlerden biri ilişkiyi bitirdiğinde, reddedilme duygusu da ortaya çıkar.
İlişkinin sonlanması sizde bir şok hali yaratmışsa reddedilmiş gibi hissetmeniz ve kendi değerinizi sorgulamanız normal. Ancak partneriniz artık sizinle ilişki kurmak istemediğini ve uzlaşma şansı olmadığını açıkça söylüyorsa bunu kabullenin ve kendinize odaklanın.
Bir partnerin ilişkiyi bitirmesi, sizin sevilmeyen veya sevilmeye değer biri olmadığınız anlamına gelmez. Nerede yanlış yaptığınızı düşünmek yerine, o anda kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamak için neler yapabileceğinize odaklanın.
Eski sevgilinizi sosyal medyada engellemenin üzüntünüzü azaltacağını düşünüyorsanız, o zaman engellemeniz doğru olur. Çünkü o kişiyle ilgili daha az şey gördüğünüzde acınız da azalır.
Konuşmak da acının azalmasına yardımcı olur. Ancak arkadaşlarınızla ve ailenizle rahatça tartışabildiğiniz konuları konuştuğunuzdan ve sınırları belirlediğinizden emin olun. Eski sevgiliniz hakkında konuşmaya hazır olsanız bile onunla veya ilişkinizle ilgili kötü ifadeleri duymak iyi olmayabilir.  Hislerinize dayanarak konuşmak daha faydalı olabilir ve çoğu zaman dışarıdan bir bakış açısının yönlendirmesi işe yarar. İlişkinizi hatırlatan eşyalardan uzak durmanız da faydalı olur. Ancak fotoğrafların ve hatırlanmaya değer bazı nesnelerin saklanması iyi olmakla birlikte size acı veriyorsa bunlardan kurtulmanız daha iyi olur.
Eski sevgilinize teslim etmeniz gerekenler varsa, bir arkadaşınız veya aile üyeleriniz aracılığıyla bunları teslim etmeniz ve onu tekrar görmemeniz baskı ve üzüntüyü hafifletebilir.
Zaman her şeyin ilacı
Şu an farkında olmasanız da incinme ve ihanet duyguları zamanla azalır. Aylar sonra, aynı acı hissedilmez.
Ancak, olumsuz duygularınız zamanla iyileşmiyorsa, profesyonel yardım almak faydalı olabilir. Canınızı sıkan düşünceler size ve gelecekteki ilişkilerinize zarar verebilir. Bu nedenle pozitif bir düşünce yöntemi edinmek çok önemlidir.
Ayrılık sonrasındaki ilk bir yıllık süreç zor olsa da, ilişkinin bitişinin, tamamen sizin suçunuz olmadığını kendinize hatırlattığınız takdirde, üzüntünün geçmesi gerekir. Ayrılık sadece bir tarafın hatasıyla ortaya çıkmaz. Bu yüzden ilişkiniz sona erdiği için kendinizi suçlamayın. Ama farklı olarak neler yapabileceğinizi düşünün.
Hala sorun yaşıyorsanız ve ayrılığın hayattan zevk almanızı engellediğini hissediyorsanız, biriyle konuşmak işe yarayabilir.
Olumsuz olan her şeyi bir kenara bırakıp sadece olumlu olanlara ve geleceğe odaklanmak, yaşananları geride bırakmanın anahtarı.
Bunu başarabilirseniz, aşkı tekrar bulduğunuzda, ona en iyi halinizle yaklaşabilirsiniz.
Derinden sevmek inanılmaz bir beceri. Bir gönül yarasının ardından hayatınıza devam ederken, size iyi gelecek olan tek şey de bu.



House of the Dragon'un yıldızı, Star Wars evrenine katılıyor

42 yaşındaki Matt Smith, Doctor Who'daki 11. Doktor'u ve The Crown'da Prens Philip'i canlandırmasıyla da tanınıyor (HBO)
42 yaşındaki Matt Smith, Doctor Who'daki 11. Doktor'u ve The Crown'da Prens Philip'i canlandırmasıyla da tanınıyor (HBO)
TT

House of the Dragon'un yıldızı, Star Wars evrenine katılıyor

42 yaşındaki Matt Smith, Doctor Who'daki 11. Doktor'u ve The Crown'da Prens Philip'i canlandırmasıyla da tanınıyor (HBO)
42 yaşındaki Matt Smith, Doctor Who'daki 11. Doktor'u ve The Crown'da Prens Philip'i canlandırmasıyla da tanınıyor (HBO)

Sevilen dizi House of the Dragon'daki Daemon Targaryen rolüyle adından söz ettiren Matt Smith, bu kez kendini galaksiler arası bir mücadelede buluyor.

Deadline'ın özel haberine göre Smith, Ryan Gosling ve Mia Goth'la birlikte Star Wars: Starfighter'da rol alacak. Filmin yönetmen koltuğunda geçen yıl Deadpool & Wolverine'i çeken Shawn Levy otururken, senaryosu ise Jonathan Tropper imzasını taşıyor.

Levy onu seçti

Lucasfilm ya da Smith'in temsilcileri konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak kaynaklar, Smith'in filmin başlıca kötü karakterlerinden birini canlandıracağını belirtiyor. Levy'nin son haftalarda bu rol için birçok oyuncuyla görüştüğü, sonunda tercihini Smith'ten yana kullandığı ifade ediliyor.

Starfighter'da birden fazla kötü karakter yer alacak. Levy'nin bu karakterlerden biri için hâlâ kadın bir oyuncu arayışında olduğu, bir dönem Anora'nın Oscar ödüllü yıldızı Mikey Madison'ın da bu rol için düşünüldüğü belirtiliyor.

Starfighter, Star Wars: Skywalker'ın Yükselişi'ndeki (Star Wars: Episode IX – The Rise of Skywalker) olaylardan 5 yıl sonrasını konu alıyor. 28 Mayıs 2027'de vizyona girmesi planlanan film, nisanda Japonya'nın başkenti Tokyo'daki Star Wars etkinliğinde duyurulmuştu.

Matt Smith, kısa süre önce HBO'nun sevilen dizisi House of the Dragon'un ikinci sezonunda izleyiciyle buluşmuştu. Yakında başrolünü Austin Butler'la paylaştığı, Darren Aronofsky imzalı gerilim filmi Caught Stealing'le izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ayrıca Nick Cave'in Bunny Munro'nun Ölümü (The Death of Bunny Munro) adlı romanından uyarlanan aynı adlı mini dizide de rol alıyor.

Adı daha önce de bu evrenle anılmıştı

Öte yandan, Smith'in adı daha önce de Yıldız Savaşları evreniyle anılmıştı. 2018'de Skywalker'ın Yükselişi'ne katılacağı iddia edilmiş, hatta genç Palpatine'i canlandıracağı öne sürülmüştü. Ancak bu karakteri yeniden Ian McDiarmid oynamıştı. 

Smith, Happy Sad Confused podcast'inde bu konuyla ilgili soruları yanıtsız bıraksa da "Son derece havalı bir rol ve fikir vardı. Hikaye açısından büyük, dönüştürücü bir detaydı ama hayata geçirilemedi" ifadelerini kullanmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, Hollywood Reporter, Happy Sad Confused