Yeni Zelanda Başbakanı Ardern: Saldırgan’ın adını hiç söylemedim, söylemeyeceğim

Yeni Zelanda Başbakanı Ardern: Saldırgan’ın adını hiç söylemedim, söylemeyeceğim
TT

Yeni Zelanda Başbakanı Ardern: Saldırgan’ın adını hiç söylemedim, söylemeyeceğim

Yeni Zelanda Başbakanı Ardern: Saldırgan’ın adını hiç söylemedim, söylemeyeceğim

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Yeni Zelanda meclis toplantısında milletvekillerine yaptığı konuşmada Yeni Zelanda’da cuma günü iki camiye saldırıp 50 kişiyi öldüren Avustralyalı teröristin adını hiçbir zaman zikretmeyeceğini vurguladı. 
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, cami saldırısını gerçekleştiren zanlının ismini telaffuz etmeyeceğini ifade ederek, "O bu terör eylemiyle çok şey hedefledi. Bunlardan biri de adının anılmasıydı. İşte bu sebepten benim onun ismini andığımı duymayacaksınız” diye konuştu. 
Yeni Zelanda Başbakanı Ardern, konuyla ilgili şunları söyledi: 
"Sizden rica ediyorum. Teröristin adını değil hayatını kaybedenlerin adını söyleyin. O bir teröristtir. O bir katildi. O bir aşırı uçludur. Ben ondan bahsederken isimsiz diyeceğim." 
Başbakan Ardern, bugün parlamentonun özel oturumunda Müslüman toplum liderleriyle görüştü. Başbakan Arden, onları "Esselamü Aleyküm” diye karşıladı. Başbakan Arden, teröristin Christchurch saldırısını Facebook’ta yayımlamasından sonra sosyal medya platformlarına da terörle daha fazla mücadele etme çağrısı yaptı. Arden, "Sadece sırtımızı geriye yaslayıp oturup, bu platformlardan bulunan şeyleri orada söylenen şeyleri kabul edemeyiz. Bunlardan yalnızca bunları yayımlayanlar sorumlu diyemeyiz” dedi. 
Ardern, milletvekillerine "Saldırganın adaletin bütün gücüyle karşılaşacağı konusunda sizi temin ederim" dedi. Başbakan Ardern, Yeni Zelandalıları da bu cuma günü Müslüman toplumunun acısını paylaşmaya davet etti. 
Cuma günü 2 camiye saldırarak 50 kişiyi öldürüp birçok kişiyi de yaralayan ve kendisini beyaz ırkın üstünlüğünü savunucu olarak tanımlayan 28 yaşındaki Avustralyalı zanlı, adam öldürmekten yargılanacak. 
Cami saldırısında yaşamını yitiren vatandaşların kimlik tespit ve adli işlemlerinin henüz bitirilmemesi nedeniyle cenazeler yakınlarına teslim edilmedi. Bununla birlikte bazı cenazeler de yıkanarak kefenlendi. 
Yeni Zelanda Göç Hizmetleri Bürosu, kurbanların yurt dışında bulunan yakınlarının da arayarak vize işlemlerinin yapılması için çalışmaların sürdüğünü söyledi. 



Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor
TT

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken İsrailli yetkililer, ABD'nin arabuluculuğunda Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile dolaylı görüşmeler yaptı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiğini açıklayan Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen toplantıda milyarder Cumhuriyetçi Başkan’a ödül komitesine gönderdiği adaylık mektubunun bir kopyasını sundu. Netanyahu, Beyaz Saray'da Trump ile yediği akşam yemeğinde, ABD Başkanı’nın ‘şu anda bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine barışı tesis ettiğini’ söyledi. Trump ise sık sık Norveç’teki Nobel Barış Ödülü Komitesi'nin Hindistan ile Pakistan ve Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarını görmezden gelmesinden şikayet etti.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını istediğine inandığını belirten Trump, Beyaz Saray'da gazetecilerin İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların, taraflar arasında sürmekte olan ateşkes görüşmelerini engelleyip engellemeyeceği sorusuna verdiği yanıtta “Hamas görüşmek ve ateşkes istiyor” dedi.

Öte yandan Filistinlilerle barış istediğini söyleyen Netanyahu, ancak gelecekte kurulacak herhangi bir bağımsız Filistin devletinin İsrail'i yok etmek için bir platform olacağını belirterek, güvenlik konusunda egemenliğin İsrail'in elinde kalması gerektiğini savundu.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Filistinlilerin kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum, ancak bizi tehdit edecek hiçbir yetkiye sahip olmamalılar. Bu, genel güvenlik gibi egemenlik yetkilerinin her zaman bizim elimizde kalacağı anlamına geliyor.”

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“7 Ekim'den sonra insanlar Filistinlilerin bir devleti olduğunu, Gazze'de Hamas devleti olduğunu söylediler ve bakın ne yaptılar. Onlar bunu inşa etmediler. Onlar bunu sığınaklarda, terör tünellerinde inşa ettiler ve sonra halkımızı katlettiler, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafalarını kestiler, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve çiftliklerimizi işgal ettiler. İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin işlediği Holokost’tan bu yana görmediğimiz korkunç katliamlar işlediler.”

İsrail Başbakanı, şöyle devam etti:

“Filistinli komşularımızla, bizi yok etmek istemeyenlerle barışa ulaşmak için çalışacağız ve güvenliğimizin ve egemenliğimizin her zaman bizim elimizde kalacağı bir barışa ulaşmak için çalışacağız. Şimdi insanlar, ‘Bu tam bir devlet değil, bir devlet bile değil’ diyecekler. Umurumuzda değil. Bunu bir daha asla tekrarlamayacağımıza söz verdik. Bir daha asla ve asla olmayacak.”

Diğer taraftan İran'a uygulanan sert yaptırımları uygun zamanda kaldırmak istediğini söyleyen Trump, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Şam'ın ilerlemesine yardımcı olacağını belirtti. İran'ın da benzer bir adım atmasını umduğunu ifade eden Trump, “Uygun zamanda bu yaptırımları kaldırmak ve onlara yeniden inşa fırsatı vermek istiyorum. Çünkü İran'ın barışçıl bir şekilde yeniden inşa olmasını istiyorum, eskisi gibi ‘Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm’ gibi sloganlar atmaktan çekinmemesini istiyorum” şeklinde konuştu.

Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta Kiev'e bazı silah sevkiyatlarını durdurduğunu açıklamasının ardından, ABD'nin Ukrayna'ya ‘daha fazla savunma silahı’ göndereceğini duyuran Trump, “Öncelikle savunma silahları olmak üzere daha fazla silah göndermemiz gerekecek” diyerek, barışa yanaşmaması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyduğu ‘memnuniyetsizliğini’ bir kez daha yineledi.

Trump, 1 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ABD gümrük vergilerinin kesin tarihi olup olmadığı sorulduğunda, “Kesin diyebilirim ama yüzde 100 kesin değil. Bizi arayıp farklı bir şekilde bir şeyler yapmak istediklerini söylerlerse, buna açık olacağız” dedi. Trump pazartesi günü, Japonya ve Güney Kore gibi büyük tedarikçilerden küçük ülkelere kadar ticari ortaklarına, ABD'nin yüksek gümrük vergilerinin 1 Ağustos'ta yürürlüğe gireceğini bildirmeye başladı. Bu durum, ABD Başkanı’nın bu yılın başlarında başlattığı ticaret savaşında yeni bir aşamayı temsil ediyor.

Trump ve Netanyahu, başkanın genellikle önemli ziyaretçileri kabul ettiği Oval Ofis'te resmi görüşmeler yapmak yerine özel bir akşam yemeğinde bir araya geldi. Trump'ın bu kez Netanyahu'yu resmi olmayan bir şekilde kabul etmesinin nedeni henüz belli değil. Netanyahu, dün gece Washington'a gelmesinin ardından Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya gelerek Trump ile yapacağı görüşmelere hazırlandı.

Netanyahu, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında yeniden başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana Beyaz Saray'a üçüncü kez yaptığı ziyaret Trump’ın geçtiğimiz ay İsrail'in hava saldırılarını desteklemek için İran'ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenlenmesi emrini vermesinin ardından bir ilki temsil ediyor. ABD Başkanı, önce İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması emri vermiş, daha sonra 12 gün süren İsrail-İran savaşında ateşkesin sağlanmasına yardımcı olmuştu.