​Yemani: Husiler daha önce reddettikleri BM planını kabul etti

Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, İsveç istişarelerinin sonunda Husi heyeti başkanı Muhammed Abdüsselam ile el sıkışırken (AFP)
Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, İsveç istişarelerinin sonunda Husi heyeti başkanı Muhammed Abdüsselam ile el sıkışırken (AFP)
TT

​Yemani: Husiler daha önce reddettikleri BM planını kabul etti

Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, İsveç istişarelerinin sonunda Husi heyeti başkanı Muhammed Abdüsselam ile el sıkışırken (AFP)
Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, İsveç istişarelerinin sonunda Husi heyeti başkanı Muhammed Abdüsselam ile el sıkışırken (AFP)

Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in Husilerin el-Salif ve Ras İsa limanlarından geri çekilmelerine ilişkin planı hakkında açıklamada bulundu. Yemani ilk aşamanın geri çekilmenin gerçekleştiği bölgelerin güvence altına alınmasına dair meydana gelen anlaşmazlığın çözümüne dayandığını söyledi. Yemani bu çözümün Husilerden, BM’den ve Yemen hükümetinden temsilcilerin bulunduğu bir ekip aracılığıyla sağlanacağını söyledi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Yemani, söz konusu ekibin kabul edilmesi halinde ilk aşamada, el-Salif ve Ras İsa limanlarının da aralarında bulunduğu bölgelerden geri çekilme sürecini kontrol edeceğini, ardından Yemen yasaları doğrultusunda Hudeyde ve limanlardaki güvenlik makamlarının durumunun görüşüleceğin, belirtti.
Griffiths’in ofisinden yapılan açıklamada taraflarla gerçekleştirilen yapıcı görüşmelerden sonra, Hudeyde anlaşmasına uygun olarak yeniden konuşlandırma sürecinin ilk aşamasının uygulanması konusunda kayda değer bir ilerleme olduğu belirtilmişti. Açıklamada ayrıca teknik detayların daha sonra onaylanmak üzere Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi’ne (RRC) sunulacağı bilgisi verilmişti.
Açıklamanın devamında Griffiths’in tarafların kaydettiği ilerlemeyi memnuniyetle karşıladığı, bu planın RRC tarafından hızlıca onaylanmasını beklediği ve BM’nin bu ilerlemenin Yemen'de kapsamlı bir siyasi çözüm yolunu açacağını umduğu aktarılmıştı.
Yemani açıklamasının devamında General Lollesgaard tarafından 18 Şubat'ta sunulan ile aynı olan Griffiths’in planına ve Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin bu ayın 5’inde gerçekleştirilen toplantı sırasında sunduğu girişime dikkat çekyi. Yemani bu girişimin ve planının milisler tarafından kabul edildiğini açıkladı. Yemen hükümetinin barış elini uzatarak herkesle iletişim kuracağını ve uluslararası topluma taahhütlere saygı göstermesi için baskı yapacağını vurgulayan Yemani, BM Genel Sekreteri'nin ahlaki sorumluluğunu ve Yemen Cumhurbaşkanı'nın önünde devlet kurumlarının Hudeyde’ye geri döneceği yönündeki sözüne olan bağlılığını dile getirdi.
Husi milislerin anlaşmanın uygulanması konusunda üç buçuk aydan fazla bir süre gecikmesine rağmen hükümetin İsveç Anlaşması'nın şartlarını uygulamaya ve barış yolunu izlemeye devam ettiğini belirten  Yemani şu ifadeleri kullandı:
“Bu talepleri barış sağlanana kadar sürdüreceğiz. Çünkü hükümet, İsveç Anlaşması'nın başarısızlığını kabul etmiyor ve bu konuda tüm ülkelere tam bir sorumluluk yüklüyor.”
Yemen hükümeti heyetinin üyelerinden Askar Ahmed Zail de BM Özel Temsilcisi Griffiths’in Hudeyde'deki yeniden konuşlandırma sürecinin ilk aşamasının uygulanmasına ilişkin açıklamalarına eleştirilerde bulundu.
Zail, Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Martin Griffiths ve ekibi ile Michael Lollesgaard ekibi! Her ikiniz de denize ekin eken kimseler gibisiniz. Sizin Muhammed el-Husi ile görüştükten sonra ‘anlaşmanın uygulanmasına ilişkin atılan somut adımlar’ olarak adlandırdığınız şey Husi terörü nezdinde bir seraptan daha fazlası değildir. Yemenli isyancılar teslim olmayacaklarını söylüyor.”
Açıklamasının devamında Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi tarafından temsil edilen Yemen hükümetinin barış için elinden geleni yaptığını belirten Zail, Husiler tarafından işlenen tüm uluslararası egemenlik ihlallerine rağmen Koalisyon'un BM’nin tüm taleplerine cevap verdiğini vurguladı.



Türkiye-Rusya mutabakatı Libya krizine çözümün sağlar mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
TT

Türkiye-Rusya mutabakatı Libya krizine çözümün sağlar mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile ortak basın toplantısı sırasında el sıkışıyor. (DPA)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Libya’nın başkenti Trablus'ta yaşanan son çatışmaların ardından görüş birliğine varması, özellikle Lavrov'un çatışmanın tarafları üzerindeki etkilerinden bahsetmesinin ardından, iki geleneksel rakibin Libya dosyasını ele almadaki olası rolü hakkında ciddi ve çok sayıda soruyu gündeme getiriyor.

Şarku’l Avsat'ın görüştüğü Rus ve Türk gözlemciler, Türkiye'nin Trablus'taki eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerine verdiği desteğin aksine Moskova'nın Trablus savaşı sırasında (2019-2020) Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) yanında yer almasına dayanarak Moskova ve Ankara'nın ilişkilerinin Libya krizinin gidişatı üzerindeki etkisine ilgiyle bakıyor.

Nüfuz kullanma anlaşması

Beş yıllık bir aradan sonra Lavrov'un Türk mevkidaşıyla Moskova'da yaptığı görüşmelerin ardından iki ülkenin ‘ülkedeki çatışmaların yeniden başlamasını önlemek için Libyalı taraflar üzerindeki nüfuzlarını kullanma konusunda anlaştıklarını’ söylemesi dikkat çekiciydi.

dfrgty6u7
Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin ve Türkiye’nin Libya Büyükelçisi Güven Begiç Trablus'ta (Rusya Büyükelçiliği resmi sayfası)

Lavrov'un konuşmasının önemine rağmen, Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) uzmanı Kirill Semenov, Moskova ile Ankara arasında Libya dosyasında ‘kapsamlı bir çözüme’ ulaşmanın zorluğuna işaret ederek, iki tarafın ‘Türkiye ile müttefik bir batı ve Rusya ile müttefik bir doğu arasındaki nüfuz paylaşımına’ dayandığını belirtti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Rus uzman, Moskova ve Ankara'nın ‘Libya'da geniş çaplı bir savaşın patlak vermesini önlemek ve çatışan tarafları dizginlemek için belirli bir etkiye sahip olarak Libya güçlerine müdahale edebileceğini ve etkileyebileceğini’ vurguladı.

“Herhangi bir barış, Esed rejiminin devrilmesinden önceki Suriye modeline benzeyecektir, burada iş birliği etkiyi sürdürürken aynı zamanda bölünmeyi de sürdürür” diyen Semenov, gerçek uzlaşmanın ‘kapsayıcı bir Libya diyaloğu gerektirdiğini, özellikle de gördüğümüz gibi Suriye modelinin sürdürülebilir olmadığını’ vurguladı.

‘Çözüm Libyalıların elinde’

Rus-Türk yakınlaşması iki bakan düzeyindeki bir toplantıyla sınırlı kalmadı. Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin ve Türkiye'nin Libya Büyükelçisi Güven Begiç de ‘Libya'daki mevcut durumun kapsamlı bir değerlendirmesini yapmak üzere’ Trablus'ta bir araya geldi.

dsfrgt
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı Yunusbek Yevkurov ve Rus hükümetinden üst düzey bir heyetin daha önce Bingazi'ye yaptığı ziyaretten (DPA)

Eski Başbakanlık Başdanışmanı Ömer Faruk Korkmaz Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Türkiye-Rusya mutabakatının yeterli olmadığını’ belirterek, ‘Libya'da çözüm geciktikçe dış müdahale olasılığının arttığını’ söyledi. Korkmaz, “Sorunun çözümü Libyalıların elinde” dedi.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal ise ‘Libya dosyasına kalıcı bir çözüm bulunmasında Moskova ve Ankara'nın rolünün önemini ve etkisini’ kabul etmekle birlikte, ‘kalıcı bir çözümün Libyalılar, uluslararası toplum ve bölgesel aktörler arasında varılacak bir anlaşmayla başlayacağına’ inanıyor.

“Libya adeta uluslararası vesayet altında” diyen Uysal bunu, ‘Birleşmiş Milletler'in (BM) siyasi süreci, hükümetin kurulmasını ve taraflar arasındaki diyalogları tamamen denetlemesine’ ve ‘ABD, Avrupalılar ve bazı bölge ülkelerinin bu dosyadaki rolüyle ilgili’ diğer dış komplikasyonlara bağladı.

dfgthyj
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Misrata'daki Türk savaş gemisi TCG Kemal Reis'e gerçekleştirdiği inceleme ziyareti sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı)

Uysal’ın bakış açısına göre, ‘ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir anlayışın varlığı ve mevcut ABD yönetiminin Libya'ya olan ilgisi, Türk-Rus anlayışını kolaylaştırabilir.’

Libya açısından bakıldığında ise Libya Temsilciler Meclisi (TM) Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Rabia Buras yakın zamanda bir çözüm beklemediğini belirterek, “Libya dosyasında Rusya ve Türkiye arasındaki ilişki ‘rekabetçi iş birliği’ ya da ‘düşmanca iş birliği’ olarak bilinen karmaşık bir örnek teşkil ediyor” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan Buras şu ifadeleri kullandı: “Nüfuz ve çıkarlar için rekabet, tam ölçekli bir askeri çatışmaya girmekten kaçınma kaygısıyla iç içe geçmiş durumda. Bu kırılgan denge, 2020'den bu yana büyük ölçekli askeri operasyonların dondurulmasına katkıda bulundu, ancak aynı zamanda Libya içindeki siyasi ve askeri bölünmeleri derinleştirerek kapsamlı bir çözüme yönelik gerçek bir ilerlemeyi engelledi.”

vfdbghtyju
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ile başkent Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da hazır bulunduğu bir görüşme gerçekleştirdi. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Buras, Libya'da siyasi çözümün önündeki zorlukları şöyle sıraladı: “Yerel ve uluslararası aktörlerin çatışan çıkarları, uluslararası ivmenin azalması ve Libyalı tarafların kendi aralarındaki güven eksikliği.”

Buras, ‘gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözümün ancak devlet kurumlarını birleştirmeyi, adil bir refah dağılımı sağlamayı ve güvenlik sisteminde köklü reformlar yapmayı amaçlayan saf bir ulusal irade üzerine inşa edilebileceğine, bunun da bölünmelerden beslenmeyen, aksine bu bölünmeler arasında köprü kurulmasına yardımcı olan koordineli bir uluslararası destekle sağlanabileceğine’ inanıyor.

Askeri varlığın kapsamlı çözümle ilişkisi

Türkiye ve Rusya'nın Libya cephesine olan ilgisinin yanı sıra, iki ülkenin askeri varlığına ilişkin tartışma, kapsamlı çözümün geleceği açısından önemli.

Bu bağlamda, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından bazı Rus teçhizatının Suriye'den LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter'in etkisi altındaki Libya'nın doğusuna nakledildiğine dair Batı kaynaklı haberlerin ardı arkası kesilmedi ve hatta Moskova'nın Hafter'le koordineli olarak Libya'nın güneyindeki Maatan es-Sara'da bir askeri üs kurma hamlelerinden bahsedecek kadar ileri gidildi.

cdfgthy
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında Trablus'ta gerçekleştirilen görüşmeden (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Rus uzman Semenov, ülkesinin Libya'da askeri üsler konusunda herhangi bir anlaşması olduğunu reddederek, ‘üsler konusunda resmi bir anlaşma yapılmadığı sürece kalıcı bir varlıktan söz edilemeyeceğini’ vurguladı.

Öte yandan Semenov, ‘Rusya'nın askeri anlaşmalar yaptığı Sahel bölgesine lojistik çıkışlara ihtiyacı olduğunu ve Libya'nın bu açıdan Rusya için önemli olduğunu’ belirterek, ‘Moskova'nın Libya'nın içişlerine karışma niyetinde olmadığını, ancak lojistik yönleriyle ilgilendiğini’ ifade etti.

sdfrgt
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala ile başkent Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da hazır bulunduğu bir görüşme gerçekleştirdi. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Libya'daki Türk askeri varlığına gelince, Uysal’a göre bu varlık kısa ve orta vadede devam edecek. Zira bu, Libyalıların kararıyla kuruldu. Uysal’a göre Türkiye’nin Libya'da güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik, ticari ve denizcilik çıkarları da var.

Trablus savaşı sırasında Türkiye, müttefik Suriyeli silahlı gruplardan binlerce paralı askerle birlikte Libya'nın batısına asker göndermiş ve Trablus'ta ortak bir askeri komutanlık kurmuştu.