​Analiz: Trump’ın Golan Tepeleri açıklamasının “gerçeklerine” ışık tutan 10 madde

ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri ile ilgili açıklamasına karşı düzenlenen gösterilere katılan Suriyeli bir çocuk (Reutes)
ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri ile ilgili açıklamasına karşı düzenlenen gösterilere katılan Suriyeli bir çocuk (Reutes)
TT

​Analiz: Trump’ın Golan Tepeleri açıklamasının “gerçeklerine” ışık tutan 10 madde

ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri ile ilgili açıklamasına karşı düzenlenen gösterilere katılan Suriyeli bir çocuk (Reutes)
ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri ile ilgili açıklamasına karşı düzenlenen gösterilere katılan Suriyeli bir çocuk (Reutes)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde “İsrail’in tam egemenliğinin” tanınmasına ilişkin Twitter mesajı, içerisinde Amerikan politikasından uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler’in (BM) rolüne ilişkin birçok alandaki arka plana işaret eden maddeler barındırıyor.
Açıklamaya Suriye, Arap ülkeleri ve uluslararası camiadan verilen tüm tepkilere rağmen bazıları, bunun Başkan Trump’ın siyasi bir açıklaması mı yoksa Kongre tarafından onaylanacak bir yasa mı olduğunu anlamak için Washington’un nihai kararını beklemeyi seçerek çekimser davrandı. Ancak bu açıklamanın çeşitli siyasi ve yasal çıkarımlarına ilişkin işaretleri 10 maddede sıralayabiliriz:
1 - Uluslararası hukuk: Uluslararası hukuka göre ABD Başkanı Trump’ın attığı tweet, BM Tüzüğü’ndeki “başkalarının topraklarının zorla alınması kabul edilemez” ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kabul edilen “ilgili devletler arasında bir anlaşma yapılmaksızın hiçbir uluslararası sınır değiştirilemez” ilkelerine aykırıdır.
2 - Barış süreci kararı: BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 242 sayılı kararı, 1967 savaşından sonra çeşitli aşamalarda Arap-İsrail barış müzakerelerine önemli bir referans oldu. Kararın ilk maddesi, BMGK’nın “bölgedeki toprakların savaşla ele geçirilemezliğini” onayladığını belirtiyor. Karar, bölgedeki her devletin, Haziran 1967’deki “geri çekilme” kararıyla silahlı kuvvetlerin çatışma sırasında işgal edilen topraklardan çekilmesini sağlayacak kalıcı ve adil bir barış için çalışması gerektiğini öngörüyor.
3 - Ek karar: İsrail’in Golan Tepeleri üzerinde yasal ve idari egemenliğini empoze eden “Golan Yasası”, 14 Aralık 1981'de İsrail Parlamentosu’ndan (Knesset) geçti. Buna karşın BMGK, 17 Aralık 1981’de yasayı reddetti. Bununla birlikte BMGK, her yıl İsrail’in Suriye’deki Golan Tepeleri’ni işgalinin yasadışı olduğunu, İsrail'in 242 ve 338 sayılı kararlar uyarınca 4 Haziran 1967 sınırlarına çekilmesi gerektiğini teyit eden kararlar onaylıyor.
4 - ABD sponsorluğu: ABD, İsrail ve Suriye arasındaki barış sürecini başlatmak için Ekim 1991’de İspanya’nın ev sahipliğinde yapılan Madrid Konferansı’ndan 2011 yılı başlarına kadar Suriye-İsrail barış müzakerelerine sponsor oldu. Ancak Washington’un İsrail lehine aldığı son karar, ABD’nin “arabulucu” veya “sponsor” rolü üstlenmesini ve ayrıca Filistin-İsrail müzakerelerine sponsor olma olasılığını da zorlaştırıyor. Rusya lideri Vladimir Putin'in Ortadoğu Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, ABD’nin Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak tanıma kararının Arap dünyası ile İsrail arasındaki barış sürecine zarar verebileceğini ve uzlaşı umutlarını zayıflattığını söyledi.
5 - Müzakerelerden geriye: Onlarca yıl süren Suriye-İsrail müzakereleri sırasında Şam, İsrail’e Golan Tepeleri’nden “tamamen geri çekilmeye” hazır oldukları şeklinde bir açıklama yaptırmayı başardı. Böylece birliklerin, 1967 savaşı öncesi güvenlik önlemlerinin alındığı ve sınır düzenlemelerinin yapıldığı “4 Haziran” sınırına çekilmesi konusunda uzlaşıya varıldı.
6 - Güvenlik dosyası: Golan siyasi bir dosya olmaktan bir güvenlik dosyası olmaya evrildiğinde Golan Tepeleri, BM Güvenlik Konseyi'nin 1974 tarihli 350 sayılı kararu uyarınca BM Barış Gücü (UNDOF) askerleri kontrolü altındaydı. ABD Başkanı Trump’ın 2018 Temmuz ayı ortalarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleştirdiği zirvede, UNDOF askerlerinin Rusya himayesinde yeniden Golan Tepeleri’nde konuşlandırılması konusu ele alındı. Bu durum Moskova ile Washington arasında Golan ve Kırım ile ilgili anlayışlarla ilgili soru işaretlerine neden oldu.
7 - Kırım’ın kontrolü: ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, birkaç gün önce Rusya'nın Kırım'ı ilhak edişinin yıldönümünde yaptığı açıklamada, yine Kırım'ın “Rus işgali altındaki Ukrayna bölgesi” olduğunu söyledi. Pompeo açıklamasında, ABD’nin Kırım’ın Ukrayna'nın hakimiyetine geri dönmesi gerektiği yönündeki tutumunu yineleyerek, ülkesinin Moskova'nın Kırım üzerindeki egemenlik iddiasını kabul etmediğini belirtti. Ancak Washington’un “İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini” tanıma kararı, ABD'nin Kırım'a yönelik talepleri ve yaptırımlarının sorgulanmasına ve durumun daha da karmaşık hale gelmesine neden olacak.
8 - İki ülke arasındaki çekişme emsal olabilir: Uluslararası hukuk uzmanları, ABD ve Rusya’nın Kırım ve Golan Tepeleri’yle ilgili BM’nin “başkalarının topraklarını zorla ele geçirmenin kabul edilmezliği” ilkesini ihlal ederek attıkları adımların, Çin'in Güney Çin Denizi'nde benzer bir adım atmasını sağlayacak emsaller oluşturabileceğini düşünüyorlar. Bir uluslararası hukuk profesörü, bunun uluslararası ilişkilerde yeni kurallara kapı açabileceğini ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bildiklerimizden farklı bir yeni dünya düzenine yol açabileceğini söyledi.
9 - Türkiye’nin beklentileri: Rusya ile Türkiye arasında yapılan Soçi Anlaşması uyarınca geçtiğimiz Eylül ayında “gerginliği azaltma bölgeleri” uygulanmaya başlandı. Aynı şekilde Moskova ve Ankara arasında yapılan uzlaşıyla Türkiye Suriye’nin kuzeyinde “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” adlı askeri operasyonlar gerçekleştirdi. ABD ve Rusya’nın attığı söz konusu adımlar resmiyet kazanırsa bu durum Ankara’nın, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarını gerçekleştirdiği bölgeler ile gerginliği azaltma bölgelerindeki 12 kontrol noktasındaki askeri varlığını kalıcı hale getirmeye teşvik edebilir. Örneğin, Türkiye’nin Suriye sınırında bulunan Hatay şehri, Fransa ile 1939’da yapılan bir anlaşma sonucu Türkiye sınırlarına katılmıştı.
10 - Kürtlerin talepleri: Trump’ın Golan Tepeleri ile ilgili tweeti, Suriye'nin doğusunda DEAŞ’ın tamamen yenilgiye uğratıldığının duyurulmasıyla aynı zamana denk geldi. ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un hava desteğiyle örgütün son kontrol noktalarının ortadan kaldırılmasının ardından Suriye topraklarının üçte birini (185 bin kilometrekare) kontrol eden “Kürt Öz Yönetimi”, Suriye hükümetinden öz yönetimin “tanınması” ve özerk yönetim için diyalog başlatılması talebinde bulundu.
Tüm bunlara rağmen ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Trump'ın Golan Tepeleri ile ilgili açıklamalarının Amerikan yönetiminin tutumunu yansıttığını ve Ortadoğu’da istikrarın sağlanması şansını artırdığını söyledi. Pompeo Sky News Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Başkanın Golan Tepeleri hakkındaki tweeti, bölgesel gerçekliği ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.



Lübnan... Kamplardan silah teslim rüzgarları esiyor

Lübnan Ordusu İstihbaratı mensupları dün Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Beracine kampında silah teslim aldı (Şarku'l Avsat)
Lübnan Ordusu İstihbaratı mensupları dün Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Beracine kampında silah teslim aldı (Şarku'l Avsat)
TT

Lübnan... Kamplardan silah teslim rüzgarları esiyor

Lübnan Ordusu İstihbaratı mensupları dün Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Beracine kampında silah teslim aldı (Şarku'l Avsat)
Lübnan Ordusu İstihbaratı mensupları dün Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Beracine kampında silah teslim aldı (Şarku'l Avsat)

Lübnan'daki Filistin kamplarında silahsızlanma rüzgarları esmeye başladı. Fetih hareketi, Beyrut'taki Burc el-Beracine kampında ağır ve orta boy silahlarını Lübnan ordusuna teslim etmeye başladı.

Lübnan ordusu dün akşam, Filistinli yetkililer, Lübnan ordu mensupları ve hafif silahlı Filistin güvenlik güçleri huzurunda, çuvallara konulan bir parti silah teslim aldı.

Filistinli kaynaklar Şarku'l Avsat’a verdiği bilgide, “Silahların teslimi şu anda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin Kurtuluş Ordusu (FKO) gruplarını kapsıyor. Hamas ve ona yakın diğer gruplar silahlarını teslim etmeyi reddediyor ve son saatlerde varılan anlaşma onları kapsamıyor” dedi.

Lübnan'daki Filistinli gruplar ise Burc el-Beracine kampında yaşananların “Fetih hareketinin iç meselesi olduğunu ve kamplardaki Filistin silahlarıyla ilgisi olmadığını” vurguladı. Gruplar, “Filistin toprakları işgal altında olduğu sürece silahlarımız kalacak ve sadece işgalle mücadele için kullanılacak” ifadelerini kullandı.

Diğer yandan, Lübnanlı yetkililer dün, İsrail'in kuzeyindeki bir Arap kasabasından gelen ve bir yıl önce Lübnan topraklarına gizlice girdikten sonra tutuklanan Salih Ebu Hüseyin adlı bir İsrail vatandaşını, Uluslararası Kızılhaç'ın arabuluculuğu ile serbest bıraktı.


Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
TT

Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)

Birleşmiş Milletler Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insanın ‘aşırı açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm’ ile karakterize edilen kıtlık koşullarında yaşadığını doğruladı. Bu, Ortadoğu'da kıtlığın resmi olarak doğrulandığı ilk durum. Raporda, bu koşulların önümüzdeki haftalarda Gazze şehrinden Deyr el-Belah ve Han Yunus'a yayılmasının beklendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hayatları kurtarmak için acil ateşkes ve tam, engelsiz insani yardım erişiminin gerekli olduğunu vurgulayan ortak bir bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat'ın ulaştığı bildiride kuruluşlar, kıtlığın her ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini vurguladı. Bildiride, özellikle sivillerin zorlu koşullarda yaşadığı Gazze Şeridi'nde askeri gerginliğin daha da şiddetlenmesinin, kaçamayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelliler için korkunç sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunuldu.

Şok edici rakamlar

Raporda, eylül ayı sonuna kadar 640 bin kişinin felaket düzeyinde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağı ve açlık endeksinin 5. aşamasına gireceği belirtildi. Bu arada, 1,14 milyon kişi endeksin 4. aşamasında, 396 bin kişi ise üçüncü aşamada (kriz) olacak. Raporda, Gazze Şeridi'ndeki tarım arazilerinin yüzde 98'inin hasar gördüğü veya erişilemez durumda olduğu ve her on kişiden dokuzunun defalarca yerinden edildiği vurgulandı. Raporda, gıda fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı, yemek pişirmek için gerekli yakıt ve suyun kıt olduğu ve pazar ve hizmet sisteminin çöktüğü ifade edildi.

Çocukların ve kadınların çektiği acılar

BM raporuna göre, geçtiğimiz temmuz ayına ait veriler, Gazze Şeridi'nde 12 binden fazla çocuğun akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu, bu sayının şimdiye kadarki en yüksek rakam olduğunu ve yıl başından bu yana altı kat arttığını gösteriyor... Bunların yaklaşık yüzde 25'i, en tehlikeli ve ölümcül olan ‘şiddetli akut yetersiz beslenmeden’ mustarip. Hayati tehlike arz eden yetersiz beslenmeden mustarip hamile ve emziren kadınların sayısı mayıs ayında 17 bin iken, bu sayının 2026 ortasına kadar 55 bine çıkması bekleniyor. Raporda, her beş çocuktan birinin erken doğduğu veya düşük doğum ağırlığıyla doğduğu ve bağışıklık sisteminin zayıflığı nedeniyle ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi yaygın hastalıkların ölümcül hale geldiği belirtildi.

Trajik koşullar

Rapora ilişkin yorumda bulunan FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, “Gazze halkı hayatta kalmak için tüm imkanlarını tüketti. Açlık ve yetersiz beslenme her gün can almakta. Gıdaya erişim lüks değil, temel bir insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

WFP İcra Direktörü Cindy McCain ise şunları söyledi: “Kıtlık uyarıları aylardır açıkça ortada. Şu anda ihtiyaç duyulan şey, yardımı büyük ölçüde artırmak ve gıdanın en çok ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlamak için daha güvenli koşullar yaratmak.”

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Kıtlık Gazze’de trajik bir gerçeklik ve Deyr el-Belah ile Han Yunus'ta yakın bir tehdit. Kaybedecek zaman yok; çocuklar gözlerimizin önünde açlık ve hastalıktan ölüyor” şeklinde konuştu.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ‘ateşkesin artık ahlaki ve insani bir zorunluluk olduğunu’ vurguladı. Ghebreyesus, “Basit hastalıklar açlık nedeniyle ölümcül hale geliyor ve çökmüş sağlık sistemi acil desteğe ihtiyaç duyuyor” dedi.

Dört kuruluş, acil bir çağrıda bulunarak, kıtlığın daha da kötüye gitmesini önlemek için derhal ve kalıcı bir ateşkes, yardımların engelsiz ulaştırılması, gıda tedarikinin önemli ölçüde artırılması, dağıtım mekanizmalarının iyileştirilmesi, sağlık, su ve sanitasyon sektörlerine acil destek sağlanması ve ticaret akışlarının, temel hizmetlerin ve yerel gıda üretiminin yeniden sağlanması çağrısında bulundu.


Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, dün NEOM Sarayı'nda düzenlenen görüşmede, ikili ilişkileri ve uluslararası gelişmeleri ele aldı. İki lider, başta Filistin'deki gelişmeler olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri görüştü.

Toplantıya Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Devlet Bakanı, Kabine Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve Suudi Arabistan Genel İstihbarat Servisi Direktörü Halid el-Humeydan ve ilgili yetkililer katıldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Muhammed el-Şenavi yaptığı açıklamada, toplantıda bir dizi ikili iş birliği konusunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası alanda karşılıklı ilgi duyulan konulardaki gelişmelerin derinlemesine ele alındığını belirtti. Toplantıda ayrıca, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde çeşitli taraflarla koordinasyon halinde ateşkes sağlama çabaları da ele alındı.

El-Şenavi, Sisi'nin, son olarak Riyad ve Paris'in ortak liderliğinde New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen "İki Devletli Çözüm" konferansının sonuçları olmak üzere, Suudi Arabistan'ın Filistin sorununa ilişkin girişimlerine Mısır'ın verdiği desteği teyit ettiğini belirtti.