​Analiz: İsrail’in Halep’te İran hedeflerini vurması… Neden şimdi?

Suriye hava savunma sistemi, Şam’da İsrail saldırılarına karşı mücadele ediyor (Arşiv - AFP)
Suriye hava savunma sistemi, Şam’da İsrail saldırılarına karşı mücadele ediyor (Arşiv - AFP)
TT

​Analiz: İsrail’in Halep’te İran hedeflerini vurması… Neden şimdi?

Suriye hava savunma sistemi, Şam’da İsrail saldırılarına karşı mücadele ediyor (Arşiv - AFP)
Suriye hava savunma sistemi, Şam’da İsrail saldırılarına karşı mücadele ediyor (Arşiv - AFP)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İran kuvvetlerine ait bir deponun İsrail kuvvetlerinin saldırısına uğradığını açıklarken, bu açıklamayla eş zamanlı olarak Şam, Suriye hava savunmasının, Halep’in kuzeydoğusunda İsrail hava saldırısına karşı koyduğunu açıkladı. SOHR’a göre saldırıda 2 asker hayatını kaybetti.
İsrail tarafından gerçekleştirilen, Suriye topraklarında ilk olmayan ve muhtemelen son olmayacak olan bu saldırının çok yönlü boyutları var. Tel Aviv, 21 Ocak’ta da İran’a ait bazı depolara, istihbarat ve eğitim merkezlerine saldırı düzenlediğini açıklamıştı. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü, İsrail saldırılarında silah depolarının ve Şam Uluslararası Havalimanı’nın hedef alındığını açıkladı. Ancak dün gece düzenlenen saldırı bu alanda iki düşman ülke arasındaki ilişkiye yeni bir boyut kazandırdı.
-Daha önce Şam, Suriye’nin batısı ve merkezini hedef alan İsrail saldırıları ilk kez Suriye topraklarının bu kadar kuzeyinde meydana geldi.
-Bu saldırı, ABD Başkanı Donald Trump’ın tepkiyle karşılanan, Golan Tepeleri’nde İsrail egemenliğini tanıdığına ilişkin açıklamasından birkaç gün sonra gerçekleştirildi. Washington kararını, Golan Tepeleri yakınındaki ve Suriye'deki İran etkisinin artmasını gerekçe göstererek savundu.
-Saldırı, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in 8 yılın ardından 25 Şubat'ta İran'a yaptığı ziyaretten sonra gerçekleşti.
-Saldırı, Şam’ın İran, Irak ve Suriye Genelkurmay Başkanlarının ortak eylem planı ve Suriye-Irak sınırının açılmasını görüşmek için düzenlenen toplantısına ev sahipliği yapmasından bir hafta sonra geldi.
-Saldırı, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Esed ile görüşmesinden ve Şoygu’nun askeri ayrıntıları görüşmek için 2 gün Şam’da kalmasından sonra meydana geldi. Görüşmelerde İdlib ve Fırat’ın doğusu dosyaları yaklaşımında Suriye hükümetinin gerçekçi olması gerektiği vurgulandı.
-İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz Eylül ayında bir Rus uçağının düşmesinin ardından yaşanan gerginlikten sonra ilk kez 27 Şubat’ta Moskova’yı ziyaret etti. Netanyahu, Moskova'dan S-300 füze sistemini kontrol etmesini ve ayrıca Tel Aviv ile Hmeymim Hava Üssü arasında çatışma çıkmasını önlemesini talep etti.
-Saldırı, Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda İran etkisinin artmasına ve gençlerin İran’a bağlı örgütlere katılmasına ilişkin haberlerin ardından geldi.
- Ekonomik alanda ve sahada Rus-İran geriliminin yaşanması ve Dera’da Şam’a bağlı mevzilere Rus yanlısı bir örgüt tarafından saldırı düzenlenmesiyle eş zamanlı olarak gerçekleşti.
- Saldırı, DEAŞ’ın Suriye’nin doğusunda sona ermesi, Washington’un Tanf Askeri Üssü’nde ve Fırat’ın doğusunda hücreleri takip etmek ve İran etkisini kontrol etmek için 400 askerini bırakacağını açıklamasının ardından geldi.



Sömürge dönemi acıları, Cezayir ile Fransa arasındaki ilişkileri ‘zehirlemeye’ devam ediyor

Cezayir’deki Fransız sömürge dönemini anlatan 1961 tarihli bir arşiv fotoğrafı (AFP)
Cezayir’deki Fransız sömürge dönemini anlatan 1961 tarihli bir arşiv fotoğrafı (AFP)
TT

Sömürge dönemi acıları, Cezayir ile Fransa arasındaki ilişkileri ‘zehirlemeye’ devam ediyor

Cezayir’deki Fransız sömürge dönemini anlatan 1961 tarihli bir arşiv fotoğrafı (AFP)
Cezayir’deki Fransız sömürge dönemini anlatan 1961 tarihli bir arşiv fotoğrafı (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2017 yılında göreve gelişinden bu yana, Cezayir ile Paris arasındaki siyasi ilişkiler, Kuzey Afrika'daki en büyük ticaret ortakları olan iki ülke arasında normal ilişkilerin kurulmasını engelleyen Cezayir savaşı ve sömürge döneminde yaşanan acılar nedeniyle daha önce eşi benzeri görülmemiş bir soğukluğa tanık oluyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Pazar günü Fransız gazetesi Le Figaro’ya yaptığı açıklamalar, iki ülke arasındaki ‘krizi’ daha da karmaşık hale getirdi. Macron açıklamasında,  geçtiğimiz günlerde “Fransa, bizim ebedi ve geleneksel düşmanımızdır” diyen Cezayir Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı el-Haşimi Cabub’un sözlerinin ‘kabul edilemez’ olduğunu vurguladı.  Cabub’un sözleri, Fransa'yı oldukça rahatsız ederken daha önce yaptığı bir açıklamada, ‘Fransa ile yeni bir döneme başlandığını’ söyleyen ve bu yeni başlangıcı öven Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun için utanç kaynağı oldu.
Macron, Cezayir’de bazı kesimlerce yapılan itirazlara rağmen, Fransızlar ve Cezayirliler arasında ortak bir hafıza uzlaşısı oluşturmak istediğinin altını çizerek “Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun da aynı düşünceye sahip. Bazı tarafların itirazlarını hesaba katması gerektiği doğru” ifadelerini kullandı. Ortak hafıza dosyası ile ilgili çabalara değinen Fransa Cumhurbaşkanı, “Bunu inkar edecek değilim. İtiraf politikasının milletimizi daha güçlü kılacağına inanıyorum. Fransa-Cezayir sorununun arka planında bir Fransa-Fransa meselesi olduğu düşülmesin” şeklinde konuştu. Bir kesimin, Fransa’nın 1830’daki Cezayir işgalinin ‘kültürel yönleri de olduğunu’ düşündüğünü bir kesimin ise bunu istila, yağma ve katletme olarak gördüğünü söyleyen Macron, sömürge geçmişi ve bunun yansımalarının, halen Fransızlar arasında tartışmalara yol açan bir konu olduğuna işaret etti.
Macron açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Esasen bölünmüş hatıraları bir araya getirmedik ve homojen bir vatansever söylem inşa etmedik. Parçalanmış hatıralar, Kara Ayaklar’ın (Cezayir'de doğan ve Cezayir’in bağımsızlık savaşı sırasında ülkeden ayrılan Fransızlar) anılarıdır. Harkiler’in (Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda Fransa tarafında savaşan Cezayirliler) anılarıdır. Fransız ve Fransa saflarında savaşan askerlerin anılarıdır. Bağımsızlık savaşı sonrası Fransa’ya gelen Cezayirlilerin anılarıdır. Bu göçmenlerin çocuklarının anıları, çifte vatandaş olanların anılarıdır.”
Öte yandan Cezayirli Bakan Cabub’un açıklamaları Fransa ile Cezayir ilişkilerini daha da karmaşık hale getirdi. Cabub 8 Nisan’da Cezayir Meclisi’nde katıldığı bir oturumda Paris Hastaneleri Kurumu’nun geçtiğimiz yıllarda Fransa'daki yüzlerce Cezayirlinin sağlık harcamalarıyla ilgili Cezayir Sosyal Güvenlik Kurumu’nun biriken borçlarından şikâyet etmesine ilişkin konuşmasında Fransız hükümetini eleştirirken Paris Hastaneleri Kurumu’nun istediği rakamın abartılı olduğunu vurguladı.
Gözlemcilere göre Cabub, konuşmasını İslami eğilimli Barış Toplumu Hareketi’nin (MSP) lideri olarak yaptı. Cabub’un lideri olduğu MSP, Fransa Cezayir’i işgal ettiği için özür dilemedikçe ve bunun için tazminat ödemedikçe iki ülke arasında herhangi bir yakınlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor.
Buna karşın Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune konuya ilişkin bir açıklamasında, ülkesinin, bazı haksız suçlamaların yapıldığı açıklamalara rağmen Cezayir ile ilişkilere sakin bir atmosferin hakim olmasını istediğini söyledi.
Bu gelişme, Cezayir'in Fransız heyetindeki ‘zayıf temsili’ reddetmesi nedeniyle Fransa Başbakanı Jean Castex’in Cezayir ziyaretinin ertelendiğinin duyurulmasıyla aynı zamana denk geldi. Başbakan Castex, Cezayir'in itirazına karşın yaptığı açıklamada, Cezayir ziyareti sırasında kendisine az sayıda bakanın eşlik etmesinin nedeninin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından kaynaklandığını söyledi. 
Öte yandan Cezayir Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz hafta Fransız yetkilileri, Fransa’nın 1960'lı yıllarda Cezayir çölünde gerçekleştirdiği ‘nükleer testler için tazminat ödenmesi dosyasını daha fazla ciddiye almaya’ çağırırken bu dosya, halihazırda kriz yaşayan Fransa-Cezayir ilişkilerinde yeni bir krize kapıyı araladı. Cezayir, Fransa'yı Pasifik Okyanusu'nda bulunan Fransa Polinezyası’ndaki ve Cezayir'deki nükleer patlamalardan etkilenenlere tazminat ödenmesini öngören bir yasanın çıkarıldığı 2009 yılından bu yana nükleer deneylerden zarar gören kurbanlar için tazminat ödenmeyi ertelemekle suçluyor. Yüzlerce Cezayirli, radyasyonun çöl bölgesi sakinlerinin sağlığına, hayvanlarına ve hatta yer altı kaynak sularına verdiği zararı ispatlayan dosyalar hazırladılar. Konuyla ilgilenen insan hakları örgütleri, bu dosyaları Fransız yetkililere gönderdiler, ancak bir yanıt alamadılar.