​AK Parti İstanbul’da seçimlerin yenilenmesini istiyor

Ekrem İmamoğlu dünkü basın toplantısında (AFP)
Ekrem İmamoğlu dünkü basın toplantısında (AFP)
TT

​AK Parti İstanbul’da seçimlerin yenilenmesini istiyor

Ekrem İmamoğlu dünkü basın toplantısında (AFP)
Ekrem İmamoğlu dünkü basın toplantısında (AFP)

AK Parti, İstanbul'daki tüm ilçelerde oyların yeniden sayılması yönündeki talebinin reddedilmesinin ardından, İstanbul’da seçimin yenilenmesinin talep edeceğini açıkladı.
AK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, “Biliyorsunuz 298 sayılını kanunun 130’uncu maddesi olağanüstü itirazı öngörüyor. Maddede, ‘seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle’ diyor. Biz de bu yolu kullanarak ve anlattıklarımızı dilekçemize işlemek suretiyle diyeceğiz ki, seçimin sonucunu çok net etkileyecek, seçimin sonucuna net müessir olacak olaylar ve haller var. Bunun için olağanüstü itirazımızı kullanıyoruz ve İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz diyeceğiz” açıklamasında bulundu.
Yavuz, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) AK Parti’nin İstanbul’da seçimin yenilenmesi talebini reddetmesi halinde, seçim sonuçlarına ilişkin şüphenin ortadan kalkmayacağına da dikkat çekti.
31 Mart’ta yapılan seçimlere ilişkin resmi olmayan sonuçların açıklanmasının ardından AK Parti’nin itirazıyla bazı ilçelerde yapılan geçersiz oylar yeniden sayıldı. Yeniden sayım ile AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ile CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun arasındaki oy farkı 29 binden 14 bine kadar düştü.
461 yakalama ve gözaltı kararı
Adana, Konya, Kocaeli, Adıyaman, Gaziantep, Ankara, Kayseri ve Zonguldak merkezli çok sayıda ilde, Gülen Hareketi’ne yönelik soruşturma kapsamında 461 kişi hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarıldı.
Bunun ardından başlatılan güvenlik operasyonları sonucunda yaklaşık 231 şüpheli gözaltına alındı. Haklarında gözaltı kararı bulunan diğer şüphelilere yönelik yakalama çalışmaları ise devam ediyor.
15 Temmuz 2016’da yaşanan başarısız darbe girişiminin ardından başlatılan güvenlik operasyonları kapsamında 160 bin kişi gözaltına alınırken, 170 bin kamu personeli ihraç edildi.
İtalya Parlamentosu'nda 'Ermeni Soykırımı' önergesi
İtalyan milletvekillerinin, hükümet tarafından 1. Dünya Savaşı esnasında yaşanan 1915 olaylarının 'Ermeni soykırımı' olarak resmen tanıması talebiyle parlamentoya önerge sunmasının ardından Türkiye ile İtalya arasında gerginlik ortaya çıktı.
İtalya Parlamentosu, hükümete ‘Ermeni soykırımını resmen tanıması ve uluslararası yankı sağlaması’ çağrısının yanı sıra Fransa, Almanya ve Rusya dahil dünya genelinde 20'den fazla ülkenin bu olayları soykırım olarak tanıdığını vurgulayan önergeyi bugün oylayacak.
Diplomatik kaynaklar, İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Massimo Gaiani'nin Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını iddia etti.
Türkiye, Osmanlı yönetimi altında Anadolu’da 1.5 milyon Ermeni’nin tehcir edildiği ve öldürüldüğü iddialarının ‘soykırım’ olarak tanımlanmasını reddediyor.
O dönemde 300-500 bin Ermeni’nin öldüğünü ve  1. Dünya Savaşı'nda yaşanan sıkıntıların bir sonucu olarak aynı oranda Türk’ün de öldüğünü ifade eden Ankara, bu olayları doğrulamak için hem Türkiye hem de Ermenistan'daki arşivlerin açılması çağrısında bulunuyor.
“Bizim için Türkiye, Avrupa değil”
Diğer taraftan, İtalya Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini, “Bizim için Türkiye, Avrupa değil ve asla olmayacak” dedi.
Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasının yeterli olmadığını tamamen durdurulması gerektiğini söyleyen Salvini, "Üyelik süreci askıya alındı. Ama askıya almak yetmez, iptal edilmeli, tamamen durdurulmalıdır. Türkiye'nin AB ile ne alakası olduğunu popüler partiler ve sosyalistler bana açıklasın. Bizim bu konudaki görüşlerimiz çok net" diye konuştu.



Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Alul: ABD’nin tüm sözleri buhar olup uçtu

El-Halil’deki bir duvar resmi. (AFP)
El-Halil’deki bir duvar resmi. (AFP)
TT

Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Alul: ABD’nin tüm sözleri buhar olup uçtu

El-Halil’deki bir duvar resmi. (AFP)
El-Halil’deki bir duvar resmi. (AFP)

Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Mahmud el-Alul, Filistin televizyonuna yaptığı açıklamada ABD Başkanı Joe Biden’ın Beyaz Saray’da iktidara gelmesinin ardından Washington tarafından Filistin Yönetimi’ne verilen tüm sözlerin ‘buhar olup uçtuğunu’ ve bunların kabul edilmediğini söyledi. Alul’un bu ifadeleri, ABD yönetiminin meseleye yaklaşımın Filistin tarafında öfkeye ve hayal kırıklığına neden olduğunu gösterdi.
Filistin Yönetimi, ‘Yüzyılın Anlaşması’' olarak adlandırılan  Trump’ın barış planının Filistin tarafından reddedilmesinin ardından, bir önceki ABD yönetiminin tüm temasları askıya alması, yardımları durdurması, Washington’daki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ofisini kapatması ve Filistin temsilcisinin sınır dışı etmesi ile ilişkilerde en kötü aşamaya tanık oldu. Daha sonra ise ABD’nin tutumunda somut bir değişiklik olmasını umut etti.
Filistin Yönetimi, bölgedeki ilişkilerin hızlı bir şekilde onarılmasını ve yeni bir barış sürecinin başlamasını istiyordu. Süreci yakından takip eden bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “ABD İsrail’e baskı yapmıyor ve İsrail’i kızdırmamak için bize verdikleri vaatleri yerine getirmiyor” diyerek Ramallah’ta öfke ve hayal kırıklığı bulunduğunu, ABD’lilerin çok belirsiz bir pozisyona sahip olduğunu söyledi.
ABD yönetimi, Filistinlilere Doğu Kudüs’teki konsolosluğunu yeniden açma sözünde bulunmuş ve başlangıçta Washington’daki FKÖ ofisinin yeniden açılması ve yardımların tekrar başlatılması gibi taleplere de olumlu yanıt vermişti. ABD yönetimi bu bağlamda, Filistinlilerle ilişkileri düzeltmek için bir plan hazırladı. Ancak plan şu ana kadar olumlu ilişkileri geri getirecek veya siyasi projeleri destekleyecek düzeye gelmedi.
Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Mahmud el-Alul, işgalin Filistin halkına yönelik sahada ve siyasi alandaki suçlarının görüldüğü mevcut durumun şu anki haliyle devam edemeyeceğini belirtti. Alul, Merkez Konseyi kararlarını uygulama sözü verirken bu kararların, Filistin halkının yaşadığı kötü gerçekliğe ve işgal güçleri tarafından maruz kaldığı suçlara karşı bir haykırışı temsil ettiğini vurguladı. Aynı zamanda uluslararası topluma, işgal güçlerinin ve yerleşimcilerin Filistinlilere karşı devam eden ve Filistinlilerin haklarını tanımayarak işlenen siyasi suçlara son vermek için çalışılması çağrısında bulundu.
Mahmud el-Alul açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İşgal güçleri, ABD yönetiminin yükümlülüklerini kabul etmeemesiyle bağlantılı olarak sahada ve siyasi alanda suç işlemeye devam ediyor. Bu yüzden Merkez Konseyi’n aldığı kararlar, halkımızın sözlere değil eylemlere ihtiyacı olduğuna, Filistinlilerin haklarını destekleyen kararlar alınması gerektiğine ve durumun böyle gidemeyeceğine yönelik dünyaya bir haykırışı temsil ediyor.”
Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı, Filistin’de bölünmeye son verilmesinin önemini vurguladı:
“Bölünme meselesi uzun süredir devam ediyor. Ancak halkımız bölünmeye alışamaz. Bir birleşmenin olması gerekiyor. İşgal güçleri, bölünmeyi sürdürmek için çalışıyor. Ancak oklarımızı işgale yöneltmek için çaba sarf edeceğiz ve bölünmeye son vereceğiz.”
Sahada ise siyasi düzlemde herhangi bir olumlu işaret olmaması doğrultusunda gerginlik arttı. İsrail’in Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin’deki mülteci kampında İslami Cihat unsurlarını öldürmesinden iki gün sonra, silahlı kişilerle İsrail güçleri arasında çatışmalar çıktı. İslami Cihad’ın Cenin Tugayı yaptığı açıklamada, Cenin’deki bir bölgeye sızmaya çalışan İsrail güçleri çatışma yaşandığı bildirildi.
Kudüs yakınlarında, Filistinliler tarafından iki bıçaklı saldırı düzenledi. İsrail Ordusu Sözcüsü çarşamba günü öğleden sonra Kudüs’ün kuzeyindeki Hizma köyünde bir dükkanda gerçekleştirilen bıçaklı saldırıda bir İsraillinin yaralandığını bildirdi. Perşembe sabahı aynı köyde başka bir İsraillinin daha bıçakladığı bilgisi verilirken Sözcü yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bir İsrail vatandaşı, çarşamba günü öğleden sonra vücudunun üst kısmından yaralanmış olarak Hizma kontrol noktasına geldi. Hizma köyündeyken bıçaklandığını söyledi. Ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı. Olaya ilişkin ilk soruşturmalarda, vatandaşın Hizma’da bir dükkana girdiği, arkadan saldırıya uğradığı ve vücudunun üst kısmından bıçaklandığı anlaşıldı. Aynı zamanda bunun milliyetçi bir saldırı olduğu da ortaya çıktı.”
İsrail polisinden yapılan açıklamada başka bir İsraillinin daha bıçaklı saldırıya uğradığının bildirildiğini, bıçak yaraları olan bir adamın Hizma kontrol noktasına geldiğini ve hastaneye kaldırıldığı kaydeidldi. Açıklamada olayın araştırıldığı ve İsrail ordusunun bölgede arama tarama çalışması yürüttüğü belirtildi.