Fukuşima’da şehrin yüzde 40'ı güvenli ilan edildihttps://turkish.aawsat.com/home/article/1673596/fuku%C5%9Fima%E2%80%99da-%C5%9Fehrin-y%C3%BCzde-40%C4%B1-g%C3%BCvenli-ilan-edildi
Japonya, Fukuşima felaketinden 8 yıl sonra şehrin yüzde 40'ını güvenli ilan ederek, tahliye kararını kısmen kaldırdı.
Japonya, Mart 2011'de meydana gelen Fukuşima felaketinden sonra Tokyo Elektrik Enerji Şirketine (TEPCO) ait olan Fukuşima Daiiçi Nükleer Enerji Santrali'nin bulunduğu iki kasabadan birindeki tahliye kararını kısmen kaldırdı. Bölgede üç reaktörü Mart 2011 depremi ve tsunamiden dolayı eriyen tesisin yaklaşık 7 kilometre güneybatısında bulunan alanda radyasyon seviyeleri önemli ölçüde azaltıldı. Çalışmalar Okuma kasabası sakinlerinin yüzde 40'ının evlerine geri dönmesini sağlayacak. Futuba kasabasındaki radyasyon seviyeleri ise bölgedeki diğer kasabalardaki gibi sınırda bulunuyor. Bölge sakinleri geri dönmekte isteksiz
Eski sakinlerin çoğu tesisin güvenli bir şekilde hizmetten alınmasıyla ilgili karmaşık süreç devam ettikçe geri dönmekte isteksiz olduklarını dile getirdi. Tahliye emrinin kaldırılmasına karşı olan bölge sakinleri, hükümetin gelecek yaz gerçekleştirilecek Tokyo Olimpiyatları öncesinde geri dönmelerini teşvik ettiğini belirtti. Arıtma çalışmaları radyasyonu başka yerlere taşıyabilir
Japonya hükümeti toprağı temizlemek, ağaçları kesmek ve kirli bölgelerdeki ev ve yolları yıkamak suretiyle agresif bir temizlik programı başlattı ancak uzmanlar bunun büyük miktardaki radyoaktif atık oluşturarak radyasyonun bir yerden başka bir yere taşınmasına neden olacağını düşünüyor.
Japonya'nın Pasifik kıyısında ve Tokyo'ya yaklaşık 300 kilometre uzaklıktaki Fukuşima'da Mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğünde deprem ve sonrasındaki tsunami nedeniyle santralde elektrik kesilmiş, sürekli soğutulması gereken reaktör aşırı ısınıp erimişti. Sekiz yıl önceki felaket ülkede Fukuşima'nın nükleer zehirle eş anlamlı olduğu algısını oluşturmuş, içme suyunun nükleer atıkla kirlenmesi sonucu bazı kasabalar tamamıyla tahliye edilmişti.
İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5154852-i%CC%87srail%E2%80%99-%C3%B6nemli-isimleri-al%C4%B1%C5%9F%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%C4%B1n-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1na-%C3%A7%C4%B1karak-i%CC%87rana-y%C3%B6nelik-sald%C4%B1r%C4%B1lar%C4%B1n
İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
İsrail toplumunda Başbakan Binyamin Netanyahu'nun İran'a karşı başlattığı savaşı destekleyenler arasında neredeyse tam bir fikir birliği olmasına ve muhalefet partilerinin de bu savaşı desteklemesine rağmen, savaşın devam etmemesi konusunda uyarıda bulunan farklı sesler de çıkmaya başladı. Bu sesler, ABD'den savaşa katılmasını talep etmek yerine, savaşı sona erdirmek için bir yol bulmasını istiyor.
Bu seslerin başında gelenlerden biri de eski Başbakan Ehud Barak oldu. İsrail’de savunma bakanlığı, içişleri bakanlığı ve dışişleri bakanlığı gibi birçok önemli görevde bulunan Barak, ordunun genelkurmay başkanlığı görevini de üstlenmişti.
Şarku’l Avsat’ın Haaretz gazetesinden aktardığına göre Barak açıklamasında, “Bu savaş, ABD katılsa bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıramayacak, aksine Tahran'ı bu konuda çabalarını ikiye katlamaya itecek” değerlendirmesinde bulundu.
Sokaklarda, televizyon programlarında ve Netanyahu'nun İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldıracağına dair açıklamasında ‘coşkulu bir hava’ olmasını eleştiren Barak, “Bu kutlama zamansız ve gerçeklerden uzak” dedi.
Dün Tel Aviv'in merkezinde sirenlerin çalmasının ardından otoyolda beton parçalarının arkasına sığınan İsrailliler (Reuters)
Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in ‘kibirden kaçınılması ve gerçeklerin gerektirdiği alçakgönüllülüğün korunması gerektiği’ şeklindeki sözlerine övgüde bulunan Barak, “Biz gerçekten ağır, uzun ve acı verici bir sınavla karşı karşıyayız ve hepimiz bunu göğüslemeliyiz” ifadelerini kullandı.
Barak, İsrailli liderlerden ‘bu sınavı yönetirken mantıklı davranmalarını ve sorumluluklarını üstlenmelerini’ istedi.
ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, İsrail'in etkisiyle önceki nükleer anlaşmadan çekildiğinde, İran’ın nükleer silah geliştirmesine yaklaşık 18 ay kalmıştı.
Barak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran’ın nükleer tesislerini hedef aldık ve diğer tesisleri ve üsleri de hedef alacağız. Ancak İran'ın nükleer silaha ulaşma kapasitesini birkaç haftadan fazla ertelemedik ve ertelemeyeceğiz. Çünkü ellerinde yaklaşık on bomba yapmak için gerekli ayrışmış madde var ve bunları nasıl kullanacaklarını biliyorlar. Yeni nesil tesisler yerin 800 metre derinliğinde inşa edildi.
‘Yıpratma savaşı’ uyarısı
Haaretz gazetesi, başyazısında savaşın devam etmesi ve bir yıpratma savaşına dönüşmesi, hedeflerinin değiştirilmesi ve rejimin devrilmesi düşüncesinin ortaya çıkması konusunda uyardı.
Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:
“İsrail, siyasi kazançlarının ne olduğunu kendisi belirlemeli. Stratejik hedef, Tahran'daki rejimi devirmek değil, İsrail sınırlarını korumaktır. Gazze'de acı verici bir savaşın devam ettiğini, Gazze'deki rehinelerin kaybolduğunu ve insani durumun kötüye gittiğini unutmamalıyız. Savaşlar bir amaç değildir ve daha geniş çaplı bir savaşa ya da uzun süreli bir yıpratma savaşına sürüklenmemeliyiz. İran halen askeri güce sahip ve savaşı bölgesel bir boyuta taşıyabilir.”
Kudüs'te sirenlerin çalmasının ardından dün yer altı otoparkına sığınan İsrailliler (AP)
Öte yandan Hamas tarafından alıkonulan İsrailli rehinelerin aileleri de yakınlarının davasını gölgeleyen İran ile savaşın devam etmemesini istedi.
Cumartesi akşamı yaklaşık bin kişinin katıldığı, internet üzerinden yapılan toplantıda, geçtiğimiz hafta cenazeleri geri getirilen iki rehinenin anısına meşaleler yakıldı.
İç Cephe Komutanlığı'nın güvenlik talimatları nedeniyle haftalık toplantılarını bu kez video konferans şeklinde gerçekleştiren katılımcılar, rehineler arasındaki yakınlarının genel gündemden dışlanmasını reddettiklerini açıkladı.
Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu'nun 7 Ekim saldırılarında öldürüldüğünü ve cesedinin Gazze'ye götürüldüğünü duyurduğu Lior Rudaeff’in kızı Noam Katz Rudaeff, “Sadece biz rehine ve kayıp aileleri değil, tüm ülke 617 gündür bilinmezlik karşısında korku içindeyiz” dedi.
Noam Katz Rudaeff, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rehineleri kamuoyunun gündeminde tutmak şimdi her zamankinden daha zor. Ekranlar manşetlerle dolu, ancak onların yüzleri neredeyse hiç görünmüyor.”
Rehinelerden biri olan Omri Miran'ın eşi Lishay Miran, ‘en cesur kararı alarak tüm rehineleri geri getirecek bir anlaşma imzalama’ çağrısında bulundu. Lishay Miran, “Başka cepheler olsa bile, dramatik ve belki de tarihi savaşlar olsa bile, kalplerimiz (sevdiklerimiz için) endişelenmekten vazgeçmiyor” ifadelerini kullandı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة