Deutsche Bank çalışanları Commerzbank ile birleşmeye hayır diyor

Deutsche Bank çalışanları Commerzbank ile birleşmeye hayır diyor
TT

Deutsche Bank çalışanları Commerzbank ile birleşmeye hayır diyor

Deutsche Bank çalışanları Commerzbank ile birleşmeye hayır diyor

Almanya’nın iki büyük bankası Deutsche Bank ve Commerzbank’ın birleşme planına ilişkin yapılan bir ankete göre Deutsche Bank çalışanları birleşmeyi istemiyor. 
Almanya'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank ve Commerzbank birleşmek üzere görüşmeler gerçekleştiriyor. Deutsche Bank çalışanları arasında yapılan bir ankete göre ise, çalışanların yüzde 69’unun iki bankanın birleşmesini istemediği ortaya çıktı. Ankete göre birleşme halinde üç yıl içerisinde işlerini kaybedeceklerine inanan Deutsche Bank çalışanlarının oranı yüzde 83 olurken, birleşme nedeniyle 30 bin çalışanın işini kaybedeceği tahmin ediliyor. Deutsche Bank, yıl sonuna kadar 98 bine yakın olan çalışan sayısını 90 binin altına düşürmeyi hedefliyor. 
Deutsche Bank Denetleme Kurulu Başkanı Paul Achleitner, iki bankanın birleşmesiyle ilgili Deutsche Bank Yönetim Kurulu Başkanı Christian Sewing için hazırladığı raporda geçtiğimiz yıl satın alınan Postbank’ın Deutsche Bank’a uyumunun henüz gerçekleşmediğini, öncelikle bu iki bankanın uyumunun sağlanması gerektiğini ifade etti. 
Deutsche Bank’ın Commerzbank’ı satın almasının ekonomik olarak isabetli bir karar olmasına rağmen uygulamada başarılı bir birleşmenin olmayacağı belirtiliyor. 



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe