​İsrail tarafından Doğu Kudüs’te Filistinlilere ait 60 eve yıkım kararı

Doğu Kudüs’te geçtiğimiz Şubat ayında evi yıkılan Filistinli enkazdan eşyalarını kurtarıyor (AFP)
Doğu Kudüs’te geçtiğimiz Şubat ayında evi yıkılan Filistinli enkazdan eşyalarını kurtarıyor (AFP)
TT

​İsrail tarafından Doğu Kudüs’te Filistinlilere ait 60 eve yıkım kararı

Doğu Kudüs’te geçtiğimiz Şubat ayında evi yıkılan Filistinli enkazdan eşyalarını kurtarıyor (AFP)
Doğu Kudüs’te geçtiğimiz Şubat ayında evi yıkılan Filistinli enkazdan eşyalarını kurtarıyor (AFP)

İsrail Merkez Mahkemesi, Kudüs’ün Silvan ilçesinde bulunan en büyük Arap mahallerinden birinde Filistinlilere ait 60 evin yıkımına karar verdi. Bu 60 ev arasında bulunan 22 eve derhal yıkım kararı verilirken, mahkemenin, Yahudi mahallesini genişletme, doğal bahçe kurma planı gibi gerekçeler sunarak yıkım kararını aldığı ifade edildi. Bu kararla birlikte en az 500 kişinin yerinden olacağı belirtildi.
İsrail Merkez Mahkemesi hâkimi David Heshin yetkili makamlara, Filistin mahallelerinde bulunan evlerin yıkılmasını önlemek adına Kudüs’ün yeni yapısal haritasının taslağını gözden geçirmelerini talep etti. Kudüs eski Belediye Başkanı Nir Barkat döneminde, Kudüs Belediyesinin nüfus planına göre mahalle sakinlerine yardım sağladığı ve Barkat’ın belediye mühendisleri ile gezerek belediyenin inşaat ruhsatı için onayı istediği teklif çalışmasına atıfta bulunuldu. Mahalle sakinlerini temsil eden avukat Ziyad Kavar konu ile ilgili yaptığı açıklamada, belediyenin mahalle sakinlerine belediye meclisinde onay için çoğunluk bulunmadığını, bürokratik argümanların imkânsız olmasına rağmen planın onaylanmadığını söyledi. Avukat açıklamasında, yeni yapısal haritanın sunulduğunu ancak belediyenin ana planın onaylanmasını önlemek adına imkânsız koşullar ile taleplerin ertelenmeye devam edildiğini ifade etti. Kavar açıklamasında böylelikle Filistinlilere ait evleri yıkmayı ve Yahudi yerleşimlere hizmet etmek için açık alanlar ve barikatlar kurulmaya karar verildiği, mahallede ayrıca yerleşimciler tarafından kontrol edilen evlerin olduğunu ve onların yıkılmamasına karar verildiğini açıkladı.
Buna karşılık belediye acil yıkımı talep edilen ev sahiplerine suçlamalarda bulundu ve mahkeme suçlamaları kabul ederek derhal yıkım emri verdi. Yıkım emirleri, sahiplerinin açtığı davalar ile birkaç kez donduruldu. Temyiz Hâkimi Hanan Mariam Lumb, dün daha sert bir üslupla ve çeşitli argümanlar ile cevap verdi. Hâkim, nüfus için önerilen yapısal haritanın onaylanmasının yıllarca sürebileceğini belirterek, yıkım emirlerinin yapısal haritanın onaylanıncaya kadar dondurulamayacağını savundu. Mahkeme davada 60 evin yıkılmasını hedef gösterirken, bu durumdan etkilenecek 500 Filistinli yerlerinden edilmiş olacak.
İsrailli işgal belediyesi, Elad yerleşim birimi tarafından devralınan birkaç yeşil alana yasal meşruiyet vermek için çalışmalarını sürdürüyor. Elad yerleşim birimi örgütü, izinsiz çeşitli turizm projeleri ile gelecek hafta onaylanması beklenen plan üzerinde görüşmeler gerçekleştirecek.
Mahkeme kararının ardından, Planlama ve İnşa Komitesi Silvan ilçesinin El-Bustan mahallesinin topraklarının ele geçirilmesini sağlayan işgal belediyesinin planını onayladı. 88 evden 22’si yıkılırken, bölgede Tevrat Bahçeleri ve Eski Belde’yi kuşatan yerleşim projeleri inşa etmeyi planlanıyor.



Yaklaşık 60 yılın en kötü kuraklığı... Eşi benzeri görülmemiş kuraklık Suriye'nin buğday mahsullerini tehdit ediyor

Buğday tarlası (AP)
Buğday tarlası (AP)
TT

Yaklaşık 60 yılın en kötü kuraklığı... Eşi benzeri görülmemiş kuraklık Suriye'nin buğday mahsullerini tehdit ediyor

Buğday tarlası (AP)
Buğday tarlası (AP)

BM'ye göre 16 milyondan fazla Suriyeliyi gıda güvensizliği ile tehdit eden on yıllardır süren kuraklığın ortasında, Suriye otoritesi ve Kürt Özerk Yönetimi bu yıl çiftçilerden buğday mahsulü satın almak için yarışıyor.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Birleşmiş Milletler ajansı Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO), yaklaşık 2,5 milyon hektar buğday ekili arazi olumsuz hava koşullarından etkilendiğini belirtti. Bu durum 2011'de çatışmaların patlak vermesinden önce buğdayda kendi kendine yeterli olan ülkeyi, giderek daha fazla ithalata bel bağlamak zorunda bırakacak.

FAO'nun Suriye'deki yardımcı temsilcisi Haya Ebu Asaf ajansa, "Mevcut tarım sezonunda yaşanan sert hava koşulları, yaklaşık 60 yıldır görülen en kötü koşullar" dedi.

Bu koşullar "ekilen alanların yaklaşık yüzde 75'i ile hayvancılık üretimi için doğal meraları" etkiledi.

Ebu Asaf’a göre Suriye kısa bir kış mevsimi ve düşük yağış yaşadı. Sonuç olarak, FAO göstergelerine göre "yağmurla beslenen buğdayın yaklaşık %95'i zarar gördü ve etkilendi, sulanan buğday ise normalden %30 ila %40 daha az verim verecek."

Asaf bunun, "2,5 ila 2,7 milyon ton arasında bir eksikliğe yol açacağı" ve bunun "bu yıl Suriye'de yaklaşık 16,3 milyon insanı gıda güvensizliği riski altına sokacağı" konusunda uyardı.

2011'de çatışmanın patlak vermesinden önce Suriye buğdayda kendi kendine yetiyordu ve yıllık 4,1 milyon ton üretimi vardı. Ancak çatışmalar genişledikçe ve çatışan taraflar çoğaldıkça üretim rekor seviyelere düştü ve eski rejim özellikle müttefiki Rusya'dan buğday ithal etmek zorunda kaldı.

Teşvik Ödülü

Suriye yetkilileri ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusunda geniş bir alanı denetleyen Kürt liderliğindeki Özerk Yönetim, çiftçilerden buğday mahsulü satın almak için rekabet ediyor. Özerk yönetimin kurumlarını Suriye devletine entegre etmek üzere bir anlaşma imzaladı, ancak henüz uygulamaya konulmadı. Bu nedenle iki taraf, ton başına ticari fiyata eklenecek bir teşvik pirimi açıkladı.

Ekonomi Bakanlığı, bir başkanlık kararnamesi uyarınca, buğdayın ton başına satın alma fiyatını, kaliteye bağlı olarak 290 ila 320 dolar arasında belirledi ve buna "130 dolarlık teşvik primi" eklendi. Bir hükümet yetkilisine göre, bu hareket "çiftçileri mahsullerini Genel Tahıl Şirketi'ne teslim etmeye teşvik etmeyi" amaçlıyor.

Kuzeydoğu Suriye'de, Kürt Özerk Yönetimi, çiftçilerin sürdürülebilirlik ve üretim yeteneklerini güçlendirmeyi amaçlayan bir hamleyle, "ton başına 70 dolarlık doğrudan destek" dahil olmak üzere, buğdayın ton başına fiyatını 420 dolara belirledi.

Geçtiğimiz yıl, eski rejim yetkilileri, Kürt güçlerinin kontrolündeki bölgelerde 310 dolara kıyasla ton başına fiyatı 350 dolar olarak belirledi.

Uzmanlara ve yetkililere göre bu sezonun fiyat tespiti düşük üretim ve yaklaşık altmış yıldır görülmemiş bir kuraklık krizi ortasında gerçekleşiyor.

Suriye Tarım Bakanlığı, hükümet kontrolündeki bölgelerde 300 bin ila 350 bin ton buğday hasadı yapmayı bekliyor. Genel Tahıl Kuruluşu müdürü Hasan Osman yakın zamanda Suriye televizyonuna, bu miktardan 250 bin ila 300 bin ton satın almayı planladığını söyledi.

Osman, "Kendi kendine yeterlilik sağlanamadı, ancak bir kurum olarak yurtdışından buğday ithal ederek ve değirmenlerimizde öğüterek gıda güvenliğini sağlamak için çalışıyoruz" diye vurguladı.

Devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed döneminde Rusya'dan düzenli buğday tedarikleri geldi. 8 Aralık'ta devrilmesinden bu yana, Rusya'dan buğday taşıyan bir gemi nisan ayında Lazkiye limanına geldi ve bir diğeri de geçen ay Tartus limanına ulaştı. Irak ayrıca Suriye halkına bir hediye olarak 220 bin ton buğday gönderdiğini duyurdu.

Yoksulluk ve Açlık

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Amuda kırsalında, 65 yaşındaki Cemşid Hasso, 200 hektarlık sulanabilir alanı kaplayan buğday başaklarını inceliyor. Elleriyle bir buğday başağını ovuşturuyor ve küçük tanelere işaret ediyor. "Düşük yağış nedeniyle sulanabilir buğday yetiştirmek için büyük çaba sarf ettik," diyor.

AFP'ye şöyle açıklıyor: "Bu arazi altı kez fıskiyelerle sulandı. Buna rağmen başakların boyu kısa, verimleri düşük ve taneleri küçük kaldı."

40 yıldır çiftçilik yapan Hasso, tarlasını sulamak için yeraltı su seviyesinin düşük olması nedeniyle pompalarını 160 metreden daha derine indirmek zorunda kaldı. Yine de üretim son derece düşük kaldı.

FAO'ya göre, "Su seviyesi önceki yıllara kıyasla önemli ölçüde azaldı ve bu, korkutucu bir gösterge."

Çeşitli tarımsal ürünlerin üretimini ve hayvancılık sektörünü olumsuz etkileyen kuraklık, 14 yıllık yıkıcı çatışmanın ardından Suriyelilerin karşı karşıya kaldığı zaten olumsuz olan ekonomik koşulları daha da kötüleştiriyor.

Tarımsal gelir, yerel ekonomiyi canlandırmada, gıda güvenliğini sağlamada ve özellikle tarımsal ve kırsal alanlarda nüfusun yaşam standardını iyileştirmede önemli rol oynar.

"Destek almazsak devam edemeyiz. Toprağı tekrar süremez ve sulayamayız, çünkü bilinmezliğe doğru gidiyoruz ve başka alternatif yok" diyor Hasso.

"İnsanlar yoksulluk ve açlık çekiyor." diye devam ediyor.